hesabın var mı? giriş yap

  • olmayan anlamsızlıktır. işin temeli maliyettir. manuel şanzıman, hem üretim açısından, hem rutin bakım açısından hem de arıza riski ve arıza sonucu ucuza tamir imkanı açısından çok daha avantajlıdır.

    burada dsg şanzımana gelen onlarca arızayı defalarca okuduk. diğer alternatif olan tork konvertörü ise ya bmw ve mercedes’te olduğu gibi ucuza üretilemiyor, ya da çoğu japon otomobilinde olduğu gibi verimsiz çalışarak aşırı yakıt sarfiyatı/emisyona neden oluyor.

    tam otomatiklerinse performansı zaten içler acısıdır. tabii adım gibi biliyorum, kendi şanzımanlarının hayranı olan ruh hastaları salak salak mesajlar atacak ama gerçek budur, kabul edip etmemek size kalmış.

    manuel araçların otomatik araçlara karşı tıpkı tuşlu telefonlarda olduğu gibi piyasadan silinmemesinin nedeni ise basittir. işlemci hızı, işletim sisteminin başarısı vs. derken tuşlu telefonlar performans açısından çok geride kalmıştır. ayrıca pahalı telefonların herkes tarafından ulaşılabilir bir durumda olmasına rağmen, verimli otomatik şanzımana sahip araçların genellikle premium sınıfta olması erişimini de zorlaştırmıştır.

    bu nedenle, manuel araç üretimi bir süre daha devam edecektir. bunun ortadan kalkması için ya zf’in ürettiği performansa sahip otomatik şanzımanların maliyetinde çok ciddi bir düşüş yaşanması gerekir, ya da içten yanmalı motora sahip otomobillerin pazar payını elektrikli araçlara kaybetmesi gerekir.

    aksi durumda, manuel şanzımanlar düşük üretim maliyetine daha az kayıp, daha ucuz bakım ve daha seyrek arıza ve daha ucuz arıza çözümleri nedeniyle üretimde kalmaya devam edecektir. özellikle a, b ve c segmenti otomobillerde kullanılan otomatik şanzımanlar alt markalarda verimsiz, premium markalarda pahalı ve arıza çıkarmaya meyilli olduklarından dolayı manuel şanzımanlar piyasadan tamamen silinemez.

    manuel şanzımandan daha ucuza otomatik şanzıman üreten, daha performanslı ve daha sorunsuz çalışmasını sağlayan bir şanzıman teknolojisi ortaya çıkmadıkça manuel şanzımanlar piyasadan asla silinemez. bu durum sizin şanzıman sevdanızın bir fonksiyonu değildir asla da olmayacaktır.

    not: lütfen bana mesaj atıp şanzımanınızı övmeyin.

  • baş ağrısı ile bir ömür geçirdim. gözlerimin altı morarana kadar ağrı çektiğim binlerce gün vardır ömrümde. bu dertten muzdarip olanlar için hayatlarını kolaylaştıracak şu önerileri listelemek istiyorum;

    - migren tipi baş ağrısı başlamadan çözülür. sinyali aldığınızda harekete geçmezseniz artık acı dolu saatlere hazır olmalısınız.
    - sıklığını azaltmak için;
    göz muayenesine gidip uygun numarada filtreli bir gözlük alınmalı ve kullanılmalı (bu hayati öneme sahip)
    günlük en az 2 litre su içilmeli
    mavi ışık filtresi hem telefonda hem bilgisayarda kullanılmalı
    aç kalınmamalı
    uyku düzeni bozulmamalı
    gündüz uyunmamalı
    bulunulan ortam çok iyi havalandırılmalı
    yüksek sesten ve gürültüden kaçınılmalı.
    alkolden uzak durulmalı. bir kutu bira bile biz baş ağrısı mağdurlarına lüks. içmeyin (ciddiyim).

    -ağrı başladıysa karanlık, iyi havalandırılan, sessiz bir yerde en az yarım saat dinlenmek gerekli. ağrıyı önemsemez çalışmaya devam ederseniz morfin bile verseler kusana kadar ağrı artmaya devam eder.

    -ağrı kesiciler böbreklerinizi ve karaciğerinizi hızla yıpratır. doktorun önerdiği ağrı kesiciyi mecbur kalmadan kullanmayın.

    - bu söylediklerimi uygularsanız ağrı sıklığı ayda bire kadar düşer. uygulamazsanız iki günde bir kafanızı matkapla delmek istersiniz. yaşla azalmaz hatta artar. aşırı stresten, aşırı efordan ve hareketsizlikten sakınacaksınız. uslu durur listeye sadık kalırsanız emin olun baş ağrısı çektiğiniz günler çok azalacak. damdan düşenin halinden damdan düşen anlar. içinizi karartmayın, ölünmüyor. bir biçimde ne yapmak gerektiği öğreniliyor.

    - geçmiş olsun.

  • internetimizin geç bağlanması sonucu epey bir süre radyo dinlemek durumunda kaldım. kesinlikle dayanamadığım tek bir şarkıcı vardı o da oğuzhan koç ve hangi radyo istasyonunu açsam en geç 2 şarkı sonra o geliyordu ‘kendime sardımmm’ diyerek. tamam tiksinmek biraz abartı olabilir ama bana göre rahatsız edici bir sesi var. hani espirisine telefonda sesimizi değiştirmek için elimizle burnumuzu kapatırız sinir bozucu bir ses çıkar. işte tam öyle bir sesi var ve bu adam o sesle para kazanıyor. helal olsun.

