hesabın var mı? giriş yap

  • hem evet hem de hayır olarak yanıtlanabilecek soru. hayır cevabı üzerinden gidecek olursak;

    ilk olarak sadece içerisinde bulunduğumuz güneş sisteminin yine içinde bulunduğumuz samanyolu galaksisindeki konumuna bakalım görsel. koca samanyolu galaksisi içerisinde bizimki gibi yaklaşık 200 milyar gezegen bulunduğu tahmin ediliyor. bu sadece orta büyüklükteki samanyolu galaksisindeki tahmini gezegen sayısı. içerisinde 100 trilyonlarca yıldızın olduğu daha büyük galaksiler de bulunmaktadır.

    tüm bu milyarlarca galaksi içerisinde yer alan trilyonlarca belki de katrilyonlarca gezegenin içerisinde gerçekten bizim gibi karbon temelli başka bir uygarlığın gelişmemiş olması pek de olası durmuyor. hâlihazırda 1800'den fazla yaşanabilir ötegezegen bulunmuş durumda.

    tabii sadece karbon temelli canlılık da olmayabilir. evrende ve belki de samanyolu galaksisinde silikon temelli canlılık da oluşmuş olabilir. muhtemelen evrendeki en yaygın elementlerden olan karbona nazaran daha düşüktür ancak hiç yoktur demek de pek mümkün değil.

    tüm evrendeki yaşanabilir gezegenlerin sayısını tam olarak bilmek ya da hesaplamak mümkün olmasa da sadece samanyolu galaksisinde 300 milyon ile 6 milyar arasında yaşanabilir gezegen olduğu tahminleri yapılıyor.

    dolayısıyla tüm bu yıldız sistemlerinde ve gezegenlerde akıllı bir yaşam formunun oluşmamış olduğunu düşünmek bakış açısına göre fazla iyimser ya da kötümser bir tahmin olarak değerlendirilebilir.

    sorunun cevabını evet olarak kabul edecek olursak;

    ilk olarak akıllı yaşam formları oluşmuş olabilir ve şu an yok olmamış ve medeniyetlerini devam ettiriyor olabilirler. ancak kurdukları medeniyet tıpkı bizimki gibi daha henüz kendi güneş sistemlerinden insanlı yolculuk yapacak kadar gelişmemiş olabilir. bilim kurgu filmlerinde gördüğümüz gibi sistemler ve galaksiler arasında çok kısa sürede seyahat edecek seviyeye gelmemiş olabilirler. bu şartlar altında milyarlarca medeniyet var olsa bile bence evrende yalnızız diyebiliriz çünkü iletişim kuramıyoruz, temas gerçekleşmiyor.

    evrende, kendi galaksisinde oldukça hızlı şekilde seyahat edecek kadar gelişmiş bir medeniyet ya da medeniyetler olduğunu düşünürsek bu sefer de bu medeniyetler için biz hayvanat bahçesindeki maymunlardan farksız olabiliriz. bizi kaale bile almıyor olabilirler.

    belki de böyle birden çok medeniyet oluştu ve kendi kendini yok etti ya da bu medeniyetler bir noktada savaşarak birbirlerini yok etti. dolayısıyla belki bize ulaşabilecek olan medeniyetler vardı ancak yok oldular.

    yaşanabilir ötegezegenler kaynak
    karbon temelli hayat neden yaygın kaynak
    silikon temelli canlılık kaynak
    yaşanabilir gezegen sayısı kaynak

  • olm siz siyasal islamci haramilerin ne zaman durust oldugunu gordunuz, ne zaman yagmada talandan uzak durdugunu gordunuz? ya da herhangi bir siyasal islamcinin yaninda ne zaman durust, namuslu birini gordunuz?

    simdi selcuk bayraktar’in siyasal islama yakinligini falan unuttuysaniz hatirlatayim. sumeyye’yi bildiniz mi, hani o kendisine 20 25 gibi gitmesi gereken. hah, selcuk bayraktar o sumeyye’nin esi oluyor. siyasal islama o kadar yakin bu bey.

    evet cok guzel laf sokmus yardim almadik diye, eminim almamistir. kesin almamistir.

  • evet bildiginiz su sehirler arasi yolcu otobuslerinden bahsediyorum. her gordugumde inanamiyorum. ben arabayi anca sigdiriyorum bir seride, bunlar da ayni seritde gidiyor. tam bir mucize. bir serit gercekten o kadar buyuk mu yoksa izafiyet teorisi burada da mi gecerli?

