hesabın var mı? giriş yap

  • eğer ki soyadınız garipoğlu olmasa, değil üzerinde kan lekesi bulunan anne babanızı bütün sülalenizi içeri alırlardı, ebelerini de skerlerdi. bağıra bağıra yıllardır söylüyorum. hem de adaletin üç sac ayağından birine mensup biri olarak. bu ülkede adalet yok. bu ülkede hukuk yok. bu ülkede bağımsız yargı yok. var diyenin de ta....

    normalde en küçük bir yaralamada bile sanık hakkında tutuklama kararı verilebiliyor.-ki başıma geldi. ancak bu adamın anne babası, üzerlerinde kan lekesi bulunmasına rağmen, delil karartabilecekleri şüphesi olmasına rağmen, suçu ve suçluyu gizleme ihtimalleri olmasına rağmen anında serbest bırakıldılar. savcının yaptığı itiraz da reddedildi...

  • adalet bakanı bekir bozdağ'ın kardeşi ünal bozdağ'ı, adelet bakanlığı yüksek müşavirliğine ataması olayıdır.

    "resmi gazete’de yayımlanan karara göre, “açık bulunan bakanlık yüksek müşavirliğine, personel genel müdür yardımcısı ünal bozdağ’ın atanması, 2802 sayılı hâkimler ve savcılar kanunu’nun değişik 37. maddesi gereğince uygun görülmüştür” denildi."

    (bkz: abiden kardeşe nesil bunlar)

    "açık bulunan bakanlık yüksek müşavirliğine" bakanlıkta böyle bir kadro varmış ve ne tesadüf ki bu kadroda hiç kimse çalışmıyor ve yine ne tesadüf ki bu kadroya en uygun kişi bekir bozdağ'ın kardeşi. tesadüf işte hep bunlar...

    serdar akınan'ın konu ile ilgili tespiti;

    "bakan olarak koltuğa oturtulan zat devlette liyakata bakamayacak kadar ekibinden korkuyorsa ne yapar? tam da bunu!"

  • kızlar, aferin size.

    söyledikleriniz doğru olabilir, yanlış olabilir. gösterdiğiniz duruş ümitlendirdi beni.

    bir müslüman olarak ben de bu din tacirlerinden bıktım usandım.

    “müslüman mıyız”, “domuz eti tüketiyor muyuz” bilmem ne. terbiyesiz herif.

    senin tebliğine kaldık sanki. tebliğ ediyormuş. çeneni kapatıp, defolup gidersen müslüman sayısında yeterli artış olacaktır, merak etme sen, işine bak.

    aferin kızlar.

  • türk çocuklarına hakettiği gibi anlatılmayan ve tanınmayan kahraman şehidimiz.

    cengiz topel’in cesedini görenler arasında bulunan eşref düşenkalkar şöyle diyor:

    ‘’birleşmiş milletler askerlerinin temsilcileri önünde aziz şehidimizi gördüğüm gün, hayatımın en ıstıraplı günü idi. ana vatanla yavru vatan arasına çelik kanatları ile köprü kuran topel'imize son bir defa daha baktım. baktım ki; kahpe rumlar sol gözünü tahrip etmişler, pazılarını matkapla oymuşlar, kafatasının sol tarafına beton çivisi çakmışlar, sol ayağını kırmışlar, bu yetmiyormuş gibi boğazından göbeğine kadar göğsünü yarıp çuval diker gibi dikmişler. (bir doktorumuzun beyanına göre iç organlarını çalmışlar, kalp ve ciğerlerini) bir ara yumruklarını sıkmış, dişlerini kenetlemiş, ideal vücutlu cengiz topel’imize kahpece yapılanları düşündüm ve o an allah’ın bana lütfetmiş olduğu tebessümü rumların çaldığına inandım ve yemin ettim:

    yunan sözü lügatlerde durdukça, bu kin benden vallahi de gidemez.’’

    (vehbi zeki serter, kıbrıs’da rum - yunan saldırıları ve soykırım, atase, s.231-236)

  • beyler bu bir futbol maçı değil bu bir gövde gösterisi.

    bu normal bir maç değil “ben senden büyüğüm” mesajı.

    şampiyon olmuşsun bir haftadır alkol alıp parti düzenliyorsun, takım antrenman yapmıyor, şampiyon olmuşsun odaklanacağın bir şey kalmamış çıkıp 3 atıyorsun.

    devre arasında getirdiğin dünya yıldızı çıkıp 2 tane gol atıyor. galatasaray bu italyan aygırını getirirken sen bek oyuncusu alıyordun. fark var.

    çakma yıldızlarla kendinizi avutun, maç sahada oynandı.