hesabın var mı? giriş yap

  • olmayan durum. yarın konut fiyat endeksi açıklanacağı için veriler değişecek o yüzden daha önce yazdığım şu girdiyi silmiştim ama şimdilik buraya kopyalıyayım.

    emlak sektöründe balon var mı sorusu sözlükte daha çok kişisel tecrübelerle tartışılıyor; bu durumu rakamlarla açıklamak istedim. emlak balonunun bilimsel açıklaması emlak fiyatlarının beş sene içinde %50, üç sene içinde ise %35 prim yaptıktan sonra dramatik şekilde değer kaybetmesidir.(en az %35) türkiye’de konut fiyatlarını incelediğimizde en eski verilere ulaşabildiğimiz 2010’dan 2017’e kadar her beş senede konut fiyatları %50 prim yapmış ve 2010’dan günümüze kadar konut fiyatları %140 prim yapmış. bu rakamlar kağıt üzerinde şişmiş bir emlak balonu olarak yorumlanabilir fakat ayrıntıya girince görünüm değişiyor.

    reel olarak(enflasyondan arındırılmış) konut fiyatları yükseliş gösterdiği 2012-2017 arası sadece %29 prim yapmış iken 2017’den günümüze konut fiyatları %20 değer kaybetmiş yani reel olarak konut fiyatlarındaki artış bir emlak balonundan çok enflasyon sorununa benziyor. burada da şu sorun karşımıza çıkıyor; emlak sektöründe belirleyici olan faktör reel fiyatlar mı yoksa naminal fiyatlar mı?

    türkiye’de konut sektörü çok farklı bir konumda; toplumda konutlar bir yatırım aracı olarak değrlendiriliyor, bu başlıkta bile konutlar hakkında yorum yapıp ‘’yatırım tavsiyesi değildir’’ diye yorumu sonlandıran birçok yazar mevcut, konut fiyatları ile ilgili ‘’yatırım tavsiyesi değildir’’ demek ile domates fiyatlarına ‘’yatırım tavsiyesi değildir.’’ diye yorum yapmak arasında bir fark yoktur. türkiye’de konutların bir yatırım enstrümanı olarak görülmesinin en temel sebebi yatırımcı profilidir.

    her toplumda yaş gruplarının ekonomi için farklı anlamları olur; 45-65 yaş grubu ekonomiler için tasarrufu temsil eder ki türkiye’de de sermayenin çok büyük kısmı bu yaş grubunun elindedir. türkiye’de bahsettiğim yaş grubu doksanlı yıllar tecrübesi yaşadığından dolayı emlak sektörünü bir ihtiyaç değil bir yatırım aracı olarak değerlendiriyorlar; dikkat ederseniz çevremizde birden fazla ev sahibi olan ve devamlı olarak konut ticareti ile servet artırmaya çalışan insanların önemli bir kısmı bu yaş grubuna dahildir.

    son yıllarda enflasyonun ekonomi için ne kadar zorlayıcı bir faktör olduğunu yaşayarak öğreniyoruz; doksanlı yıllarda bu durum çok daha ağırdı, bununla beraber yine doksanlı yıllarda bankacılık sistemine güven(dolaylı olarak yatırım araçlarına) günümüze göre son derece zayıftı, bu sebeple toplumumuzda konut veya benzer ürünler ile(araba, yastık altı altın vs.) sermaye koruma veya kazanç sağlama çabası çok güçlüydü. bahsettiğim yaş grubu insanlar size 1 birim fiyata aldığı evi nasıl 5-10 birim fiyata sattığını ve kar ettiğini anlatırlar; bu insanların günümüzde en az 5-10 ev alacak kadar serveti yoksa ki yok, bu kişiler alıp sattığı evlerin 5-10 kat prim yapması reel değer artışı değil, enflasyondur. bir konuta 5-10 kat prim yaptıracak enflasyon yaşanan bir ekonomide evlerin reelde değer kaybettiğini tahmin etmek zor değil.(mb, 2010 öncesi verileri sitesinden kaldırdığı için veriler ile kanıtlayamıyorum.)

    finansal okur yazarlığın da zayıflığı sebebiyle günümüzde birçok insan konutları aldıkları maliyetin çok altında satıyorlar, %19.5 enflasyon ortamında(inşaat maliyetindeki artış manşet enflasyonun da çok üstünde %30 civarında) konut fiyatlarında artış sadece %3.5 bu rakam ciddi bir sorun o yüzden sıfır ev fiyatlarındaki satışlar %30’a yakın düşerken ikinci el konutlarda satışlar sadece %8 düşmüş. bu durumun ana sebebi konutlarını reel maliyetinin altında satıp kar ettiğini düşünen kesimdir.

