hesabın var mı? giriş yap

  • bu adamın yetiştigi toplumda ''dini kullanmak'' gibi bir olgu yoktur. yani aynı dine mensubuz ama bambaşka bakış açılarımız var aslında.

    bizde din dedigimiz şey genelde siyasete atılmak, ihale kapatmak, bir zümreye kendini kabul ettirmek için kullanıldıgı için artık her dua okuyanı, secdeye yatanı ''dini kullanıyor yea'' diye yaftalıyoruz.

    adam aslında çogu katolik olan brezilyalı futbolcunun yaptığını yapıyor, futbol oynarken dinini hatırlıyor. kaka her gol attığında istavroz çıkardığında kimse kendisinin dini sömurduğunu duşunmez mesela.

    sonuç olarak, her şeyi olduğu gibi dini de yozlaştırdığımızdan bizlere ilginç gelen futbolcudur.

  • hem tad, hem sağlık, hem de maddi açıdan evde yapılanın daha makbul olduğu yiyecektir.

    özellike kilo problemi olmayan arkadaşlar için nasa astronotları ile çalışan şef adam handling'in protein bar tarifi şöyle (28gr protein, 39 gr karbonhidrat, 35 gr yağ içeriyor) :

    malzemeler :
    50'şer gram badem, fındık, yulaf ezmesi, kabak çekirdeği, kuru kayısı, bitter çikolata(en az %70 kakao içeren)

    10 gr bal (yaklaşık 2 tatlı kaşığı)

    taze yapılmış espresso (tarifin orjinalinde bu var ama ben türk kahvesi kullanıyorum. maksat kafein içermesi)

    125 gr protein tozu.

    1 yemek kaşığı zeytinyağı

    yapılışı :
    kuruyemisleri doğrayıp veya blendırdan geçirip yağsız tavada kavuruyoruz, ardından yulaf ezmesini de katıp kavurmaya devam ediyoruz (yulaf ezmesi çabuk yanıyor dikkat edin)

    iyice kavrulduktan sonra bal, zeytinyağı ve kahveyi ilave ediyoruz.

    kalan malzemeleri de ilave edip çikolata eriyene kadar karıştırarak pişiriyoruz

    çikolata eridikten sonra ocağın altını kapatıp biraz soğumaya bırakıyoruz. elle tutulur hale geldikten sonra da yoğurup istediğimiz şekli verip dolapta bekletiyoruz.

  • 35+ bir kadına, “beni kabul etmeyip de ne yapacak, düşürürüm ben bu yaşa gelmiş kadını,” diye yaklaşan ama reddedilen birinin hezeyanı. aksi takdirde, sizinle alakası olmayan insanların size dokunmayan tercihlerini neden kendinize dert edesiniz, değil mi?

    edizhun; arkadaşlar, ciddi soruyorum; geri zekalı mısınız? bi' insanı savunmak için onunla aynı özelliklerde olmak mı gerekiyor? afganistanlı/suriyeli de değilim; onlarla ilgili yazdım. tacize, tecavüze, kadın cinayeti girişimine de maruz kalmadım; aleyna çakır'ı savundum...

    yaşımdan size ne? 35+ değilsem bu densiz giriye cevap veremez miyim? gerçekten hastasınız, yahu, lami cimi yok; hastalıklısınız.

  • cumhurbaşkanlığı uçağında poz veren kişilerden birinin durumudur. acınasıdır.

    yetişmiş beyinleri biçtiler, yurtdışına gitmeleri için ellerinden geleni yaptılar, çoğu da vatan haini ilan edildi zaten.

    kala kala bunlar kaldı memlekete.

    tanım: siyasal islam rejiminde yaşanan rezil olaydır.

  • evrim teorisinden tiksindiğim tek yer ekşi sözlüktür. işte bunlar hep oksimoron. cahile fikrini söyleme özgürlüğü verilince 5061 entry boyunca sıçar. sana da o boku koklaması kalır. lütfen evrimleşip göğsünüze inen bakterilerle savaşmak için yeni bir antibiyotik içmeyip ölün. kalıtımsal hastalıklarınıza çare aramayın, genetik biliminden yardım almayın. lütfen sadece otla çamurla, dövülmüş sarımsakla falan tedavi olun. sözünüzün eri olun. allah ne verdiyse yaşayıp ölün lütfen çok rica edicem. tıbba topyekün düşman olun, reddedin... tıp, allaha şirk koşmaktır. cehennemliktir. allahın verdiği ecele müdehale etmek haddinize mi, lütfen ölün.

