ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
go kart kazasında kızlık zarının zarar görmesi
-
go kart aracıyla evlenilerek kolayca çözümlenebilecek bir sorundur. sonrasında boşanmak yerine de araç arabam.com dan hasarlı olarak satılabilir. bayandan ve sigara içilmemiş olduğu için kolayca elden çıkacaktır. paniğe gerek yok.
edit: başlığı açan kişiyi (doğal olarak) trolllere eklemiş ve göremeyen milyonlarca yazar için haberi ben de paylaşayım, araba-insan ilişkilerine bir katkım olsun. bir de kendime not: gokart'a binerken senden öncekinin indiğinden emin ol.
terbiyesiz go kart haberi
bir de bunu evlendiğin adama açıklama faslı var;
-ben bizim salih abinin gokartına bindimdi
-eeee
-gokart bi kaydı ki sorma
-yani?
-yani işte bildiğin gokart kazası oldu. gerisi malum..
-??
sevilmediğini kabullenmek
-
rahatlatır lan. kabul eder, çeker gidersin. tamam zordur üzülürsün, ağlarsın zırlarsın hatta önceleri öfkeden ne yapacağını bilemezsin. canını acıtırsın, can acıtırsın. ama kabullenmek iyidir. kalpte bıraktığı etki fenadır ama eninde sonunda en iyisidir. bir yalana sarılmaktansa, yalnızlığı göğüsleyip tek başına devam etmek en iyisidir.
torpile karşı direndiği için ölen eğitimci
-
yapılan bir usta öğretici alımı sınavının, liyakat usulüne yönelik olmasında ısrar ettiği için azarlanıp istifaya davet edilen bir müdürün kalp krizi geçirip vefat etmesi olayıdır.
link
edit: ilgili şahsın iddiaları yalanlaması haberi:
link
edit2: pervin töre'nin hala görevden alınmaması ve ölen hocamızın resmi dilekçesinin yer aldığı ikinci haber:
link
edit3: ekşi sözlük yazarları tepkilerinin, yer aldığı haber:
link
edit4: cumhuriyet gazetesi haberi:
link
yaran başlıklar
buzdolabında kaselerce sütlaç var gerilimi
-
bir tek bizim eve mi mahsus olduğunu merak ettiğim gerilim.
baş sorumlusu
-sütlacı evdeki insan sayısına kalansız bölünecek şekilde hazırlamayan kişi mi?
-süd ürünlerine meraklı obur ev halkı mı?
-ya da eve ortalama üstü bir lezzet/lüks girdi diye aniden beliriveren orta sınıf hırsı, daha fazlasına sahip olmalıyım tümörü mü?
sırf bu gerilim yüzünden aile dağılma noktasına her seferinde.
şaka gibi, sorunları çözen kurum bolulu hasan usta oldu.
gizli gizli oraya gidip süd ürünü yiyorum evdeki gerilime katlanamadım için.
evet gizli gizli! çünkü isterse aylık gelirim 10.000 dolar olsun fark etmez, kadın anam bir kase sütlaca o kadar para verdiğimi duysa yine ağzıma sıçacak.
kadın huzur içinde istediğim kadar sütlaç yemeyi yasakladı arkadaş bana...
kadın anam ne zaman evdeki südü fazla bulur, sütlaç yaparsa eve bir gerilim çöküyor.
buzdolabındaki 10 kase sütlaç sinirlerimi bozuyor.
gidip yiyorum, on dakika sonra yine yiyorum. sonra "lan ya herkes benim gibi ayıysa ve yarım saat sonra kalmazsa" diye üçüncüyü yemeye niyetlenmiş mutfağa gidiyorken abim "hepsini yeme" diye kükrüyor.
"sen kaç tane yidin?" deyince 2 tane diyor.
"e sen de çok yeme" deyince kadın anam "tartışmasanıza ya" diye ünlüyor.
bi gidiyorum 4 tane kalmış. abim doğru söylediyse kadın anam da 2 tane yemiş.
kalan 4 taneyi hane halkı sayısına bölünce 1,3 çıktığını görüyor, iyice geriliyorum.
"2 tane yersem nasıl kendimi adil biçimde savunabilirim?" diye oturup düşünüyorum.
ciddiyetimi gören de sokrat'ın savunmasını yazıyorum sanır mına koyim.
sonuç olarak o sütlaçlar birkaç saat içinde bitmeden evdeki soğuk savaş da bitmiyor.
tabii buzdolabından muz, nutella, fanta 2,5 litrelik eksik olmamış 90 sonrası doğumlu gençler ne demek istediğimi pek anlayamazlar.
not: bu gerilime dayanamadığım için vakti zamanında yaptığım büyük bir hayvanlığı yazmak istiyorum:
10 yaşında falandım. ertesi gün misafir gelecekti. annem 15 kase sütlaç yaptı. yarına kadar dokunmamamı özellikle rica etti.
sinsice mutfağa girip tezgahtaki sütlaçlara baktım ve henüz sıcak olduklarını fark ettim.
