• “insan 16 yaşındayken dünyayı değiştireceğini düşünür. 18 olduğunda düşünceleri sert bir kayaya çarpar. 20 yaşına geldiğinde hiçbir şey değiştiremeyeceğini anlar. 25 yaşına geldiğinde ise dünyanın onu değiştirdiğini fark eder. ve insan 25 yaşında ölür, 75 yaşında gömülür.”
    andrei tarkovsky
  • çürüme sanki bir kendiliğindenlik değil, her hayatın kendine özgü devingenliğiyle ilgili bir sonuç ya da sebep ; balçığından kokusuz yeni 'ben'ler üretmek birnevi belki...
  • gömülme veya tahnitleme işlemi yapılmamışsa kişi çürümeye başlar. çürüme ölümden itibaren 24-36 saatte olur. istisnaları vardır;
    -sabunlaşma(saponifikasyon) : ceset ıslak/nemli ortamda kalırsa, vücuttaki yağ dokusu değişiklik gösterir ve çürümeyi geciktirir.
    -mumyalaşma(mumifikasyon) : sıcak ve kuru iklimlerde ceset açıkta kalarak kurur. mikroplar üreyemediği için çürüme de önlenmiş olur.
    -salamuralaşma(maserasyon) : tuzlu ortamda veya kapalı sıvı ortamda kalma ile olur. genellikle öldükten sonra ana rahminde birkaç gün kalan bebeklerde(cenin) görülür.
  • birden olmaz dostlar. yavaş yavaş... bir bakmışsınız b.ka gömülmüşsünüz.
    şimdi çevremize baktığımızda temiz çok az insan var. bunlar böyle doğmadı. toksik ailede yetişti. kullanıldı, üzerine basıldı önce, duyguları ile oynandı. kişisel donanımı yeterli , ideolojik alt yapısı kuvvetli olmadığı için aile, toplum, devlet, din, kapitalizm tarafından önce ezildi sonra kenara atıldı.

    bu onda nasıl bir değişim başlattı. ınsanı bir değeri kalmadı. sevme onun için nesneleştirmekten başka bir şey olmadı.

    sevilme beklentisi çıkar üzerine kuruluydu.

    muhasebeci oldu. ne kadar köfteye okadar ekmek verdi. artık bu kötü dünyada o da kötüydü. o da artık insanları kullanıyordu bedenlerini meta olarak görüyordu. şüphe bütün hücrelerini sardı.

    ama mengene altında kalıyordu. kişisel şiddetle çıkış yolu aradı. hayvanı, ağacı, insanı incitmek artık normalleşmisti.

    kişesel hırs ve haz için her ne olursa yapan abilerine yaltaklandı. abisinin bindiği arabaya , düzdüğü kadına, yaşam tarzına öykündü. ama bilmediği o pisliğe bulanmış abilerinin hayatlarına ancak birkaç kişi ulaşabilirdi.harcandı. hayatı boyunca kosullu sevilen bu insan çürüdü ve çöpe atıldı.

    çözüm;
    insanı ilişkileri geliştirin. evet bu toplumda iyilik saflık, inanç enayilikle bir tutuluyor. bunlar sistematik manipulasyon teknikleri.öykündüğunüz insanları iyi seçin. çok para haramsız çok laf yalansız olmaz. örgütlenin bulunduğunuz iş yerlerinde, mahallelerde, derneklerde, odalarda.en kolay çürüyen toplum insanları teker teker avlanan toplumdur. örgütlerinizi değiştirin.sözünüz kararlarda yer alsın. söz karar yetki... örgütünüzü çalıştırın.
    sizi kitle olarak gören, kafa olarak sayan yapıları yıkın. kibirli olmayın. değişime açık olun. kendinizi de eleştirin. bol bol okuyun.

    siz ne vergi ödeyen bir cüzdan ne zorla çalıştırılan bir köle ne de sistemin sizi gördüğü bankonatlarsınız.

    insanız insansınız. sevin, sevişin, değişin değiştirin, okuyun, sorgulayın. her söylenene itaat eden bir sayı değil bir bütünün güzel bir parçası olun.

    gerisi iyilik güzellik. sağlıcakla.
  • son dönemlerde, toplum olarak iliklerimize kadar hissettiğimiz ve açıkça görünen bir olgu.

