ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
7 şubat 2014 şamil tayyar tweet'i
-
“internet düzenlemesine sansür diyerek karşı çıkanların önce kasetini yayınlayacaksın sonra mikrofon uzatacaksın bakalım hala karşılar mı?”
link
aklı çıkmış lan adamın.
asude defne özkan
-
ne güzel lan .ben almanyada burs almadan butun parayi kendim karsilamak icin 3 4 gün (gece vardiyasi)calisiyorum ki dönemimi uzatabileyim diye .kursum aksiyor, verimli ders calisamiyorum millet para dileniyor resmen. ben yapamam böyle bir sey utanirim, yediremem kendime.ne güzel 2 günde 50.000 dolar bagis almis ,ben de burda saatligine 10 euroya calisiyorum.bir salak biziz herhalde amk.
kabataş yalancılarının kılıçdaroğlu'na dava açması
-
kemal kılıçdaroğlu'nun kabataş yalanına yönelik eleştirisine havuz medyasının popüler yancılarının başlattığı yine ortaklaşa bir harekat.
işte o isimler:
ahmet kekeç - star gazetesi
ardan zentürk - star gazetesi
halime kökçe - star gazetesi
murat çiçek - star gazetesi
saadet oruç - star gazetesi
ersoy dede - yeni akit gazetesi
kenan alpay - yeni akit gazetesi
fuat uğur - türkiye gazetesi
abdülhamit güler - sabah gazetesi
mahmut övür - sabah gazetesi
esra elönü - haber 7
abdülkadir selvi - yeni şafak gazetesi
kemal öztürk - yeni şafak gazetesi
merve şebnem oruç - yeni şafak gazetesi
yasin aktay - yeni şafak gazetesi
bu arada hatırlatmak gibi olmasın:
yargılanacaksınız
merve boluğur'un pepsi gecesindeki hali
-
merve boluğur başlığına yazılamayacak kadar önemli bir durumdur.
bütün illerde, yurtdışı temsilciliklerde ve kuzey kıbrıs türk cumhuriyetinde endişeyle takip edilmiştir.
burak yılmaz
-
burak yılmaz'ı izlemek; sevmediğin bir partiye oy kullanmak gibi, miden bulanmasına rağmen içkinden son yudumu içmek gibi, düğünde oynamak için aile büyüklerinin ısrarı gibi, otobüste güneş vuran yerde oturmak gibi... örnekler çoğaltılabilir.
çocukluktan akılda kalan tatlar
-
çocukluktan akılda kalan ilk tat balık yağı malesef. içimi ağır, damakta kalan o kokulu tat güne damgasını vurur, ne yapsan kaybolmaz.
ikinci tat mozaik pastadır. yıllardır çocukluğumda yediğim mozaik pastaların tadını andırana bile rastlamadım. annem asla mozaik pasta yemezdi, ilk oturduğumuz evin tuvalet taşlarına benzediğini söyler ve nefret ederdi. bunu bilir istemezdim yapmasını, o da hiç yapmadı zaten.
mank
-
david fincher'ın ustalık eseri, o da babasının senaryosuna nasipmiş. muhtemelen senaryoyu birebir uyarlama ve 40'lar sinemasının stili tutturma derdinden dolayı matematiği en yoğun fincher filmi olabilir. tekniğinden ve senaryo yapısından dolayı fincher'ı sınırladığı ve onu bu sınırlar içinde hareket etmeye zorladığı için sinematografisinin en özel filmi olmuş; beğenen çok beğenecek, beğenmeyen de nefret edecek; william randolph hearst kimdir bilmeyenler (bilmek zorunda da değil), citizen kane'i izlememiş, herman j. mankiewicz'e ve orson welles'e dair asgari bilgisi olmayanlar filmden pek zevk almayacaklar (çok normal). sinema tarihine ucundan kıyısından bulaşmış olanlar ise (çok) sevecekler. benim için şimdilik yılın en iyi filmi (bazıları içinse en kötülerinden).
ekşi itiraf
-
bugün benim için özel bir gün.
üniversite yıllarından tanıdığım biri ile çok uzaklardan görüşme fırsatım oldu. çocuk 20'li yaşlarının başlarında.
"cf" oldum, "cf'yim" tarzı bir şey dedi. dikkat bile etmedim. sonra baktım google'dan, cystic fiberosis(sp) diye bir şeymiş.
"akciğer nakli yaptılar bana" dedi. "geçen sene tam bugün saat 15:xx'te".
bir an şaşırdım, fotoğraflarını gördüm. çocuğun göğsünün altından boydan boya kesmişler. ameliyattan ~bir hafta sonra hastanede her tarafına borular bağlı iken çekilmiş fotoğrafları vardı. gülüyordu.
sormadım bile neden "bir yılı kutluyorsun" diye. dinledim sadece. ve sonra baktım google'a...
akciğer nakillerinden sonra 1 sene yaşama oranı %80, 5 sene yaşama oranı ise %25'lerde imiş.
çocuk nasıl derseniz, içi içine sığmıyor. nasıl tutunuyor hayata, nasıl değer veriyor her geçen saniyesine. ilk işini de kapmış, nasıl mutlu....allah değil 30'unu, 90'ını, 100'ünü göstersin diye dua ettim...
ve düşündüm, ulan iki gün öncesine kadar ufak ufak sorunlar yüzünden kendimi dünyalar şanssızı ilan eden ben değil miydim?
şehir fırsatını kaçırdı diye bütün gün ağlayan iş arkadaşım değil miydi?