"henüz çorba gibiler, 1 kaşık alsam belli olmaz. şekli tam oturmamış zaten." diye düşünüp hepsinden birer kaşık aldım.
odama gittim, uyudum.
bir saat kadar sonra annemin bağırmasıyla uyandım. birer kaşık aldığım tüm sütlaçlar, birer kaşıklık boşluklarıyla donmuşlardı. 15 kasenin hepsinin ortasında büyükçe bir çukur... insan gibi de kaşıklamamışım.
annem delirdi, bağıra çağıra hepsini alıp çöp poşetine attı ve beni gece yarısı çöp poşetini atmaya dışarı yolladı.
yolda birkaç tanesini de avuçlayıp yemiştim, ellerimi de cami avlusunda yıkamıştım. bazı kaseler hunharca poşede konduğu için kırılmıştı, kesilmiş poşetten yere sütlaç damlıyordu.
olan 15 cam kaseye oldu, harçlığımdan kesildi.
çocuklarla girilen komik diyaloglar
-
yemekte abimle sezar sosunun salatayı ne güzel yaptığından bahsederken ortaokulda okuyan yeğenim muhabbete dalar:
- jülio sezar mı?
- jülio değil, jül sezar denir. sen sezar'ın kim olduğunu biliyor musun?
- biliyorum benfica'nın kalecisi.
yaşatılmaması gereken gelenekler
kredi kartı geçmeyen işletme
-
inatla fiş/fatura istenmesi gereken yerlerdir. esnaf, bu durumda bir çakallık hamlesi ile çekmeceden eski fiş arayacaktır fakat özellikle yapılan işlemin/alışverişin fişi istenmeli, zorla vergi ödettirilmelidir bunlara.
internet kafelerin internet kafe olduğu yıllar
-
burada debe'ye girmiş komik bir entry vardı ama keyfim istedi ve bunu değiştirdim.
laiklerin ülkede çoğunluk olduklarını sanmaları
telegram'ın whatsapp'tan daha iyi olması
-
tartismaya acik ama bu islerden hic anlamayan biri olarak su kadar soyleyeyim: bu islerden hic anlamiyorum. tesekkurler.
bir köpeğin terk edilme anı
-
sokakta çöp karıştıran dalmaçyalıları, husk'yleri, terier'leri görünce içimi bir hüzün kaplıyor...
sokak köpeği doğuştan "alfa". çöpten yemeye alışmış. çomar doğmuş, çomar ölecek. işini biliyor, fırsatçı, uyanık, açgözlü. hayatında hiç sevgi görmemiş, onun için kendinden başkasını sevmiyor.
ama sen asil bir köpeksin, kuru mamalarla beslenmişsin, yıkanmışsın, bakılmışsın, sevilmiş, şımartılmışsın. sonra birden bire sokakta tek başına bırakılmış, "başının çaresine bak" denmişsin.
allah hiçbir canlıyı gördüğünden geri koymasın... çok zor çok...
barış manço şarkılarında geçen mükemmel sözler
-
bir gün bir yoksul öldü, üzüldü mahalleli
ama bir kefen parasi, bulamadi mahalleli
kul ahmet dedi yalan dünya
çikardi ceketini
örttü garibin üstüne
kaldirdi cenazeyi
sonunda herkes anladi
ya nasip ya kismeti
putin'in büyükelçi cenazesine bakışı
-
türkiye cumhuriyeti'nde yaşayan biri olarak hiçbir türk siyasetçinin veremediği güveni bu adam veriyor.
yapmacık değil gerçek bir acı var bakışlarında. kınayacak gibi değil; buradan çıkıp bunu yapanların 7 ceddini yok edecek gibi bir bakış var. büyükelçiye söz veriyor gözleriyle. "şehit oldun daha ne istiyosun" demiyor, "moskova'da bir sokağa ismini veririz" demiyor, "bunu yapanlara lanet olsun" demiyor. bunu yapanlara cehennemi, bu dünyada yaşatacağına söz veriyor. gerçek bir dünya liderine yakışır şekilde.
debe editi : fethi şahin ve sefter taş'ı unutmayacağız. sizi kurtaramadık, mahcubuz çocuklar. bizi affetmeyin.