ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
tacize uğradıktan sonra bayılan kütahyalı kız
-
tacize uğrayan kadının hissiyatını bir erkeğin anlaması imkansız.
normalde cevval, hakkını arayan, lafı gediğine koyan biri olarak bilinirim ve doğrudur da. yeri gelir adamın ağzına ederim, hiç çekinmem. gel gör ki taciz anında çok sessiz, çok naçar kalıyorum ben de. bunun sebebi nedir, psikolojik altyapısı nedir bilemiyorum. çok net olarak hissedilen tek şey aşağılanmışlık oluyor. adam seni durduk yere aşağılıyor ve sen karşılığını veremiyorsun. hani biri sana tokat atsa sen de atarsın ödeşirsin. ama tacizciyi nasıl cezalandıracaksın, yaptığı şeyin erkek tarafı için bir karşılığı yok. dövsen sövsen yine yetmez, karşılık gelmez.
kızcağız belli ki zaten kapalı bir çevrede yaşıyor, korunaklı bir hayatı var. sarsılmış, dengesi bozulmuş. hani dallamanın biri çıkıp da "bir elleme ile de bayılır mıymış insan" filan derse diye söylüyorum, bayılır kardeşim. çok asap bozucu bir şey, tarifi imkansız.
yaran facebook durum güncellemeleri
-
"sonraki 3 albümünü sana laf sokmak için çıkaracağını bile bile demet akalın'ı aldatmak. iste risk budur aga."
cevat çobanlı
-
kurtuluş savaşı komutanı. çanakkale zaferinin önemli ismi.
1871 yılında istanbulda doğdu. 1891'de harp okulunu, 1894'te de harp akedemisini bitirdi. trablusgarp, balkan ve birinci dünya savaşları'nda görev aldı. çanakkale deniz muharebeleri'nde üstün başarı kazandı. 1918 yılında harbiye nazırlığı 1919 yılında genelkurmay başkanlığı görevlerinde bulundu. 16 mart 1920'de istanbul işgal edilince tutuklanarak malta'ya suruldu. 1921 yılında yurda donunce, elcezire cephesi komutanı olarak istiklal savaşına katıldı. büyük zafer'den sonra bir süre 3. ordu komutanlığı yaptı. 1923-1924 yılları arasında elazığ milletvekili olarak tbmm'de görev aldı. 1926 yılında orgeneral rütbesine yükseldi. askeri şura uyelği ve generaller askeri mahkemesi başkanlığı görevlerinden sonra 1935 yılında emekli oldu. 1938 yılında hayata veda etti.
harry potter
-
ilk kitaptan son kitaba, bir annenin sevgisiyle başlayıp, yine bir annenin sevgisiyle sona eren hikayenin kahramanı.
her şey nasıl başlıyor? lily potter ile, onun sevgisiyle. o olmasa, voldemort ile harry'nin arasında durmasa sağ kalan çocuk da olmayacaktı, bizim ayıla bayıla okuduğumuz olaylar da.
son kitaba gidelim. voldemort, harry'nin öldüğünü sandığında gerçeği öğrense, oracıkta harry'nin işini bitirirdi. ama narcissa, o çok değerli lorduna yalan söylüyor. çünkü oğlunun yanına, hogwarts'a girmesinin tek yolu bu. o anda galibiyet önemli değil, önemli olan tek şey oğluna kavuşabilmek.
bu anneler çok farklı. lily potter ve narcissa malfoy. ak ile kara, gryffindor ile slytherin, harry ile draco kadar farklılar. farklı taraflarda savaşıyorlar. ama ikisinin de oğullarına duydukları sevgi, harry'nin hayatta kalmasını sağlıyor.
yıllar sonra bile, böyle şeyleri hatırladıkça ya da fark ettikçe rowling'e olan saygım artıyor.
yusuf franko
-
çizdiği karikatürler şuan anamed'de sergilenmekte olan bir 19. yüzyıl insanı. öncesinde birkaç karikatürünü görmüştüm fakat koleksiyonun tamamını görmek çok güzeldi doğrusu. anamed'e ve ömer koç'a teşekkür edelim bu vesile ile.
