hesabın var mı? giriş yap

  • dün gece maruz kaldığım dizi. yamaç karakterinin mükemmelliği bende mide bulandırması uyandırdı resmen.

    pros:
    + yakışıklı
    + karizma ismi var
    + esprili
    + başarılı bir kimyager
    + istanbul'da bahçeli evde oturuyor
    + müzisyen ve sahneye çıkıyor
    + erkin koray'in kankası (yaşıyor mu lan adam?) ve onun gitarına sahip
    + bir kerede altı aylık kirayı çıkarıp sayabiliyor
    + herkesle çok iyi diyaloğu var
    + gamer
    + delikanlı, yeri geldiğinde gözü kara
    + şövalye
    + güzel sevisiyor
    + özel uçakla gezmeler falan
    + fluent fransızca
    + bu özelliklere rağmen yalnız (en azından kalbi)
    + prens (mafya ailesi veliahtı)

    affedersin erkek halimle ben bile hayır demem bu adama.

    kızın özellikleri ne?

    - güzel
    - kedi seviyor

    hass

  • avukat hanımın aynı eteği bugün de giyerek işinin başına gelmesi gurur vericidir.
    anlamlı, akılcı, kör göze parmak bir mesajdır.
    aksi taktirde, konu dün etek boyu idi bugün başın niye açık demeye yarın kocan yanında olmadan tek başına buraya gelemezsine kadar giderdi bu iş.

  • "büyük başkan" sıfatını layıkıyla taşıyan belki son adam. kendisiyle ilgili naçizane bir anımı paylaşmak isterim.

    mecidiyeköy'den kabataş istikametine doğru yoldayım. otobüs gümüşsuyu yokuşundan inerken itü'nün önünde şöför frene asılıyor. meğer süleyman seba yol kenarında karşıdan karşıya geçmek üzere bekliyormuş. şöför tanıyınca durup yol verdi. seba başkan geçerken dönüp başıyla selam verdi, gülümsedi. boyu posu, koltuk altı çantası, pantolonu gömleğiyle tam bir eski istanbul beyefendisi. otobüste bütün yolcularda bir kıpırdanma, neredeyse kalkıp esas duruşa geçeceğiz.

    böyle de güzel bir adamdı, nur içinde yatsın.

  • felsefe, edebiyat, deneysellik, cirkeflik, dark sidelik.. kisaca insanin bir yazarda olmasini isteyecegi her turden hayat belirtisi var hatunda.. neil gaiman john fawless john fante aski ile gecen 20 yaslarimin ardindan patrick dewitt ile beraber simdi 30larima arkadas olan kadin. iyi ki buldum seni.

    not: okurken her seferinde bana asli erdoganin metinlerini hatirlatiyor nedense..

  • mal canin yongasidir mottosuyla daha ilk tenefuste sirtima cantami su matarami beslenmemi gecirip bahcede cocuklarla oyle oyun oynamistim. biride demiyorki lan dingil sen napiyorsun diye bildigin uzman bascavus gibi muhimmatlarimla dolasiyorum okulun ortasinda birkac tenefusten sonra sicaginda etkisiyle mecbur kalip birakmistim ama siraya dugumlerle baglamistim. korkum esyalarin calinmasi miydi yoksa çalınır eşyalarım babama masraf olur yorulur korkusu muydu hala bilmem.

  • hakkında mimar sinan güzel sanatlar üniversitesi devlet konservatuvarı, istanbul üniversitesi devlet konservatuvarı, haliç üniversitesi konservatuvarı opera bölümü öğrencileri ve mezunları tarafından şöyle bir mektup yazılmış olan rezillik.

    genç seslerden açık mektup;

    uzun ve zorlu bir opera eğitim sürecini alabilmek için birden fazla eleme sınavından geçip bu alanda öğrenim görmeye hak kazanan bizler; konservatuvar çatısı altında şan, müzik teorisi, mimik rol, opera oyunculuğu, koro gibi temel dersleri alarak ve üzerine ağır psikolojik süreçler geçirerek eğitimimizi tamamlıyoruz.

    üniversiteye girdiğimiz ilk günden itibaren gelecek ve meslek kaygısına düşen bizler, hükümetin sanat politikaları nedeniyle iyice daralmış olan iş sahamızda varlığımızı korumak ve meslek etiklerini oluşturmak üzere mücadele veriyoruz. sahnede var olma isteğimizden dolayı kurum yönetimlerinin insan sesini ve eğitimini küçümseyen hatta maddi açıdan hiçe sayan tutumlarını çoğunlukla görmezden geldik.

    artık emek sömürüsüne dur demenin vakti geldi.!!!!

    ülkemizin her alanında olduğu gibi özelleştirme politikalarıyla beraber sanatta da ucuz, sosyal güvencesiz, niteliksiz istihdam yapılmakta ve son aşamada "taşeron sistemi ile" sanat adı altında eserler sergilenmek istenmektedir.

