hesabın var mı? giriş yap

  • açılın ben söyleyim nedenini;
    adamın imkanı var, evde oturmak istemiyor, kendisine masrafı fazla olmayan meşgale olarak bir iş yeri açıyor. bu vesileyle tabiri caiz ise karı dırdırından ve işsizlik psikolojisinden sıyrılmış oluyor. bu tip yerler genelde ay sonunda kafa kafaya çıkarlar.

  • lütfen bu entry beğenin. yarın debede durursa daha çok insanın görmesi sağlanabilir. debe zor ama yinede denemekten bir zarar gelmez. ya olursa?
    peşin edit: başlıkta bir çok kişi bu konuda mutabık. bunu beğenin diğer tüm yazılarımı eksileyin, gerçekten sorun değil.

    edit:
    debe olmuş, herkese çok teşekkürler. şu an 60bintl (düz hesap) toplanmış durumda. bu da 4 aylık tedaviye denk geliyor. 8 aylık daha toplanması lazım. hadi bakalım biraz daha asılalım hakan için :)

    "hakan bebek 2.5 yaşında. doğumunun 3. gününde sarılık nedeniyle beyin felci geçirmiş.

    duyamıyor, konuşamıyor.
    ayrıca kronik akciğer hastası.
    yutma refleksi yok, karnından besleniyor.

    doktorların dediğine göre tedavi olmazsa 5 yaşına kadar yaşayabilirmiş. aileyle konuştum. aylık tedavi giderleri 15.000 tl ve aralıksız 1 yil tedavi görmesi gerekiyormuş. "

    facebook linkinde ayrıntıları var.
    https://www.facebook.com/…cinsendebiradimat/?_rdr=p

    bu da adına açılmış sayfa ve hesap bilgileri.
    http://hakandemir.info/

    edit: neler yapılabilir?

    arkadaşım,
    yılbaşında sevgiline hediye almak için ayırdığın para varya. heh o parayı hakan bebeğin yardım hesabına yatır ve yılbaşında sevgiline onun adına bir çocuğun hayata tutunması için yardımda bulunduğunu söyle.
    bu yardımın en güzel parfümden daha güzel koktuğunu,
    en pahalı takıdan çok daha görkemli olduğunu,
    onun adına bir çocuğa iyilik yapmanın ise tarifsiz bir duygu olduğunu söyle.
    havale veya eft yaparken açıklama kısmına sevgilinin ismini yaz ve sevgiline bu işlemi gerçekleştirdiğin dekontu hediye et.
    siz hayatınız boyunca verdiğiniz en güzel hediyeyi vermiş olun. sevgiliniz ise bugüne kadar aldığı en güzel hediyeye kavuşsun ve bunu hayatı boyunca unutmasın.

    bu arada az önce baba ile facebook'tan kısa bir yazışma gerçekleştirdik.

    --- babadan mesaj var ---

    hepinize çok teşekkür ediyorum güzel insanlar oglumu iylestirecez ınsallh rabbim ayağınıza taş değdirmesin

    --- babadan mesaj var ---

    ayrıca: "şuan sabahtan beri toplam 2 bin oldu 45 bin lazım 3ay icinde. yani bir sene içinde 347bin toplanması gerekiyor ameliyat olup duyabilmesi için birde bi kaç sene iyi bir tedavi gorebilmesi için 5 yaşına kadar iyi bir tedavi olabilirse çok iyi konuma gelecek başını tutabilecek en önemlisi ağzından yemek yiyebilecekçok zor benim oğlum bırakın ağzından yemek yemeği şuanda ağzından içmek için suya muhtaç."

    bu uyarıya dikkat lütfen. yılbaşı gelmeden bu paranın çok daha üstü toplanır burada. hadi hanımlar beyler pamuk eller cebe!

  • açılın beyler ve bayanlar; rus yazarlarını okurken geçirdiğiniz delilik nöbetlerine ve nereden çıktı bu 120 +kişi serzenişlerinize cevap olmaya geldim. rusların isimlendirme sistemini öğreniyoruz:

    örneğimiz: avdotya romanovna raskolnikova.

    1. rusçada istisnasız her kişinin 3 ismi vardır: isim + babanın ismi + soyad.
    örneğimizde avdotya kızın ismi, roman babasının ismi, raskolnikova ise soyadı oluyor.

    2. bu isimlendirme biçimi ise erkek ve kıza göre değişiklik gösterir:
    erkek ise, babanın ismi -oviç ile biter.
    kızlarda ise -ovna olarak biter:

    avdotya + roman(ovna)
    radyan roman(oviç)

    3. yine soyadlarda da erkek ve kıza göre ufak bir fark vardır, kız soyadları sonuna -a alır. erkek soyadları almaz.

    avdotya romanovna raskolnikova
    rodion romanoviç raskolnikov

    bu ikisi kardeşler bildiğiniz gibi.

    -------------------------------------------
    4. peki rus film ve edebi eserlerinde neden sürekli iki isim görürüz?
    avdotya romanovna şunu yaptı, radyan romanoviç bunu yaptı vs gibisinden.