  • bir arkadaşımla televizyonları kıyaslamak üzere gittiğimiz izmir optimum mağazasından çıkarken kadın güvenlik görevlisinin arkamızdan seslenerek beyler bakar mısınız demesi ve arkamıza döndüğümüzde oyun bitti buraya kadar diyerek etrafımızı saran 3 güvenlik görevlisi ve amirinin bizi 2 metre karelik bir yere sokarak çıkartın üstünüzdekileri arayacağız demeleriyle başlayan rezalet. polis çağırın siz bizim üstümüzü arayamazsınız diyerek polisleri beklemeye başladık. o sırada odaya 15 - 16 yaşlarında başka bir hırsızlık şüphelisini getirdiler. güvenliklerden biri bize kendi telefonundan çekilmiş 3 kişinin fotoğrafını göstererek bu sensin bu o bu da şu, siz sürekli gelip burdan hırsızlık yapıyorsunuz. çetesiniz. bu çocuğa gözcülük yapıyorsunuz gibi mesnetsiz paranoyak suçlamalarda bulunuyor. başka bir güvenlik üstümüze yürüyüp göreceksin sen falan diyor. bana sen diye hitap edemezsiniz dediğimde ise kimsin ki sen. sen kim oluyorsun vs gibi cevaplar. gelen iki sivil polise de paranoyak senaryosunu anlatan güvenlik görevlisi karakola gideceğimizden emin bir şekilde beklerken polisler kimliklerimizi sorgulayıp başka bir mağazadan aldığımız alışverişleri ve fişlerini karşılaştırdılar. çalıştığımız yerleri söyleyip personel kartını da gösterince her aklı başında kişinin yapacağı gibi olayla ilgimiz olmadığını anladılar. güvenliklerden şikayetçi olduğumu söylediğimde polisler önce beni ikna etmeye çalıştı. bu arkadaşlar asgari ücretle çalışıyormuş. çalınanlar da maaşlarından kesildiği için gerginmiş. o yüzden böyle davranmışlar. özür dilesinler geçermiş. şikayetimde ısrar etmem sonucunda da o zaman karakola gidin deyip başlarından savdılar. iki dakika içerisinde gururuma ve insanlık onuruma tecavüz edildi ve özür dileyerek herkesin bu rezaletten paçasını sıyırabileceği düşünüldü. müşteri hizmetlerini arayıp şikayetçi oldum. akşam mağaza müdürü aradı. defalarca özür diledi ve bunun telafisinin mümkün olmadığının farkında olduğunu, tekrar uygun bir zamanda mağazaya uğramamı ve bizi ağırlamak ve yüz yüze de özür dilemek istediklerini falan anlattı. buraya kadar güzel en azından müdürün sesindeki üzüntüyü ve söylediklerindeki samimiyeti fark etmek bile iyi gelmeliydi. gelmedi. psikolojim nasıl bozulduysa uyku tutmadı. sakinleyemedim. hayatında bir tane trafik cezası yemeyen, engelli otoparkına aracını koymayan, kırmızıda geçmeyen, arkadaşından kitap ödünç almayan, herkese büyük küçük siz diye hitap eden, metroda inenlere öncelik veren kısacası insanca yaşamaya çalışan ve takıntı derecesinde prensipleri olan ben hırsızlıkla suçlandım. sindiremiyorum.
    edit: yazım hatası

  • “size şunu söyleyeyim dostum, yaşamı anlamıyorum ben. ondan korkuyorum da. bilmiyorum, belki hasta, ruhsal dengesi bozulmuş bir insanım. sağlığı yerinde, olağan bir insan her şeyi anladığını, duyduğunu, gördüğünü sanır, gel gelelim, ben yitirdim bu duyguyu, günden güne de korkuyla zehirliyorum kendimi. boşluktan korkma hastalığıdır bu. gördüğünüz gibi ben de yaşamdan korkmak hastalığına yakalanmış durumdayım. çimenlerin üzerinde yatarken, daha bir gün önce dünyaya gelmiş, hiçbir şeyden haberi olmayan küçücük bir böceğe bakarken, bu hayvancağızın yaşamının baştan sona katı bir korku olduğunu düşünür, onda kendimi görürüm.”

    korku, anton çehov

  • normal olandır. aynı yunanistan 17 ağustos depreminde de ilk yardıma koşan ülkelerden biri olmuştu. orada olan afetlerde de biz yardım etmişizdir. çoluk çocuk bilmeyebilir...

  • yeryüzündeki her milletin milliyetçilik hakkı vardır, bir tek türklerin yoktur.

    ingiliz, fransız, alman milliyetçilik yaptığında, ekonomik bağımsızlığını ve kültürünü korur, türkler yaptığında ırkçılık, faşizm olur.

    milliyetçilik yapan türk ise kötü ve faşist, x, y veya z ise, anti-emperyalist. ne güzel.