hesabın var mı? giriş yap

  • vizesiz gidilemeyen, kapıda vize ya da online vize ile girilebilen endonezya eyaleti. e-vize başvurusu şu adresten yapılıyor. ilk adımda karşınıza şöyle bir ekran çıkıyor; görsel

    burada seyahat ettiğiniz ülke, seyahat sebebiniz gibi bilgileri giriyorsunuz. b1 turist vizesi ya da b2 business vize seçenekleri var, istediğinizi seçebilirsiniz. iki vizenin de ücreti aynı. ben b2 seçip devam etmiştim.

    başvuru için gerekenler:

    - jpg formatında pasaportun ilk sayfası.
    - vesikalık fotoğraf, bu da jpg
    - pasaportun pdf taraması
    - gidiş dönüş biletlerinin pdf hali
    - gidiş dönüş uçuş bilgileri
    - nerede kalınacağı
    - 30 usd'lik vize ücreti ödemesi

    tüm bu adımlar tamamlandıktan sonra vize onayı gelince e-vizeniz belirttiğiniz mail adresine geliyor. site biraz uğraştırıyor ama çok da olmayacak gibi değil. bu adımları tamamladıktan sonra gümrük beyanını da yapmanız gerek.

    gümrük beyanı için şu adres kullanılıyor. burayı tamamladıktan sonra size bir kare kod veriliyor. bu formu seyahatinize en fazla 72 saat kalan doldurmanız gerekiyor. ben gitmeden 48 saat önce yapmıştım. bu sayede ülkeye girerken yaklaşık 2-3 saatlik bir hengameden kurtulmuş oluyorsunuz.

    e-vize pasaporta kayıtlı olduğu için girişte pasaport kontrole bile gerek olmuyor. otomatik makinelere pasaportu okutup giriş yapabiliyorsunuz. ikinci adımdaki kare kod, bir sonraki kapıda işinize yarıyor.

    girdikten sonra "nereden geldim buraya" diyeceksiniz, benden demesi. felaket sıcak, öyle böyle değil. yani temmuz ayında izmir ya da antalya'yı düşünün, sonra bu aklınıza gelen sıcağı iki ile çarpın. bali'de sıcaklık aynen bu şekilde. sıcaktan insanın bir şey yapası gelmiyor. trafiği rezalet, toplu taşıma yok, taksiciler pirana gibi başınıza üşüşüyor. öncesinde yerel bir tur şirketiyle anlaşıp orada onlarla gezmek daha mantıklı olabilir.

    thy ile istanbul'dan denpasar'a direkt uçuş var, bu iyi. yaklaşık 13 saatlik bir uçuşun ardından denpasar'a ulaşabiliyorsunuz. bence bali, sosyal medya şişirmesi overrated bir yer. iş için gitmiştim ama para verip tekrar gitmem.

    edit: bu entry'nin bali hakkındaki düşüncelerimden dolayı değil vize işlemleri hakkında verdiğim bilgilerden dolayı debe'ye girdiğini düşünüyorum. yani lütfen entry'nin bu bölümüne odaklanın. bali'yi neden sevmediğimi daha sonra uzun uzun anlatacağım. hani bazı yerler vardır ya fotoğraflarda olağanüstü, gerçekte hayalkırıklığı; heh bali öyle değil işte. fotoğraflarda ne kadar güzelse gerçekte de o kadar güzel ama sıcak. gerçekten o sıcakta pirinç tarlalarında, tapınaklarda, bilmem nerelerde dolanmaktansa buralara klimalı odamda internetten bakmayı tercih ederim.

    ha bu arada bali'nin muhtemelen en lüks oteli olan four seasons'ta kaldığımı, yaptığım etkinliklerin de bölgedeki en iyi etkinlikler olduğunu belirteyim. ve tekrar söylüyorum; bali'nin ucuz ve otantik olması dışında bir numarası yok.

  • aynen kardeşim seinfeld candır. biz de 70 kere izlemedik seinfeld'i. bir tek sen izledin. seinfeld izledik diye hayatımızda bir daha başka komedi dizisi izlemeyelim. ne yobaz tipler var ya. bir şeye bağlanıyorlar at gözlüğünü takıp diğer her şeyin kötü olduğunu iddia ediyorlar.

  • isim,soyadımın baş harfleri kkk'dır.askere başladığınızda askeriye size bazı malzemeleri verir.bunun içinde terlikte vardır.terliği ilk aldığımda şaşkına dönmüştüm.üzerinde ismimin ve soyadımın baş harfleri yazıyordu.kkk! vay be askeriyeye bak herkese özel iş yapmış.sonra baktım herkeste aynı.şükür ki bu mallık süreci 3-5 dakika sürdü.hep derlerdi arkadaşlarım nizamiye kapısından girdiğin an mallaşırsın diye.