    çürüme ve görünürlük meselesi
  • dervişin neresi çürürse orası konuşur. bu da kabul edilebilir bir iyiliktir.

    toplumsal gelişkinliğe asla uzun vadeli bel bağlanamaz. toplumlar dalgalanırlar, ileri gelişkinliktelerse çürümeye de başlarlar. buna karşılık birey de ölmekle birlikte, bireyin olgun ve gelişkin ölmesi anlamlı. sadece birey olmuşluklarına, çözmüşlüklerine bel bağlanabilir, gruplara, devlet ve milletlere güvenilemez.

    {rusbrock [jan van ruusbroec/john of ruusbroec] gömüleli beş yıl olmuştur; mezarından çıkarılır; bedeni hiç bozulmamış durumdadır, arıdır (elbette! yoksa öykü olmazdı); ama "yalnızca burunda bir küçük nokta vardı ki, hafif bir iz taşıyordu, çürümenin belirli bir izini."} roland barthes - fragments d'un discours amoureux

    ["bu yüzden sol", dorn'a göre, "tanrıdan sonra ilk gelen, her şeyin babası ve yaratıcısı şeklinde doğru isimlendirilmiştir çünkü varolan her şeyin tohumsal ve biçimsel erdemi onda gizlidir". bu güce kükürt denir. kükürt, en yakın bağları yeryüzündeki güneşle olan sıcak, şeytani bir yaşam ilkesidir; "merkezi ateş" veya "ignis gehennalis"tir (cehennem ateşi). bundan dolayı nigredo [karalık] ve putrefactio* [çürüme] ile yani ölümle örtüşen bir sol niger [kara güneş] vardır. civa gibi simyadaki sol da değişkendir.] carl gustav jung - aspects of the masculine

    (bkz: çürümek/@ibisile), çürük
    (bkz: kökezimek)
    (bkz: wabi sabi/@ibisile)
    (bkz: elli ikinci gece)
    (bkz: fethi kabir/@ibisile)
  • 2015 yılı yapımı psikolojik gerilim filmi. oyuncular: rob zabrecky, jackie hoffman, lisa howard, elisha yaffe. bir cesete aşık olan orta yaşlı bir adamın hikayesini anlatılmaktadır.
  • adli tıp çalışırken gelmedim. zaten bir şey üzerine çalışabilsem çürüme neden aklıma gelsin ki?

    rhea entrysinde ölümden 24-36 saat sonra başladığını yazmış yukarıda. öncesinde 3. saatte başlayıp 12. saatte maksimuma ulaşan rigor mortis olmak zorunda. ama çürüme için ölmenin şart olmadığı da bir ihtimal.

    kaskatı kaldığımız anlar olmuyor mu? sadece atp yokluğundan değil daha günlük anlamda kullandığımız enerjinin yokluğundan kaynaklanan bir duraklama/katılık; ölüm katılığı denilen seviyeyi de geçiyor. hayatta olmama şartı aranmamalı, dalından kopmayan meyveler de çürümüyor mu olduğu yerde?

    her günün birbirinin aynısı olduğunu dinlenme ihtiyacı duyunca fark etmem. periyodik aralıklarla buzdolabını açıp boş boş baktıktan sonra kapatmam çürüme sayılmalı. sonra o kadar boşluğun içinde daralıp iş olsun diye de değil ama buzdolabını düzenlemeye başlamam?

    buzdolabında çürüyen meyveleri attıktan sonra içime bakmaya yönelten, verimsiz geçen zamanların bıraktığı izler de livor mortis'im olsun.

    edit; kenarda dursun sonra toplarım derken yollamışım ya ben bunu.
    oysa doğumdan itibaren mi çürüyoruz yoksa belli bir yaş sınırı var mı? diye düşünüp ekleyeceklerim vardı. hoş sonuç değişmiyor; çürüme, entropi, yaşlanma, dalgınlık ya da her neyse...
  • canlı organizmanın ölümünden sonra mikrobik, kimyasal ve fiziksel etmenlerin etkisiyle bozulup bileşiklerine ayrılması olayı. anaerobik haldeki maddenin organik ayrışması; bu süreç sonunda kötü kokulu gazlar ve oksitlenmesi tamamlanamamış ürünler oluşur.
hesabın var mı? giriş yap