564 entry daha
  • aşırı istisnası ve kopukluğu nerede merak ettiğim ana dilim. ikisini konuşabildiğim beş yabancı dili öğrendim/öğrenmeye başladım, diyebilirim ki hiçbiri türkçe kadar düzenli, kurallı ve istisnasız değil.

    bu durum daha alfabeden başlıyor. hali hazırda bulunan iki ya da daha fazla harfin bir araya gelip çıkarabileceği seslerin karşılığı harflere yer yok. her şey gayet sade. ks ile halledebileceğin ses için x’e gereksinimin yok örneğin. gözlemlediğim kadarıyla yabancıların en çok zorlandığı harfler ana dillerinin ne olduğuna göre değişiklik göstermekle birlikte c ve ı. c’yi ceren’in c’si gibi okuyan dünyadaki tek diliz sanıyorum. ı’nın ise harf olarak başka bir dilde karşılığı olduğunu sanmıyorum.

    düzensiz eylemler yok. artikel yok. nesnelere cinsiyet yüklemek yok. zamirlerde bile cinsiyet yok, tek ve basit bir “o” hepimize yetiyor. eylem çekim kuralları hepsi için aynı, mantığını kavradıktan sonra çatır çatır yaparsın. büyük ünlü uyumu keza, dediğim gibi yabancı dil olarak türkçede bir tek ı harfi biraz sıkıntı yaratabilir, o da belki. sonuçta ses olarak karşılığı olan bir harf. sıfatları isimlere göre çekmek yok. çoğul isimlerin istisnası yok, hepsi -lar -ler ile bitiyor. sayılabilir sayılamaz diye bir şey yok, istersek her şeyi sayarız.* küçük ünlü uyumunu söken, her zamanda soru sorabilir, mı mi mu mü ile.

    ha bu demek mi ki çok kolay bir dil, tabii ki değil. kiplerin birbiriyle çekimi ve bu çekimlerin fazlalığı türkçeyi sonradan öğrenen biri için hem kafa karışıklığı hem de anlam karmaşası yaratabilir. hikayesi, rivayeti, -miş’i, -di’si, yapım ekleri, çekim ekleri derken sonsuza dek uzanan sözcüklerden oluşan cümlelerin korkunçluğunu tahmin edebiliyorum. öte yandan ana dili türkçe olan insanların bile pek çoğunun özellikle de yazı dilinde karıştırdığı da’lar, de’ler ortalama zekada bir yabancı için sorun olmayacaktır bence. kaynaştırma harfleri ve özellikle küçük ünlü uyumunun da bir alışma süreci gerektireceğini tahmin ediyorum.

    bütün bunları öğrendikten sonra en azından a1 düzeyinde türkçe öğrenmek kolay gibime geliyor ama tabii dilime bir yabancı gözüyle bakmam zor.

    edit: büyük ve küçük ünlü uyumunu öğrenmeden doğru türkçe öğrenemezsiniz. ismini bilmenize gerek yok, ancak “gidarim” demekle söz gelimi “i am go” demek arasında yapısal ve mantıksal bir fark yok. derdinizi anlatırsınız ama konuştuğunuz dil bir halta benzemez.

    edit 2: arkadaşlar mesaj atıp “ı”nın karşılığı şu şu dillerde de var, yazıp durmayın rica ediyorum. sanırım anlatamadım, “ı” sesini çıkarmaktan ya da bu sese karşılık gelen başka bir harfin olmasından bahsetmedim, bizdeki “ı” harfinin hem ses hem harf olarak tıpatıp aynısı yok, demek istedim. ı dediğimiz harf diğer dillerde ya i harfinin büyük yazılışı ya da yunancada olduğu gibi küçük harfte de var olan ama “i” diye okunan bir harf. yoksa örneğin ingilizcede “common, ultimate, chicken” ya da almancada “-en” ekini içeren sözcükler gibi bu sesi çıkarabileceğiniz tonlarca sözcük tabii ki var, zira dünyadaki diğer insanlar da bizimle aynı sesleri çıkarabilecek gırtlak yapısına sahip.*

    edit 3: daha okuduğunu kafasına doğru dürüst sokamayanların gelip hakkında yorum yapması ironik olan dildir ayrıca. bir de gözümüzle okumayı denersek harflerin sayı azlığının dilin gereksiz kalabalığa gerek görmemesi (sadelik), c ve ı harflerinin ise yabancıların öğrenirken zorlandığı noktalara örnek olarak verildiği gayet net. ayrıca k ve s harflerinin dilimizde sırf "iks" sesi çıkarmak için var olduğunu düşünecek kadar geri zekalı değilsek "e "x" gibi "sade" bir kullanım varken, "ks"ye ne qereq var??? .sss" gibi komedi bir cümle de kurmayız. hani paragraf paragraf da ayırmışım ama bazı bünyelere zor geliyor belli ki.