    "zorlu performans sanatları merkezi'nde" yapılacak olan "royal opera house" prodüksiyonu "la bohéme" operası bunu bizlere bir kez daha göstermiştir. anlaşılan o ki yapımcılar, bütçe kalemleri içerisinde "la bohéme" operasında önemli bir yer teşkil eden koroya bütçe ayırmamış ve bu işi ücretsiz yapma ya da kabul edilemeyecek az bir ücret karşılığında yaptırılma yoluna gidilmiştir.

    bu "taşeron koro" teklifini profesyonel seslerden oluşan korolar emeğinin karşılığını almadan iş yapmayacaklarını belirtip reddetmiş ve bazı amatör korolar da opera uzmanlık alanı olmadığı için kabul etmemiştir.
    ancak, bu prodüksiyon için sayın masis aram gözbek aracılığı ve yönetimiyle oluşturulan amatör bir koro ile anlaşılmıştır.

    amatör korolar genellikle farklı meslek gruplarından bir araya gelmiş ve bu işi hobi olarak yapan kişilerden oluşur. amatör koroların varlığı ülkemizde müzik ve çok seslilik kavramının gelişimi açısından önemlidir ve desteklenmelidir. amatör korolar, farklı müzik türleri ve farklı söyleme biçimleriyle bir birlerinden ayrılır ve kendi koro tınılarını yaratırlar. opera koroları ise operadan bağımsız olarak düşünülemez. çünkü opera koroları, solistlerle oyunculuk ve sahne eğitimleri konusunda ayrışmaz ve aldıkları eğitimi sahnede uygularlar.
    amatör korolarda söyleyen farklı meslek gruplarından kişilerin sadece müzik yapma iyi niyetlerini kullanarak profesyonel oldukları şeklinde lanse etmek ve yüksek bilet fiyatları ile satışa sunulan bir opera eserinde söylemeleri sağlamak ne kadar etiktir? bu aynı zamanda izleyiciyi yanıltmak değil midir?

    bu durum bu işi meslek olarak seçen ve geleceklerini bu alana adayan bizlerin zaten kısıtlı olan iş alanlarının varlığını yok etmekte ve prodüksiyon firmalarının emek sömürüsü yapmasına zemin hazırlamaktadır.
    gelişmiş ülkelerin hiçbirinde (sosyal sorumluluk projeleri dışında) bilet satışı yapılan, işletme karı güdülen bir prodüksiyonda para almadan ve sosyal güvenceye bağlanmadan insan emeği kullanılamaz.
    ne acı ki durum, tüsak yasa tasarısıyla örtüşmektedir. özel sektörde sanatın taşeronlaşmasıyla beraber sanatçıların haklarını alamamalarına neden olacaktır.

    bizler insan sesine ve emeğine değer verilmesi için genç sesler olarak ses çıkartıyoruz.
    ülkemizde;

    tübitak kurumunun başında hayvanat bahçesi müdürünün olmasına,

    şehir tiyatroları başında eski güreş hakeminin görev almasına,

    opera, tiyatro, bale , resim,heykel gibi tüm sanat dallarında; sanatın profesyonellik gerektirmediği algısını oluşturmaya yönelik yapılan atamaları, yasal düzenlemelerini kabul etmiyoruz.

    ses çıkartıyoruz !!!!

    ekleme: metinde geçen topluluklardan birisine dahil olup, olmadığım sorulmuş. hayır, değilim. hiçbiriyle bağlantım yoktur. ben eğitimi sanat, işi sosyal medya olan bir insan olarak bu metnin zorlu center psm sayfasında opera sanatçıları ve öğrencileri tarafından yorumlara yazıldığını ve her yorumun kısa sürede silindiğini gördüğüm için, hem kalıcı olması hem de ekşisözlük'ün gücünden destek alması adına metni buraya taşıdım. bu kadar ses getirmesinden de gurur duydum. umarım dostlarımızın bu haykırışı hak ettikleri sonuçları doğurur.

  • oyun oynaması gereken ekipmanların fahiş fiyatlara satılmasından dolayı hevesini izleyerek gidermek zorunda olan nesildir.

    empatiden yoksun bireyleri rahatsız edebilirler.

  • yiyeceklerimizin bozulmalarını önlemek amacıyla kullanılan cihazların, sahip oldukları çeşitli enstrumanlar ile çıkarmış oldukları seslerdir. nedir bu enstrumanlar;

    kompresör: çoğunda piston ve krank elemanları kullanıldığından dolayı içten yanmalı motorlarda olduğu gibi sesli çalışmaktadırlar. rotary kompresör kullanılan modelleri var mıdır bilemiyorum ancak kullanılıyorsa aradaki fark, egzosu patlak bir mobilet ile fabrika çıkışı bir toyotanın çıkardığı seslerin farkı kadar vardır. hemen hemen...

    freon: soğutma amaçlı kullanılan gaz. sıkıştırıldığında* sıvı hale geçer, hacimi daha geniş bölgeye* geçtiğinde tekrar gaz haline gönüşür. aradaki hareket, musluğu açtığınızda borulardan gelen su sesi gibi bir ses* çıkmasına neden olur.

    genleşme: ısıl farklardan dolayı buzdolabını oluşturan materyallerin genleşip daralması ve daha çok genleşme esnasında ani hareketler ile çıkardıkları çat çut seslerdir. bosch marka buzdolablarında daha sık rastlanır ve sahibine, mutfağa gidip sesin nedenini*** araştırma gereği hissettirir.

    alarm: kapaklarının uzun süre açık kalması nedeniyle, oluşabilecek enerji kayıpları ve saklanılan ürünlerdeki bozulmaların önüne geçmek amacıyla elektronik destekli ses. genellikle biip biip şeklinde olmaktadır. uzun süreli enerji kesilmelerinde, içerideki ortamın ısısı arttığı için de öten modelleri mevcuttur. geceleri sinir eder.

    rezonans: kompresörün içerisindeki salınım hareketi nedeniyle oluşan titreşimler, zamanla kompresörü gövdeye sabitleyen lastik takozların deforme olmasına ve kompresör gövdesi ile şasinin temas etmesine neden olur. iki metal birbirlerine titreşimli bir vaziyette temas ettiğinde ister istemez ortaya zırıltı tabir edilen bir ses çıkar. bu sesin bir benzerine, yeni tesisat taktırmış gençlerin araçlarındaki plakalarda da rastlanır ki gelen bas sesleri ile kombine oluğu için tadından yenmez.