hesabın var mı? giriş yap

  • is makinesi operatoruyum santiyede. yanima yaklasani 9 metre derine gomerim dedim. o gunden beri yaklasan yok... yemegimi cayimi termosta evden getiriyorum. ama tabiiki yusuf yusuf halindeyim.

  • önce sokak köpekleri sonra da bu it taparlar toplanmalı. bunlar topluma zarar kişilerdir.

  • 30'lulara teyze diyen liselilerin sayısının da azımsanmayacak kadar çok olduğunu gösterir.

  • ödeyenler keriz mi diyerek karşı çıkacağım kampanya. !!!

    şaka lan şaka, biz skildik bari siz ödemeyin aq. sonuna kadar destekliyorum :)

  • arkadaşlar ilk oylar doğudan geldiği için bütün ödüller mad max'e gidiyor. daha los angeles sandıkları açılmadı bile, lütfen sandıkları terk etmeyin!!11!1!

  • bor, bundan yaklaşık 20 yıl önce türkiye'de aslında yanlış biçimde ünlendi / ünlendirildi.

    o dönemlerde, bor'un geleceğin hidrojen yakıtlı araçlarının vazgeçilmezi olacağı düşünülüyordu. çünkü bor, bu araçlarda hidrojeni güvenle depolayabilmek için kullanılabilecek en uygun madde olarak görülüyordu. bu nedenle de (yine yanlış biçimde), geleceğin yakıtı olarak tanıtıldı, türkiye'nin rezervlerinin büyüklüğü dillendirildi durdu.

    ancak, maalesef hidrojeni yakıt olarak kullanan çevre dostu araçlar yerine, elektrikli çevre dostu araçların üretimine ağırlık verildi. şu anda pek azı hariç hemen tüm araç firmaları elektrikli otomobil konseptleri üzerine çalışıyor; hidrojenli araçlar üzerine değil.

    yani, bor artık 20 yıl önce görüldüğü kadar önemli değil ve uzun süre boyunca da eskisi kadar önemli görülmeyecek. dolayısıyla bor, her zaman olduğu gibi deterjan, gübre ve çeşitli sanayi dallarında katkı maddesi olarak kullanılmaya devam ediyor.

    özetle, yere göğe sığdırılamayan bor üzerine, zaten şu anda deterjandan daha karlı bir iş alanı kolay kolay bulamazsınız.

  • üyesi olmayanların okuduğunu anlama problemi olduğunu gösteren dernektir. yahu adam “robot süpürge aldığına pişman olanlar” demiş ama gelen giden ne kadar “memnun olduğundan!” bahsetmiş. arkadaşlar tamam hepinizin robot süpürgesi çok iyi kabul ama bırakın da memnun olmayanlar gerekçelerini açıklasın. anlatsınlar da neden memnun olmadıklarını bilelim değil mi ama?

    öğretmen: çocuklar kalemi olmayan var mı?
    öğrenci: benim var öğretmenim!

  • üniversitenin son senesinde staj yapıyorum. çalıştığım yerin yanında da lise var. öğle arasında çıktım iş yerinden. bi servis şoförü kapıları açık olan servisten bağırdı, nereye gidiyorsun gel seni de bırakiyim diye, ben de bizim şirketin servisi sanarak bindim. ee niye bu saatte çıktın dedi, ben de bugün yarım gün dedim, adam fatal error verdi tabi çünkü bayram değil seyran değil okul niye yarım gün olsun asdgmjmg sonra kaçıncı sınıfsin dedi, ben orda çaktım naneyi, son sene dedim, aslında teknik olarak yalan değil ama lise değil üniversite son tabi:) iki dakika sonra sevinsem mi üzülsem mi napacağımı bilemez halde indim servisten.

  • eğer ki algıda büyük bir problem yaşamışsa, dünyanın en saçma talebinde bulunabilen çocuktur.

    apartmanın altıncı katında oturan yaşlı teyze sokakta oynamakta olan bana seslenir:

    - evladıııım; bana bakkaldan '...' alır mısın?
    - ne aliiim?
    - '...' oğlum '...'
    - ne kabıııııı?
    - '...', '...!!!!' al bu da parası!
    - ne kabuğu yaaaaa anlamadım ki (mırıldanarak tabi)
    - kısa olsun unutma!

    teyze kağıt parayı mandala sıkıştırıp atar, sarı bir paraydı ama miktarını hatırlamıyorum. parayı alıp bakkala giden ben, çekingen ve ne dediği kendi kulaklarım tarafından bile anlaşılmayan bir ses tonuyla:

    - abi balkabağı var mı?
    - ne?
    - balkabağı abi, kısa olcakmış
    - yok be evladım, bakkalda ne işi olsun balkabağının
    - tamam abi hayırlı işler

    sokağa dönen ben, sepetini salmış balkabağını bekleyen teyzeye;

    - teyzeeeee balkabağı yokmuuuuuş???
    - ne balkabağı oğlum, maltepe maltepe, kısa maltepe alıcaksın
    - heeee tamaaaam (bozuntuya bile vermeden)

    şimdi düşünüyorum da;

    balkabağı lan balkabağı...
    hangi insan evladı bakkala gidip balkabağı ister, ulan?

    o değil de, balkabağı dediğimde bakkalın suratındaki ifadeyi hatırlıyorum da.. :)

  • bir dönem diyetisyene gidilmiş ve başarılı bir şekilde 10 kiloya yakın kilo verilmiştir. daha sonra çeşitli nedenlerle diyet bırakılmış ve o 10 kilo aynen geri alınmıştır. bu geri alma sürecine askerliği nedeniyle şahit olamayan arkadaşa asker ziyaretine gidilir. arkadaş nizamiyeden çıkar çıkmaz sorar: "olm sen diyetisyene gidiyodun, naaptın diyetisyeni mi yedin?"

    eve dönülür, eşofmanlar giyilir, yürüyüşe çıkılır, spor salonuna yazılınır.