hesabın var mı? giriş yap

  • ilgilenmesi dahilinde ufku 10 katına çıkaran bir alandır. birkaç örnekle anlatayım;
    savaşlara olan etkileri:
    -domuzlar körfezi çıkartması:domuzlar körfezi, küba'nın güney kıyılarında denizin toprağa sokulduğu ücra bir nokta. burada sivrisinekler ve timsahların cirit attığı bataklıklardan başka birşey yok. abd ile fidel castro anlaşmazlığı yüzünden çıkan savaşta abd'nin coğrafya'yı dikkate almayarak hezimete uğramıştır. abd savaşa botlarla gider fakat mercan kayalıklarını dikkate almayarak başarısız olur. bunun üzerine abd domuzlar körfezinde çıkarma yapmaya başlar fakat paraşütle atılan ekipmanlar bataklığa düşünce sonuç büyük hezimet olur.

    -sovyet afganistan savaşı(1979-1989): yaklaşık 10 yıl süren bu savaşta afganistan'ın dağlık yapısı oldukça etkili olmuştur. rusya'nın hindikuş dağlarında yenilgiye uğrayıp çekilmesiyle sonuçlanmıştır. rusya hem ekonomik hem de abd'ye karşı prestij kaybına uğramıştır.

    -vietnam savaşı (1955-1975): vietnam'ın kuzey ve güney olarak ikiye ayrıldıktan sonra. abd güney, çin kuzey tarafını destekledi. yaklaşık 2 veya 3 milyona yakın insan ölmüştür. abd askeri, teknik açıdan üstün olsalar da coğrafyasını bilmedikleri bir yerde, alışkın olmadıkları gerilla taktikleri karşısında çok şansları olmuyordu. ayrıca ülkenin dağlık orta bölgelerinde bir kasaba olan buon ma thuot'nın ele geçirilişiyle savaşın kaderi değişmiş ve kuzey vietnam güçleri iyice güçlenmiş ve sonunda savaşı kazanmıştır.

    stalingrad savunması: ikinci dünya savaşının seyrini değiştiren savaştır. almanya'nın rusya'ya saldırması fakat almanya burda bir faktörü çok dikkate almamıştır. iklim, kızıl ordu direnerek ve iklimin soğuk olmasını kendi lehine çevirerek alman askerlerini yıprattı. sonuçta büyük bi hezimete uğrayan hitler savaşı kaybetti ve ikinci dünya savaşının kendi aleyhine sonuçlanmasına sebep oldu.

    - yavuz sultan selim'in mısır fethi de buraya konu olabilir. neredeyse % 90'ı çöl olan mısır'ı o çağda fethetmek gerçekten büyük bir dahilik gerektiriyordu. hava, iklim, karasal yapı açısından fethedilmesi çok zor olan mısır'ı fethetmesi yavuz'un askeri dehası ve ayrıca da savaşlarda coğrafya'ya ne kadar hazırlıklı olduğunu gösterir.

    -topraksızlar hareketi: brezilya'da başlayan, topraksız işçiler ve topraksız bırakılan köylüler için,barınma, okul, sağlık ve kredi gibi öğelerden oluşan bir tarım reformunu gerçekleştirmeye çalışan bir kitle hareketi. 1500'den fazla ölü ile sonuçlanmıştır. fakat sonuçta başarılı olmuş bir harekettir. küçük çiftçilerle kooperatifler kurarak ürünlerini işlediler ve büyük gıda pazarlamacılarına karşı köylü pazarları oluşturdular. bir başka deyişle, bütün yönleriyle yeni bir yaşam örgütlediler yani coğrafya'yı kendi lehine çevirdiler.

    yani bugün ruh halimizden, dinlediğimiz şarkıya, konuştuğumuz kelimelere, giydiğimiz elbiselere kadar her şeyde biraz coğrafya vardır. ibn-i haldun'un dediği gibi ''coğrafya kaderdir''.