    çünkü ruslarda bizdeki gibi - bey, -hanım kullanılmaz.

    bunlara denk düşen gaspadin ve gaspaja var ama kullanılan yere göre şöyle oluyor: konuştuğunuz kişi rus ise ve sizden yaşça büyükse veya yeni tanıştırılmışsınız aranızda bir konuşma geçiyor ise veya aranızda belirli bir saygı mesafesi var ise, bu kişiye "avdotya hanım" yerine geçen "avdotya romanovna" şeklinde seslenirsiniz. türkçede sanki saygı göstermeniz gerek ama siz bu kişiye ismiyle sesleniyormuşsunuz gibi bir hava oluyor ama öyle değil. dediğim şekilde kullanılır ve abartmadan ama mümkün olduğunca konuşurken bu isim dile getirilir.

    - avdotya romanovna, geçen gün bir makale okudum, bu konuda size bilgi vermek isterim.

    gibi.

    ------------------------------------------------

    5. şimdi gelelim zurnanın zırt dediği yere.

    siz bu insana avdotya romanovna şeklinde hitap ediyorsunuz, fakat rusçada kişinin yakınları, kendisine asla formal ismiyle hitap etmez. o ismin mutlaka kısaltılmış ya da sevimlileştirilmiş bir versiyonu vardır.

    elena: lenoçka
    maria: maşa
    anna: aniçka
    daria: daşa
    natalya: nataşa
    ivan: vanya
    dimitry: dima

    gibi. ve fakat bazı isimlerin bu hali, ismin kendisine benzemeyebilir:

    alexander: saşa
    avdotya: dunya

    gibi.

    bu hadisenin kötü tarafı ise, bu şekildeki isimlerin tek versiyonu yoktur, ismi mariya olan birine arkadaşı: maşa, annesi marunya, kardeşi maruşka diye seslenebilir.

    ---------------------------------------------------------

    dolayısıyla, avdotya romanovna raskolnikova'nın maceralarını okurken:
    avdotya romanovna raskolnikova
    avdotya romanovna
    dunya
    dunechka

    aynı kişidir.

    bir rus kitabında ortalama 50 karakter olduğunu düşünürsek, işte bu edebiyatı takip etmek isteyip delirenlere yol gösterecek olan kılavuz budur.

    sonuç: not alınız)

  • helal olsun lan bize. 5 yıl önce piyasanın bu hale geleceğini kim bilebilirdi? adamlar şarkı sözleriyle devlet adamlarını korkutuyor daha ne olabilir ki? gurur duyuyorum gurur!

  • bir defasında yağmur yağıyordu. canım onu seyretmek istemişti. koltuğu ite kaka pencerenin önüne uzatıp ışıkları kapattım, perdeleri açıp oturdum seyretmeye başladım. sevgilim öbür odada bir şeyler yapıyordu, biraz sonra o da geldi. n'aptın naapıyosun falan demedi hiç. geldi yanıma oturdu. sabaha kadar, belki 4-5 saat tek kelime etmeden orada oturup yağmuru seyrettik. o ilişkiye dair en mutlu olduğum anlardan biri o.

    bir başka günse yine o koltukta oturmuş dışarıyı izliyordum, o da içeride telefonla konuşuyordu. konuşması bitince geldi, o konuşmaya dair bi şeyler söyledi. oradan konu konuyu açtı, çocukluk arkadaşlarından komplo teorilerine, avrupa göçmen politikasından hooke newton kavgasına kadar non stop konuşup durduk belki 7-8 saat. izleyelim diye seçtiğimiz film ilk sahnesinde pause'da kaldı öyle. güneş doğunca kapatıp yattık.

    bir başka gün bi restorandaydık. hararetli hararetli bi şeyden konuşuyorduk. bi onun bi benim telefonum çalıp duruyordu, ikimiz de reddedip reddedip duruyorduk. sonunda yeter ama diyerek telefonları sessize aldık. konuştuğumuz şey bitince de açmadık, susuşup tek kelime etmeden biralarımızı içerek uzun uzun daha oturduk öyle denizi seyrederek.

    bi başka gün tek başımaydım. çok güzel göründüğü için ona göndermek üzere ayın fotoğrafını çekmeye çalışırken ondan bana ayın fotoğrafı gelmişti. beraber bile oturmuyorduk. 3200 km mesafedeydik.

    bir başka gün ayrılmaktan konuşuyorduk. aslında o konuşuyordu, ben ötelere bakıp susuyordum.

    başka bir gün yine ayrılmaktan konuşuyorduk. aslında ben konuşuyordum, o ötelere bakıp susuyordu.

    sonra ayrıldık. artık ne konuşuyor ne susuyoruz.

    acıklı gibi tınladı da, değil. doğal döngüsünü tamamlamış eski güzel bi ilişki işte…

    diyeceğim, ister sus ister konuş ister halay çek.. yan yana bile olma hatta. olay ne yaptığında değil çünkü, o an birlikte aynı “an”da olup olmamakta.

  • kadınlar, rüyalar, ejderhalar adlı deneme kitabında şöyle der;

    "biz, tekil kişiler olarak, ruh olarak birer birer yaşarız. kişi, tek bir kişi olarak. ortaklık, umut edebileceğimiz en iyi şeydir, ve ortaklık çoğu kişi için dokunmak demektir: elinizin bir başkasının eline dokunuşu, birlikte yapılan iş, birlikte çekilen kızak, birlikte edilen dans, beraber dünyaya getirilen çocuk. biz sadece tek bir vücuda ve iki ele sahibiz. bir çember oluşturabiliriz, ama bir çember olamayız."