hesabın var mı? giriş yap

  • "beni, 15 sene önceki depremde, enkazdan mahallede sarhoş diye kimsenin yüzüne bakmadığı tahsin abi çıkarmıştı. namazlı abiler yoktu piyasada."

  • yanıma genç bir kız geldi. yanağım'dan makas aldı ve beni öptü. ben şok oldum daha 3 yaşındaydım. zor günlerdi.

  • onu dinlerken şair hissederdik kendimizi,
    yakışıklı hissederdik.
    klas hissederdik sanki şarkıların ortağı gibi.
    dünyanın en güzel kadınlarına aşık olmuş ve terk edilmiştik.
    sadece bize ait bir çizgimiz olurdu onu dinlerken
    hep görkemli kaybedenlerdendik
    bir boka yaramayan romantik sahtekarlardık ama hiç önemsemedik
    yağmur yağardı onu dinlerken
    ve ölüm haberi geldiğinde de yağmur yağıyordu...

    "hiçbir zaman yeterince sarhoş, yeterince fakir, yeterince zengin olamadık"

  • geçen haftalarda nilüfer ile beraber verdiği konserin yakın bir veda olduğunu sanırım herkes biliyordu. dinleyicileri ile dostları ile ailesi ile helalleşmek herkese nasip olmaz, ona oldu. nur içinde yatsın.

  • yapılan bazı paylaşımlarda kendini gören ali, metroda kitap okurken tanımadığı bir kızın fotoğrafını çektiğini ve kızında fotoğrafın altına "entel olcam kız tavlıcam diye kendini yırtan izban kekosu :d terliklerine bayıldım :* " yorumunu görünce biraz da duygusallık ile yazdığı ve bir kitap sayfasında paylaştığı alttaki yazı ile bir kez daha düşündürmüştür hepimizi.

    yazıdan önce değinmeden geçemeyeceğim şey ise, şu sosyal medya zımbırtısı yüzünden her şeyden haber çıkarma, dalga geçme veya bilgelik taslayanları görmek ( paylaşımı yapan kız ve onun gibiler) ne kadar mide bulandırıcı olsa gerek. her sabah normal hayatta ne tarz birisi olduğunu bildiğin insanlar dünya'nın filozofu, enteli geçinir değil mi çevrende, hepsine haklısın hep bir sus diyesin gelir mi?

    işin komiği insanları hala kıyafetleri, ayakkabısı vs. yargılayacak ölçüde sadece potansiyele sahipler. kıyafet insanda izlenim bırakır evet ama bu önyargı olmamalı. diğerleri için hayat gittiği tatil de en güzel fotoğraf açısını bulmak için milyon kare, pahalı ya da ünlü bir restoran ise sınıf etiketleri, ödenemeyen kredi kartları ile alınan şeylerin fotoğraflarını paylaşmaktan, telefona gömülen hayatlardan ibaret.

    ha, bir de en nefret ettiğim kitap okumak marifet değildir önemli olan okuduğun ve yaşadığındır. herkes kitap okur, kimisi sabahtan akşama ama boş okur, önemli olan bir şey çıkarabilmektir. bu yüzden bunları yazma gereği duydum, başkalarının hayatlarını bilmeden kimileri kitaplardan bir şey çıkarmaya çalışırken kimileri de popüler kültürün meraklısı ama her ne hikmetse bu ülkenin filozofları kesilir diyeyim de, yazının devamını siz okuyun.

    ali uçar arkadaşımızın paylaşımdaki ifadesi,

    "arkadaşlar fotoğrafta ki şahıs benim ve hiç utanmıyorum karşımda oturmuş olan kıza veya çevremde hiç kimsenin namusuna bakmadığım için.. evet ben cebi çok zengin bir insan değilim hatta ilkokul 6 sınıf terkim annem babam ayrı toplumun huzurunu kaçıran soytarı olmadım utanıyorum...

    çalmıyorum çalışarak kazanıyor param yettiğince kitap almaya kütüphaneye gitmeye çalışıyorum çok utanç duyuyorum böyle bir insan olduğum için...

    elbisem kirli terliğim bindiğim metroya uygun değil işte zihnimi kirletemiyorum utanıyorum. ama her ne olursa olsun bana kitaplar böyle olmayı öğretti insan olmayı hayvanlaşıp çevremi kirletemiyorum üzgünüm utanıyorum...

    ali uçar"

    https://www.facebook.com/…199100475/?type=1&theater

  • evet çekinmiyorlar. osurmaya karar verip o an osuruyorlar...

    çok denk geldim bu insanlara .aşırı dikkatli ve burnu hassas bir insan olduğumdan mıdır, gece yolculuğunu sevdiğimden midir bilemem hep yakalarım (gece herkes uyuyor sanıp salıyor ipneler,ben uyur muyum lan baksana sen şu gözlere!)

    birgün star diyarbakır turizm ile silvana gidiyorum,acil gitmem lazım. tatil olduğu için uçaklarda yer yok mecbur otobuse bindim ilginç bir seyahat oldu,bu seyahatim osuruk nedir, ne kadar keskin olabilir,insan osuruk kokusu ile nasıl çift görür,kedi boku aslında güzel kokuyor olabilir mi,ense köküne saplanan keskin ağrı ne sebeplidir sorularına cevap bulduğum seyahat olmuştu.
    arkadaş osuruğun da bir şekli,bir derecesi olur. ne bileyim bu kadar keskin bir osuruk olur mu? o değil bu kadar keskin bir koku olur mu! coğrafyanın özelliği sanırım.arkadaş 4 yaşında çocuk osurur da bütün otobüs kokar mı? ne yedin sen minik şeymus? nedir derdin koçum o yaşta? oyle osurulur mu bitanem..ileride allah korusun kobay ederler adamı.

    horlayan mı ararsın, osuran mı, sümküren mi..ulan nerdeyim dedirtmiş bir seyahatti. koridorda çocuklar sıralanmış uyuyor,ayaklarımın altına bişeye çarpar gibi oldum bi baktım bir çocuk kafası! yatırmışlar koltukların altına! hay allahım..
    hani bir de bu şehirler arası otobuste ağlayan çocuklar var ya, hah onlar yoktu..bizim otobusdekiler direk anırıyordu