hesabın var mı? giriş yap

  • okuyunca nasıl bir yokluk içinde okuduğuma şaşırtan yazıdır.
    biz de kızlı erkekli oturduk ama hiç bir kız gelip kucağıma oturmadı. demek sorun sadece bizim lisedeydi.
    karşılıklı münazaralar yaptık, fikirlerini dinledik, fikirlerimizi çarpıştırdık. beraber ders çalıştık, ders dinledik, ders astık.
    okuldan kaçıp dönercide 1.5 porsiyon döner yedik, sinemaya gittik güldük muhabbet ettik.
    bazen karşılıklı futbol oynadık, kavga ettik, beraber sevdik, sevdiğimizi müzikleri bir kulaklıkla dinledik.
    bak bu kitap çok güzel diyerek birbirimize kitaplarımızı paylaştık, bazen de gençliğin verdiği heyecanla ağzımızdan tükürükler saçarak kavga ettik fikir ayrılıklarımız yüzünden.
    birbirimizi güzel/yakışıklı bulduk, aşık olduk.
    kadın ya da erkek hepsinin birer adı vardı hepsi birer bireydi başta.
    fikirleri, hayalleri, hedefleri olan kızlar tıpkı erkekler gibi. evet hiç biri kucağıma oturmadı ne yazık ki.

  • sdp il binasında yakalanmıştır. kendisini hem polise sdp flamasıyla molotof atıp hem de doğruca il binasına gittiği için kutluyorum. kahraman polisimizi hiç uğraştırmamıştır.

  • bizim gibi eğitim seviyesi düşük toplumlarda fanatizm olmayan sporlar tutmaz. adam fener cimbom kavgası gibi kavga vermeyecek, uğrunda içinde çoluk çocuk olan metrobüsü ateşe vermeyecekse o spora spor demez. ne zaman ki bu spor için öfkeli bir mclaren taraftarı sokakta gördüğü bir ferrariyi ateşe verir, o gün tutar bu spor.

  • tam da türk milletine özgü bir durumdur.

    adamlar kurtuluş savaşı'nı padişah ve osmanlı için vermişler (cumhuriyet'in c'si bile gündemde değildi), sonrasında cumhuriyet kurulmuş, halka seçme ve seçilme hakkı verilmiş.

    ama yıllar sonra söylenen hep aynı türkü: tek partili dönemde diktatörlük vardı. amın oğlu sanki o güne kadar çok partili demokratik bir ortamdaydık da, bir anda mı geldi diktatörlük. geçiş dönemi işte.

    aynı amın oğluna sorsan osmanlı'yı geri getirmek ister ama lafa gelince tek partili dönem.

    tek parti siksin sizi aq.

  • çocuklar açısından hiç hoş olmasa da sorumlusu yine annedir. sen karara istinaden güzellikle çocukları versen ne onlar yıpranır ne de sen.

    ed: fikrime istinaden birkaç mal beyanda bulunup mesaj kutumu kalabalık etmiş, tek tek uğraşmayacağım.
    ben fikrimi burda yazdım, siz de bana mesaj atana kadar yazın zira ben okumuyorum mesajlarınızı da.

  • neden gitar çalan erkeklerden daha çok hoşlandığımız veya basketbol takımındaki erkeklerin neden kızlar tarafından daha çok beğenildiği gibi durumlara beynimde makul mantıklı kabul edilebilir bir açıklama sunduğundan, elimden düşürmeden metroda otobüste amfide okuyup bir de üstüne başlığı yüzünden gelenin geçenin kötü bakışlarına maruz kalmama sebep olan gene de muhteşem kitap...

  • birinci dunya savasi'nda basra korfezi'nden yapilan cikarma sayesinde arap yarimadasinda turk yonetimine son verme amaci guden ingiliz politikasini uygulamak amaci ile, cikarma yeri olan shatt al arab'dan [iranlilar buna arvandrud diyor, derler kendi topraklari] bagdat'a gonderilen birliklerin komutanidir.

