hesabın var mı? giriş yap

  • bugün tekrar izlediğim film.
    bu sefer dikkatimi çeken karakterlerin titanic'e she demeleri oldu. it demeleri gerekmez miydi?
    sonra araştırmalarım sonucu gemilere feminen zamir verildiğini öğrendim.
    konuyla alakalı (linkini aşağıda bulacağınız) bir yazı da buldum, yazının ingilizce'den çevirdiğim ilk paragrafı şu şekilde:
    "gemiye "she" denir çünkü çevresinde her zaman çok fazla telaş, koşuşturma vardır ve genellikle etrafında erkekler bulunur. beli vardır ve sabittir. onu güzel tutmak için çok fazla boya gerekir. boya masrafı sizi yoracak olan ilk harcama değildir. sizi yoracak olan bakımıdır; tepeden tırnağa süslenebilir. onu doğru şekilde idare etmek deneyimli bir adam gerektirir; ve dümende bir erkek olmadan kesinlikle kontrol edilemez. üst taraflarını gösterir, altını saklar ve limana geldiğinde her zaman şamandıralara yönelir."

    yazının ilerleyen kısımlarında latincesi navis olan ship kelimesinin feminen olmasından dolayı da gemilere feminen zamir verildiği yazıyor. fakat çoğu insan, gemiye she denmesinin sebebi olarak yukarıdaki paragrafla da biraz bağlantılı olan 'tarih boyunca erkeklerin gemilerine hayatlarındaki önemli kadınların isimlerini verme' geleneğini görüyormuş.

    yazının tamamında daha fazla ayrıntı bulabilirsiniz:
    why is a ship a she

  • katlanablir sandalye, beyaz şapka ve dizine kadar inen krem şort üzerine giydiği düğmeleri yarısına kadar açık gömleği standart donanımı arasındadır.

  • bir restoran isletmecisi olarak konusmak gerekir ise; ara sira bize de 112 calisani arkadaslar geliyor yemek yemeye. ancak gelenlerin henuz yemeklerini bitirip masadan kalktiklarini gormedim. genelde oturuyorlar yemeklerini siparis veriyorlar tam yemeye baslarken ya da yedikleri sirada bir anons geliyor ve apar topar kalkip vakaya gidiyorlar. henuz bize gelip yemegini tam bitiren 112 calisanina rastlamadim desem yeridir. kimi zaman apar topar paket yapip zar zor yetistiriyoruz da alip gidiyorlar. bir debu acidan bakarak degerlendirmekte fayda var.

  • istanbulkart dolum merkezinin bahçelievler-yenibosna şubesindeki memur abimize, kardeşimize bir teşekkür yazısıdır bu. gereken yerlere de teşekkürümü ilettim ve ileteceğim, mevzu şu:

    istanbul kartımı güncellemek için yenibosnadaki kart dolum merkezine gittim, sırada bekliyorum, genç bir kadının işlemi bitti ve karta para yüklemek istediğini söyledi, bilenler bilir istanbulkart dolum makinesi belki de dünyanın en kolay kart dolum makinesidir, kartı takacak yeri bile yok yani kartını oraya bırakıyosun parayı veriyosun bukadar, beş saniye sürüyor ve makine zaten konuşarak yönlendiriyor. normalde bizim memurumuz ne yapar, ablacım orda makine var kartını koy paranı sok yükler der en kibar haliyle. ya da azarlar sorduğunuza soracağınıza pişman eder. lakin bu abimiz koltuk değneklerini aldı, ayağının birinde bayağı engel var, görüntüsünden de belli, güzelce kalktı yerinden ve kapının girişindeki makineden bayanın kartını doldurdu tarif etti ve yerine geçti. hatta kadın da şaşırdı siz zahmet etmeseydiniz diye bi bocaladı, hem alışkın değil memurumuzdan böyle ilgi görmeye hem de abimiz engelli olduğu için nezaket kuralı gereği rahatsız ettiğini düşündü.

    hep rezalet başlıkları açarız ya, bence bu gibi durumların da başlığını açmalıyız. bu çivisi çıkmış dünyada çivisi dibine kadar çıkmış olan devlet kurumlarında işini düzgün yapan görevliye teşekkür etmeliyiz. evet o onun işi, yapmak zorunda, ama hem bu abimizin yaptığı şey görevi değil hem de güler yüzü insanlarla güzel üslubu gerçekten çok hoşuma gitti.

    eğer bu yazıyı okuyorsan abicim lütfen böyle devam et. dünyayı sen ve senin gibi insanlar güzelleştirecek.

  • "polis hakikaten cahil ya. sen mayıs sonu adana gibi yerde millete su sıkarsan o insanlar dağılır mı lan hiç."

    adam haklı beyler.

  • sen git 4500 küsür yıl önce sırrı günümüzde bile çözülemeyen piramitleri yap, mumyalama diye bir şey bul, bilimde ilerle sonra gel müslüman ol milattan sonra 2013 yılında başın dertten kurtulmasın, gerçekten çok acı.

    edit: durum tabi kavram olarak sadece islamiyet ile ilintili değil ama böyleyken de böyle, 4500 yıl önce bu coğrafyada yaşayan ırk bunu yapıyor, günümüzde bunlar oluyor. sorun nerede?

  • uyariciyla bastan baslangicta temas kurulmaz. pekistirme yoktur. korkunun kaldirilmasi on plandadir. korku notr donusur. korku yavas yavas hiyerarsik olarak yaklastirilarak korku ortadan kaldirilir. ornegin, yukseklik korkusu olan kisiyi once kat 1, sonra 2, 3, 4 ... cikarmak.

    birden ve yogun olarak tehlike olani icin

    (bkz: maruz bırakma)

    baslangictan itibaren uyarici verilen ve istenmeyen tepkilerin kaldirilmasi icin

    (bkz: esik yontemi)

    organizmaya yeni bir davranis kazandirma yontemi icin

    (bkz: kademeli yaklasma)

  • adamın fakirlik dnalarına işlemiş, 500 liralık saati pahalı sanıyor.

    yoktur hacı, ikisi de aynı. zamanı gösteriyor.

  • 2 büyük rezalete sahne olan maç

    1. konyaspor ceza sahasında yoğun buzlanma vardı. içeri giren fenerli düşüyordu ve hakem buna rağmen maçı oynattı. en azından maça ara verip zincir taktırabilirdi.

    2. yine aynı hakem uzatmaların ikinci devresini oynatmadan maçı bitirdi.

    aziz yıldırım'dan 3, mahmut uslu'dan 2 tane basın toplantısı bekliyorum