hesabın var mı? giriş yap

  • ne çekilmez başımız varmış.

    berat kadar taş dusuyor, tercüman kadar taş düşüyor. arada salladığı çay poseti düşüyor.

    allah'ım sen başımı tüm görünür ,
    görünmez belalardan koru.

  • genelde takımın en iyi oyuncuları yapar bunu..
    takımı üst üste hatalı goller yiyince "yaa taam bırakın abii ya..çık abi yaa..taam abi yaa!!" diyerek kaleciyi eliyle itekleyerek yeni kaleci olduğunu deklare eder..
    sonra da topu eliyle oyuna sokup kimseyle paslaşmadan, milleti çalımlaya çalımlaya karşı kaleye doğru ilerlemeye başlar..
    genelde üç dört, beş derken sonunda kaptırıverir topu, adamlar da boş kaleye takarlar tabi 30 metreden..

    bu gene bozmaz ama hiç, takım arkadaşlarını işaret edip "ben daha napim abi ya bizim takımın hepsi mal görüyosunuz!" gibisinden ellerini açar karşı takım oyuncularına doğru, karşıdakiler de "haklısın abi sen elinden geleni yaptın adamlar mal elden bişi gelmez" der gibi kafa sallayıp teselli ederler bunu..

    ha bu arada;
    (bkz: o hikayedeki mal benim)

  • evrenden çeşitli sıcaklık istatistikleri:

    141679 * 10^27 kelvin
    planck sıcaklığı. büyük patlamadan 10^-43 saniye sonra evrenin sıcaklığı.

    13*10^18 kelvin
    büyük hadron çarpıştırıcısında yaşanan ağır nükleer dönüşümlerin sıcaklığı.

    10^13 kelvin
    büyük patlamadan 100 mikrosaniye sonrası sıcaklık.

    4*10^12 kelvin
    proton - antiproton tepkimelerinde oluşan sıcaklık.

    10^11 kelvin
    type ii supernova'nın sıcaklığı.

    10^10 kelvin
    büyük patlamadan 1 saniye sonra her şeyin sıcaklığı.

    10^9 kelvin
    büyük patlamadan 100 saniye sonra her şeyin sıcaklığı.

    5,1*10^8 kelvin
    tokamak füzyon test reaktöründeki plazma sıcaklığı.

    10^8 kelvin
    kontrollü nükleer füzyon sıcaklığı.

    13,6*10^6 kelvin
    güneş'in çekirdek sıcaklığı.

    29727 santigrad derece
    atom bombası patlamasından 1 milisaniye sonra oluşan sıcaklık.

    27727 santigrad derece
    yıldırım sıcaklığı.

    14727 santigrad derece
    tungstenin kritik noktası.

    9667 santigrad derece
    sirius a'nın yüzey sıcaklığı.

    5505 santigrad derece
    güneş'in yüzey sıcaklığı.

    5377 santigrad derece
    dünya'nın çekirdek sıcaklığı.

    3550 santigrad derece
    elmasın erime noktası.

    3410 santigrad derece
    tungstenin erime noktası.

    1749 santigrad derece
    kurşunun kaynama noktası.

    1650 santigrad derece
    bir uzay mekiğinin atmosfere girme sıcaklığı.

    1557 santigrad derece
    bunsen ocağı alevi sıcaklığı.

    1538 santigrad derece
    demirin erime noktası.

    1397 santigrad derece
    mavi gaz mumu alevi sıcaklığı.

    1064 santigrad derece
    altının erime noktası.

    1027 santigrad derece
    lav sıcaklığı.

    660 santigrad derece
    aluminyumun erime noktası.

    464 santigrad derece
    venüs'ün ortalama yüzey sıcaklığı.

    326 santigrad derece
    kurşunun erime noktası.

    233 santigrad derece
    kağıdın yanarken sahip olduğu sıcaklık.

    163 santigrad derece
    kibritin yanarken sahip olduğu sıcaklık.

    100 santigrad derece
    suyun kaynama noktası.

    80 santigrad derece
    sıcağa en dayanıklı hayvan olan pompei solucanının yaşadığı sıcaklık.

    58 santigrad derece
    dünya üzerinde kaydedilen en yüksek sıcaklık. el aziziye - libya (1922)

    48 santigrad derece
    avrupa'da kaydedilen en yüksek sıcaklık. atina - yunanistan (1977)

    42 santigrad derece
    insanlar için ölümcül vücut sıcaklığı.

    37 santigrad derece
    ortalama insan vücut sıcaklığı.

    35 santigrad derece
    kaydedilen en yüksek deniz sıcaklığı (kızıldeniz).

    33 santigrad derece
    tereyağının erime sıcaklığı.

    15 santigrad derece
    antarktika'da kaydedilen en yüksek sıcaklık. vanda station (1974)

    2 santigrad derece
    buzdolapları için tavsiye edilen sıcaklık.

    -39 santigrad derece
    civanın donma noktası.

    -89 santigrad derece
    dünya üzerinde kaydedilen en düşük sıcaklık. vostok station - antarktika (1983)

    -196 santigrad derece
    nitrojenin kaynama noktası.