  • youtube'da bir süredir meydana gelen durumdur. milyonlarca izlenmiş cover videolarına bakıyorum kızın sesi abartıldığı kadar değil ve her yer bunlarla dolu, sesi daha güzel olan arkadaşlarım var.

    bu durumun ortaya çıkmasının türk erkeklerinin abazalığından kaynaklanmakta olduğunu düşünmekteyim.

    edit: verdiğim şarkı linki yanlış anlaşılabildiği için kaldırıldı.

    edit2: fürya değil furya imiş doğrusu, özür dilerim.

  • merkez üssü bir üniversite olan dumurluk olaylar kümesidir*. bir elemanı da şöyledir; internette gezinirken denk geldim, gerçek midir nedir bilemiyorum ama bildiğim şudur ki mevzuya uygundur.

    "çapa tıp fakültesinde okuyan arkadaşlarım anatomi öğretmenimiz sami zan'ın ününü bilirler. sami hoca sırf üreme organlarını kendi üslubuyla anlatan ve her dersinde 400 kişilik amfide dışarıdan gelenlerle birlikte yaklaşık 700-1000 kişiyle dolduran çok degerli bir hocamızdı... bu yazıyıyı yazarken de kendisini rahmetle anıyorum... anatomi derslerinin birinde erkek menisindeki yüksek glükoz, yani bizim bildiğimiz şekerin düzeyini anlatıyordu. o yıl liseden mezun genç bir ögrenci kız arkadaşımız el kaldırdı ve bombayı patlattı. "anladığım kadarıyla, menide çok şeker olduğunu söylüyorsunuz..", "evet aynen öyle" dedi sami hoca ve dediklerini destekleyen istatistik oranların tablosunu gösterdi. arkadaşımız gene elini kaldırıp söz istedi "o zaman tadı neden şekerli değil?.." amfide korkunç bir sessizlik oldu... ve sonra tüm amfi gök gürültüsü gibi bir kahkaha koyverdi... yüzü birden kıpkırmızı olan arkadaşımız, hızla defter ve kitaplarını topladı ve sırasından hızla fırladı. o kapıya koşarken, sami hoca çok ciddi bir yüz ve buz gibi sesle dersini sürdürdü... "şeker tadı alınamaz. çünkü şekeri duyumsayan tad alma hücreleri insanin dilinin ucundadır... gırtlak derinliğinde ise, acıyı ve ekşi tadı algılayan reseptörler bulunur... sana neşeli bir gün dilerim kızım..."

  • hayatta hiç bir duygu kalıcı değildir. tuttuğunuz takım maç kazandığında o akşam havalara sıçrıyorsunuz ama o mutluluk hissi bir hafta boyunca devam etmiyor. mutluluk geçicidir, mutsuzluk da öyle.

    hayat süreğen bir akıştır. hayatta dip, tepe olmaz, onunla birlikte akarsınız. bazı gün coşkun bir yerinde bir batıp bir çıkarsınız, bir başka gün durgun bir yerinde keyifle yüzersiniz. hayata karşı direnmek nafile çabadır. durgun yerde kalacağım diye bir dala tutunsanız bile, yorulup akışa kapılacağınız gün gelecek.

    hayattaki seçimler elbette önemli, nehrin hangi kolundan yola devam edeceğimizi bu seçimler belirliyor ve bazen o dalgalı akışa kapılmamıza neden oluyor ama her nehir durulur.

    acı mı çekiyorsunuz? çekin, yaşayın bunu, sonra bırakın gitsin. ona tutunup kalmayın ya da ondan uzaklaşmak için çırpınmayın. acıdan kaçmaya çalışıyorsanız, hayattan kaçmaya çalışıyorsunuz demektir. kimse hayattan kaçamaz. bu nehir akar.

    ve daha önemlisi şu, en nihayetinde her nehir denize açılır. hepimizin hayatı sonlu ve tek kullanımlık. o yüzden hayatla akmak ve getirdiklerini; acıyı, mutluluğu, hüznü, neşeyi hakkını vererek ve elimizden geldiğince güzel yaşamak gerek.

  • sürekli "ulan akşam hanım eve küçük yoğurt mu istediydi büyük yoğurt mu?" der gibi kafasını ovuşturup düşünüyor.

  • başlık: kürtlere bağımsızlık verip ertesi gün işgal etmek
    entry :akabinde kenan doğulu'nun ''kandırdım nazlı yari'' türküsüyle mizah eyleyebiliriz. bu tip şakalar eminim her iki tarafın birbirine ısınıp, yakınlaşmasını sağlayacaktır. hem ne demişler, kürtler esprili devletlerden hoşlanır.