  • seray hanım 2019 yılında, “fasulye pahalıysa yemeyin kardeşim. daha ucuz birşey yeyin. söylenmeyin. en azından kafamızda savaş uçağı gezmiyor, aza şükretmeyi bilmiyorlar.” demişti. (bkz: 26 temmuz 2019 seray sever skandalı)
    seray hanım, elektrik pahalıysa kullanmayın. en azından kafamızın üstünden savaş uçağı geçmiyor. şükretmeyi bilmiyorsunuz.

  • insanlarla anlaşıp anlaşamayacağımı ortaya çıkaran testin değişken elemanı..
    şişe şekline gereken saygıyı göstermiyosa o insanla işim olmaz..

  • 1 türk vatandaşına karşılık 1000 radikal islamcı zihniyetlinin cirit attığı yerde patlama haberi hem korkutuyor hem şaşırtmıyor.

    cansız bedenleri ve yan duran bebek arabasını görünce üzüntüden ve sinirden olduğum yere çöktüm. allah belanızı versin.

  • ev sahibi arap. üç hafta önce mesaj attı “her şey iki katına çıktı, ekonomi kötü, kirayı da artırıyorum. ya verin ya da çıkın” dedi. elimizde kontrat var. haklarımızı biliyoruz. isterseniz mahkemeye gidin çıkmıyoruz dedik. adam üç haftadır taciz ediyor. evde huzur kalmadı. gece gündüz arıyor mesaj atıyor, tehdit imalarında bulunuyor. yine de bir zorbaya boyun eğmeyeceğim. çıkmayacağım. yasal hakkım neyse kullanacağım. her şeye rağmen bu ülkede hak var hukuk var. kimse kirayı iki katına çıkaramaz. ama öyle zor ki bu süreç. keşke herkeste vicdan denen şey olsa, dini sadece namaz ve oruca indirgemese. her mesajı allah kuranla başlayıp sonunu tehditle bitirmese.

    edit: arkadaşlar hala zaman zaman mesaj atıp son durumu soranlar oluyor, bu sebeple buraya güncelleme yazacağım. biz kendi evimize taşındık! zaten kiradayken kendi evimizin teslimatını bekliyorduk, tüm bu olayların bu şekilde sonlanması tek güzel şey oldu. eski ev sahibi buraya ilk entry girdiğim dönem birkaç mesaj daha atmıştı. fakat biz çok kararlı durduk ve hatta ters bir mesaj attık sınırlarını aşma içerikli. o mesajdan sonra sustu ama yine de arada bir “evi satacağım, iki ay sonra satacağım, yarın satacağım vs” diye mesajlar yollamaya devam etti. o mesajlara cevap vermedik ve tabii ki de evi satmadı, sadece aklına düştükçe eski sevgili gibi yazdı iş olsun diye. biz taşınacağımızı haber verince de sevinçten havalara uçtu. böyle işte. sonuç olarak biz ev sahibi olayından kurtulduk.

    bundan iki üç yıl öncesine dek ev kredisi altında hayatımı sınırladığımı düşünür ve üzülürdüm. pişman olurdum böyle bir borca girdiğime çünkü arkadaşlarım arabalarını değiştirir, güzel güzel plansız tatillere çıkarken ben hesap yapardım. ama özellikle de bu yaşadığımız şeylerden sonra iyi ki diyorum. iyi ki zamanında cesaret edip bir ev almışız. herkesin önceliği tabii ki farklıdır ama demek ki benim için güzel bir araba veya hesapsız bir tatildense yaşadığım evde kafamın rahat olması daha önemliymiş.

    çok uzattım. bu süreçte abartısız yüz küsür mesaj almışımdır. belki daha fazla. herkes ya yardım etmeye çalıştı bilgisiyle ya da destek mesajı attı. hepinize ayrı ayrı teşekkür ediyorum. umarım hak eden ve iyi niyetli herkesin hikayesi mutlu biter.

  • mutlu etmiştir. niyeyse mutlu oldum. amcanın dikkatle dinlemesi, sonra heycanla evet ben de ordaydım demesi. ne güzel. oynadığı maçın hatırlanmış olmasının verdiği mutluluk da güzel.

    bu arada ne güzel ülkeler var lan dünyada. mutlu edicek şeyler de oluyor bazı ülkelerde.

  • - pardon hanfendi memalik sokak neresi aca..
    - hı?
    - pardon beyfendi.. saçlarınız.. yani.. nebileyim
    - ne beyfendisi? neler saçmalıyorsunuz?
    - hass.. pardon hanfendi.. yani, gögüsleriniz.. yok gib..
    - ne diyorsun hayvann!
    - memalik

  • roma'da yemek yediğimiz minik bir restaurantta arkadaşıma "burda herkes türke benziyor. şu arkandaki adama bak, bildiğin allaaan konyalısı" dememle birlikte adamın masaya gelip "aaa siz de mi konyalısınız yoksa?" demesi. kibarlığıyla ezmesi, kemkümlerime ve bize her yer konya gibi salak bir espiriyle sıvamama bile gülmesi.

    italya denince aklıma yerin dibine girdiğim bu sahnenin gelmesi çok acı.