hesabın var mı? giriş yap

  • kiracı hatalı. konu belli ki kirayla ilgili değil, merdiven boşluğuna koyulan ayakkabılarla ilgili. neredeyse bir ayakkabı reyonunu dolduracak kadar ayakkabı var merdivende.. belli ki ev sahibi daha önce defalarca uyarmış ama merdivene ayakkabı koymaya devam etmişler. ki merdiven de daralıyor haliyle..

    kiracının üslubu da hiç doğru değil. evsahibine "deli karı" diye hakaret ederken, evsahibi ise evin içini gösterip ayakkabıları kastederek "buraya koy yavrum" diyor.

    köydeki gibi ayakkabı falan dışarda kalsın diyorsanız apartmanda oturmayacaksınız, köye döneceksiniz.

  • iyi şöför olmak güçlü çevresel farkındalıkla mümkündür. makas atmak, kavşaktan sola dönüşte en sağdan girip sıranın önüne geçmek, kurallara uyanların hakkını gasp ederek öncelik almak iyi şöför olmak değildir, ülkenin genel ahlak ve kültür düzeyi de maalesef trafiğe yansımış durumda.

    çevresel farkındalıktan kasıt; aracın tüm yardımcı donanımlarını etkili kullanarak etrafı sürekli radar gibi taramakla mümkündür. araçtaki üç aynanın ve aynanın görmediği kör noktaların otonom bir biçimde kontrolünü oturtan şöför iyi şöfördür. 40 yıl araç kullanıp bunu oturtamayan insanlar var, sorsan çok iyi şöförüm diye geçinir, dar alana parkla, yokuşta kaydırmamakla övünür ama bok gibi şöfördür. çevresel farkındalık ile sadece bireysel hatalardan kaçınmakla kalmaz, başka şöförlerin hatalarına karşı da önlem almış olursunuz. örneğin sağa park etmiş modifiye bir apaçi arabasının arkayı kontrol etmeden çat diye kapısını açacağını öngörüp yavaşlar ya da uzağından geçersiniz, direksiyona yapışmış kafası önde giden acemi bir şöförün aynaya bakmadan şerit değiştireceğini tahmin edersiniz.

    günümüzde çevresel farkındalığa yardım eden pek çok elektronik yardımcı donanım bulunmakta. kör nokta uyarı sistemi, çarpışma uyarı-önleme sistemleri, şerit-uyarı takip gibi sistemler kesinlikle iyi şöför olmaya yardım eden sistemler. araç alanlara tavsiyem metalik boyadan, cam tavan gibi donanımlardan evvel bu donanımlara bütçe ayırsınlar.

    “bende suç yok, 8/8 karşı tarafta hata” diyen biri muhtemelen iyi şöför değildir. trafik kanununda suçsuz olmanın pek anlamı yok, karşıdakinin hatası öngörülebilir ise, örneğin karşı taraf kontrolsüz kavşakta yol hakkı önceliğine uymadığı için kaza olduysa, karşıdakinin salak olma ihtimalini düşünmeyip bakmadan geçen tarafta da kanunen olmasa da hata vardır.

  • 2 sezon 3. bölümünde geçen bir diyalog..

    özlem kelimesinin tanımı bundan daha güzel nasıl yapılırdı bilemiyorum..

    tony: insanlar lisayla yapmayı özlediğim şeyleri yaparsam kendimi iyi hissederim sanıyorlar. ama asıl noktayı kaçırıyorlar. lisayla bir şey yapmayı değil, onunla hiçbir şey yapmamayı özlüyorum. anlıyor musun? sadece evde oturmak mesela, dışarı çıkmadan, bir şey yapmadan, hatta konuşmadan. sadece onun orada olduğunu bilip öyle oturmak. bazen kafamı çevirip sadece ona bakardım.

  • marketlerde satılan şu 32'lik falan kocaman paketli tuvalet kağıtları var, onları satın alamıyorum. sanki her gören "oha lan, o nasıl bir sıçmak öyle" diye düşünecekmiş gibime geliyor, utanıyorum. ikililerden alıp çıkıyorum.

