ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
jean-christophe grange
-
kitaplarının müdahil sayıldığı polisiye - gerilim ve macera türlerinde şimdiye kadar okuduğum açık ara en iyi yazar. tüm kitaplarını okudum, haziranın başında türkçeye çevrilmiş le passager adlı kitabını da an itibariyle yarıladım. ve şunu kesin olarak söyleyebilirim ki bu adam bir deha. tam anlamıyla hayranlık duyabileceğim cinsten, yeni kitaplarıyla beni heyecanlandırabilen ve kalbimin küt küt atmasını sağlayabilen tek adam. sebepleri var tabii, sıralamazsak olmaz.
grangé ilk başta tamamen farklı bir yolu benimsemiş bir yazar. bunu özellikle son birkaç kitapta daha rahat anlayabiliyoruz. oldukça klasik bir şekilde ilerleyen polisiye romanlardan çok farklı bir polisiye grangé'nin yaptığı. nasıl mı? diğer tanınmış günümüz polisiye yazarlarından tess gerritsen, maxime chattam, craig russell ya da ruth rendell'ı ele alalım. bu yazarların kitapları hep aynı taslakta gider. bir cinayet işlenir. muhtemelen bu cinayet farklı bir mizansene sahip olduğu için dikkat çeker. sonra ünlü polis ve ekibi soruşturmaya atanır. olaylar gelişir, en sonunda bir şekilde katil bulunur. bu tip hikayelerin zeka ve yaratıcılık gerektiren tek tarafı katilin umulmadık birisi olmasını sağlamaktır. son zamanlarda tess gerritsen ve craig russell kitabın başında falan katilin ağzından bölümler yazarak işi bi kovalamacaya ya da gizemli bir şekle dönüştürmeye çalışıyorlar ama bu, grangé'nin birazdan anlatacağım muhteşemliğine yetişmek için kesinlikle yeterli değil. 40 fırın ekmek yemeleri lazım.
grangé, kesinlikle okuyucuya bir polisiye hikaye sunma amacıyla yazmıyor. okuyucuyu düşündürmeyi, onunla oyunlar oynamayı, şüphelendirmeyi, okuyucu kitaba ara verdiğinde kafasının bir yerinde öyküdeki soruların cevabını aramasını istiyor. bunu yapmak için de öyle farklı şeyler deniyor ki, işte sizi ona hayran bırakan da bu. mesela, biraz önce saydığım günümüzün tanınmış polisiye-gerilim yazarlarının tamamı, kitaplarında tek bir karakter kullanır ve bu karakter cinayeti çözer. gerritsen'ın rizzoli ve isles'ı ya da russell'ın jan fabel'i her seferinde aynı ekiple aynı şekilde cinayeti çözmeye girişirler. ama grangé farklıdır, tekrara düşmemek için her kitapta bambaşka psikolojik yapılandırmalarla bambaşka karakterler yaratır. burada psikolojik sözcüğü anahtar kelime, grangé için psikoloji kesinlikle vazgeçilmez bir öğe kitaplarında. kişiliklerinin tam bilincinde olmayan karakterler, geçmişiyle yüzleşmek zorunda olan ama bunu beceremeyen karakterler, ve daha nicesi. dili inanılmaz derecede güzel kullanma becerisi -gerçi bunda çevirmenin de payı var ama- kitaplarındaki dozajı muhteşem ayarlanmış gerilim ve kasvet, her sayfada yeni bir şey öğrendiğiniz inanılmaz kültür öğeleriyle süslenmiş hikayeler... bütün bunları inanılmaz bir bağlamda yine inanılmaz bir olay örgüsüyle birleştirip üzerine bir de dünyanın bambaşka ülkelerinin bambaşka yakın tarihleriyle ve mitolojiyle de harmanlayınca grangé bu işin devrilmez kralı olup çıkıyor dostlarım.
bu adam feci derecede gizemli ve garip şekilde beni kendisine takıntılı hale getirmiş biri. bilmiyorum, abartıyor da olabilirim ama şu son kitabı le passager'ın her sayfasında içim kıpır kıpır. yazdığı her satırı okurken içimde aynı heyecan var, sürekli bir gün görebilirsem ne yaparım diye düşünüyorum. kitaplarına en çok ilginin gösterildiği ülkede yaşadığım için fazlasıyla şanslı sayılırım, bakalım olaylar nasıl gelişecek.
