264 entry daha
  • ne yediğimizin bile diğerleri/ötekiler yaratmak için bir mazeret olabildiğini yaşayan otçullardır.

    bazen şöyle düşünüyorum; yaradan hepimizi aynı renkte, aynı cinsiyette ve tek bir coğrafyada yaratmış olsaydı ve aramızdaki tek fark etçiller ve otçullar olmamız olsaydı; bu kez de bu sebeple birbirimizi keserdik.

    ben hayatım boyunca hiç et yemedim. bu cümleyi kurmak durumunda kaldığım her defasında da dehşete düşmüş bir ifadeye eşlik eden şu soru ile karşılaştım;

    hiç mi?

    hiç mi yok kalıbının bir versiyonu.

    benimki bilinçli bir tercih değil. bazı şeylerin tadını hiç bilmiyorum. tavuk, parça et ve türevleri gibi. (bkz: #37705053)

    hayatımdan gayet memnunum. tamamen et servisi yapılan yerlerde bile aç kalmıyorum. neden? salata var, peynir var o var bu var. zaten yemekle ilişkim de ihtiyaçların karşılanması gayesi ile yürüyor. maksadın dışına taşmıyorum; taşmamaya gayret ediyorum. ama bu durum benim için hiç sorun değilken, yanımdakilere lüzumsuzca dert oluyor.

    ay aç kaldın. (yooo, yiyorum ya bir şeyler işte)

    yazık sana. (neden? tanımadığım bir tadın mahrumiyetini nasıl ve neden çekeyim?)

    aslında sen yaşamıyorsun. ( et yemiyorum, şuracıkta öleyim bari)

    et yenmez mi ? (gördüğün gibi;...)

    neden yemiyorsun? ( bu aslında samimiyetle sorulduğunda, sorulacak en makul soru. ama genelde bir şok ifadesi taşıdığı için manasız oluyor. sen neden et yiyorsun peki?)

    bu reaksiyonlar sürekli tekrar ettiğinde gerçekten bezdirici bir hal alıyor. insanlar size ve beslenme yönteminize alışmaları gerekiyormuş ve dahası sanki bunun için fedakarlıkta bulunuyormuş gibi davranıyorlar. sizin de minnete benzer bir yaklaşım içinde olmanızı talep ediyorlar . çoğu zaman kendi beslenme yöntemlerinin en gerekli ve doğru yöntem olduğu konusunda da şaşmaz bir ısrarcılık gösteriyorlar.

    öyle ki bu tür yemeklerde yahut sohbetlerde bir süre sonra kendinizi baskılanmış hissediyorsunuz. kimin ne yediği sizin hiç umurunuzda değilken, sizin ne yediğinizin manasızca sorun haline getirilmesi ve bu döngünün başka kişilerle neredeyse birebir aynı biçimde tekrar etmesi de oldukça boğucu.

    şimdi artık çoğu zaman, sanki et yermişim de o yemekte canım istemiyormuş gibi davranarak konuyu açmadan geçiştiriyorum. ya da iyice sinirimi zıplatanlara, filler de ot yiyor ama maşallahları var filan diyorum. ya da inekte otla besleniyor, ben ineği yemek yerine aracısız bir biçimde ot yiyorum, komisyonsuz diyorum. vs.

    geçen hafta kan tahlili yaptırdım. yine (daha evvelde çoğu kez olduğu gibi) protein ve b12 seviyelerim bir etoburda görülebilecek düzeyde; hatta onun da tavanında. yani fiziksel bir olumsuz tesiri yok ot yemenin.
    zira önemli olanlar aslında aminoasitler ve bunları da bazı sebzelerden, düzenli bir beslenme ile yeterli miktarda zaten karşılıyorsunuz.

    her şeyin ötesinde mesele bence şunu anlayamamak;

    kendi vücudunu ve ihtiyaçlarını en iyi insanın kendisi bilir. kendinize karşı duyarlılığınızı kaybetmemişseniz, bedeniniz sizi gereksinimlerinize zaten yönlendirir.

    nefsinizin çağrıları ya da oburluk ve iştah halleri ayrı.

    hastalanmazdan evvel canı sarımsaklı bir şeyler çeken tek insan evladı ben değilimdir herhalde.

    sonuç olarak;
    veganları ve vejetaryenleri bırakınız;
    yemezlerse yemesinler.

    pııııssst;
    size daha çok et kalır. azıcık uyanık olun.
199 entry daha
hesabın var mı? giriş yap