    ünlü uyumlarının dilimize yabancı dillerden giren sözcüklerde aranmayacağını bilmeyen, dilimizde "elide, içide" diye kullanımlar yokken "hımmms kırklareli'de, boğaziçi'de mi desem acep?" diye ağzını açıp sezgi bekleyen, kuruluşunun üzerinden 100 sene geçmemiş ve başına geçenin keyfine göre davrandığı, zira burasının türkiye olduğu bir kurumun güttüğü aptal politikaları kaç asırlık dilin defosu zanneden çok zeki tiplere "ben dilimiz kusursuzdur ya da dilimizin istisnaları yoktur demedim, aşırı istisnalar ve kopukluklarla dolu olduğu iddiasına karşılık naçizane az buçuk bilgi sahibi olduğum birkaç dil ile karşılaştırdığımda çok daha düzenli ve kurallı olduğunu düşündüğümü söyledim ve bunu örneklendirdim. hatta koca bir paragrafı da zor yanlarına, çıkmazlarına ayırdım." desem neye yarar tabii.

    "en ciks bizim dilimiz." falan diye niyet okuyacağına önce okuduğunu doğru anlayıp yorumlamayı öğren.

    edit 4: yorma kendini balım. verdiğin örnekler de en az okuma anlama ve çıkarım yeteneğin kadar kötü zira. kullanımı anlatımda, imlada hata yaratmayacak, kafa karıştırmayacak ufak farklılıklar türkçenin iskeletindeki düzenliliği, kurallılığı bozmaz. dil dediğin canlıdır, değişir, gelişir, zamanla farklılaşabilir. yöreden yöreye, topluluktan topluluğa, nesilden nesile değişebilir. bu değişiklikler zamanla kendine resmi dilde de karşılık bulabilir. ödemiş çevresinde yönelme ve belirtme halleri birbirlerinin yerine kullanılır örneğin, "bana gel" yerine "beni gel" derler. şimdi bu örnek yüzünden "ay e hali i hali belli değil ne karmaşık dil :/" mi diyeceğiz yani?

    tdk'nın belli aralıklarla noktalama işaretlerine müdahalesi dedenin mi ninenin mi defosu ben bilemem, konuyu oradan alıp tamamen alakasız ve sözcüklerin zaman içindeki devinimiyle, toplumsal kullanımıyla ilgili kaynaştırma harfleri istisnasına getiren de ben değilim. daha kendi argümanını destekleyemeyen tipler gelmiş dil tartışacak.

    kaldı ki ısrarla sanki ben dilimizde hiç istisna ve kuralsızlık yoktur, vallahi dört işlem gibi dil, demişim gibi "bak bak bu var işte bu var bu var baak" diye istisna toplamanın alemini de anlamış değilim. ben bildiğim veya öğrenmeye başladığım beş dile kıyasla türkçeyi "daha" düzenli bulduğumu söylemiştim hepsi bu. almanlar kendileri bile artikellerini çözemezken (hatta isviçreliler çözümü tek artikel kullanmakta bulmuşken) ve güneşi dişi ama kız çocuğunu cinsiyetsiz kılarken, ingilizcede eylemlerin düzensiz geçmiş zaman çekimleri, aynı yazılıp farklı okunan sözcükleri dururken, yunancada aynı eylemin aynı zamanda aynı şahsa farklı çekimleri olan eylemleri varken paşam kocaeli'ne mi kocaeli'ye mi dese bilememiş. kıyamam. türkçe öğrenen yabancıların en büyük sorunu da şu üç yer ismine n mi y mi koyacaklarını bilememeleri ve birini koyup diğerini koymadıkları zaman kendilerini tunceli'ye gideyim derken çemişgezek'te bulmaları zaten, aaaaaynennn.
330 entry daha
hesabın var mı? giriş yap