hesabın var mı? giriş yap

  • 20 yaşındayım ve hala eve misafir geldiğinde odamdan çıkmamazlık ettiğim oluyor.
    bu entryimi odamdan yazıyorum. üst komşum selahattin bey gidin artık lan evden. 2 saattir 4 duvar. sıkıldım iyice.

    asosyal değilim. kan uyuşmazlığı var selahattinle aramızda.

  • bizim ailenin dinde tavan yaptığı zamanlar bi muhabbet kuşu almışlardı. kuşa allah bir elçisi muhammed demeyi öğretmişlerdi. garibim kuş da allah biri diyor elçisi muhammed de elçsimoam deyip kalıyodu öyle.. ben bu kuş yüzünden osbir çekemedim kaç zaman. beni de çok severdi ibne. ne zaman hallensem kuş dibimde allah bir allah bir demeye başlardı. ergen aklıyla hep yarım bırakırdım osbiri korkudan.. aileye bak lan..

  • (bkz: malum ırk)

    tek başlarına kavga edecek yüreğe sahip olmadıkları gibi, kalabalık olmalarına rağmen sopayla saldırmaları beni şaşırtmamıştır.

  • bilimsel çalışmalara başlayacağı zaman yapacağı ilk gözlem hedefi belirlenmiş olan teleskop.

    james webb uzay teleskobu göreve başlayacağı ilk haftalarda 55 canri e ve lhs 3844 b isimli ötegezegenleri inceleyecek.

    55 canri e ötegezegeni:

    - dünyadan uzaklığı 41 ışık yılı
    - 1.9 dünya çapında,
    - yüzey sıcaklığı: güneşe bakan tarafta 1700 derece,
    - güneşine uzaklığı: 0,015 astronomik birim yani merkür'den daha yakın (1 astronomik birim= dünya ile güneş arasındaki mesafe)
    - yörünge süresi: 18 saat

    hızlı yörüngesi ve yüzey sıcaklığı nedeniyle lav denizleri bulunacak bir yapısı var. * bazı teorilere göre yüzeyi aşırı sıcaktan buharlaşıp kalın bir atmosfer oluşturuyor. bu atmosfer ve içindeki bulutlar güneş görmeyen bölgelere geldiğinde soğuyup lav damlacıkları şeklinde yüzeye yağıyor.

    james webb termal frekanstaki kameraları ile gezegenin varsa atmosferini ve ısı dağılımını gözlemleyecek ve üretilen teorilerin doğruluğunu gözlemleri ile destekleyecek ya da çürütüp yeni teorilerin ortaya çıkmasına neden olacak.

    lhs 3844 b ötegezegeni:

    - dünyadan 60 ışık yılı uzakta
    - 1,3 dünya çapında,
    - yüzey sıcaklığı: 525 derece,
    - yıldızına uzaklığı: 0,005 astronomik birim (güneşinden sadece 748 bin km uzakta. yıldızın yüzeyine ay'ın iki katı mesafede yani )
    - yörünge süresi: 11 saat

    bu gezegen astronomik ölçekte yıldızına "dibinin dibi" mesafesinde yakın bir gezegen. gezegenin başka yerde eriyip yıldıza karışması gerekirken etrafında döndüğü yıldız bir kırmızı cüce olduğu için hayatta kalabilmiş. kırmızı cüce yıldızlar güneşimiz gibi yıldızlara göre son derece küçük ve "soğuk" yıldızlardır. bu nedenle yanmadan daha yakınında gezegenler dolanabiliyor.

    bu gezegenin bir atmosferinin olmadığı düşünülüyor. bu sayede webb üzerindeki spektrometre cihazları ile yüzeyinin özellikleri (ne tür kayalar var, yapılar nelerdir ) hakkında bilgi edinilebilecek.

    james webb ile yapılacak olan gözlem programının ilk turunda gözlemlenecek olan bu iki gezegen sayesinde atmosferi olan ve olmayan ötegezegenlerin teleskop ile incelenmesi ile ne tür bilgilerin elde edilebileceği öğrenilecek. elde edilen bilgiler ile gelecekte yapılacak diğer gezegen gözlemlerinde nelere dikkat edilmesi gerektiği öğrenilecek.

    kaynak

    debe editi: beğenilerinize ve favorilerinize teşekkür ederiz efenim. uzay alanında meraklı insanları görmek şahsen beni çok mutlu ediyor*. uzay hakkında meraklı insanlar için şöyle bir türkçe kaynak var. daha önce denk gelmediyseniz bakabilirsiniz.

