hesabın var mı? giriş yap

  • kadinin yuzunde morluklar, sislikler varken g.t lalesinin birisi cikip erkege siddet filan basligi yazmis. bu ulkenin mali bitmez.

  • henry bi dur allasen biz ıslak imzalı tutanakları nasıl koruyabilirizin peşindeyiz. 15 mayıstan sonra gel konuşalım.

  • 1 dakika bile düşünmeden satardım. dünyaya bir daha mı geleceğim. seçme şansım olmadığı bir ülkede doğdum. satıştan gelen parayla almanya’ya gider coğrafi kaderimi değiştirirdim.

  • kendimi suçlu hissettiğimden yaptığım öneri. destek görürse de çok mutlu olurum.

    dün orada o kadar çevik kuvvet bulunmasının nedeni biz beşiktaş taraftarı'nın ve rakip bursaspor taraftarı'nın arasındaki yıllardan beri süren husumet. bizi birbirimizden korumak için gelenler şehit oldu dün gece. makam sahipleri suçlu hissetmiyor, biz hissedelim.

    tüm beşiktaş ve bursaspor taraftarı tribünde birlikte otursun vodafone arena'daki bu maçta. hiçbir polis mesaisini bu maç için harcamasın. hem bilet gelirleri polisimize aktarılsın hem de şehit olan polislerimiz bir hiç uğruna değil, bizim dostluğumuzu tesis uğruna şehit olmuş olsun.

    bunu ulaştırabileceğim, yönetimden tanıdığım kimse yok. tek elimden gelen burada başlık açmak. belki bunu birilerinin görmesini sağlayabiliriz. biz de böylece bu suçluluk duygusundan biraz olsun kurtulmuş oluruz.

  • bakın, lütfen kulak verin bana:

    ak parti'ye oy verdiğini bildiğiniz, emin olduğunuz insanlar ortalama 3 ay içerisinde ağlayıp sızlanmaya ve muhtemelen sizden para istemeye başlayacaklar.

    bu durumda ne yapacağınız önemli:

    benim tavsiyem sakın ola seçimlerini eleştirmeyin. siz de zor durumda olduğunuzu söyleyin, yardımcı olamayacağınızı ifade edin. daha iyi olacak inşallah deyin. ama dalga geçer gibi değil. gerçekten inanarak...

    bu insanların karşısında bir blok olmayın, birleşmesinler. yavaş yavaş kendilerini tüketsinler, birbirlerinden uzakkaşsınlar. kayıtsız kalın.

    hiçbir şekilde siyasi bir tartışmaya girmeyin, fikirlerinizi sorarlarsa "ben bu işlerden pek anlamıyorum." deyin geçin.

    doğru bildiğimizi söylemek işe yaramadı. artık bu insanlarla konuşmayalım, kulaklarımızı da tıkayalım.

  • bugün eyüp can tarafından hürriyet teki köşesinde anılmış talihsiz küçük çocuk.

    olayın gerçekleştiği 1993 şubatında 20 li yaşlarında hayata her gün degisen açıyla bakan bir insan olarak haberi okudugumu bugunku yazı sonrasında hatırladım ve butun günüm tam anlamıyla bok oldu. once o güne gittim o haberi okudugum kucuk millyet gazetesi haberini buldum.arka sayfalara sıkısmıs o haber sozkonusu bir turk cocugu olmadıgı icin kucucuk bir kosede gizli kalmıştı.o günkü " oha lan olaya bak" tepkimi ise bugun ile o gunku dobrovski arasındaki ruhi degisimin gostergesi olarak kabul ediyorum.

    http://gazetearsivi.milliyet.com.tr/…siv/1993/02/23

    haberi bulmak icin "bulger" yazmanızı tavsiye ederim.

    peki ne degisti ; 17 yıl once olan ve o günkü haberi okuyup gecen kisi ile bugun aynı haber nedeni ile kabus yasayan kisinin aynı kişi olmasını nasıl izah edebiliriz.o donemlerde 20 li yaslarda degil de 10 lu yaslarda olsaydım nasıl tepki verirdim boyle bir habere? bütün bunları düşündükten sonra yaşta olgunlugun bakış açısında da kendini gösterdiğini düşündüm.

    o iki cocuk ,bütün bu tekrar burda yazamayacagım vahsetleri yapan 10 yasındaki cocuklar.onlar bu cocukca oyunu (!) uyguladıkları minik james icin empati hissedemedikleri icin devam etmis olabilirlermi.james in o sevimli yuzu degistikce sekli bozuldukca organları parcalandıkca yaptıklarının hata oldugunun farkına varmamaları nasıl bir ruh halinin gostergesidir.

    bu iki cocuk bu olaydan 8 yıl sonra tahliye edildiler ve ingiliz adaleti bugunlerde bizimde üzerinde tartıştığımız konuyu tıpkı siirt teki olay gibi çocukların böyle bir olayı tekrar gerçekleştirmeyecekleri yönündeki kesin kanaati sonucunda bu yargıya vardı.peki adalet bu mudur suçlunun topluma kazandırılmasımıdır? kaybedilenler ? öfkeler ? gözyaşları? ilk atılan dan 4 saat sonrasında mahkeme salonuna yetiştirilen ve bu cocukların omur boyu hapis yatması gerektigini soyleyen 300.000 imza nerde ?

    peki bizde ne olacak.doldurulan sayfalarca entry, kusulan bu kadar öfke ne farkettirecek.o siirtli miniklerin durumu degisecekmi peki anne ve babalarının durumu? magdur anne baba o bolge de 6 yıl sonra suclu anne baba da olabilirdi veya olayı yapan cocuklar belki 6 yıl once buna benzer bir olayın esiginden döndü.

    sözün özü bu durum hic birseyi degistirmeyecek.ne sonucunu ne de benim bu olayı gerceklestiren cocuklara olan öfkemi.ne de o alışveriş merkezinde o belki bir kac saniyelik dalgınlık sonrası 2 cocuga aldanıp elinden tutarak goturulen james in son resmini.

    http://en.wikipedia.org/wiki/file:bulger_cctv.jpg

    artık 17 yıl onceki gibi bakamıyorum bu haberlere. 5 yasında herseye inanan bir oglum ve bu yuzden o yetiskin oluncaya kadar atamadıgım korkularım var...

    dünya ne pis yermişsin sen.