  • masamda gönülsüzce doldurulmuş bir form, üstünkörü yanıtlanmış ya da yanıtsız bırakılmış sorular. "bu görüşmede başlıca ele almak istediğiniz sorunlar" kısmı özellikle boş, anne baba ile ilgili soruların olduğu kısımlar detaysız.

    bir kurum görevlisi giriyor odaya, başka birkaç form bırakıyor öncekinin üzerine. yirmi dakikalık bir görüşmenin ardından tanı ve tedavi bilgileri yazılacak üzerine. tanınacak ve iyi edilecek, iyi oldu mu diye kontrol etmek için yeni bir randevu tarihi belirlenip yazılacak.

    bir oğlan çocuğu giriyor sonra içeri, donuk bakışlarını yerleştiriyor masamın üzerine. gözlerini yakalamaya çalışıyorum, gönülsüzce bakıyor. sorular soruyorum, üstünkörü yanıtlıyor ya da yanıtlamıyor. başlıca ele alınması istenen sorunlara yanıt yok, anne baba kısımları detaysız. formda eksik kalan görüşmede tamamlanmıyor.

    buraya getirildiği için mi tedirgin ve öfkeli yoksa buraya getirilmesini gerektiren şeyler nedeniyle mi, hiçbir fikrim yok. bir sonraki sorulacak soruyu kestiremeden bir şeyler soruyorum, her seferinde birkaç kısa birkaç cümle ile etimi koparıyor.

    on dört yaşında. annesi birkaç yıl önce kansere yakalanmış, birkaç yıldan az yaşayabilmiş. babası uyuşturucu kullanırmış, altı ay önce cezaevine girmiş. belki salınırmış birkaç aya, salınmasa ne iyiymiş. dövermiş, sadece dövse yine iyiymiş.

    altı ay bir başına yaşamış evinde, doğum günü gelmiş geçmiş. on dört olmuş.

    bir esnaf lokantasında aşçı yamaklığı karşısında karnını doyurmuş. kış zaten henüz bastırmamış, battaniyeler örtünmesine yeterli olmuş. elektriklerin henüz kesilmediği zamanlarda televizyon izlermiş, ses olsun istermiş evde. ama bir de epilepsi hastasıymış. ışık nöbetlerini tetiklermiş, televizyon ışığı mesela. evin elektriği kesilene kadar zaman zaman nöbet geçirirmiş, sonra devrildiği yerden kalkar ve battaniyenin altına girermiş. allah vere nöbetleri pek sık değilmiş o aralar. zaten allah'ın ona verdiği ancak bu kadarmış.

    söylemiş miydim; altı ay bir başına yaşamış evinde, doğum günü gelmiş geçmiş. on dört olmuş.

    sosyal inceleme raporuna göz gezdiriyorum; üç beş akrabası varmış ama ona bakacak durumları yok imiş. hem babası ile de kavgalılarmış, yüzüne bakılacak adam değilmiş. teşekkür edip telefonu kapatmışlar. oğlanın yüzüne kimse bakmamış.

    yirminci dakika olmak üzere, görüşmede başlıca ele alınması istenen sorunlar kısmı hala boş. zihnimde evde bir başına nöbet geçirişinden, düştüğü yerden kalkıp kanepesine geçişinden başka sahne yok. kaç sahne tahayyül edilebilir, kaç sahne bilinebilir ve kaç sahneye katlanılabilir, bilmiyorum.

    bilinç hep sahnede, kapandığı birkaç dakikalık nöbetler dışında. bilinç orada ve odamda. başlıca olarak ele alınması istenen sorunlarda.

    üstelik ortada bir sahne de yok.

  • teknolojinin geldiği son nokta. portları azalmış. kimse sesini çıkarmıyor, isyan etmiyor, o yüzden oluyor tüm bunlar.

    önce pcmcia slotu için geldiler. ilk kaybettiklerimizden biri oldu. arkasından seri port, derken vga. sonra ethernet slotu için geldiler. usb için geldiklerinde ise savunacak kimse kalmadı. magsafe portu da kaşla göz arasında kaybedildi.

    sırada headjack, mikrofon, dvi/thunderbolt vs. onlar da bir gün kaybedilecek. sonra ekranla bakışarak internet'te gezineceğiz. vücuda takılacak anakartın icat edildiği gün ekranlar da gidecek. bilgisayarlarla nörolojik bağlantı ile etkileşebileceğiz. hesaplamalar ve internet bağlantı hızı sinir sistemimizin devreye girmesiyle dehşet hızlanacak. düşüncelerimiz eyleme dönüşecek. aklımıza gelen fikri anında program olarak üretebileceğiz. fakat mesela başı ağrıyanın o gün işlem hızı düşecek, internet hızı azalacak.

    teknolojik gelişme ve ilerlemenin parçası bu değişiklikler. olumsuz da görünseler birer basamaktırlar.

  • fıdıl ile mükreminin olağan atışmalarının birinde mükremin argoyu abartınca,

    fıdıl: " mükremin abi sizi saygıya davet ediyorum. "

    mükremin: " bende sizi evimizin arkasındaki boş araziye davet ediyorum. "