hesabın var mı? giriş yap

  • + ya bu elbiseye o kadar para verip aldım ama küçük geliyor bana. fermuarı kapanmıyor! kıçım başım gözüküyor. oysa ne hayallerim vardı....
    - senin hayallerinin bittiği yerde benimkiler başladı...

  • bi kaç gün önceki bir bölümünde büyükbabasının anlattığı hikaye ile hitap ettiği yaş aralığının sanılanın aksine oldukça geniş olduğunu kanıtlamıştır, hikayeyi anlatayım da tam olsun:

    ben kendi yolumda yürürken bir gün çok güzel bir kızla karşılaştım, ve ona bundan sonra yola birlikte devam etmeyi teklif ettim ve birlikte yürümeye başladık, yol arkadaşım ve ben hiç bir zaman yolun dümdüz olmayacağını biliyorduk, ve karşılaştığımız çukur ve tümseklerde hep birbirimize destek olduk, bir süre sonra yolumuzda bir kız çocuğu eşlik etti bize, kendi yol arkadaşını bulup onunla yürümeye başlayana dek
    sonra bir gün yol arkadaşım topallamaya başladı, ayakkabısına bir çakıl taşı girmişti, hepimiz onun ayakkabısındaki taşı çıkarmak için çok uğraştık ama bi türlü olmadı taş artık yürümesine engel olunca bir elma ağacının dibinde dinlenmeye başladı ve bana onu orda bırakmamı ve yoluma devam etmemi söyledi, başka seçeneğim olmadığı için onu orda bırakmayı kabul etmek zorunda kaldım ve yoluma benim de ayağıma bir taş girinceye kadar devam ediyorum, yol arkadaşımın yokluğunu ve desteğini o kadar çok hissediyorumki, keşke birlikte yürüdüğümüz zamanlarda ona varlığının önemini anlatsaydım diyorum

    sekiz yaşında ve aşıksanız hayat ne kadar güzel di mi?

  • cok iyi olmayin kirilirsiniz.

    cok comert olmayin batarsiniz kimse sizi dusunmez.

    cok duyarli olmayin kullanilirsiniz.

    cok acik sozlu olmayin yalniz kalirsiniz

    cok durust davranmayin aldatilirsiniz.

    cok gulmeyin ciddiye alinmazsiniz.

    buyukler size bir sey diyorsa ilerde mutlaka o olacaktir. aklinizin bir kosesine koyun.

    simdi yakmadan kendinizi usulca yasamaya bakin.

  • özellikle film izlerken biz farkına varmasak da çok işimize yarayan bir kavramdır. belli bir noktada inançsızlığımızı askıya almaya razı olmazsak, yani hikayenin dayandığı bazı gerçek dışı / fantastik önermeleri doğru kabul etme konusunda hikayecinin bize sunduğu kontrata imzayı basmazsak, tüm film bize deli saçması, abuk sabuk gelecektir. o zaman film boyunca iki dakkada bir 'ama zaman yolculuğu diye bişey yoktur ki', 'ama adam ordan düşse ölürdü', vs diye soylenip dururuz, filmi senaristin/yonetmenin arzu ettigi niyetlerle degil, komedi niyetine izleriz*. seyredenleri inancsizliklarini askiya almaya bir filmin ilk dakikalari icinde ikna etmek zorundadir filmciler. bu yuzden film jenerikleri onemlidir, sizi hemen bir havaya sokarlar. filme gec girdiginizde o havaya girememeniz ve filmi cok begenenlere karsilik sizin 'ne lavuk filmdi be, oyle sey mi olur bidi bidi' diye konusmaniz cok muhtemeldir. profesyonel seyirci*** inancsizligi askiya alma konusunda cok antrenmanlidir, zaman zaman kahvaltıdan once bes adet inanilmaz seye birden inandıkları görülür (bkz: lewis carroll). prodüksiyon/hikaye cok basarili olmasa bile inancsizligi askiya almakta tereddüt etmeyiz. cocukken oyle miydi ya? henuz film izlemede profesyonellesmemisken, izledigimiz filmlere seyirci kalmayi beceremezken annemize sordugumuz 'niye su oldu, karakter niye gitti' sorularina annemizin verdigi film olmazdi yanıtı bunun göstergesidir.