    cikarmanin ilk zamanlarinda, kaydadeger bir turk direnisi ile karsilasmadan kaleleri ele gecirip basarili bir sekilde arap yarimadasi'nin icerisine dogru ilerlemis fakat her ilerledigi kilometrede, ikmal bolgelerinden de uzaklastigi icin sonuc olarak bir kac ay icerisinde elindeki asker sayisi hastalik, batakliklar [dolayisi ile sivrisinekler ve sitma] ve asiri sicak yuzunden yariya dusmus ve bolgedeki on uc bin turk askerine otuz bin yeni askerin daha takviye edilecegini ogrendigi icin [ki bu sirada elinde savasabilecek adam sayisi dortbinbesyuzdur] geri cekilmeye karar vermistir. ote yandan, askerleri tamamen bitkin, cephane ve yiyecek sikintisi icerisinde oldugundan, en guvenli yer olan cikarma noktasina donemeyeceklerine karar vermis [daha sonra askerlerinin basina gelecekleri bilse, gozunu kirpmadan bunu yapmaya calisirdi oysa ki] ve kut ul amare'de kamp kurma karari alir. kut ul amare uc tarafi nehir ile cevrelenmis bir burundur. bu yuzden dogudan gelen turk ordusu, ingiliz birliklerini burada nehir ile kendileri arasinda kelimenin gercek anlami ile kistirir ve kacacak yer birakmazlar, ote yandan kendileri de iceri giremezler. boylece karsilikli bir guc dengesi olusur ve her iki taraf da sikisir. bu asamada ingilizler'in bu birlikleri kurtarmak icin gonderdigi tum yardim birlikleri yok edilir [ki savas sonuna dogru yirmiucbin kisilik kayip demektir] havadan yapilan parasut destegi ise indirilen paketlerin nehre dusmeleri sebebi ile kistirilmis olan ingiliz birliklerini ikmal etmeye yetmez.

    son care olarak kendisi de yuksek atesten muzdarip olan charles townshend'in aklina birliklerin serbest birakilmasina karsilik para onerilmesi fikri gelir, londra iki milyon pound odenmesini hatta pazarlik yapilmasi durumunda bu miktarin da uzerine cikilmasini onaylar fakat bu teklif reddedilir. david fromkin bu parayi reddedenin bizzat enver pasa oldugunu yaziyor, baska kaynaklarda ise kusatmayi yapan halil pasa deniyor, ayrintisini bilemiyorum.

    baska caresi kalmayan charles townshend tum silahlarini yok ederek teslim olur, istanbul'a gonderilir ve olene kadar luks icerisinde yasar fakat askerlerini cok farkli bir son beklemektedir, yuruyerek once bagdat'a sonra da anadolu'ya gonderilirler sag kalabilenler demiryolu insaatlarinda calistirilir, savas sonrasinda cok azi hayatta kalabilmistir.

    bu olaylar sonucu osmanli imparatorlugu ve dolayisi ile turkiye arap yarimadasi'ni elinden kaybeder [hic misak-i milli demeyin, misak-i milli sinirlardi disinda kalan topraklar icin turkiye cumhuriyeti'nin ugras verdigi bilinen bir gercektir] , kala kala elinde soyadi kut olan aileler kalir.

  • yıllardır özel gün ve haftalara mesafeli duruşumuz gün itibariyle değişime uğradı. 22 yıllık sevgilim ve dahi 16 yıllık kocam, bu sabah şaşırttı beni.

    canım benim, sabahın altısında kalkmış, kahvaltı için çayı demlemiş, masayı hazırlamış ve bize kaşarlı sucuklu tost yapmış. masada bir gül eksik. sabah karga bokunu yemeden nerden bulsun adam gülü değil mi ama? laf.

    neyse tost yapmış. yapmış ama; çıkarmış bir kangal sucuk, bir paket kaşar. doldurmuş içine doldurmuş malzemeyi elinin ayarını sevdiğim. basmış tereyağını. yarısını yakmış, yarısını söndürmüş. böyle yıvış yıvış mı desem, çiğ mi desem, yanık mı desem? mutfak desen savaş alanı gibi. bir tost için 20 ayrı mutfak eşyası yağa banıp çıkar mı? çıkmış anacım, çıkmııış. mutfağın ağzına sıçmış mı seninki, afedersin sıçmış bırakmış. yani bi kıçı kırık sucuklu kaşarlı tost için sabah sabah...

    öhöm. evet ne diyordum; bu sevgililer gününde kocam sürpriz yapmış sabahın körü, kedi canını onun. kedi canını da, sanırım 22 yıl çok uzun bir zaman.

    oha 10 yıl geçmiş editi : az önce aradı "turna balığı aldım üf süper, kızartırız akşama ha ne dersin?" diyor. sevgililer günü içinmiş. dev seviyorum ;)

  • eser yenerler espri algoritması: biri eser’e bir cümle kurar, eser de bu cümleyi soru cümlesi haline getirip espri yaptığı sanar.
    örnek:
    x: abi yakıyorsun
    eser:yakıyor muyum?hahaha
    komik olmayan zatın showu.