    -205 santigrad derece
    uranüs yüzeyindeki ortalama sıcaklık.

    -210 santigrad derece
    nitrojenin donma noktası.

    -220 santigrad derece
    neptün yüzeyindeki ortalama sıcaklık.

    -229 santigrad derece
    plüton yüzeyindeki ortalama sıcaklık.

    -259 santigrad derece
    hidrojenin kaynama noktası.

    -269 santigrad derece
    sıvı helyumun kaynama noktası.

    -270 santigrad derece
    uzaydaki ortalama sıcaklık.

    -272 santigrad derece
    bilinen en soğuk ortam olan bumerang nebula'nın sıcaklığı.

    -272 santigrad derece
    helyumun donma noktası.

    -273,149999999 santigrad derece
    laboratuar ortamında üretilen en düşük sıcaklık. low temperature labratory - helsinki (1999)

    -273,15 santigrad derece
    sadece teorik olarak mümkün olan entropinin minimum değerine ulaştığı nokta. mutlak sıfır.

    kaynak: rasmussen college
    *** copy paste değil, alın teri.

  • sivas katliamı hakkında şunları söyleyen dallamaların fikir önderi, ibda-c'lilerin sevgilisi olan birinin ölmesi:

    "kendinen zuhur" şeklinde ortaya çıkan şanlı sivas kıyamından alınacak ne çok ders var herkes için! biz sadece çok azının altını çizebildik! sivas'taki "cuma’da ani zuhur"dan, son olarak altını çizmek istediğimiz husus şu: halk, hakkına sahip çıkıyor ve 70 yıldır kendisine hayatı zindan eden işgalci laiklere karşı "kısas"ın hayat veren soluğuna sığınıyor! artık tc'de hayat, yalnız müslümanlar için zor olmayacak, işgalci laikler için de zor olacak! sivas, sadece küçük bir haber! herkes safını doğru seçmekle mükellef! bizden söylemesi!"

    umarım haber doğrudur, bunun gibi biri dünyadan temizlenmiştir.

    edit: yukarıdaki söz mirzabeyoğlu tarafından değil, faruk akıncı denen taraf dergisi yazarı tarafından söylenmiş. taraf dergisi ise ibda-c denen örgütün yayın organı. bunu düzelttim.

    fikir adamı, sevgi dolu mütefekkir(!) mirzabeyoğlu'nun sözleri ise şöyle:

    "sağlam inşa ancak yıkmakla mümkündür (...) ihtilaller, meydandaki kalabalığın gürültüsünde değil, birkaç insanın kafasında ve kalbinde başlar (...) ruhi bir veridir ki, adam öldürmenin tasdik edici bir değeri vardır ve bu aynı zamanda doktrin bağlıları arasında, bunların inançlarını kuvvetlendiren bir çeşit ortak bağın meydana gelmesine yarar (...) düşmanınıza öyle vurun ki bir daha yerinden kalkamasın (...) hiçbir siyasi tasavvur, silahlı kuvvetlere veya bu kuvvetlerin bir kısmına gizli veya açık olarak intikal ettirilemezse, illegal bir harekete kalkışmak mümkün olamaz (...) gerçek bir insan, karnına bir mermi parçası isabet ettikten sonradır ki mutlu olur (...) askeri tekniği iyi öğrenmeye bakın..."

    yani bu adamın fikirleri tamamen türkiye cumhuriyeti'ni yıkmak, gerekirse silah zoru kullanmak ve kendi istediği düzeni getirmek üzerine. getirmek istediği düzen ise hiç öyle hoşgörü düzenine, adil bir düzene benzemiyor.

    özelden veya entryleri ile bunu övenler hangi kafadalar acaba?

    bu kişi hakkında oda tv'de yazılan yazıyı ve kaynakları da şurdan inceleyebilirsiniz.

  • türkiye cumhuriyeti cumhurbaşkanı'na hakaret etmek, açıkça suç işlemektir. bu suçtan kaçınmak için, söylediklerinizin afaki savurmalar değil, somut gerçeklikler olması gerekir.

    mesela, birinin iki farklı tarihteki beyanlarının tutarsız veya birbirine tamamen zıt olması, ya bu kişinin aklının yerinde olmadığına ya da bunların birinde yalan söylediğine dayanaktır. ve bu tutarsızlık ya da zıtlık, rahatlıkla ispatlanabilecek bir şeydir.

    mesela, öldürülmüş birinin arkasından sanki maktul bunu hak etmişçesine konuşmak, konuşan kişide (kanun dilini kullanıyorum) canavarca hislerin bulunduğu düşüncesini destekler.

    mesela, öldüren biri için "emri ben verdim" demek, çok açık bir şekilde azmettirme ikrarıdır. bu da öldürenle aynı cezai sorumluluğu gerektirir.

    bu örneklerin hiçbirinde hakaret bulunmamaktadır.

    yeter ki gündemi iyi takip edelim.