  • "türkücüler suya sabuna dokunmaz, ozanlar olana bitene duyarlıdır" demiş bir de.

    söz konusu neşet ertaş olunca, muharrem ertaş'ın oğlu, aşık geleneğinin son güçlü temsilcilerinden biri, kendimi tutamadım. bu şahıs çıkmış insan düşünmeli diyor, türküler basit sözlerle nakaratlarla mı yazılıyor sanıyorsun dümbük.

    o türküler dede korkut masallarından beri kullanılan imgeleri kullanan türküler, toplumsal yaşamla ilgili eleştirileri korkmadan söze döken ozanlar varken senin nefes alman bile boşuna.

    bir tek örnek vereceğim, "manda yuva yapmış söğüt dalına" ile başlayan türkümüzü bilmeyen yoktur. bu türkü başlık sistemine , ağalık düzenine bir başkaldırıdır.
    manda zengin , yaşlı kocayı, söğüt körpe gelini ifade eder. parasını verdim bedava mı sandın denilen şey gelindir. tiridine bandım ( yemeğin işe yaramayan su kısmı) ve yavrusunu sinek kapmış ile anlatılan yaşlı kocanın körpe gelinle beraber olmasının sonuçları ve doğa yasalarına aykırı olduğudur.
    ironi burada uçuk kaçık bulunan sözlerin arkasındaki derin anlamlarıdır. bu arkadaşın anlamasını beklemiyorum, ama neşet ertaş için söylediği sözler için onun, ataları mezarlarından kalkıp , dadaloğlu, karacaoğlan, aşık veysel , köroğlu.... kopuzlarıyla döverler adamı..
    yürü vre..

  • sene 1997
    istanbul'a yeni gitmişim.
    çocukluk arkadaşım, can dostumla kadıköy postanesinin önünde saat 1'de buluşacağız.

    ben avrupa yakasından iett ile geliyorum. fırtına, kar, buz. rüzgar, insanın bir kulaklarından girip diğerinden iki misli çıkıyordu. deve katarı ağır aksak ilerliyordu. hava kül ve katran kokuyordu. manzara tam benlikti. neyse dağıtmayalım konuyu.

    kar, buz, trafik derken benim saat 1'de kadıköy'de olamayacağım belli oldu. başladım stresten kaşınmaya, "ya arkadaşım bekleyemez çekip giderse" diye. muhtemelen benim kar, fırtına, trafiği görüp geri döneceğimi de düşünmüş olabilirdi. ama ne olursa olsun gidecektim, geri dönmedim. saat oldu 2, daha yeni boğaz köprüsündeyiz, gıdım gıdım ilerliyor otobüs. saat oldu 2,5, sonra 3. hala varamadık amısına koduğum kadıköyü'ne. "arkadaşım şimdi çoktan gitmiştir, nasıl döneceğim bir daha aynı yolu" endişesi sardı, bitirdi beni. saat 3,5'a doğru kadıköy'de oldum, düşe kalka koşarak postaneyi buldum. "yok yok kesin gitmiştir, beklemez bu kadar saat" diyorum bir yandan. postanenin ön tarafından göremedim onu. dizlerimin bağı çözüldü. hafif diğer tarafa doğru baktığımda, karın, soğuğun ortasında tir tir beni bekleyen arkadaşımı gördüm. vazgeçip gitmemiş, it gibi titrese de beni beklemişti. koşarak sarıldım ona. garibim, 2,5-3 saate yakın beni beklemiş o soğukta.

    -işte böyle buluşuluyordu.

    şimdiki gibi kimse dakka başı osuruk gibi "qanka 10 dakikaya ordayım" diye birbirine mesaj atamıyordu ama insanlar bıçak gibi sertti, mertti.

  • bakın bu iş alıştıra alıştıra…önce türbana saygı, içki kısıtlaması vs diye diye bizi ılımlı islam ülkesi haline getirdiler, sonra batılı ülkelerdeki medeni yaşamı marjinalleştirdiler, şimdi sıra toplumun demografik yapısını bozacak göç dalgası ile bir toplumsal infiale yol açmak ve kitleleri tamamen koparıp bir kısmını şeriat ile yönetmek. bop ne sandınız?

    edit: arkadaşlardan mesaj geliyor; türban ile başörtü farklı şeylerdir. samimi olarak anadolu kültürüne ait başörtüsüne aklı selim kimsenin laf edeceğini, saygı duymayacağını düşünmüyorum.

    (bkz: basortusu ile turban arasindaki farklar)