hesabın var mı? giriş yap

  • ülke, üretim ve otomotiv sektörü için çok şey yazılıp çizilebilir; ama honda türkiye eski çalışanlarına 48 brüt maaş yeni çalışanlarına ise 40 brüt maaş vererek işten çıkardı. yanına bir de tazminatlar da eklendiğinde şu zamanda güzel bir para ediyor. hatta işten çıkarılanların bir çoğu ev, arsa aldı. bir yerli sermayeli firma kapansaydı çalışanlarına asla bu şekilde para vermezdi. tazminatlarını bile vermemek için uğraşırdı. ne derseniz deyin japon iş ahlakıdır bu.

    ayrıca bu insanlar yalın üretimi az çok bilen kişiler. birçoğu toyota gibi japon firmalarında iş buldu. japon çalışma sistemine alışan kişiler için pek bir farkı yok zaten. ama yine de ülke için bir kayıptır tabii ki.

  • arayüz nedeniyle satılan ürünü bulmanın zorluğu.

    ürünü google'da filanca ürün amazon şeklinde aratarak bulabiliyorum.

  • afganistan'ın 1970li yıllardan 2000li yılların başına kadar varlıklı ve güçlü bir afgan ailesinin çocuğunun başından geçen olaylar aracılığıyla anlatıldığı roman.

    roman halit hüseyni tarafından yazılmış ve 2003 yılında yayınlanmıştır. roman bir afgan tarafından ingilizce olarak yazılmış ilk romandır.

    roman'in ana karakteri emir mutlu bir hayat sürmektedir. evin hizmetçisi ali'nin emir'den bir yaş küçük oğlu hasan emir'in en yakın arkadaşıdır. hasan emir için hayatını tehlikeye atacak kadar emir'e bağlıyken, emir en yakın arkadaşı olmasına rağmen hasan'i en zor anında yalnız bırakır.

    roman'in ilerleyen bölümlerinde emir rus işgali yüzünden ülkesini terk eder ve amerika'ya yerleşir. bir gün yalnız bıraktığı için hayati boyunca pişmanlık duyduğu hasan'in oğlu sohrap'a yardım etmek için tekrar afganistan'a yıllar sonra geri döner.

    roman'da hasan ve sohrap karakterleriyle afganistan ozlestirilmistir. eski afganistan hasan'la birlikte kaybolurken yeni yazar afganistan için emir'in sohrap'a beslediği umut gibi umut beslenemektedir.

    çocuk tecavüzü gibi bölümleri rahatsız edici de olsa afganistan'daki sınıf, ırk ve mezhep ayrımını kurgu şeklinde hissettirdiği için başarılı bir romandır. afganistan'ın neden bugün bu halde olduğu konusunda fikir sahibi olabilmek için okunması gerekir.

  • başlıkta bütün anahtar kelimeler ile aradım bulamadım. yarar mı yarmaz mı bilmem ama benim için birazdan yazacağım fıkra türk mizahının mihengi nasreddin hoca fıkralarının en güzelidir . gerek içerdiği zamanın ruhunu yansıtan öğeler (akçe tahtası, gölge kadı gibi), gerek türkçemizdeki güzel bir deyime (odun kırıcının hıh deyicisi olmak) selam çakması, gerekse espri anlayışı olarak çok hoşuma gider.

    fıkramız şöyle:

    günlerden bir gün akşehir kadısına iki adam başvurmuş. kadı şikayetlerini sormuş. adamlardan ilki "kadı efendi bu adam biriyle odun kırmak için 100 akçeye anlaştı, bu adam odunu kırdı, ben de yanısıra 'hıh' dedim. bu 100 akçede benim de hakkım var, hakkımı vermiyor" demiş. kadı bakmış adam hak konusunda ısrarcı, ne dese adamı ikna edemiyor, demiş "karşı odada gölge kadı var, o böyle işleri benden iyi bilir". geçmişler karşı odaya gölge kadı nasreddin hoca tabiki. durumu anlatmışlar. nasreddin hoca "bana bir akçe tahtası getirin" demiş. hoca odun kıran adamdan 100 akçeyi almış, odun kıran adamı odadan çıkarıp "hıh" diyen adam odada iken 100 akçeyi akçe tahtasına vura vura, sesli sesli saymış. sonra odun kıran adamı odaya alıp 100 akçeyi vermiş. hıh diyen adama da dönmüş "para odun kırana gitti, sesi de senin oldu. adalet yerini buldu" demiş