hesabın var mı? giriş yap

  • türk insanının özeti olan cümledir. diplomaside de bakkaldan sigara alırken de işler. dükkana girerken selam verir, çıkarken hayırlı işler dersin adam yüzüne bakmaz ama önüne parayı atıp "bi muratti versene" dediğinde buyur abi olur.

    nezaketin zayıflık olarak algılandığı bir topluma kaba ve sert davranmak lazım. trump da bunu çözmüş.

  • istanbul'a gidip gelirken sırf yemekli vagonda muhabbet edip yiyip içmek için tren tercih ederdik, vagon aralarında insanlarla tanışıp muhabbet ederdik müzik yapardık şarap içerdik ne güzel günlerdi rüya gibi geliyor şimdi kimsede gürültü yapmayın ne yapıyorsunuz demezdi. hatta gelir alkış tutardı insanlar çünkü insanlar neşeliydi, neşemiz yok oldu lan bundan daha ağır bir şey olabilir mi ?ülkece mutsuzuz artık sadece yemekli vagonları elimizden almadılar mutluluğumuzu da elimizden aldılar. çok hüzünlendirdi sabah sabah bu menü

  • devlet bahçeli'nin ahmet hakan ile olan röportajında bulunan vecizesi.

    bu nasıl bir sığ bakış açısı çözemedim. ciddi ciddi bir parti başkanı bu şekilde konuşmamalı. toplum önderisin sen ya. hayır arada bir fark mı var çinli ile koreli arasında demiş. oldu her çekik gözlüye saldıralım.

    zaten röportajın tamamında genel bir boş konuşma genel bir vurdumduymazlık farkedeceksiniz.

    hayır seçime kadar mhp için belki bir umut vardır diyordum ama, artık son dönemde çok fena saçmalıyorlar. durmadan atar, durmadan suçu başkasına atma.

  • kural değişmez. küçük çalarsan hırsız olursun, büyük çalarsan beyfendi. bu da öyle.
    daha 4-5 yıl önce cemaati destekleyen başbakan, milletvekili pozisyonundaki adamlar bırak yargılanmayı şu an kahraman ilan edilirken, çapı daha küçük olan adamlar günah keçisi ilan ediliyor. ikiyüzlülük bu milletin damarlarına sızmış. yapacak bir şey yok.

  • merhaba;

    sorum: abuk subuk makyaj videoları çeken, botoks manyağı, vasıfsız, idot, sığ, eğitimsiz, niteliksiz, boş, hem de boştan bile daha boş, son derece riyakar ve zırcahil youtuber'lerin; 13 yaşındaki neslin duygularını sömürerek, gerizekalı gibi büyümelerine sebebiyet vermesi durumu hakkında ne düşünüyorsunuz?

    not: bu arada severek izliyoruz danla hanım...

    twitter hesabım: https://mobile.twitter.com/mudaraa_

  • kameralar varken yapılan şu korona şovlarından iyice gına geldi. ne bir mantık ne bir tutarlılık gözetmeden gösterisini yapıp gidiyor elinde yetki bulunan.

  • zugzwang garip bir terimdir. satrancın sonsuz ihtimalli bir oyun olduğunu düşünürsek en azından zugzwang denen kavram tüm ihtimalerin tükendiği bir anı ifade eder. bir hamle yapmak zorundasındır ve yapacağın hamle sana oyunu kaybettirecektir. zira yapacak bütün hamleler tükenmiştir ve yapabileceğin tek hamle aynı zamanda kaybetmeni sağlayacak hamledir. sıra sendedir ve karşı tarafa devretme şansın da yoktur sıranı. ya oynarsın ya da sonsuza dek o tahtanın başında beklersin. böylesine bir durum olduğundan ötürü aynı zamanda alman edebiyatında da bu terim yaşamda kişinin umudunun olmaması veya kendini kaybetmesi olarakta kullanılır.

  • çocukluğum bodrum'da geçti, haliyle denizden uzak olmak pek mümkün değildi. henüz 11 yaşındayken sıcak bir nisan günü okuldan eve dönüyordum. yol için her zamanki yolumdan farklı olarak sahil yolunu seçmiştim. çocukluğun ve baharın verdiği neşeyle hoplaya zıplaya evin yolunu tutmuşken ne olduğunu anlayamadan kendimi bi anda suyun içinde buldum. o noktada sadece ayağımın takıldığını hatırlıyorum. sonrası su yutma mücadelesi, yüzme bilmediğim ve panik içinde olduğum için batıp çıkmalar, sesimi yoldan geçenlere duyurma çabası...

    gözümün önünden film şeridi gibi geçecek kadar bir hayat bile yaşamamışken içinde bulunduğum duruma acayip bir şekilde de yabancıydım ve korku içinde çırpınırken yoldan geçen genç bir abinin üstünde başında ne var ne yok düşünmeden suya atladığını hayal meyal görüyorum. sonrasında hatırladığım ilk şey göğüs kafesime yapılan inanılmaz baskı ve tuzlu suyun ağzımdan çıkışı. beni kurtaran abi ve çevreye toplanan insanların yaşadığımı fark ettiklerinde yüzlerindeki sevinci hayatım boyunca unutamam.

    neyse... bu olaydan sonra denizden inanılmaz korktum haliyle. yıllarca, 21 yaşına kadar denize ayağımı dahi sokmadım. deniz kenarında güneşlenemedim bile. denizle olan maceram başladığı gibi bitti diye düşünürken hayatımda bir an geldi ve o an ne okuduğum bölüme devam etmek istedim, ne de hayatıma bu şekilde devam etmek... korkumla yüzleşmem gerektiğini tam 10 yıl sonra fark ettim ve yüzleşmeden de öteye geçmek için harekete geçtim.

    21 yaşında yüzme öğrenmeye ve öğrendikten sonra da ilerleyerek yüzme antrenörü olmaya karar verdim. bu kararı aldığım anki rahatlamayı ve mutluluğu kelimelerle ifade etmem çok zor ancak şöyle hayal etmeye çalışın. 10 yıl boyunca içinizde bir sıkıntının olduğunu ve o sıkıntının bir anda kaybolduğunu düşünün. şiddetli bir baş ağrısının bir anda kaybolması gibi bir şey... sonraki süreçte istediğim her şeyi zor da olsa başardım. 4 yıldır özel bir spor salonunda yüzme antrenörlüğü yapıyorum; çocukluğumda yaşadığım o travmayı bir daha hiçbir çocuğun yaşamaması için...

    mutluyum; kendimi bulduğum için...

  • kasada 50 tane çayla bekleyen adamın görüntüsü gözümün önüne geldi de, cidden rezalet.

    ulan 2 kuruş kar edicen diye düştüğün hale yazık utanmaz herif. umarım migros çalışanları yaka paça dışarı atarlar seni.