hesabın var mı? giriş yap

  • oy utanmasını sevdiğim, kazada kafası patlayıp beyni camdan dışarı fırlayınca daha da güzelleşecek canısış.

  • mont giyerken kazağın kol kısmının omuza doğru sıyrılması. montun bilek kısmından el sokup, kazak kolunu yakalayıp çekmeye çalışmak

  • memlekette bir panik atak bir de bu*, dillere pelesenk olmuş, yalan yalnış haklarında atıp tutulmuş, bir "türk halk teşhisi" kıvamında ota boka yakıştırılmış iki vaka.

    - ay elimi ayağımı nereye koyacağımı bilemem ben, öyle tezcanlıyımdır.
    - ha panik ataksın sen de benim gibi biraz. anladım.

    nereye anladın sibop? neyi anladın?

    - ay bu çocuğu tutabilene aşkolsun, hep itiraz hep bir başkaldırma. dersleri de çok zayıf. zehir gibi zekası var da, sürekli hareket halinde olmaktan çalışamıyor ki..
    - şekerim benimki de öyle. istediği olmayınca çıldırıyo. kapıları tekmeliyo. hiperaktif.

    sen o çocuğu arap veliahtı gibi yetiştirmeseydin tepene tepene gagalanmazdı şekerim. şimdi çocuğa koyacak teşhis bulamıyorsun. gezmediğin psikolog kalmadı.

    ben teşhisini koydum onun, gel bak: "arsız".
    al sana bir teşhis daha: "şımarık"
    başka ister misin: "sorumsuz"

    bildin mi?

    yaa yaa.

    *

  • persle arabın alakası yok, türkiye'de ev alan iranlı ortalama anadolu insanından daha moderndir dert etmeyin

  • hastaların tahlillerini tarayıcı (bkz: scanner) marifetiyle elektronik ortama aktararak bilimsel çalışıyormuş havası vermeye çalışan özel hastanenin kadın doğum uzmanı hastaya sorar:

    - nerde sizin skeniniz?

    hasta dışardaki kocasına seslenir:

    - mahmuut dohtor seni çağırıyoo

    (bkz: scan)

  • polonya'dan almanya'ya geçtiğim sırada pasaport göstermek için bir ton sıra bekledikten sonra ilgili memura zorla pasaport göstermeye çalışmam, ikna olmayıp havalimanı polis şefliğine çıkmam ve avrupa ülkeleri arasında geçiş yaparken buna gerek olmadığını öğrendiğim sırada yaşadığım şeydir muhtemelen.
    bu kadar mı serbest dolaşmak avrupa'da ya, sanki suriye'den türkiye'ye geçiyorum.

  • karikatürlerini sadece bir adet albüm içerisine çizmiş. o albümdekiler hariç hiç bir yerden bir çizimi çıkmamış. bu bahsedilen albümün son karikatürü ise kendisini öldürdüğü bu çizimmiş. bu çizimde sağda solda görülen kişiler albümün önceki sayfalarında hicvedilen kişilermiş. yusuf franko kendi hayatıyla birlikte çizimlerini de bitirmiş.

  • internet kafe, bilgisayar labı vs gibi yerlerde kitlenen bilgisayarı restart etmek için yanlış kasanın reset tuşuna 1 ya da daha fazla sayıda basmak sonra hata farkedildiğinde yandaki kişiyle göz göze gelmek.

  • mezun olunan universite, bitirilen bolum-fakulteyle pek ilgisi oldugunu dusunmuyorum. ben mesela bir fen edebiyat fakultesi mezunu olarak 6 aylik is tecrubemle evde kuveti dolarlarla doldurdum oyle boyle degil.

    universite mezunlarinin issiz kalma sebebi sahsi kanaatim rekabetin giderek artmasidir. bundan 30 yil once universite mezunu insan sayisi cok azken, bundan 15 sene once yuksek lisans yapmis insan sayisi azdi. bugunse herkes masallah fabrika cikisi yuksek lisansiyla geliyor.

  • pek görüsülmeyen, aslinda dogum gününüzden hic haberi olmayan insanlarin facebook'ta dogum gününüzü kutlamasini bir garip bulsam da, bugüne kadar cok da yadirgamamistim.
    ancak bugün 9 ay önce ölen bir arkadasin dogum günüydü. ve kendisinin öldügünden bile haberi olmayan 5 arkadasi duvarina dogum günü dileklerini ilistirmisler. icim acidi... eger bi insanin 8 aydir ortada olmadigini farketmiyorsaniz, öldügünü kimseden duymuyorsaniz, gercekten o insanin arkadasi misiniz?

    edit: kiz vefat edeli 4 sene oldu, hala bi kac arkadasi her sene israrla dogumgunu mesaji yaziyorlar duvarina, ne tuhaf insanlar var