hesabın var mı? giriş yap

  • ben okurken bile zarar gelmesin kitabıma diyerek kitabı çok ayırmadan okuyorum, kıyamıyorum. millet aldığı kitabı geri getirmiyor ben kıyamıyorum diyorum o geri getirmiyor. sadece iki arkadaşım ile kitap paylaşıyorum. geri getireceğine kesin emin olduğunuz arkadaşınız varsa paylaşmak güzeldir.
    mesela bir arkadaşımı kıramadım çok ısrar etti, verdim. dedim bak kitabım çok değerli geri istiyorum zarar verme. iyi tamam benden bahsediyoruz tabii ki getiririm dedi ve iki yıl oldu gelmedi kitap, iki yıl. ben başıma geleceği biliyorum. ev arkadaşım da doğum günümde hediye gelen kitabımı aldı gitti(içime oturdu sanırım hiç geçmeyecek). ve daha giden nice kitaplarım.

    şimdi bir yöntem buldum; iki tane kitaplığım var birini diğerinin önüne çekiyorum bir tane kitaplık gibi gözüküyor. böylece kayıbı en aza indiriyorum. annemi de tembihledim ben yokken biri kitap isterse asla ve asla verme. izinsiz vermem, kitaplarına karışmam diyor.

    not: en güzeli kapalı kitaplık, kimse görmeyecek. kafa rahat. ayrıca kitaplar çok değerli güvendiğiniz insanlar ile paylaşım yapın.

  • *-sen beni temizlerken iğrenmiyor musun? (tuvalet temizliği sırasında)
    anne - hayır
    * - tabi iğrenmezsin, ben senin içinden çıktım ondan değil mi? sürpriz yumurta gibi. sen çikolatasın, ben oyuncağı.

  • kainatın en varoş galaksisinde olmamızla alakalı. adı bile samanyolu düşün.

  • 1946 yilinda italya'nin piemonte bölgesindeki alba sehrinde pietro ferrero hazretleri tarafindan kurulan, nestlé'den, sprüngli'den bile cok sevdigim cikolatavebilumummisseylerüreticisi.

    öncelikle tarihinden bahsedelim:
    savastan sonra avrupa'da kakao maddesi* "bulunmaz hint kumasi" konumuna gelince, pastane sahibi olan pietro bey zor durumlara düsmüs ve piemonte'ta bol bulunan findik bahceleri arasinda gezinip, kara kara düsünürken, birden "buldum!" diye haykirmis (birazcik uydurdum burasini). buldugu sey su olmus: "madem elimizde bir dolusu findik var, saf cikolata kremasi yerine bunu findikla karistiralim, böylece kakao'dan tasarruf etmis oluruz." ki bu süper olay'i biz bugün "nutella" olarak ekmeklerimize sürüyor*, hatta direkt kavanozundan kasikliyoruz* - allah pietro beyden razi olsun. o yillarda kremanin ismi "pasta gianduja" imis; nutella ismi ise "nut" (ingilizce olan) + italyanca kücültme eki "ella"dan olusturulmustur.

    yillar gectikce nutella'ya yeni ürünler eklenmis: 50li yillarda mon chéri, 60li yillarda tic tac, 70lerde kinder schokolade ve kinder surprise, 80li yillarda ferrero rocher ve 90larda kinder bueno ve kinder pingui. diger ürünlerinden örnekler icin: giotto, kinder country, duplo, maxi king, raffaelo, kinder milchschnitte, hanuta ve daha bayagi gider bu liste, zira ferrero'nun an itibariyle 50 kadar cesitli ürünü varmis. icecek olarak "estathé" isimli ice-tea benzeri bir soguk cay icecegi piyasaya sürülmüs, ben hic görmedim ve icmedim, degerlendirme yapamayacagim, cayseverlere sormak lazim.

    ferrero hala (ve artik ücüncü jenerasyonda) bir aile sirketidir; cirosu yilda 5.6 milyar euro'yu geciyormus! böylece cikolata ve sekerleme sektöründe dünyanin en büyük ücüncü grubuymus (amerika piyasasi masterfoods tarafindan fazlasiyla ele gecirilmis gözüktügünden, ferrero daha cok avrupa pazarina yogunlasmakta; burdaki en büyük rakiplerinden biri ise - tahmin edebileceginiz üzere - nestlé). bu konuma sadece internal growth sayesinde ulasmislar: ferrero tarihi boyunca hicbir rakibini satin almamistir.