şu kesin ki, jean-christophe grangé benim için sadece bir polisiye-gerilim-macera kitabı yazarı değil, bunun ötesinde içten içe farklı bir hayranlık beslediğim ve görüp iki kelime muhabbet etmeden ölmek istemediğim biri.
ebru akel
-
sunucu ve oyuncu ebru akel, 3 aydır nişanlı olduğu, iş adamı ethem sancak’ın oğlu özer sancak’la evlenmiştir.
not: ulan bir virgülle kızın haysiyetini kurtardık.
kocasını 84 kişiyle aldatan kadın
-
affedersiniz ama açacağınız başlığa, edeceğiniz muhabbete sokayım.
kadının ayrıldığı kocasının bir iddiasidir. videoyu izlerseniz "benim üzerime olsan bir gsm hattıyla rastgele 84 numara aranmış" diyor kocası.
bu sebepten de beni 84 kişi ile aldattı diyor.
yüzbinlerce kişinin girip baktığı ekşi sözlüğe kadının fotoğrafını koyup, eşini 84 kişi ile aldatan kadın demek, sonra bununla ilgili şakalar yapmak nereden baksan alçaklıktır.
sonra ortamlarda " ya abi türkiye'de kadına baskı var" dersin ne olacak.
edit: (#128060332) 0 rh+ trombosit lazım hematolojide yatan hastaya. yakın zamanda ilaç kullanmamış kimse varsa yapsın bir iyilik.
migros'un gıda takviyesi ve vitamin satışı yapması
-
aynı besin desteğini başka bir yerden daha ucuza alınca "ama eczane malı başka olur, cart curt." diyen eczacıların birliği mi ?
volvo xc60 ve kartal'ın yaptığı kaza
-
kartal'ın ameliyatlı yerine gelmiş. başka bi açıklaması olamaz.
italya'da arzı endam eden roma askerleri
-
salt italya değil
ingiltere
http://www.abdullahgul.gen.tr/…buckinghamsarayi.jpg
fransa
http://i.dailymail.co.uk/…3000005dc-161_964x636.jpg
ispanya
http://fotosmadrid.files.wordpress.com/…a-copia.jpg
yunanistan
http://cdn.timesofisrael.com/…ermany-gauck_horo.jpg
moğolistan
http://blogs.voanews.com/…uards_13oct11-878x585.jpg
vs.. vs... daha onlarca ülke örneği sıralayabiliriz. mesele karşılama seramonisinde tarihini yansıtma meselesi değil. yukarıda saydığım ülkelerin bir çoğunda aktif olmasa da monarşi hala faal. bizim eleştirdiğimiz nokta salt fotoğraf değil, fotoğrafın anlattıkları. kendini padişah, bir çeşit monark olarak gören bir lider profili. osmanlıca eğitim, külliye, ülke ismi osmanlı olsun, 90 yıllik reklam arasi bitiyor, hedef 2023, karma eğitime son vs.. gibi düzenli olarak ivme kazanan karşı devrim ve bunun yarattığı psikolojinin yansımasını görmek. çin'de, ırak'da, iran'da, suriye'de, rusya'da, almanya'da soydaşlarına en ufak yardım eli uzatmayıp ancak dünyanin her yerinde mezhep birliği içinde olunan başta araplar olmak üzere salt ümmet mantığında hareket eden bir siyasi akımın bir anda soydaşlık nutku atar olması. osmanlı da bu konuda çok farklı sayılmazdı. insana insan olarak bakıp ele almak yerine politik birliktelik ve çıkarlar gözetilerek hareket etmek genetik kodlarımıza kazınmış sanırım!
şeyma subaşı'nın türbanlı selfie çektirmesi
-
“akşam namazımı kılmadan önce melissa’mın odasında yanına yatıp resim çektim ve sizinle paylaşmak istedim, bu kadar. yaşadığım dini gösterip biraz da olsun buna özendiriyorsam ne mutlu bana” yazmış.
valla yavrucum zengin ve evli biriyle yasak aşk yaşayıp gününü gün ederek, kolay yoldan paraya kavuşarak zaten kızlarımıza yeterli özendirmeyi gerçekleştirdin.
almanya'dan 5 nehir ismi sayamayan sözlük yazarı
-
1) bavyeraünnehir
2) fıratfurt
3) kızılır'mark
4) yeşilır'mark
5) hessenkeyf