  • "16 yıldır başta olan bir insan yeni olarak şunu yapacağız diyemez; ancak özür dileyebilir."

    başka söze gerek yok.

  • öğle yemeği tabi verilir temizlik tam günse ama sabah kahvaltısı yapmadan da gelinmez. biz işyerine gidince kahvaltı veren var mı? bi zahmet evde yesinler ya da yanlarında getirsinler.

    tam 1 saat kahvaltı faslı sürüyor yardımcıların. kahvaltı yaptınız mı diye nezaketen soruyorum, bir kere de evet yaptım diyen olmadı. e aç mı çalışsın mecbur hazırlıyosun misafire hazırlar gibi, sonra hayat hikayesi anlatma kısmı başlıyo. bir tane de dertsiz eşiyle sorunu olmayan görmedim. benim derdim bana yeter bide bir saat dert dinliyorum. sonra bir saat kahvaltı yapma, yarım saat kahve içme derken, saatim doldu şunlar yetişmedi diye kaçıyorlar.

    almıyorum artık yardımcı filan kafam rahat.

    edit: mesele asla bir kap yemek meselesi değil. herkes verir paylaşır ne varsa ama yarım saatte bir 10dk kahve sigara telefon molası, bir saat kahvaltı molası, bir saat öğle yemeği molası. bi de arkadaş oturmasına gelmiş gibi yayıla yayıla yavaş yavaş yeme olayı var. yahu işimiz var işte ye de kalkalım hayat hikayeni neden dinliyorum? e kaç saat duruyosun ki zaten? ben bu kadına habire yemek hazırlayıp bulaşıkla mı uğraşayım, yoksa temizliğin ucundan köşesinden yardım mı edeyim? -o çalışırken oturamıyorum- sonra o gittikten sonra bir bakıyosun her şey yarım yamalak yapılmış ve resmen kaçmış evden. bu noktada da kendini enayi gibi hissediyosun bide misafir gibi ağırlama salaklığı yapıp kalan işleri gene kendin yapıyosun. ee aç doyurmak mıydı amaç sadece? aman neyse işini hakkıyla yapan bana denk gelmedi size başarılar..

  • bugün sol frame'de bir başlık gördüm, erdoğan'a oy verenler şimdi ne düşünüyor diye, cevabı belli değil mi kardeşim? bu tür insanların düşünme yetisi olsaydı erdoğan'a oy vermezlerdi zaten.

    aha şekil a'da da görülüyor bu durum. ekonomi çökünce vatan da düşer ama anlatamazsın sen bunu onlara.

  • adı lazım değil bir üniversitenin maddi durumu kötü olan öğrenciler için kurduğu ücretsiz kıyafet alınabilen mağazasına tam 15000 (on beş bin) parça kıyafeti ücretsiz gönderen firmadır. gerisi sikimde değil.

  • şu kötü günlerde biraz olsun bizi mutlu eden bir haber.

    "bir oy neyi değiştirir ki?" diyenlere gelsin. evet türkiye ve dünya bir anda çiçek böcek olmaz, bataklık tamamen kurumaz ama 25 tane dinci yurtta binlerce çocuğun ve gencin beyinlerinin iğdiş edilmesinin önüne geçebilir.

    ve her gün neden kuduz köpekler gibi trollerin imamoğlu'na, yavaş'a saldırdığını, saldırtıldığını da bize gösterir.

    düşünün bir de genel iktidar değişirse ve değiştiğinde neler neler olacak. bu sebeple başta kendimiz sonra da o bilmediğimiz, tanımadığımız çocuklar ve gençler için herkesin elinden gelen mücadeleyi devam ettirmesi gerek.

  • şu habere göre maltepe coşkun fen lisesi tarafından tübitak liselerarası proje yarışmasına sokulmuş proje. haber kaynağı pek güvenilir olmadığından az saydıracağım:

    - öğrecisine bilimsel metodu öğretmek için bu projeyi destekleyen hocalara bir.
    - bunu proje yarışmasına sokma cesareti bulan okul yönetimine iki.
    - proje diye bunu kabul edilir bulup direk reddetmediyse tübitak'a üç.
    - bunu eğer ola ki sergilenmeye değer bulduysa tübitak'a bir defa daha dört.
    - bunu nazar ispatlandı diye haber yapan kuruma iki kere olmak üzere altı.
    - ülkemin cinlerden elektrik üretme projelerinin desteklendiği ziya ül hak pakistan'ına dönmeye başladığını hissettiğim bu dönemde yaşadığım için kadere yedi.

    öğrencinin suçu yok, böyle bir proje yapmak aklına gelince adam gibi sample size nedir, ne deneyle sınanabilir vs anlatacak hocası yok başında belli ki.