  • turkiye'den yunan adalarindan birine gelen kacak motordan inerken sirilsiklam olan bir aileyi calistigimiz odaya aldilar dun. birisi yasli bir anne, uc genc kadin, iki cocuk, ve bir genc adam, sonradan anlattilar, o da evin tek oglu, cocuklar buyuk ablasinin. adam uyusturucu bagimlisi oldugu icin bosanmislar.

    coculklar 5 ve 6 yaslarinda, bir kiz bir oglan, tir tir titriyorlar. hepsine ic camasirina kadar giysi bulmamiz gerekiyor. cocuklar coraplarini ayakkabilarimi cikariyorlar, cocuklara giysi ve ayakkabi hemen buluyoruz, sorun kadinlarda ozellikle yasli annede. elbise gonderenlerin arasinda onlarin giyinme stilini dusunen olmamis. yasli kadina pembe pelus bir palto buluyoruz. evet cirkin ama en azindan biraz uzun ve bol. onlari giydirmemiz cok uzun suruyor, ama sonunda eski islak elbiserini odanin artasina birakip gidiyorlar.

    ama daha sonra teker teker gelip eski islak elbiseri geri istiyorlar, elbiselerin birinin cebinde kalan bir seye ihtiyaclari var ve onu bulmalari gerekiyor. bizler bu arada nijerjali bir gurup kadin ve erkegi giydirmege calisiyoruz, oda kucuk, gelen gurup buyuk, erkeklerin ayaklarina ayakkabi bulamiyoruz, elimizdeki erkek ceketleri de onlara gore kucuk. afganistanli kadinlar aglamakli, kocaman nijerjalilarin arasindan suzuluyor, odanin arkasindaki elbiselini biraktiklari bolgeye girmeye calisiyorlar. fransiz gonullu franchie onlara kiziyor, onlari bagirarak disariya cikariyor. boyunlarini bukup geri gidiyorlar, ama bir muddet sonra gene geliyorlar. dillerini bildigim icin olmali benimle konusmak istiyorlar. yok, bulamiyoruz eski elbiselerinizi, atmis olmalilar burada degil, diyorum ama, sesim tiz mi cikiyor yoksa? kadinin yuzundeki ifade icime kaziniyor, ama yapacak birsey yok, odada bir suru islak nijeryali var, onlara kuru elbise bulmak lazim.

    herkes giydirilip gittikten sonra gene stoklama isimize donuyoruz, gelen kutulari acmak ve elbiseleri kadin, erkek, cocuk ve beden olarak ayirmak bizim isimiz. kutulardan birinden islak bir naylon torba cikiyor. ufacik. ıcinde birkac madeni para, yesil plastik bir tespih, siilerin namaz kilarken alinlarini dayadigi, kerbaladan geldigine inanilan kirmizimsi toprakla yapilan ufak, kenari kirik bir namaz tasi (muhur). arkadasim bu ne diyor. hemen anliyorum, o kadinlarin aradiklari bu olsa gerek diyorum. kadin herhalde giyinirken sonra alirim diye onu oraya koydu, veya baska birisi islak elbiseleri toplarken onu oraya dusurdu. aile hala disarda bekliyor, endiseli. islak plastik torbayi kapiyorum onlara gosteriyorum. bu mu kaybettiginiz? diyorum. baslarini salliyorlar, gozleri doluyor, bana sariliyorlar, sanki onlara amerika vizesi vermisim gibi mutlular. ama anliyorum, yaban ellerinde bir daha kimbilir ne zaman ellerine gececek namaz tasi ve tesbih onlari birakip gittikleri topraklara baglayan seylerin su anda en onemlisi. ve o kucucuk torbanin ne oldugunu bildigimiz, onlari anladigimiz, ve hatirladigimiz icin minnetarlar.

    bazen birilerinin seni dinlemis olmasi hayattaki en onemli sey olabiliyor.

    debe'ye girdigimi sayesinde ogrendigim yardim kampanyasina cagri.
    (bkz: güvendik ilk-orta okulu yardım kampanyası)

  • restoran: muhitte bir kebapçı

    siparişlerde sürekli bir şeyi unutmalarına kafamın attığı bi gün bütün notların altına "emekli albay takeiteasy" yazmaya başladım.

    not: sumaklı soğanı unutmayın haaa. emekli albay takeiteasy. (getirdiler hem de en alasından salata tabağı getirdiler eşantiyon)

    sonraki notlarda işin iyice boku çıkarılır:

    not: kebabın yanında 5-6 içli köfte hediye yollayın. emekli albay takeiteasy. (oha)

    artık makaranın dozu artırılır:

    not: albayım uyuyor. zile basmayın! (ahahahah)

    hatta o gün siparişi getiren adam sormuştu, "albayım memnun mu hizmetimizden filan gibilerinden de albayın porsiyonların küçüklüğünden yakındığını belirtmeden edememiştim. sonradan çaktılar tabi mevzunun dümen olduğunu..