hesabın var mı? giriş yap

  • ulan hepsini okudum ya, vay babayın kemüğüne. okumayanlar için özet geçiyorum.

    şimdi eleman bir kızı sevmiş, sonra başka şehire üniversite okumaya gitmiş bu çemçük, sonra komşusunun kızını kafa kıyakken düdüklemiş, ondan sonra da sevdiği kız bunu duymuş ve elemanı terk etmiş.

    içki bütün kötülüklerin anasıdır, kaldıramıyorsan içmeyeceksin hacı.

  • bir garsonun hesabı ödemeyen müşterilerin siparişle ilgili detayları, hesabı ödemiş müşterilerinkine nazaran daha çok hatırlaması olarak tanımlanabilir.

    henüz tamamlanmamış işlerin bellekte farklı bir konumu olup olmadığını ve bitmiş işlerden daha iyi hatirlanmadigini merak etmesine yol açar. katılımcılara yap-bozlarin veya basit ödevlerin verildiği bir deney düzenler. ödevlerin yaklaşık olarak yarısında katılımcılara müdahale edilir ve işleri kesintiye uğratılır. daha sonra aktivitelerin ne kadarını hatırladıkları sorulduğunda, kesilen ödevlerin ayrıntılarının , sonunda tamamlanıp tamamlanmadıklarına bakılmaksızın, katılımcılar tarafından daha iyi hatırlandığı görülür.

    cem yılmaz falan da stand uplarinda yapiyor bunu. bir sey anlatırken araya baska konu sokuyor..sonra aniden, "nerde kalmıştık? " diye soruyor. bilmem hiç dikkat ettiniz mi.

  • ne zaman canım çekse yesem, hep kenarını getiriyorlar. katır kutur ne yediğimi de anlamadan kalkıyorum. madem işkence çeker gibi yiyorum daha az para ödeyeyim. göbeğini yiyip, ağzında yufkanın ayrı peynirin ayrı dağıldığı adamla niye aynı parayı ödüyorum anlamadım.

  • adamlar barcelona'daki euroleague merkezinde bulunan toplantı salonlarından birisine zeljko obradovic adını vermişler ama gel gör ki; oturduğu evin kapı zilinde hala babasının adı yazan gençler bu insana loser demekteler.
    keşke bu adam gibi kaybetsem hep.

  • ingiltere'de 1988 yazinda patlamis, ingiltere'de o siralar yeni gelmis olan ecstasy* ile chicago cikisli house muziginin ibiza uzerinden londra'da halvet olmasi ile ortaya cikmis alt kultur. sadece bir muzik turu saymak haksizlik olur..
    ibiza'da gittigi kluplerin havasini londra'ya tasimak isteyen ve bu amacla 1987 sonlarinda shoom adli klubu acan danny rampling'i sorumlu tutar pek cok insan acid house akimindan. klup, kisa surede sehrin en hip yeri olmus ve pitrak gibi cogalmis ecstasy atilip, house muzigine dans edilen yerler. 88 yazi summer of love olarak adlandirilir zaten, bu kulturun hizla yayilmasindan dolayi. kisa surede, kalabaliklar sehre sigmaz olmus, acik hava rave'leri yapilmaya baslanmistir.
    90 baslarinda, rave'leri kisitlayan, ecstasy kullanimini engellemeye yonelik cikarilan yasalar sayesinde, epey bir kan kaybina ugramissa da, 90'larda elektronik muzigin populerlik kazanmasina, 50 cesit sub genre'a bolunmesine, muzik turleri arasindaki farklarin bulaniklasmasina, rock'cularin bile dans muzigi ogelerini muziklerine katmalarina yol actigi da bir gercek.. pek cok acid house dj'i sonradan en iyi elektronik muzikciler arasina girdi. misal paul oakenfold, orbital, the shamen ve andrew weatherall. hatta o zamanki soundlari ile alakasiz da olsa prodigy bile, boyle baslamistir ise.
    turkiye'de tabii sadece blue jean'in verdigi smiley'lerle ve "asiiiittt!" nidalariyla hatirliyoruz olayi, ama aslinda gorundugunden cok daha onemli ve etkili..