hesabın var mı? giriş yap

  • normaldir.

    insanlar o kadar nefret etti ki kızılaydan, kan vermeyi bile güvenli bulmuyorlar.

    ben düzenli kan bağışçısıyım, hala gidip kan veriyorum. vermek istemeyen arkadaşları ikna etmeye çalıştığımda bana "ben kan versem o kadar ihtiyaç sahibinden önce akp'li bir kalantorun akrabasına gider, daha kötüsü, katar'a satmayacaklarını nereden bileceğim" cevabı aldım.
    hak veriyor muyum? evet... kan ihtiyacının öneminin de farkındayım. ama kurumu rezil rüsva etmeseydiniz, kurumu birilerinin para kaçakçılığına alet etmeseydiniz bunlar olmazdı.

    beter olun diyeceğim de, size bir şey olmuyor. olan ihtiyaç sahibine oluyor. kızılay'ı bari temiz bıraksaydınız. orayı da kirletip lekelediniz. elinizin değdiği ve pislenmeyen tek bir şey yok.

    edit: bir yazar şunu attı.
    (bkz: kızılay'ın topladığı kanların yurtdışına satılması)
    kaynak

    yazıklar olsun.

  • bir ay kadar önce doktorun "bir haftayı tamamlaması bile imkansız" demesiyle allak bullak olmuştu beynim. dile kolay beş yıldır kanserle mücadele ediyordu, ediyorduk. bu süre zarfında iki büyük enfeksiyonu dahi alt etti. benim gülüm, meleğim herşeyi atlatacak yeneceğiz bu illeti diyordum. fakat yenemedi. doktorun inadına iki hafta daha bırakmadı beni. son dört gün yoğun bakımda solunum cihazına bağlıydı, kendinde değildi. hergün görüşme saatinde başında onu ne kadar sevdiğimi söyledim gözyaşları içinde. duymadı beni.
    kaybettiğim gün yanına gittiğimde gözleri açıktı. çok umutlandım, içim kıpır kıpır oldu. uzun uzun konuştum onunla, gözleriyle tasdikledi beni yada bana öyle geldi. meğer vedalaşıyormuşuz. bilemedim.
    gece yarısı evde kendi kendime yarın neler anlatacağımı düşünürken telefonum çaldı. sonrası yıkım...
    bugün meleğimin uçmağa varışının ondördüncü günü.
    sana anlatacak çok şeyim birikti birtanem.
    derdimi senden başka kime dökebilirim.
    yarım kalmamı anlatacağım sana...
    yetim kalmamı...
    çok özledim...
    çok özledim..

  • bu, doğrudan sisteme bir saldırıdır. toplumun düzeni için olması gerekli istisnaları istismar etmek, kendini sistemin üstünde görmektir. sonucu, sisteme olan güvenin kaybıdır. bu ruh hastalığı son 20 yıldır çok arttı.

    tıpkı zamanında ambulans tutan iş adamları gibi ama bu daha kötü, eğlence, ruhunu tatmin için yapılıyor.

    edit: bazı yazarlar "olması gereken istisna" ifadesinden kişilere özel istisna anlamışlar. burada sözü geçen istisna "rutin kuralların istisnası"dır, yani doğrudan görevin gerektirdiği ve görevinin bulunması ile sınırlı olarak polis, itfaiye ve ambulanslara tanınan trafik kuralı istisnasıdır. istismar etmek ise arabasına düdük taktırıp insanların kurallara saygısını istismar etmektir.

    edit: etik anlayışımca milletvekili olmak da bir istisna değildir. trafikte millet ne kadar hakka sahipse vekili de o kadar hakka sahip olmalıdır.

  • alkol alınımının tavan olduğu, günahın envayi çeşidinin işlendiği güzel ülkemde bir tek birlik halinde dışlanmış günahtır. neden olduğunu anlamam. kimseye neden yemiyorsun demem de, diğer günahlar dert değil bir bu mu dert derim. adama bakıyorsun; alkol var, zina desen gırla, yalan söyler, ticarette harama el uzatır.... liste uzar gider. söz konusu domuz eti olduğunda bütün bu adamlar ağız birliği eder. günah! e diğerleri ne? bu kadarı bana iki yüzlülük gelir.
    büdüt:yanlış anlayanlara, i levye domuz eti!

  • - anam avradım olsun ki doğru söylüyorum... bak bacımı siksinler yalansa...
    - hoop bacıyı karıştırma...
    - sana nooluyo lan?!!

  • kimileri bu güzel ve faydalı aktivite için "depresyon belirtisi" der. evet olabilir de nitekim. bana göre depresyondan çıkmak için en güzel terapilerden biri. (bir de temizlik yapmak var)
    mütemadiyen kış aylarında girmiş olduğum depresyondan bu sene de örgü örerek çıkmayı planladım ve işe koyuldum.

    malzemeleri tedarik ettim. 4mm şişler ve 1 adet renkli yumak, (devamı tüm bulabildiğim artık yünlerle gelecek)
    sonra ne öreceğime karar verdim. içimden battaniye örmek geldi. ama kocaman bir battaniye gözümde büyüdüğü için küçük kareler halinde örerek sonradan birleştirmeye karar verdim. hem küçük parçaları bitirdiğimde "oh bu da bitti" diyerek mutlu olacaktım hem de her bir karede ayrı bir öyküm olacaktı. misal şimdiye kadar 4 dilim ördüm.

    1.karede; bir işe başlamakta ne kadar zorlandığımı anlattım. (sürekli ters - haraşo örgü)
    2.karede; yeni başlangıçlarda motivasyonumun çabuk düşüp, çabuk yükseldiğini ve bunun böyle bir müddet devam ettiğini anlattım. (1 ters 1 düz - lastik örgü)
    3.karede; işler iyi gitmeye başladığında çıkan ufak tefek sorunların görmezden gelinebileceğini, bunların hayatın tuzu biberi olacağını anlattım. (3 düz 1 ters - yalancı selanik örgü)
    4.karede; bazen bir şeyler güzel başlar gibi olur, sonra bir engel çıkar, sonra iyi olan şeylerde kötü gitmeye başlar ama sonra illaki kötü şeyler de iyiye gidecektir.(1.sıra, sıra sonuna kadar, 1 ilmek düz 1 ilmek ters sonra 2. ve sonraki sıralarda düz ilmekleri ters, ters ilmekler düz - pirinç örgü)

    işte böyle sevgili gönül dostları. hesaplarıma göre ideal battaniyeme ulaşmak için yaklaşık 500 kare örmüş olmam lazım. ilerleyen karelerde savaşların kötülüğü, sigaranın zararlarını ve diğer sosyal yaralara da yer vermeyi düşünüyorum. son karede de bayrağa seslenicem.

  • rusya'daki yatırımlara devam edeceğiz dediği açıklamadır. başlarım sizin manipülasyonunuza. ayrıca açıklama yaptığı yere uygun bir tonla anlatmış konuyu, her zaman yapılan işler.

    başlığın sahibi troll zaten.

  • kullanılması gereken izdiham.

    at ışidın üstüne helikopterle 1 ton baklava, aç sınır kapısını, sal bu görgüsüzleri üstlerine.

    bak nasıl yok oluyor ışid