    ferrero'nun ürünleri tüm dinlerin yiyeceklerle ilgili kriterlerine uygun olarak üretiliyorlarmis, bu sirketin bir ilkesiymis (dogru mudur bilemem). diger bir siarlari ise, her zaman üstün kalite standartlarina uyacak ürünler üretmektir. ayrica üretim esnasinda gen teknolojisi kullanilmiyormus.

    birazcik da trivia sunalim ki tam olsun:
    mon chéri icin kullanildigi iddia edilen, pek asil, pek soylu "piemonte kirazi" aslinda var olmayan bir kirazmis. yanlis anlasilmasin, mon chéri'nin icinde kiraz var tabi ki, ama bildigimiz kirazmis yani, bir bölümü almanya'dan ithal ediliyormus örnegin. "piemonte kirazi" ismini ferrero'nun cin fikirli reklam/pazarlama departmani uydurmus, yok böyle bir sey.

    ayrica nutella'nin hazirlanisi her yerde ayni degilmis! iki cesit tarif varmis: "kuzey nutella" almanya ve saz arkadaslarina dagitiliyormus, daha sert, kati ve mat renkteymis (kakao payi daha fazlaymis) ve "güney nutella" (güney avrupa'ya dagitiliyor) - kuzey nutella'dan daha parlak renkli ve yumusak ve ayrica daha tatli ve findikliymis.

    kinder surprise icin su ana dek 4500 farkli hediye tasarlanmis! ki bu esnada özel kampanyalar icin örnegin lord of the rings veya snoopy temali paketler hazirlanmis. ayrica sözlükteki kinder surprise cilginligina göz atmak icin lüfen:
    (ara: kinder* surpriz* yumurtadan* cik*).

    globalizasyon esnasinda tabi ki ferrero da serefsizlik / hainlik yapip, örnegin bati afrika'daki fabrikalarinda - cok büyük ihtimalle - cocuklari calistiriyorlarmis; söyle ki sirket politikasinda "cocuk calistirmak yasaktir" ilkesi gecmesine ragmen, bunun böyle olup olmadigini kontrol etmemektelermis. ayrica kakao'yu brezilya gibi fakir ülkelerden, fair trade yolunu kullanmadan satin aliyorlarmis, bir arkadasim anlatti - bu elestirilerin dogru olup olmadigi kanitlanmamis, ben bilemem.

    dünyada en cok sevdigim üc cikolatadan birini üretmesiyle* kalbimde yillardir kurdugu tahti hala korumakta olan ferrero'yu delicesine sevdigimi belirterek bu entry'min sonuna geliyorum. yine de bu sirketle kafami sirf eglence olsun diye bozmadim: bir case study esnasinda toplanilan bilgilerin** (pazartesi günkü sunum icin hazirlik olarak) sözlüge aktarilmis halidir. ben bir seyleri yazdigimda daha kolayca aklimda tutabiliyorum. tesekkürler sözlük!

    "good food, good life."

  • buna ilk kez sahit oldugumda 18 yasindaydim sanirim. yaz tatilinde en yakin arkadasimin evinde misafirdim. bir sebepten dolayi arkadasima pantolon alinmasi gerekti; annesi bizi bir alisveris merkezine goturdu. ilk girdigimiz dukkanda birkac pantolon denendi, iki tanesi begenildi; uzerlerine gomlek secildi ve annesi tamam diyip odedi. ben olayin sokunu birkac gun atamadim; yalniz kaldigimizda dayanamayip arkadasima fiyata neden bakmiyorsunuz ya kaziklansaniz, baska yerde daha ucuz olsa gibi seyler sordum. "begendikten sonra cok zaman harcamaya gerek yoktu" dedi. ben de kendisine birkac yumruk ve tekmeyle cevap verip zenginligiyle dalga gectim. ergen aklimla yapacak baska birsey bulamamistim sanirim.

