hesabın var mı? giriş yap

  • kadir bey'in bu tartismada verdigi tokat gibi cevap beni benden almistir..

    'bu sayfadaki yazilarin hepsini okudum ve mahmut, sen haksizsin ibne. seni kiniyorum, ve sana laflar hazirladim.'

    edit: aradan 9 yil gecmis hala ilk gunku kadar ilginc geliyor. ayrica zaman ne kadar hizli geciyor bu ne be?
    edit2: buyur 14 yil olmus..
    edit3: allahim 20 yil olmus su hale bak, zaman nasil hizli geciyor napacagiz boyle ya

  • ilk seçimde vız gelir tırıs gidersin bu kafayla sayın imamoğlu. seçmenini halen 50 60 70 80 yaşındaki geçmişini yapılanı hemen unutan seçmenlerden oluştuğunu düşünüyorsun ya çok yanılıyorsun. 40 yaşına kadar olan herkesin gençliğini hayallerini çaldılar. biz bize yapılanı asla unutmayacağız. unutanları da unutmayacağız. oy koltuk sevdası için fırıldak olanları da unutmayacağız..

  • az önce yorganı tepesine kadar çekip uyuyan annemin yanına gittim, hemen yorganı kalkırıp, kocaman yatağına yattım, göğsüne, çocukluğumdaki gibi, kalp atışlarını dinledim. duymak istedim. o da sarıldı, gülüştük. anneannemi hatırladık sonra, sadece sessizce kapadık gözlerimizi... hala atan kalbini duydukça ağladım birazcık huzurla.

    uzun zamandır, bu kadar güzel bir şey hissetmemiştim. ne diye büyüyüp, yok yere başka omuzlara vuruyorsak kendimizi?

    ve annenin hayatta olması bu dünyadaki bence en güzel/anlamlı şey gibi...

  • 5 aralık 1975, ingiltere doğumlu, profesyonel kariyerinin 30. yılında olan snooker oyuncusu. şimdiye kadar öyle adlandırmaktan kaçınanlar olduysa da artık gönül rahatlığı ile "tüm zamanların en iyi snooker oyuncusu" diyebileceğimiz, ronnie'miz, namıdiğer roket!

    pek çoğu için, müthiş yeteneği nedeniyle, stephen hendry'nin sıralama ünvanı ve üçlü taç kupası rekorlarını kırmadan önce bile g.o.a.t. olarak anılmaya başlamıştır. judd trump'a karşı oynadığı finali kazanarak elde ettiği yedinci dünya şampiyonluğu ile birlikte, diğer tüm istatistikler de ele alındığında artık gönül rahatlığı ile g.o.a.t. olarak adlandırılabilecek hale gelmiş ve tek başına zirveye yerleşmiştir. video

    birçoğumuza snooker'ı sevdiren, 46 yıl ve 146 gün ile (final günü) şimdiye kadarki en yaşlı dünya şampiyonluğu unvanını da cebe koyan ronnie o'sullivan'ın rekorlarına ve bazı istatistiklerine bakalım:

    rekorlar:
    * en fazla dünya şampiyonluğu alan oyuncu (7, stephen hendry ile eşit)
    * en fazla birleşik krallık şampiyonası kazanan oyuncu (7)
    * en fazla masters unvanı alan oyuncu (7)
    * en fazla üçlü taç unvanı alan oyuncu (21)
    * en fazla sıralama turnuvası kazanan oyuncu (39)
    * en fazla yüzlük seri yapan oyuncu (1.170)
    * en fazla maksimum (147) yapan oyuncu (15)
    * en yaşlı dünya şampiyonu (46 yıl, 146 gün)
    * en genç sıralama turnuvası şampiyonu (17 yıl, 358 gün, 1993 birleşik krallık şampiyonası)
    * crucible'a en fazla katılan oyuncu (30, steve davis ile eşit)
    * crucible'a üst üste en fazla katılan oyuncu (30)
    * crucible'da en fazla galibiyet alan oyuncu (74/97)
    * crucible'da en fazla yüzlük seri yapan oyuncu (184)
    * crucible'da en fazla maksimum (147) yapan oyuncu (3, stephen hendry ile eşit)

    * 1997 dünya snooker şampiyonası'nda toplamda 5 dakika 8 saniye ile tarihin en kısa sürede maksimum yapan oyuncusu olmuştur. ortalama vuruş süresi 8.8 saniye olan performansı: video

    bazı istatistikler:
    * toplamda 12.684.134 sterlin ödül topladı.
    * oynadığı 1.429 maçın 1068'ini kazandı. (327'sini kaybetti, 34'ünden çekildi)
    * oynadığı 12.393 frame'in 7.562'sini kazandı.
    * oynadığı 115 finalin 73'ünü kazandı.
    * toplamda 695.380 sayı yaptı. (1429 maçın 1308'i hesaba katılmış.)

    kaynak: cuetracker, sportinglife

  • kural 1: ameliyatlı yere vurmak yok.
    kural 2: ana bacı yapmak yok.
    kural 3: döğüşenler erkek ise tek tek gelinecek.

  • dünyanın en akıllı insanıdır.

    dün markete gittim, alacağımı alıp kasada kuyruğa girdim. benim elimde sadece tek bir kalem mal var. hiç tenezzül edip, önümdekilere "şunu geçirebilir miyim?" falan demedim. ona buna yüz suyu dökmektense, dimdik durup sıramı paşa paşa beklemek bana daha hoş geliyor.

    ama ne oldu dersiniz? ben hiç talep etmediğim hatta buna niyetim bile olmadığı halde, kasiyer "gelin önce sizinkini geçireyim" dedi. önümdeki müşteriler de destek verdiler. ben tek kelime etme ihtiyacı duymadan, mağrur bir şekilde ödememi yapıp, çekip gittim.

    bir başka örnek ise bir zamanlar seyrettiğim cube adlı filmin ana temasını oluşturuyor...orada en akıllı ve becerikliler en erken ölüyorlardı. çünkü egoları şişkin olduğundan, gereksiz risk alıyorlar ve çabucak gidiveriyorlardı. evrenin düzenine saygısızlıklarının cezası idi bu. en sonda kurtulan, teşebbüs gücünden yoksun, hafiften geri zekalı diyebileceğimiz bir tipti.

    islami veriler de bu hükmü doğrulamaktadır. hadis-i şerifte, “cennet ehlinin çoğunluğunu, bühl(saftirik) kimseler teşkil eder” buyruluyor.

    yani demem o ki, başarının anahtarı tevazu içinde "beklemektir". ancak beklemekten kasıt durakta otobüs beklemek değildir elbet. güçlü bir niyet, yöneliş, teveccüh ile beklemek. bunun en iyi örneği, kedinin fare deliği önündeki bekleyişidir. pür dikkat, tetikte ama pasif...

    tasavvufta bu bekleyişe "murakabe" adı verilir. murakabeyi öğrenmemiş olan kimse istediğini elde edemez.

    sonuç?

    boşuna debelenip durma. nasipse gelir çin'den yemen'den. o lüzumsuz yere el attıkların zaten senin nasibin değildi. dolayısıyla çekip gittiler. hakkın olmayana el uzatmanın cezasını da, acı, keder, hayal kırıklığı, bela, musibet olarak ödedin.

    ne gerek var bunca lüzumsuz gürültü patırtıya? sen tetikte ol yeter.