şu an sol frame'de dikkat çeken başlıklardan biri sevgiliden ayrıldıktan sonraki ilk gece değil mi?
bazı şeyler beynimin içimde dolanıp durdu. hayatı sorguladım, hepimizin elinde olan ve dönüp bakmaya bile tenezzül etmediğimiz rutin "şanslar", "fırsatlar" o çocukta olsaydı neler yapardı diye sordum kendime.
utandım.
siz siz olun, kıymetini bilin sahip olduklarınızın. aşk acısıymış, şuymuş buymuş...değmez. insan böyle anlarda anlıyor işte.
ders dolu bir gün geçirdim.
suzuki firmasının 3. dünya ülkelerine kazığı
-
hepsini okudum. emrah aslan isimli vatandaşımız sorunu kendi açısından çözebildiği halde ülkesinin ve insanlarının da hakkını savunmak için konunun peşini bırakmamış. kendisine bu onurlu davranışı için kendi adıma teşekkür ederim.
umarım medya ve konudan haberdar olan herkes onun gösterdiği duyarlılığı gösterebilir ve konunun takipçisi olur.
“sulh şartlarımız şuydu: türkiye cumhuriyeti'ni, vatandaşlarını ve yargı erkini aşağılayan zihniyete daha fazla ortak olmamak adına; suzuki yetkili satıcısı ..otomotiv ve suzuki motorlu araçlar pazarlama a.ş tarafından “üreticinin geri dönüşüme göndermesi gereken defolu parçaları ülkemiz de dahil olmak üzere “üçüncü sınıf ülke” addettikleri ihracat pazarlarına gidecek araçlarda tüketerek üretimlerine dahil etmesi” tutumunu reddederek kınadıkları konusundaki resmi bir mektupları suzuki global'e iletilecek, suzuki yetkili satıcısı .. otomotiv ve suzuki motorlu araçlar pazarlama a.ş tarafından dava konusu bedel ve tüm tazminatlarımızın karşılığı olan tl tutarının: %40'ı lösev'e, %40'ı çare derneği'ne, %20'si bedensel engelliler dayanışma derneği'ne bizim adımıza yatırılarak makbuzları sunulacak, suzuki motorlu araçlar pazarlama a.ş; hala bayilerinde paslı ayıplı olarak satılmaya devam edilen 2023 model sıfır araçlar da dahil olmak üzere, şu an aynı sıkıntıda olan tüm suzuki tüketicilerinin araç koltuklarını yenileri ile değiştirmeleri amacıyla geri çağırmaya tabi tutacak.”
sözlükçülerin karşılaştığı efsane yobazlıklar
-
yer konya. gıda ürünleri üreten bir şirkette pazarlama müdürüyüm. konya bayimizi ziyaret için bayinin deposuna gittim. işten güçten fiyatlardan filan konuşuyoruz.adamın 15,16 elemanı var. öğlen zamanı geldi iki tencere yemek geldi. masaya koydular tabldot yemeğine benzemiyor sordum.
- lokanta yemeği değil galiba .
+yok benim hanım yapıyor gidip evden getiriyoruz.
- zor olmuyor mu her gün, hergün yengeye eziyet filan .yemek şirketiyle anlaşsaydın ya.
+ olmaz içine domuz eti filan koyarlar.
- konya'da domuz ne gezer.
+bulurlar onlar.
çakal, hem hemşerilerine güvenmiyor. hem de işi ucuza getiriyor. bu arada söyleyeyim yemek berbattı.
3 poşetlik alışverişin 813 tl tutması
-
sağlıksız beslenmeyle ilgili yayınlarda bu fiş ibretlik olarak gösterilmeli.
ilk kez bir erkekle yemeğe çıkacak kıza tavsiyeler
-
bir daha görüşmeyi düşünmediğiniz adamların hesabı bölüşme ısrarınızı anlamalarını beklemeyin.
dolmuş diyalogları
-
olay bakırköy-taksim sarı dolmuşlarında geçmektedir ...
thug love cep telefonu ile bir arkadaşı ile mesajlaşmaktadır ...
thug love: tl
psikopat yolcu : py (30 yaşlarında iyi giyimli bir bayan)
dolmuş şöförü: kaptan
tl mesaj yazmaktadır ..
py: başka zaman yapsan olmuyo mu o tıktık ı ?
tl: buyur?
py: kapat şu telefonu yaa
tl: ahah size mi soracam hanfendi ne diyosunuz yaa
py: telefonu kapat dedim rahatsız oluyorum kardeşim tıktık
tl: bu şekilde söylediğiniz için inadına kapatmam efendi gibi rica etseydiniz kapatabilirdim
py: gençliğin haline bak bunlardan bişey olmaz be
tl: sizin gibi olcaksak hiçbişey olmıyalım zira daha güzel bişey olsa gerek
py: ne terbiyesizmişsin sen ya cep telefonuyla mesaj yazıcaksan in taksiye bin hayret bişey
tl: siz rahat seyahat etmek istiyosanız taksiye binin hanfendi dolmuşta cep telefonu yasak değil dimi kaptan ?
kaptan: değil valla abi
tl: al işte
py: bak birlik olmuş bunlar terbiyesizler
kaptan: abla in aşaa yaa ne konuştun iki saattir trafik var zaten
py: ......
kaptan durur kapıyı açar : abla valla in çekemem senin dırdırını ben
py: tamam sustuk bee allah allah
kaptan: allahım sen sabır ver bana yaa
tl mesaj yazmaya devam eder ...