    konut fiyatları ilk defa düşüş gösterdiği temmuz-2018’den beri yerinde sayıyor ve (sadece %0.03 artış var) trend ise fiyatların zayıflaması yönünde, şu an türkiye’de çok sınırlı bölgede konut fiyatları nominal olarak düşüyor link fakat bu durum kuvvetlenirse konutları yatırım aracı olarak gören kesim (konutlar asla değer kaybetmezciler) kendi bakış açılarıyla da konut fiyatlarının düştüğünü görecekler ki finansal okur yazarlığı zayıf insanların ellerindeki varlıkların değer kaybetmesine tepkileri genelde abartılı olur.

  • baba doğru olanı yapmış, dedem anneme demiş ki gelinlikle çıktın kefenle girersin bu eve, zavallı annecim başı sıkıştığında gidecek bir baba kapısı bulamamış.
    aslan gibi babadır ve dedem adam değildir.

  • bu seferki yazılı bir diyalog... 11 yaşındaki ilay'ın eğitim hayatına emekli öğretmen anneanne el koymuştur. ödevler, sınavlar, testler anneanne kontrolünde yapılmaktadır. ilay'ın matematik öğretmeni çok titizdir. her derste, hem defter, hem de kitap ödevlerini kontrol edip imzalamaktadır... anneanne tarafından kampa alınan ilay biraz bunalır, biraz da kendini takdir etmek ister...

    kitap ödevlerinden biri de, işlenen ünitenin öğrenci tarafından öz değerlendirmeye tabi tutulmasıyla ilgilidir. ilay bütün konulardan kendine en yüksek notu verir. "öğretmenin notu" kısmına da şöyle yazar:

    öğretmenin notu (ilay'ın yazısıyla): çok akıllı bir öğrenci. performansını her gün arttırıyor (70, 85, 96). ayrıca çok tertipli ve titiz. o kadar da tatlı ki... dürüst olmak gerekirse sınıftaki bütün öğrencileri sempatik bulmuyorum ama ilay'ı çok seviyorum. aynen böyle devam et ilay!

    ödevi kontrol eden öğretmen yorum kısmını okuyunca gülmeye başlar ve ödevi imzalarken şöyle bir not düşer:

    "aynen katılıyorum :)))"

  • sims de (bkz: the sims) evin üst katını halı veya kilimle dolduruyoruz, üst üste koyabilirsiniz. daha sonra parti verip mahallede kim var kim yok çağırıyoruz ve yapabildiğimiz en güzel yemeği evin üst katına koyuyoruz.
    gelelim kilit noktaya. bir tane havai fişek itemi vardı havaya kadar gidip çoluk çocuk eglendiriyordu. tam olarak şu
    herkes evin üst katında toplanmışken bunu üst katta ateşleyip alt kata kaçıyoruz ve anında merdivenleri satıyoruz* uzaktan komşuların pişmesini izleyip geriye kalan mezar taşlarıyla bahçemizi dekore ediyoruz.iyi eğlenceler*

  • ara guler picasso'nun "resim"lerini cekebilmek icin guc de olsa randevuyu koparir. onden, yandan, ordan, burdan derken ceker de ceker. bir yandan da feci tirsiyordur cunku picasso cok aksi bir adamdir. her an, bunalip "yeter artik, hadi ikile" deme ihtimali vardir. ama bu ihtimal gerceklesmez, ara guler'e aldirmadan sakin sakin calismaya devam eder. bir ara duraklar ve birden "hep sen benim fotograflarimi cektin, ben de senin bir eskizini karalayayim" der ve ayni anda etraftan bir kagit aranmaya baslar. ara guler de cok heyecanlandigini ve saskinligini belli etmemeye calisarak kagit arama faaliyetine katilir. ama nafile, odada kagit bulunamaz o anda. picasso birden yanibasinda duran buyuk boy sanat kitaplarindan birini alir, kitabin ondeki beyaz sayfalarindan birini acar ve ara guler'i ciziktiriverir oraya, imzasini basar ve kitabi hediye eder. ara guler once o sayfayi kesip cerceveletmeyi dusunur ama sonra bir de farkeder ki kitap aslinda sadece 500 (veya 1000) tane basilmis cok degerli bir sanat kitabidir. sayfayi kesmeye kiyamaz ve kitabi o sekilde saklamaya karar verir...

  • siz ne istediğinizin farkında mısınız? yağmurdan kaçarken doluya tutulmak mı istiyorsunuz ? kiradan fazla vergi ödemek istiyorsunuz herhalde.