  • türkçe'ye gürültü azaltma olarak çevrilebilecek bir havacılık terimi. uçakların yarattığı gürültünün, insan sağlığına olan etkisini azaltmak için ortaya atılmış bir düşüncedir. malumunuz, gürültünün insan sağlığı üzerinde uyku bozukluğundan strese, baş ağrısından öğrenme bozukluklarına kadar fiziksel ve psikolojik bir çok olumsuz etkisi vardır.

    uluslararası sivil havacılık kuruluşu, yani kısaca icao, 1970'lerin başlarında bu konuya eğilerek uçaklar için bazı kısıtlamalar getirmeye karar vermiş. bunu da havacılık anayasası diyebileceğimiz "annex"lerinin 16. bölümüne, yani environmental protection kısmına eklemiş. bu kısımda, uçak üreticilerinin (airbus, boeing vs.), uçaklardan çıkan sesin azaltılması için alması gereken önlemleri, desibel seviyelerini vs. belirtmiş; sadece üreticilerle sınırlı kalmayıp, kullanıcılara da kısıtlamalar getirerek, uçuş esnasında uyulacak prosedürler ile uçak üreticileri tarafından azaltılmış ama tabi ki hala rahatsız edici seviyede olan gürültünün çevreyi minimum düzeyde rahatsız etmesi için bazı kullanım teknikleri geliştirmiştir. çalışmalar bununla bitmemiş, yıllar geçtikçe gelişen teknolojiyle birlikte kısıtlamalar daha da artmış, üreticileri daha da sessiz uçaklar üretmeye zorlamış, eski gürültücü uçakların yerini daha çevre dostu ve daha az gürültülü uçaklar almıştır ve almaya devam etmektedir. evet, uçaklar hala çok gürültülü ama savaş uçaklarının eski dizayn motorlarıyla kıyasladığımızda farkı çok rahat görebiliriz (duyabiliriz?). mesela şu an kullanımdaki en büyük motor olan boeing 777'nin ge90-115b motoru, bir f-16'dan daha az gürültücüdür. hatta en çok gürültü çıkaran boeing 747-200'ün jt9d-3a motorları bile (4 tane olmasından dolayı) f-16 ile yarışamaz.

    bunun yanında, hava limanlarının lokasyonu da bir başka etkendir. şehrin içinde bulunan havalimanları (örn. istanbul atatürk, kayseri erkilet, new york jfk ve la guardia, tokyo haneda), gürültü etkisinin en şiddetli hissedilebileceği yerlerdir. yapıldığı vakit şehrin içinde olmasa da, geçen yıllarla birlikte şehrin içinde kalmaları da hayatın bir gerçeğidir. bu yüzden yeni inşa edilen hava limanları mümkün mertebe şehir hayatının etkilenmeyeceği, uzak yerlere inşa edilir. 3. hava limanı buna bir örnektir.

    kullanıcıların (thy, lufthansa, emirates vs.) uyması gereken prosedürlerden bahsedelim biraz da.

    uçakların yarattığı gürültünün çevreyi en çok rahatsız ettiği uçuş safhası, kalkış ve iniş safhalarıdır. çünkü bu safhalar uçağın yere, dolayısıyla insanlara en yakın olduğu zamandır. bundan dolayı, kalkış ve inişler için bazı prosedürler geliştirilmiştir uçakların kullanımı için. kalkış safhası için kullanılmak üzere icao iki tane prosedür geliştirmiştir. nadp1 ve nadp2 (noise abatement departure procedure) bu prosedürler, uçağın en çok güç ürettiği, dolayısıyla en çok gürültü çıkardığı kalkış safhasında, kalkış takatinin (take off power) hangi irtifada kesilmesi ve tırmanış takatine (climb power) ne zaman geçilmesi hakkında kullanıcıların uyması gereken, detaylarından yazıyı fazlaca uzatacağı için burada bahsetmeyeceğim kurallardan bahseder. kısaca açıklayacak olursam, uçağın emniyetli bir irtifayı almasını müteakip, kalkış takati hemen azaltılır, çevreye daha fazla gürültü yaymaması için. bunu yolcu olarak siz de çok kere tecrübe etmişsinizdir. kalkıştan yaklaşık 20-30 saniye sonra motordan gelen seste bir değişim, kalkış takatinin yarattığı ivmenin azaldığını hissedersiniz. işte bu, bahsettiğim gürültü prosedüründen dolayıdır. uçak artık kalkmıştır ve maksimum takate ihtiyaç kalmamıştır, o halde insanları daha fazla rahatsız etmeye gerek yoktur. takat, uçağın tırmanması için yeterli olan bir seviyeye çekilir. nadir bir uygulamaya örnek verecek olursam, almanya'daki bir çok hava limanı hava karardıktan sonra kepenkleri kapatır insanların rahat uyuyabilmeleri için. bu hava limanlarına sadece acil bir durum varsa inebilirsiniz. bazı hava limanları da belli uçak tiplerinin inişine müsaade etmez.

    yerde ise, auxiliary power unit (apu) dediğimiz yedek güç ünitesi, motorlar çalışmadığı zaman uçağa elektrik ve havalandırma sağlar. bu meret neredeyse bir motor kadar gürültücü olduğu ve yerdeki bir çok uçak da bu aleti aynı vakitte kullandığı için, topluca çıkan bu gürültü hava limanında aşırı bir gürültüye sebep olur. bu yüzden, bu aletin çalışma zamanı da kısıtlanmıştır. her uçak park yerinden hareket etmeden belli bir süre öncesinde (örn. 10 dakika) apu çalıştırır. eğer aşırı sıcak ya da soğuk ya da harici güç kaynağının bulunmaması gibi ekstrem bir durum yoksa tabi. inişten sonra da park yerinde motorların durmasını müteakiben bir kaç dakika içinde de kapatılır.