"pera'nın tarihi, bir efsanenin tarihi olarak yazılmıştır. artık olmayan insanların, mekânların aykırılığının vurgulandığı, kimi zaman yerilen, kimi zaman özlenen ve öykülenen, ama hep efsunlu bir dünya. burada mösyöler ve madamlar, balolar ve operalar, bahçeler ve oteller vardır. yusuf franko'nun albümü, alaycı ve zaman zaman muhalif olsa da, bu efsanenin sınırlarının içinde gezinir. oysa bir de dışarısı vardır. burada toprağın ve tarihin derinliğine gömülen mezarlıklar, tüm bölgeyi küle döndüren yangınlar, yollara ve apartmanlara yer açmak için yıkılan ortaçağ surları bulunur. göçmenler, dilenciler, yerinden edilenler, efsunlu inşaatlarda çalışırken ölenler; kronik susuzluk, hastalık, kirlilik albümde kendine yer bulmamıştır."
sergi 1 haziran 2017'ye kadar devam edecek.
kimse bilmez
-
şiir ömer hayyam'indir ancak 3 tane ayri dörtlukten alinti yapilmiştir...
asillari aynen şöyledir*:
"seher yeli eser yirtar etegini gülün
güle baktikca cirpinir yüreği bülbülün
sen şarap içmene bak, çünkü nice gül yüzler
kopup dallarindan toprak olmadalar her gün"
"bu yildizli gökler ne zaman basladi dönmeye
ne zaman yikilip gidecek bu güzelim kubbe
aklin yollariyla ölçüp biçemezsin bunu sen
mantiklarin, kiyaslarin sökmez senin bu işte"
"bulut gecti, gözyaşlari kaldi cimende
gül rengi şarap içilmez mi boyle günde?
bugün bu çimen bizim, yarin kim bilir kim
gezecek, bizim topragin yeşilligince"
yaran tweet'ler
-
"kız olmuş 90 kilo, hala facete, twitterda eski sevgilisine laf sokma çabasında. neymiş, intikam soğuk yenen bi yemekmiş. ye lan onu da ye."
bir halı sahada yaşanabilecek en saçma olay
-
sene 92-93 filan. adam eksiğimiz var daha doğrusu bizim kaleci hasta üşütmüşüm filan diyor.. yalvar yakar maça getirdik çocuğu. maç başladı bizim kaleci yerinde duramıyor bir hareket hep. neyse kaleye şut geldi kalecimiz topu tuttu ama tutar tutmaz paçalarından bok akmaya başladı. mideyi üşütmüş ishalmiş eleman. top karnına geliyor kucakladığında basınçla da tabi koyuveriyor... o kaleye kimse geçmedi maç da bitti. halı saha sahibi de boku bize temizletti. ..
cern
-
deneyden şu ana kadar çıkarabilecek sonuç:
- fizik kitabı almayın, seneye müfredat değişecek.
iş mülakatlarında sorulan sinir sorulara cevaplar
-
yıl 2004. iş yerimi kapattığım için* borçları ödemek gerektiğini bildiğimden iş arıyorum. stresliyim. bir çok başvuruda bulundum fakat burada sizlerle paylaşacağım söz konusu ilan windows server 2003 konusunda 5 yıl deneyimli eleman aradığını belirtmektedir. mülakat sırasında gereksiz tanışma işlemlerini bitirip, aradıkları nitelikler ve tecrübe konusuna geçtiğimiz için şu soruyla devam etmektedir.
-windows 2003 konusunda istediğimiz tecrübeye sahipmisiniz?
+hayır
-peki o zaman neden başvurdunuz?
+ilanı veren cahillerin kim olduğunu merak ettim.
piyano nedeniyle komşum tarafından tehdit edilmem
-
"avrupa'da yaşasam beni dinlemek için evime misafir olarak gelip dinlemek isterler" kısmından sonrasını okumadım. okumuş cahil gerçekten bir başka oluyor.
piyanoya da klasik müziğe de bayılırım ama herkesten aynı yaklaşımı bekleme hakkınız yok. apartmanda yaşıyorsanız apartman hayatı kurallarına uyacaksınız ya da buyrun müstakil eve geçin.
yurt dışından türkiye'ye gelince fark edilenler
-
insanı üzen şeylerdir genelde... taa ki onca zaman sonra ilk defa türk yemeği yiyene kadar.
sonra trafiğe çıkanca yine üzer sizi.. o ayrı mesele.
sonra yine yemeğe oturursunuz, bir soslu dürüm, bir içliköfte.... mutlu olursunuz.
sonra atm kuyruğunda arkanızda duran adamın omuzunuzun üzerinden neredeyse el gözeneklerinizi görebilecek kadar dibinize girdiğini görüp, yine üzülürsünüz...
sonra bir tatlıcaya girip bir porsiyon baklava yersiniz... mutlu olursunuz
tatlıcıdan çıkarken ayağınız parampinçik olan kaldırım taşlarına takılır, üzülürsünüz.
ve bu gider böyle....