18 entry daha
  • bir saat evvel ege üniversitesi tıp fakültesi acil servisinde bir çeşidinden edindiğimi öğrendiğim illet.

    her şey dün akşam 11 gibi allahın belası mukavemet çalışırken başladı. bir ara sol gözüm sulandı. sonra fark ettim ki ulan kırpamıyorum gözü. gittim aynaya baktım hemen, göz kırpmamda inanılmaz bir mantık hatası var. sağ gözümün kırpılışını izliyor sol gözüm. eşşoğlueşşek kapansana sen de! yok arkadaş, kapanmıyor. kırpamıyorum. bildiğin göz açık. sonra bir fotoğrafımı çektim. dalga geçmek gibi olmasın ama hayko cepkin'in yandan yemişiyim! o_0!

    kendimle dalga geçiyorum bu sırada tabii. nereden geldi şimdi bu tipler, tripler... ulan mukavemet daha neler yapacaksın bana vesaire... pek de panik yapmamaya çalıştım. kötü bir şey olmamasını, uyuyup uyandığımda her bir şeyin her zamanki gibi olacağını falan düşünüyorum. bok var öyle düşünüyorum!

    neyse uyuyup uyandım. tabii bu uyanma akşam 5'e tekabül etmekte. ve maalesef kendimi bulmak istediğim gibi bulamadığımı fark ettim. fark etmemek imkansız zaten. üst dudağımın solunda hareket yok. hareket yok derken işte ne bileyim o an bir garibim. sol göz ben hep dünyayı görmek istiyorum ya, kapatma beni ben böyle iyiyim havalarında. ya sabır. sonra az bir gitar çalayım dedim. evet gerizekalıyım. bu durumda aradığım şey gitarım. neyse aldım, negzel sertab erener'in bahçede şarkısını çalıyorum. bilen bilir, şarkının sonlarında bir solo var. bendeniz bu soloyu gitarla yapamadığından ıslık ile ağzından uydurur. geldik o bölüme, hassiktir! ıslık da çalamıyorum. koştum yine ayna karşısına, ciddi ciddi ıslık çalamıyorum. dilimi de yuvarlayamıyorum. aha, sıç!

    biraz daha vakit geçti. izmir'deki tek dostum diyebileceğim adam geldi yanıma. sözde ders çalışacaktık ama daha önce söylemiştim, olum bende bir problem var diye. adamın annesi eczacı, babası doktor. kendisi de makine mühendisliği okuyor ama bir teşhis koyabilir diye düşünüyorum. evet gitar çalmamın sebeplerinden biri de ajdar. tövbe yarabbim!

    neyse eleman baktı, dedim bir de bak ben hep yüzümün sol yanı yastıkta olacak şekilde yatıyorum, alakası olabilir mi? olabilir dedi. neyse vakit su gibi geçti. o sırada ben dedim, abi bi eczaneye, acile falan gidelim. benim içim hiç rahat değil. tamam dedi bu. gittik hemen bornova meydanı civarında bir eczane bulduk nöbetçi. eczacı doktora gidin dedi. 3 senedir doktor yüzü görmemiş beni afakanlar bastı. uğraşmak istemiyorum hastalıkla falan, lanet olsun finallerim var benim, uğraşamam bunlarla!

    gittik acile. hemen ilk muayene odası, tansiyon, nabız, kandaki oksijeni ölçen bir zımbırtı (sol elin yüzük parmağına bir şey yapıştırıyorlar, bir de 3,5''lik harici harddisk boyutlarında bir cihaz falan fişman) sonra daha detaylı bir soru cevap, muayene daha. bir tane doktor geldi, yüzümün sağına soluna tahta zımbırtılarla aynı anda dokundu, his durumu nedir dedi. aynı. dişlerini gösterir misin dedi, sol taraf yok. gözlerini sıkıca kapa dedi, sol göz doktoru süzmekle meşgul. ve o cümle geldi, yüz felci geçirmişsin. hee, iyi o zaman. ben artık gideyim dedim. malum geç oldu. bize de bekleriz dedim, hadi öptüm seni görüşürüz dedim. iyi bak kendine dedi. yüzümün sol tarafıyla güldüm. gülemedim, neyse.

    2 tane ilaç yazdı. lansor ve prednol. lansor sabahları aç karna, diğeri tok karna günde 5 tane (en azından önümüzdeki 2 gün. pazartesi nörolojiye gitmemi söyledi doktor, dozaj durumu için).

    prednol'ün prospektüsünü okudum da (kelimesi kelimesine anladım, hehe), psikolojik rahatsızlık, depresyon falan diyor. uyarı için sağol canım benim. finallerime şurda 3 gün 4 saat 29 dakika kalmış, yüzümde mal bir ifade, makine mühendisliği 2. sınıfını 2. kez okuyorum, sen bana depresyon diyorsun, psikolojik rahatsızlık diyorsun. hay ağzını öpeyim senin!

    yazılanlara göre tedavi uzun sürüyormuş. ona katlanırım, sabrederim. bu noktada sözlükten maddi değilse de manevi ve hastalık iyileştirmeye yönelik ciddi destek istiyorum. şimdiden hepinize teşekkür ederim. öncelikle sağlığım, sonrasında okulum ile ilgili güzel haberler verebilmem ümidiyle sizlere yüzümün sağ tarafıyla gülümsüyorum. o_0

    ****

    pazartesi nöroloji sonrası: gittim, derdimi tasamı anlattım. stres kaynaklı olabilir ama sebebini elbette şu halde bilemeyiz dedi doktor. mümkün mertebe stres yapma, rahat ol diye öğütler verdi. finallerim bittikten sonra (2 haftalık ilaçla tedavi dönemine denk geliyor) gidip tekrar görünmemi söyledi. bir de her şeyden emin olmak için, içimi biraz daha rahatlatmak adına beyin tomografisi (böyle bir kelimeydi sanırım) önerdi. finaller sonrasına sakladım onu. böylesi daha iyi sanırım. saçma ama evet.

    sakız çiğneme dedi ayrıca. bilmiyorum. çiğnemem muhtemelen. yasaklar listesinde tuzun altına şeker de girdi. kötü oldu. onun dışında değişiklik yok. aynı ilaçlar, aynı zırvalar.

    ama bugünkü hastane ziyaretimin en can alıcı noktası sanırım en kralından bir terapi gibi gelmiş olması. halime şükrediyorum... hastalıklar uzak olsun. o_0

    ****

    2 haftalık ilaçlı tedavi sonrası: yüzüm neredeyse eski haline döndü. 4 5 gün daha kortizon kullanacağım, ondan sonra da kontrol. geçiyor. ama sinir ediyor. 2 hafta ile kısa sürede atlattım gibi ama garip bir illet. uzak olsun.
72 entry daha
hesabın var mı? giriş yap