134 entry daha
  • saklıdır. deniz dediğin kendini belli eden, ihtişamını rahatça gözler önüne seren, büyüklüğünü, derinliğini, uzayıp gidişini, hareketlerini kavrayamayacak olsak da, varlığını algılatan bir şey. ama karadeniz öyle değil. gerek akdeniz olsun gerek ege ya da bir takım okyanuslar, hiç şehirlere ve insanlara bu kadar yakın olup da aynı zaman da bu kadar uzak kalmayı beceren bir suya şahit olmamıştım. hele hava biraz da bozuksa deniz anında gökyüzüne saklanıyor, ayırt edebilmen imkansız, denize gökyüzü diye bakıyorsun, algılayamıyorsun. insan sürekli hırçındır, yabanidir, kaçaktır diye şanını duyuyor da hiç gökyüzünü aralayıp deniz arayacak kadar kaçak bir şey olacağını tahmin etmiyor. nasıl yapıyorsa yapıyor, artık dibinde yaşam olmadığından mıdır, gökyüzüyle yeryüzünden daha sıkı bir ilişkisi olduğundan mıdır, yoksa kıyıya paralel uzandığından mıdır nedir, karadeniz bir şeklide insanlara, yaşama değmiyor, ilişki kurmuyor, varlığı orada ama deniz olarak hep kayıp. galiba bulabilmek ve bilebilmek için çok yaklaşman gerekiyor. koklaman, değmen, tatman gerekiyor; ağzına dolması, gözlerini yakması, saçlarını ıslatması, seni üzerinden itmeye çalışması gerekiyor. mücadele etmen gerekiyor. ve de galiba tam da bu hisle çekiyor insanları kendine. ne olduğunu bildiğin ama nasıl odluğunu bilmediğin suyun deniz halini deneyimlemek için birden çok yaklaşıveriyorsun. yani diyeceğim karadeniz hem kendini saklıyor hem de kendine değeni saklıyor. ve bazen o kadar iyi saklıyor ki geri dönen olmuyor.
145 entry daha
hesabın var mı? giriş yap