• uzun bir aradan sonra crystal castles dinlemek on biradan sonra çiş yapmaya benzer.
  • fena halde cool ve baştan çıkarıcı bir müzik yapıyorlar, şakaları yok. loş bi punk konserinde bi köşede gizlice erotik bi oyuna daldığınızı düşünün. kısaca 8 bit electro punk diye de tanımlayabiliriz müziklerini.
  • dinlerken atari oynuyormus gibi hissettiren grup.
  • yok arkadaş olmuyor. ev içinde 2+1, 24+3 vs. ses sistemi kesmiyor. ıı-ıh zorlamanın bir anlamı yok. bir canlı performans deyil...
    yani diyorum ki; ölmeden önce kanlı canlı görülmesi gerekendir.
  • 8 bit soundunu abarttıkları tiz parçalar bir süre sonra "ne dinliyorum ben yahu?" gibi garip bir hisse neden olup şarkıyı kapattırsa da untrust us, crimewave, courtship dating, vanished ve knights gibi şu anda dek hiçbir müziğin bana yaşatmadığı duyguları hediye eden şarkıları sebebiyle sevilir, sayılır.
  • hayal kırıklığına hazırlıklı olarak tedirgin bir şekilde 2010 albümlerini dinlemeye başlamakla "ohara" nidaları atmak arasında geçen maksimum beş-on dakikalık zaman dilimi gösteriyor ki yine başarmışlar. hatta yetmemiş, alice glass bi kaç parçada şarkı söylemiş. hatun bildiğin şarkı söylüyor yahu !?? bugünleri de mi görecektik.
  • (bkz: doe deer) 8 bitin kral ve kraliçesi,, nerde benim nintendom??
  • ilk albümleri çıktığında epey sükse olmuştu, last.fm'de zirvelerde dolaşıyordu falan. o zamanlar subgenre'lar arasında yeni yeni dolaşan, bir şeyler keşfeden bir velet olarak her yerde karşıma çıkmasından mütevellit "ula nedur bu" deyip otuz saniyelik sample'ları dinlemiş, atari müziği etiketi yapıştırmıştım. nesini beğenmişler bunun, belki büyüyünce böyle şeyler dinlerim diye düşünmüştüm.

    aradan 13 sene geçmiş, birkaç hafta önce spotify crimewave atmış keşif listeme. dinler dinlemez hem büyülendim, hem de duygulandım. sanki kavuşmayı bekleyen bir arkadaş gibi karşılamış beni. artık dinleyecek olgunluğa erişmişim. 2008 yılındaki velet halim, selam sana.
  • son albümlerindeki insulin parçası öyle böyle değildir. bir başkadır.
hesabın var mı? giriş yap