ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
ahbap'ın balon olduğunu ilk fark edecek insanlar
-
tek başına tüm siyasilerden daha fazla faydası olmuştur. ilk günden beri doğru soruları sordu. tüm türkiyenin güvenilecek tek adres olarak gösterdiği bir kuruluşun sizin gibilerin bu kadar zoruna gitmesi bile ne kadar doğru işler yaptığının ispatıdır.
edit: bir çaylak kardeşimizin tespitini de ekliyorum.
“80 metrekupluk tırlar yaklaşık 100-120 bin su alabilir (500 ml lik) . 1350 sayısı, komedi.”
master and margarita
-
mihail bulgakov'un tanınmasını sağlayan, fantastik açıdan sistem eleştirisi yapan romanı.insanların ikiyüzlülüklerini, paraya, gösterişe,şatafata ve erkeklerin kadına olan düşkünlüklerini ve bu durum karşısındaki acziyetini, dönemin baskıcı yönetimini çeşitli imgelerle okuyucuya anlatır.
arka sokaklar s06e23
-
45 bölüm izle 1 ay bekle, nasıl dayanacağız bilmiyorum.
en iyisi spoiler manyağı olmadan kitaplarını bitirmek bir an önce.
evlilikteki en büyük sorun
-
hiç evlenmemiş olması gereken iki insanın kendilerini mutlaka evlenmeleri gerektiğine inandırmış olmaları da olabilir.
gravity
-
cnn international'da bir çok kez uzay görevlerinde bulunmuş bir astronotla (bir nevi filmde clooney'in oynadığı karakter gibi biri) yapılan bir bağlantıda, sunucunun ısrarla buradaki süserler gibi "ama şurası burası gerçekçi değildi diyolaa" şeklindeki sorularına şöyle yanıt vermiştir:
"filmde gerçekçi olmayan bir yer arıyorsanız, o da uzayda iki nokta arasında mesafe katetmek o kadar kolay değil, bunu da senaryonu akışı açısından olduğunu sanıyorum, onun dışında yaşanılmayacak, gerçekçi olmayan pek bir şey göremedim..."
uzaya henüz çıkamamış ama tüm olaylara ve fiziğini hatim etmiş arkadaşlara duyurulur.
murat başoğlu
-
kendisini cani gonulden tebrik ediyorum turkiye gibi bir ulkede rezil olmayi basardi kendileri.
kız isteme söz nişan nikah düğün
-
(bkz: para tuzağı)
(bkz: tünelin ucu bombok bi yere çıktı)
bi kadın tanıyorum şu diyaloğu yaşayan;
gelin: adana set isterim.
kaynana: durumumuz yok kızım onu alacak.
gelin: durumunuz olduğu zaman evleniriz o zaman problem değil.
bu cümleden sonra ne mi oldu?
evlendiler bi de çocukları var şimdi :)
dini hükümleri yerleştireceğiz
-
ahahahahahahaha, hırsızlığı da bitirecen mi?
sanatçının bir genç adam olarak portresi
-
ilk kez stephen hero'da ete kemiğe bürünen joyce'un alter-egosu stephen dedalus, katolik prensiplerle, cizvit anlayışla, sistemle, aileyle ve toplumla yüzleşerek esas kimliğini bulmaya çalışır. joyce'un bizzat dil vasıtasıyla, kuşatılmış bir dublinli olarak ingiliz kültürüyle mücadele edip onu altüst etmesi gibi dedalus da bu saydıklarımın üstesinden gelmeye çalışır. sanatçı her şeyden önce özgür olmalıdır. hele de deneyci, yenilikçi bir sanatçı olmak düşünü kuruyorsa her şeyi göze alabilmelidir. geleneğin bütün göstergeleriyle savaşı göze alabilmelidir.
nitekim joyce, fazlası var eksiği yok, böyle bir sanatçıdır. bir de bütün bunlar onu kesmemiş olacak ki ulysses'in açılışında gene fransa'dan henüz dönmüş bulunan şair adayı dedalus'a rastlarız. latince meraklısı bu yarı izole yarı saplantılı kimlik dediğim gibi joyce'un izdüşümüdür. joyce da onun gibi bir zamanlar paris'te tıp öğrenimi görmüş ama maddi sebeplerden bırakmak zorunda kalmıştır. dedalus da ulysses'te sürekli vurgu yapıldığı gibi gene maddi olanaksızlıklardan dolayı dublin'e avdet etmek mecburiyetinde kalmıştır. sıkışmış bir kişiliktir.
joyce bu romanda bilinç akışını kullanmış olsa da ulysses'deki gibi karmaşık anlatı tekniklerini iç içe kullanmamış ve daha yalın bir yapıt ortaya koymuştur. geothe ve flaubert'in de denediği "gelişim romanı" çerçevesinde dedalus'u enine boyuna incelemiştir. sanatçının portresi dublin'in kasvetinde nasıl bir renge bürünür? şair veya sanatçı olmak oscar wilde'ın da dediği gibi yoksa çok büyük bir başarısızlık mıdır? katolik dünyası sanatçının sırtında bir kambur mudur? baba-oğul çatışmasının gri alanları nelerdir? bunlar otobiyografik detaylarla işlenmiştir.
joyce'la tanışmak için genellikle dublinliler adlı öykü kitabı önerilir. ama bu romanla da başlanabilir. ulysses'e yumuşak bir giriş değildir elbette. joyce'un iç dünyasını, edebî çizgisini anlamak, dedalus'u yakından tanımak için okunması zaruridir. ingiliz dilinin bir irlandalının kaleminde nasıl kanatlanıp uçtuğunu görmek için de okunmalıdır. felsefeden, antik yunan'dan, poetik damardan sürekli beslenen büyük bir sanatçının geothe ile flaubert'den aşağı kalmadığını yordamak için de elden geçirilmelidir.
ayrıca (bkz: ulysses /@hanging rock)
olan biten
-
ekşi sözlük bu sene de tıp öğrencilerinin oylarıyla turkmsic "yılın en beğenilen sitesi" ödülünü aldı. törende "ama gök yeleli bozkurt hariç" diye de not düştüler.
isviçrelilerin herkese maaş önerisini reddetmesi
-
adamlar o kadar rahatlar ki garip garip fikirler ortaya koyup onu referandumla reddediyorlar. fanteziye bak
istanbul new york ise izmir los angeles'tır
-
batman'i etkilemeyen olay.
bir kadında bulunabilecek en iyi üçlü
-
iki ,üç ve dört harflidir.
renkli göz
-
çok da havası olmayan bir şey olduğu doğrudur. misal ben kahverengi gözlüyüm, sadece "aa snin gözler mkmmel yha, ben de istiyrum bunlardn" gibi sözleri duymuyorum. fakat ben de güneşe bakarken çok zorlanıyorum, hatta bazen güneş gözlüğü bile etki etmiyor, yüzüm otomatik olarak büzüşüyor, güneşe bakarsam bütün gün başım ağrıyor, mağdurum. :/ sebebi göz rengim değil, çünkü zaten yeryüzünde güneşe dimdik bakabilen bir über insan yok, herkesin gözü hassas bu konuda. gören de biz kahverengi gözlüleri güneşe gözlüksüz rahatça meydan okuyabilen tipler zannedecek. biz de en az renkli gözlüler kadar etkileniyoruz maalesef. tek hasar gören siz değilsiniz. :( te allahım.