  • çok değil 20-25 yıl sonra bu yeni doğan bebekler büyüyüp bir de onlar çocuk yaptığında işte o zaman durumun vehameti ortaya çıkacak. türk halkı, türkiye'de azınlık olacağı günleri görecek.

    edit: bazı arkadaşlar diyor ki “bu veriler istatistiksel olarak hiçbir anlam ifade etmez.” açın o zaman kaç milyon suriyeli bu ülkede var ve doğurganlık hızına bakın.

    2018 yılında gerçekleştirilen türkiye nüfus ve sağlık araştırması (tnsa-2018) verileri

    doğurganlık hızı: 5.3, sene 2018.

    görsel

    görsel

    siz oturduğunuz rezidanslardan nasıl çoğaldıklarını göremezsiniz. biraz arka mahallelere inerek bu grafiklerin kat ve kat üstünde olduğunu kendi gözlerinizle göreceksiniz.

    edit 2: bir de böyle yazanlar var:

    görsel

    tercih sizin. sen öyle diyorsan öyle olsun.
    ama ben hiç ammar el bekir isminde bir türk görmedim. yine de sen bilirsin.

    edit 3: faşist olduk aq.

  • 38 de abd'ye gelerek yaptığım ve üzerinden 2 buçuk sene geçen eylem.

    evliyim, çocuğum yok, eşimle aynı şirkette çalışıyoruz. böyle söyleyince insanlar zor bir şey yaptığımı düşünüyor. ama gerçekte zorluklarıyla, kolaylıklarını teraziye koyduğumda, kolaylıkları çok daha ağır basıyor. ilk olarak türkiye'de iken yerleşmiş olan “ne yaparsam yapayım olmayacak” düşüncesi çoktan geçti gitti. artık çok rahat şekilde “neler yapabileceğimi” planlayabiliyorum. hatta bana en acı gelen şey “keşke daha önce gelebilmiş olsaydım” düşüncesinin ara ara aklıma gelmesi.

    amerika özelinde, bu eylemi kimlere tavsiye etmem dersek, aile bağları çok kuvvetli, gelenksel kişilere tavsiye etmem. filmlerle, müziklerle, kitaplarla amerikan kültürüne maruz kalmamış, sinemada sadece türk filmleri izleyen kitleye de tavsiye etmem. bunu sınıflandırma yapmak için, aşağı göstermek için demiyorum, bulunduğum yerdeki arkadaşlarımın yaşadığı zorluklara bizzat şahit olduğum için diyorum. sorumululuktan kaçan, tembel ve hayat görüşü kazandığı parayı yemek olan kişilere de tavsiye etmem.

    bunların dışında, dil bilmiyorum, orada ne yapacağım, yeni hayat kurmak çok zor vb… bahaneler gerçek anlamda birer bahane. kendinize koyduğunuz engeller. dil öğrenebilirsiniz. yeni hayat kurmak, bozuk olana devam etmekten çok daha kolay ve bence insan psikolojisine iyi gelen bir şey. hepimiz doğamız gereği kendimize hedefler koyarız. türkiye'de 37 yıl yaşadım. en son lisedeyken kurduğum hayallere inancım vardı. büyüyünce dünya kirlenmeye başladı. küçülttüğüm hedeflere bile ulaşmam imkansız hale geldi. burada ise her şey mümkün ve yaşın bir önemi yok. benden daha yaşlı olup, daha geride olan insanlarla karşılaşınca ve onların umutsuz olmadıklarını, boşa mücadele etmediklerini bilmek bile insanı motive ediyor.

    yukarıda bahsettiğim domestik kişiler de, bırakın başka ülkeyi mahallenin dışına çıktıklarında bile afallıyorlar, çünkü tüm dünyayı kendi küçük dünyaları zannedip, gittikleri yerdeki insanlardan da aynı şeyi görmeyi umuyorlar. sonra olmuyor tabii ki.

    fırsat bulabiliyorsanız demeyimleyin derim ben.

