ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
evlatlarımızı da kendimizi de feda etmeye hazırız
-
(bkz: önce bilal)
bmw 520d
-
biner binmez "teknolojide son nokta budur" deyip dumura kapıldığım araba. lakin yanılmışım. böyle düşünmemin sebebine gelince; patronumla yapacağımız iş seyahati nedeniyle sabahın köründe evine gidip yeni edindiği bir adet bmw 5 20d'sine binme şerefine nail oldum. araca binip kemerimi takdığım an da ise aracın ortasındaki monitorde koca harflerle ismimin yazdığını görünce içimden "ulan bu beni nasıl tanıdı" diye geçirdim. sonra düşünmeye başladım, acaba patron buluşacağız diye hatırlatma notu falan mı girdi diye. ekrana bakıyorum hala benim ismim yazıyor. dedim sorayım bunu. sonra bir kez daha bakınca "ferhat" yazısından sonra "göçer"in geldiğini ve radyonun açık, sesinin ise kısık olduğunu anlamam bir oldu.
survivor all-star
-
sen beni seviyorsan, kusura bakma ben de seni severim
" turabi çamkıran "
fazıl say'ın survivor hakan'a verdiği müthiş ayar
-
birkaç gündür instagramda art arda sanat dünyasının 150 başyapıt resmini paylaşması nedeniyle takipçi sayısı 609 bin'den 607 bin'e düşen fazıl say bu bilgiyi paylaşmış.
acun biti hakan hatipoğlu hangi akla hizmetse altına yorum yapıyor: aynı şey bana da oluyor bayram tebriki paylaşınca :)
sonrası uygulamalı cringe. fazıl say: "siz ne işle uğraşıyordunuz?" diyor. sonrası h.h. için karanlık... onu bir daha gören olmadı. yorumunu siliyor tabii.
fazıl say klavyene sağlık. doblo bilmeyen vedat milor'dan sonra en nazik insan ezme bu olurdu herhalde. içimin yağları eridi. evet.
http://m.hurriyet.com.tr/…s-yapiyorsunuz-41025688/4
tesbih dar gömlek bilek üstü dar pantolon modası
-
bu modaya uyanın galerici ve nargile kafe işletmeci tanıdığı olma ihtimali %90 falandır. bir başka özellikleri passat meraklısı olmalarıdır. genellikle ses tonları stabildir. mesela 'kardeşim' sözünü hep aynı tonda söylerler. karadeniz müziklerinden hoşlananı da boldur. iyi tespihten anlarlar. günde minimum 12 bardak çay içebilirler.
yılan hikayesi'ndeki kürşat
-
adı: kürşat açık
doğum tarihi: 12-10-1968
doğum yeri: adıyaman
baba adı: mustafa
anne adı: münevver
suçlar: tarihi eser kaçakçılığı, silah kaçakçılığı, uyuşturucu ticareti.
dizinin ilk bölümündeki dosyası bu şekildedir. böyle de gereksiz bir bilgi yumağı bu.
öğrenci evinde yaşanabilecek en dumur olaylar
-
mutfakta fare görülmesi üzerine, ev arkadaşıyla para toplayıp fare zehiri almaya karar verilmesi; ancak ay sonu olması münasebetiyle de paranın denkleştirilemeyerek eve fare zehiri alınamaması. yaşanan parasızlık sorunu yüzünden gözü dönen ev arkadaşının, aynı günün akşamında, eve sokak kedisi getirmesi ve sokak kedisinin iki gün boyunca evde yaşaması.
topluca kırmızıda geçmenin proleter sevinci
-
kırmızı ışığı iplemeyecek sayıya ulaşan yayaların birden topluca bilinçlenip "arabalara 5 dakika yeşil, bizlere ise 30 saniye!" anlayışına karşı uyandırdıkları üst esemelerinin hoş bir getirisi.
