hesabın var mı? giriş yap

  • en üzüldüğüm kısım, telefonu unutan hanım ama oradan oraya yürütüldüm diye adama trip atıp konuşmayan da hatun.

    bimiyorum iyi günde kötü günde diye akit yapıp, eşini herşeyden sorumlu tutmak çok içimi acıttı nedensiz…

  • az konuşmanın ve asosyalliğin,, birşeyi yapmadan veya söylemeden önce bir kez daha düşünüp,, aslında o şeyi yapmanın veya söylemenin gereksizliğine karar vermeleri olduğunu düşünüyorum..

  • her dönem seyreden üzerinde travmatik izler bırakıp darmaduman etmiş filmdir.

    bir insanın kalbi var mı yok mu anlamak için canım kardeşim'in seyrettirilmesi yeterli olacaktır. hele o müzik, ah o verem müziği...

  • büyükşehirlerden birinin ilçesinde filyasyon yapan bir sağlık çalışanıyım. umreden gelen zorunlu karantinaya alınmayan sadece karantina formu imzalatılıp eve gönderilen umreden gelen vatandaşlar pozitifleşmeye başladı. pozitifleşmesi sıkıntı değil ama malesef çoğu yalan söylüyor. kim kaldı evinizde diyorsun kimseyi söylemiyor, harfi harfine uyduk diyorlar kurallara. sonra bi öğreniyorsun 40 kişi gelmiş öpüşülmüş koklaşılmış beraber aynı evde kalınmış. biz bunu nasıl öğreniyoruz. temas ettiği kişilerin testleri pozitif çıkıyor ve temaslıları umreden dönen şunu ziyarete gitmiştik diyorlar. velhasıl yalan söylemeyin ey müslümanlar bir başkası sizin yüzünüzden hasta olur ve ölürse katil olursunuz. artık alıştık umreden dönenlerin yakınlarını çapraz sorguya çekiyoruz. misal umreden dönen kaynanaysa geline odaklanıyoruz. taktik geliştirmek zorunda kaldık yahu.

  • şu anda onun şehrinden kendi şehrime giden bir otobüsün 21 numaralı koltuğunda yazıyorum bunu. onu başka bir şehirde bırakıp tekrar beni kimsenin beklemediği o eve gidiyorum...virusten dolayı 3 aydır onu göremedim... geçen cuma biraz umut ve koskoca bir korku ile yanına geldim. acaba beni unutmuşmudur diye korktum... çok korktum... bu dünyadan yok olup gitmeye razıyım... yeter ki beni unutmasın... mutfakta yerde oturmuş bebeklerin o mutfak eşyaları ile oynama rituelini gerçekleştiriyordu... kızım dedim... bana baktı bir an... elindeki eşyaları düzenli ve sakin bir şekilde bıraktı elinden. ayağa kalkıp bana yürüdü ellerini uzattı. kucağıma aldım. başını omzuma koyup defalarca baba dedi... sonra bana evdeki insanları tanıtmaya başladı. anne anne, dede , teyze.... diye.. sanki ben onları tanımıyorum gibi... sonra bana odasını gösterdi oyuncaklarını. sonra otur dedi oyuncak oynayalım... bir odada 6 7 kisi otururken ben ayağa kalkınca baba otur diyor. giderim yine diye... otur... maalesef 4 gün sonra otur dese dahi oturmadan yola çıkmak zorunda kaldım... dün gece onu ben uyuttum annesinin 4 aylıkken uyuturken dinlettiği ninniyi açtım... gülümseyerek uyudu... 25. mayıs tarihinde vefat etmişti annesi.. üzerinden 1 25 mayıs daha geçti...