  • - şansal... getirdin mi oğlum ödevini?
    + uğur hazır mı ödevler? hocam öde... (küçük kulaklıktan uğur'u dinler bir yandan) ..hocam uğur uyarıyor, ödevler az sonra hazır olacakmış, önce biz bi...
    - ne diyosun oğlum sen?

  • her dizide birileri kadın dövüyor, sonra da o kadın o adama ya aşık oluyor ya da onu affediyor. ben daha dizilerde dayak atıp yargılanan, bunun sorumluluğu altında ezilen erkek görmedim.

    sonra bu hikayeleri yazanlar şov uğruna bildiri yayınlarlar. önce bokunuzu temizleyin.

    ozan güven de bokunda boğulsun.

  • tarzı olanlardan.

    güntekin onay: hocam bjk çok sakatlık yaşıyo. ?????
    önder özen:bakın sakatlığın nedenleri belllidr. 1) antrenman programı yanlıştır. 2) futbolcu kendine bakmıyordur. 3) darbeye bağlı sakatlık. .........

    güntekin onay: slaben bilic'e öyle böyle diyolar. iyi teknik direktör değilmiş.
    önder özen:iyi bir teknik direktörün parametreleri bellidir 1) taktik2)teknik 3) team management 4) fizik. bakın bilic de bunların hepsi var.

    güntekin onay: hocam pilav böyle tane tane olmuyo neden?
    önder özen: bakın bunların nedeni bellidir. 1) osmancık pirinci değildir. 2) iyi kavurmamışsındır. 3) kesme şeker koymamışsındır..
    bunların hepsi bilic de var.
    vsvsvsvsv.....

  • randevu vermedikleri için randevusuz gitmiştir. ana muhalefet başkanını almak zorundalar, alacaklar, almıyorlarsa o zaman yalan istatistik paylaştıklarını kabul ediyorlar demektir. gerçi görünen köy kılavuz istemez.

    tabi @2 kafasındakilerin bu işine gelmediğinden aptallık olarak lanse etmeye çalışıyorlar orası ayrı konu.. allahtan aklımız var, farkındalığımız var.

    edit : paralı troller yeşillendirmeye başladı. arada akıl izan sahibi olan bir arkadaşım ise kaynak ekler misin? diye sormuş

    kaynak

    teşekkürler (bkz: gocibari)

  • teknolojiyi bir yerden yakalaması ama hâlâ rakamları yazamamasına ve şöyle mesajlar almanıza sebep olabilir:
    -ekmek ekmek. söylediğim kadar ekmek al.

  • bu amk sınavı madem bu kadar hızlı açıklanabiliyordu bizim zamanımızda niye hayvan gibi beklettiler lan ?

  • korsanlığın kitabını yazan adam. korsanların tek uyduğu kurallar morgan kurallarıdır*. hatta bu kuralların oylamayla kabul edildiği ve demokrasiye çok benzediği söylenir. öyle ki bazı dönemlerde korsan kaptanlarının tayfalardan bir farkı yoktur çatışma hali dışında.

    morgan ilk başlarda ingiliz kraliyeti'nin resmi yağmalayıcısıyken bir fransız limanına yaptığı saldırıdan dolayı korsan statüsüne geçmiştir çünkü bu saldırıdan hemen önce fransayla yapılan ateşkesten haberi yoktur. yasal yağmacıykende korsandan farkı olmadığından elde etiği ganimetleri de düşününce korsan olmak ona pek koymamıştır. korsanların babası olmasına rağmen çarpışarak değilde zevk-ü sefa yapraken bir karaciğer hastalığından göçmüştür ebedi dünyaya. ölümünün ardından kraliyet donanması 22 pare top atışı yapmıştır ama ne akla hizmet yaptığını bende bilmiyorum en son gördüğümde deli gibi bu adamı arıyorlardı asmak için sonra bu adam 50 küsür yaşına kadar bir eli yağda bir eli balda nasıl yaşadı büyük bir muamma.***