hesabın var mı? giriş yap

  • kesinlikle insanlarla iletişime geçmektir.mesela;
    otobüs şoförüne günaydın deyin, o da size geldi yine tipine soktumunun bakışı atsın süper oluyore.

  • - fiş almazsak ne olur?
    - maliyeden misiniz?
    - evet.
    - boku yediğimin resmi olur sanırım.
    - evet. başka?
    - ayıp etmiş olurum. devletten vergi kaçırmış olurum.
    - başka?
    - bütün bunlar yol su elektrik olarak bana dönmez. yazık olur.
    - aferin. seneye yine gelicez.

  • bence akp il, ilçe başkanları, gençlik kolları, kadın kolları, ülkü ocakları başkanları vs bu siparişte zorunlu tutulmalı. hepsine zorla sipariş verdirilmelidir. bu arada sosyal medyada destek mesajı atan ünlüler, gazeteciler de bu siparişte zorunlu tutulmalıdır. hatta para peşin alınmalıdır.

  • yil 2005, sahne soyle:

    gunlerdir acik bulunan winamp, azimle playlistin assagilarina ulasmis ve tarkan calmaya baslamistir. uzun zamandir tarkan dinlenmedigi farkedilir ve sevince bogulunur, bu bir sevgi olayidir, ercandir. o sirada sessiz sedasiz yemegini pisiren meksikali ev arkadasi mirildanmaya baslar. ben tam "ulan ese, ilk defa duydugun sarkiyi ne diye mirildanirsin" diye kontra-mirildanirken, binlerce kisinin saskin bakislari arasinda bagira cagira sarkiyi soylemeye baslar. bir taneyle de kalmamis namussuz, degistirdikce soyluyor. korku filmi gibi, donup "birader sen de yemek istiyon mu" demesine ramak kalmis. meger tarkan zamaninda meksikada meshur olmus, pek cok kisi bilirmis, o kadar cok calmis ki adamin yillar sonra bile aklinda kalmis.

    yil 2006, takriben iki saat once:
    los angelesin ciks mekani sunset strip'te geziniyoruz. geziniyoruz derken ortamlara akmiyoruz, hasta yatagindan kalkmisiz, gece yuruyusu yapiyoruz pijamayla terlikle filan. diger herkes bildigin britney spears modunda, rukusluk had safhada. trafik de sikisik, neredeyse hepsi luks olan arabalardan yoldakilere ve civar mekanlardakilere laf atiliyor, iki adimda bir polisler birini kelepcelemis goturuyor, boyle cilgin bir ortam var. iste bu sirada, gananin gsmhsine esit degerde oldugunu tahmin ettigim bir arabanin butun camlari ayni anda iniyor; artik hiyaragasi nasil bir ses sistemi kurmussa butun o hengameyi bastiran bir dimtistak'la sarkiya giriyor. butun kafalar bunlara cevrilmis, icerde 4-5 tane ayi gibi zenci var, bildigin hiphopcu takimi. unlu filan da olabilirler bilmiyorum, hiphopcularin hepsi birbirine benziyor zaten. ilk soku atlattiktan sonra bir baktik, yakalarsam muck muck caliyor. seni gidi findikkiraaan dedigi yerlerde de zenciler avazlari ciktigi kadar nananananaaaaa diye bagiriyorlar.

    iki dakika kadar devam etti olay, polisler filan geldi, abartmayin dediler. bildigin lapd memurunun, bildigin hiphopcuya, tarkanin sesini kis demesi ve o sirada arkadaki ayilarin hep bir agizdan tum mahalleye opucuk yollamasi paradigm shift denilen hadisenin tanimi olsa gerek.

    benzer olaylar ibrahim tatlisesle de cok yasaniyor, ama onun pazari iranlilar, ermeniler filan, tarkan kadar evrensel olamadi daha.

  • konseye bak konseye. 23 nisan konseyi gibi amk. elim ayağım titriyor bu ne ya izlediğimiz gerçek mi. hedef ben miyim lan!

  • cep telefonu 3-4 saat kapalı durduktan sonra açılır. ilk mesaj:

    anne:
    "yavrum telefonun kapalı."

    hala mantığını sorguluyoruz.

  • hasan: peki merve'nin doğu'yu etkilemiş olma ihtimali var mı?
    hilmicem: (kendinden emin ve duraksamadan) yüzde 85.

    yüzde 85 ne olum? 90 de, 100 de, 50 de. konda sanki herif.

  • ilk olarak psikiyatrist ernst jentsch tarafından 1906 yılında* ortaya atılmış fakat 1919'da sigmund freud tarafından tekrardan ele alınmış kavramdır unheimlich, yani tekinsiz. fakat ikisinin ele aldığı tekinsiz kavramı birbirinden farklıdır. kavram en basit haliyle tanıdık, bilindik olanın bilinmez olmasını ifade eder. bir diğer taraftan da bastırılmış olanın geri dönmesi, tanıdık olanın yabancılaşması ve farklı şekillerde kendisini göstermesidir.

    freud bu kavramı dehşet veren bir ruh durumu olarak açıklar. aynı zamanda anksiyete, dehşet, korku gibi birbiri yerine kullanılan fakat farklı anlamları olan kavramları da açıklar. anksiyete belirli bir tehlikeli bekleme ve dolayısıyla ona hazır olma durumunu ifade ederken, korku ise korkulacak belli bir nesne veya durumu gerektirir. fakat dehşet dediğimiz kavram insanın hazırlıksız olarak bir tehlikeye düştüğünde bulunduğu duruma verilen isimdir. dolayısıyla tekinsiz kavramı daha çok dehşet kavramıyla daha yakından ilgilidir.

    freud'a göre tekinsizlik hissi nesnenin niteliğinde değil, algılanışında oluşur. bunu oluşturan iki kavram vardır. bunlardan biri "zihinsel belirsizlik", "yabancılık hissi" ve "ait hissetmeme"'dir. bir diğeri ise bilindiği varsayılan bir şeyin yabancı olmasından doğan bir yeniden algılanış değil, aynı zamanda bilinçaltında bastırılanların geri dönmesiyle yüzeye çıkan korku ve kaygıdır.

    unheimlich kavramı aslında günlük yaşamdan daha çok sanatta ve edebiyatta kendini bulmuştur. ölüm ve göç de unheimlich kavramını çağrıştırır, kişinin kimi zaman aynaya baktığında bir an kendini tanıyamaması ve kendini sorgulaması da bunu çağrıştırır, yıllar önce geçmiş olduğunuz bir sokaktan tekrar geçtiğinizde size yabancı olan o his de bunu çağrıştırır, bir zamanlar tanıdığınızı zannettiğiniz sevgiliyi birden aslında hiç tanımadığınızı fark ettiğiniz o an da bunu çağrıştırır. bu kişiyi tanıdığını, bildiğini zannediyordun; senin için ev ve yuvaydı*, güvenilir ve güvenliydi. fakat artık sana yabancı, bambaşka ve tam da bundan dolayı seni tedirgin eden biri var karşında. unheimlich kavramı tam olarak budur bence.