    ısin garibi, arkadasimin ailesinin cok zengin oldugunu biliyordum. ornegin; dev bir evleri vardi, annesi jeep cherokee, babasi s500 suruyor, babasinin soforu de var vs... ama bunlarin hic birisi 2 pantolonun fiyatina bakilmadan alinmasi kadar etkili olmadi zenginligin ne oldugunu anlamamda.

    simdi yas 30'u gecti; kazancim fazlasiyla iyi ama fiyata bakmadan koladan fazlasini soylemedim. biradan oteye gecebilecegimi de sanmiyorum.

    edit: bu arkadasimla yasadigimiz simdi aklima gelen baska bir mevzu: bu olaydan 1-2 yil sonra akmerkez'deki vakko'ya gittik; elemana gomlek veya tshirt alinacak. (zuppe degildir ama herif simdi bile alisveris canavari) bende de hayatimda ilk kez vakko'ya girmenin tedirginligi var. mal gibi duruyor olmamak icin tezgahtar abiye (vakko'daki abi/ablalara tezgahtar denmedigine eminim ama ne denir gercekten bilmiyorum) birsey sordum. adam bana cevap verip sonunda beyefendi diye hitap etti. 19/20 yasindaydim ve hayatimda ilk kez bir insan ciddi ciddi ve tum kibarligiyla bana beyefendi demisti. arkadasima donup "bana beyefendi dedi" diyecek oldum ama nutkum tutulmustu bile.

  • sözlükten bir avukat ön ayak olursa, sözlükteki atatürk'ü aşağılayıcı yazıları kapsamında pazartesi suç duyurusunda bulunacağım, keza üniversitesi ve öğretim kadrosuna da e-mail ile bilgilendirme geçeceğim.

  • -napiyosun ask?
    -seni dusunuyorum.
    -gunun nasil gecti?
    -seni dusunerek
    -annen napiyo?
    -ailecek seni dusunuyoruz.

  • playstation'i kapatıp uyumak.
    yazmayı unutmuşum adettendir: afyon belediye yüntaş spor

    edit2: bu saçma entryinin bu kadar tutmasını beklemiyordum. eski bir espri vardı "fenerbahçe uefa kupasını alınca napar? playstation'ı kapatıp yatar" diye oradan araklama sayılır.

    bu arada destek olmak için linkteki sayfayı takip edebilirsiniz

  • sozluk ergenlerinin cig ve seviyesiz yorumlarini bir kenara birakirsak, cok cesur bir adimdir.

    angelina jolie 39 yasinda. annesi, anneannesi ve teyzesi yumurtalik kanserine yakalanip genc yasta olmusler. hatta annesi 49 yasindaymis kanser teshisi kondugunda. doktorlar da angelina jolie'ye kansere yol acabilecek genlerden bazilarini tasidigini, %50 ihtimalle bu hastaliga yakalanacagini ve eger onlem olarak ameliyat olmak istiyorsa annesinin hastaliga yakalandigi yastan 10 sene evvel olmasini soyluyorlar (kanser belirtileri basgostermeden). o da bugune kadar bekliyor ve nihayet ameliyati olmaya karar veriyor. 6 cocugunu kucuk yasta kanser yuzunden annesiz birakmamak icin; yumurtaliklarindan, bir daha gebe kalma ihtimalinden ve ostrojeninden vazgeciyor kadin. ameliyat sebebiyle aninda menapoza girecegini ve vucudu henuz menapoza hazir olmadigindan bu sureci cok agir gecirecegini bilmesine ragmen, henuz 39 yasindayken bu karari veriyor. iste annelik ve kadinlik boyle seyler. kafanizin almadigi konularda yorum yapmayin evladim, gidin az otede oynayin.

  • --- spoiler ---
    değişemeyen ve dönüşemeyen bir muhalefet iktidarı da değiştiremez. ülkeye demokrasiyi getirebilmek için önce kendimizi değiştirmeliyiz.
    --- spoiler ---

    işte budur başkanım. işte budur be!

    t: sonuna kadar haklı olan açıklamalardır.

    her zaman arkandayız chp seçmenleri olarak…