    iniş için alınan önlemler ise, çoğunlukla şehrin ya da şehir çok büyükse, hassas bölgelerin (hastane, okul, hükümet binaları vs.) üzerinden uçmamak, uçulmak zorunda ise de belli bir irtifanın altına inmemek, iniş takımlarını ve flapları mümkün olan en geç vakitte koymak şeklinde olur. amsterdam bu konuda bir örnektir. hava limanı bilgi kartlarında pilotun iniş takımını hangi irtifada koyması gerektiğine kadar detaylı bir şekilde belirtmiş adamlar. bu kurallara uymayan uçaklar, hava limanı çevresine yerleştirilmiş gürültü sensörlerine takılır ve şirketler bundan dolayı yüklü miktarda ceza öderler. zürih hava limanı bu durumu bir gelir kapısı haline getirmiştir :) bu konuda bildiğim en hassas meydan ise nice hava limanıdır. şehirde ikamet eden ultra zengin jet sosyetenin hassas kulakcağızlarının zarar görmemesi için şehrin üzerinden uçmak kesinlikle yasaktır. fransız sivil havacılık otoritesi, bu yasağı delen iki pilota, fransız hava sahasına girmeme cezası vererek ilginç bir uygulamaya imza atmıştır.

    velhasıl, havacılık sektörü insan hayatını kolaylaştırmanın yanında, insan hayatına verdiği zararı minimuma indirmek için de sürekli çalışmaktadır. herkese emniyetli uçuşlar.

  • fenalık geçiren kıza geçmiş olsun ama içindeki diğer 253 yolcuya daha bi geçmiş olsun. hani uçak 7 saat istanbul üzerinde tur atacağına kuzey kutbuna ne biliyim en azından bir svalbard’a falan gidip gelseydi keşke yani empati yapıyorum 7 saat boyunca devasa bi tenekenin içinde sürekli bağcılar, gaziosmanpaşa esenler manzarasına tepeden maruz kalıyorsun..ne zor bi imtihan. uçaktaki yolcuların hepsi ekmeğe falan bastı herhalde kuran yırttılar başka açıklaması yok. geçmiş olsun yine.

  • iki çok çarpıcı cümle içeren konuşmanın yer aldığı video:

    "aslında bayağı kontrollü gidiliyordu ama umre işi mahvetti."

    "söylendiği gibi yüzlerde değil artık, binleri buldu vakalar."

    hepimize geçmiş olsun.

  • milyon yılın taşak geçmesiymiş.. sen bosch’u şark kurnazı merdivenaltı telefon tamircisi sandın heralde. adamlar bina teknolojisinden yazılıma, elektrikli arabadan endüstriyel teknolojiye, tren raylarının aşırı ısınmasına bulduğu çözümden güneş enerjisine kadar her şeyin içinde. kalkmışsın diyorsun ki baktılar aşı tutmadı şimdi bunu deniyorlar. alıştınız burda yerli üreticiler tarafından silkilmeye tabi. herif oturduğu yerden boşa salladı ya la.

  • bir sonraki boş metrobüs için bekleyen ön sıranın kurduğu barajı, real madridler barcelonalar kuramadı.

  • her icraatı için her yerde hesap sorabiliyorsunuz. şeffaf adam.

    dışarıdan bakınca olaylardan bihaber sanıyorsunuz ama öyle değil.

    "sabri üçlü cektirince iyi melo cektirince mi kötü" çatoooonk diye geçirmiş.

    "engin takım oyuncusu değil. neden kadro disi olduğunu demeçlerinden görebilirsiniz" çatırt.

    "hala futboldan anlamıyorum. sadece izliyorum teknik islere karışmıyorum." çok güzel.

    "teknik direktörlerin istemediği oyuncuları asla almadık." güzel.

    "sabri'yi seviyorum ama oynamasını sağlayamam" helal.

    şahsım adına konuşuyorum. medyanın gazıyla son zamanlarda ufaktan soru işaretleri oluşturmuştu kafamda ama şu an benim mütevazı destegimi tekrardan almıştır.

    umarım aday olur, güçlü bi kadroyla tekrar baskan olursun.

  • yeni yikanmis, yumos kokulu, tertemiz carsaf ve yorgana gomulup yine ayni temiz/mis kokulu pijamalardan giyinmis vaziyette uykuya dalmaya hazirlanmak. tam porsiyon kuzuyum yeminle, misil misil uyurum, beni kimse tutamaz.