şimdi arabalar biraz kapitalist patronları simgeliyorlar burda,
yayalar olarak biz de proleterya gibiyiz bir nevi. bu noktada kimin ne kadar zengin olduğu sorun oluşturmuyor. karşıdan karşıya louis vuitton almaya geçiyor olsanız da fark etmez.
kırmızı ışık da bize yapılan haksızlık, sorumsuzluk. 80-90 kişi beraber karşıdan karşıya geçiş de devrim gibi bir şey oluyor haliyle. alttan başlayan bir devrim gibi ama. bolşevik usulü değil yani.
böyle şapşal bir sevinç yaratıyor bu olay benim ruhumda. özellikle karşı taraf da kalabalıksa ve simultane olarak karşıya geçiyorsak komşu bir ülkede de sosyalist bir ayaklanma olmuş havasına kapılıp sevincimi 3'e 5'e katlıyorum. ara sıra karşıdan geçenlere "selamlar olsun yoldaş" dermişçesine şöyle bir gülümseyerek bakıyorum.
16-17 yaşındayken hiç komunist bir dönemim olmadı. içimde ukte kalmış olacak. keşke yaşıtlarımın çoğu gibi şöyle bir 6 ay filan komunist olsaydım da sistemimden çıksaymış. kabakulak gibi, erkenden geçirmek lazım o evreyi. büyüyünce daha zor oluyormuş bak.
trakya ağzı
-
kendine özgülüğün tavana vurduğu bir yöre lehçesi. doğal komikliği ve sempatikliğinin altını çizebilmek için aşağıdaki olayı örnek olarak aktarıyorum sizlere..
trakya'dan gerçek bir hikayedir!
yaşlı bir amca eşeğinin üzerinde karayolunda seyretmektedir.
bunu gören trafik polisleri amcaya takılmak isterler ve
durdururlar.
polis- be amca, necin dakman golani? (golan: emniyet kemeri)
amca- dakmam be işte!
polis- e bak gördün mü, şimdi ceza keseceyik.
amca- kes bakalım ne keseceysan da gidecem, acele işim var.
polis- peki amca, cezayı sana mı yazalım yogsam eşeğe mi?..
amca- ???
polis- yani cezayı sana yazarsak 5 milyon deycen, eşeğe 3 milyon deycen.
amca- bana kes o zaman.
polis- neden sana keseyoz amca?
amca- onun sicili temiz ossun, polis yapcez onu!
kadir şeker'in kurtardığı kadının verdiği ifade
-
zengin bedevi, çölde devesi ile giderken, az ileride “su, su" diye inleyen birini görünce, hemen devesinden atlar ve ona kana kana su içirir. ardından da karnını doyurur.
bedevinin yardım ettiği kişi kendine geldikten hemen sonra, zengin bedeviyi etkisiz hale getirerek, bedevinin neyi var neyi yok, hepsini alır.
sonrada bedevinin devesine binerek oradan uzaklaşmaya başlar.
soyulan bedevi hırsızın arkasından defalarca, “sakın bunu kimseye anlatma" diye bağırır.
hırsız bedevi önce aldırış etmez buna ama uzaklaştıkça kafasına dert olur ve geri döner. soyduğu bedevinin yanına gelerek ona sorar;
“neden kimseye anlatma" diyorsun. kumların üstünde oturan soyulan adam şöyle der;
eğer bu yaptığını anlatırsan, bundan sonra çölde gerçekten aç ve susuz kalanlara hiç kimse yardım etmez.
not: alıntı.
yaran olaylar
-
lise yılları, bir gün otobüse bindim bakırköy'den avcılar' a gidicem. bir baktım şoför bizim komşulardan biri. selam verdim, cüzdanı çıkarıp pasoyu gösterecektim.
(yüzünde kıyak yapıyor ifadesiyle, bir de göz kırpıyor)
- sok onu cebine sok sok.
soyadından akp'ye oy vereceği belli olan seçmen
-
(bkz: ekrem imamoğlu)