  • bu gözlemini de 1988 yılında yaptığı bir finlandiya gezisiyle perçinlemiş. amk kıyamet koptu lan o dönemden beri, sovyetler yıkıldı, berlin duvarı yıkıldı, iran-ırak savaşı bitti, abd ırak'a iki kere girdi, akp geldi, o gün daha doğmamış çocuklar hakkari'nin dağlarında ölmeye başladı. kuzey kore'nin devlet başkanı bile öldü lan, ama finlandiya illa ki aynı kalacak, çünkü engin ardıç en son o vakit gördü.

  • çok yanlış bir tutum.

    doğrusu ise, düşmanın karşısında içtimaya girip mıntıka temizliği yapmaya başlamak olmalıydı.

    yabancı komutanlara çay-kahve servisi yapıp lojmanlarının foseptiklerini de temizler, çocuklarına özel ders verirken karılarının şoförlüğünü yapardınız.

    aldığınız bu yüksek askeri eğitim karşısında afallayacak düşman topraklarınızdan hemen çekilir, siz de çift çarşıyla ödüllendirilirdiniz.

    afiyet olsun.

  • daha doğru düzgün telefonun olmadığı dönemde, okuma yazması olmayan deden baban geldi tutundu, 21. yüzyılda mı tutunamayacak insanlar!

    siz gelmeyin ulan ayılar demek istemiş. başka bir mevzusu yok.

  • obsesif bozukluk kişinin aklından geçen saçma sapan düşünceler, kompülsif bozukluk da bu düşüncelerin getirilerinden kurtulmak için akabinde yapılanlar efenim. ben yaşadım, biliyorum, o bakımdan. birkaç örnekle konuyu açıklayacağım şimdi sizlere. başlıyorum.

    ***

    ben sorunlu bir evlat idim. evliya sabırlı bir de annem vardı. hikayeledim burada fakat hala var. ama artık ben sorunlu değilim. neden? çünkü çözdüm ben olayı.

    ***

    şimdi en başlarda aklımdan şu şekil düşünceler geçiveriyordu. hakim olamıyordum kendime.
    "eğer annemi yatmadan kırk bir kere öpmezsem annem bu gece ölecek."

    yani bu derece ciddi bi şey geçiriyorsunuz aklınızdan, hem de kontrolünüz dışında geçiveriyor böyle. gidip paşa paşa öpüyordum. sonra rutine bağladım tabii. her gece yatmadan önce annem ölmesin diye gidip kırk bir kere öpüyordum annemi. çoğu kez abim dövüyordu öpücük törenini müteakiben; halbüse anlatsam anlamazdı ki, ben orada annemi kurtarıyordum sadece.

    böyle oya yapar olurdu, parmağına doladığı ipi çözerken "ay lanet evlat, deli midir manyak mıdır bıktım senden..." der, bazı bazı ağlardı. cefalı annem benim... neyse.

    bi sene filan öptüm heralde.

    muhabbet kuşu ölmesin diye her elime aldığımda üç kere göğsünden, üç kere gagasından öper, üç kere de sol kanadını açıp kapardım.

    babamı da yedi kere öpme kararı aldım sonra. de babam sinirli insandır laf aramızda. yedi mi, hayır. sonra onu öpmekten doğal koşullar sebebi ile vazgeçtim.

    hepsi için toptan güzel bir şey yapmaya karar verdim sonra sonra, her gece mutfak lambasını yedi kere açıp kaparsam ailecek kurtulacaktık. babam fark etti bunu da, her gece malum saatte gelip mutfağa oturmaya başladı. "patlatacaksın ampulü eşşolunun." diye kovaladı sonra bi gün. ben ne yaptım, alarmı kurup gece kalkıp yakıp söndürmeye başladım. böylece babamı atlatmış oluyordum.

    bunlar işin geyik tarafı tabii. her terliği sola çevirme, nefesini tutup bildiğin duaları okuma (morarabilir kişi bunu yaparken) ve gitgide bana fizyolojik olarak da zarar veren benzeri davranışlarım artınca...

    bir gün dedim ki;

    "lan eğer bir daha böyle yapmaya devam edersem, ailecek yarına çıkamayalım."

    o gün bu gündür yapmam hiç öyle. valla bu şekilde kurtuldum. tavsiye ederim.

  • yapılıp yapılamayacağını merak ettiğim hadise. misal atıyorum bulgaristan sınırına yollayalım insanımızı. her gün birer metre ileri gitsinler yavaştan. eğer birader hayırdır filan derlerse hemen "ne hayırdır ya biz zaten burdaydık olm" filan deriz. ölüm yok savaş yok. tsk beni general yapar mısın pls teşekkür ederim. taktikçiyiz.

  • parantez içinde komedyen yazmasa, insanların komedyen olduğunu anlamayacağı bir isim. acaba bunun için ekşi sözlük'e ne kadar para verdi? parayla bu işler çözülüyorsa parasını verelim mizahı bıraksın. yapmış olduğu işleri beğenen birilerinin olması, bu ülkeden bir şey olmayacağının göstergesidir. kendisine güleceğime duvara baksam "sıvacılar sıva yapar, yeter artık ahmet çakar" cümlesi aklıma gelir daha çok gülerim.