190 entry daha
  • 17 yaşında, 1.80 boy ile anoreksiyaya yakalanıp, 32 kilo kaldım. 2 ülke 5 hastanede aylarca uyutuldum, sonunda bir kaç kilo alarak çıktığım kliniklere, fazlasını vererek döndüm. erkek kardeşim kucağında beni tuvalate götürdüğü, annemin blenderdan geçirdiği mamalardan bir kaç çay kaşığı yediğimde göbek atılan dönem, artık kendini bir hiçe bırakmıştı. zira yemediğim için ne göbek atılıyor, ne de tuvalete götürülüyordum.

    artık doktorun, annemin kanlı gözlerine bakıp: "alın artık eve götürün, olmak istediği yerde olsun" demesiyle idrak ettiğim an.
    o ana kadar bir şey olmaz sanıyordum. öyle ya sadece biraz zayıftım bana göre abartılıyordu. ama ne midemin zarının artık açlıktan kaynaklı asitten sıyrıldığını, ne de kan sayımının şok seviyesinde olduğunu ve yine ne de artık nabzımın bitkisel hayat seviyesi olan 32de attığının farkındaydım.

    aldılar eve götürdüler. hani ölüme en yakın deniyor ya... ben o evde, salonda kendi cenazemi gördüm. ben oradayım. nefes alıyorum ama, annem ölmüşümcesine kendini oraya buraya atıyor, kardeşimin başı ellerinin arasında, yüzü kapkara.. onlarca tanımadığım insan başımda sureler, fatiha'lar okuyor. bildiğiniz cenaze. tek fark, ben nefes alıyorum.. sadece o kadar. son takatimle, annemden bir kaç sevdiğim insan hariç herkesin evden gitmesini istedim. ölecek olan bir insanın son isteğiymiş gibi, ayıplanmadan yerine getirildi. annem, kardeşim bir kaç yakın dost, arada seviyesi çok yükselen ağlamalar ile oturuyorlar şafak vakti başka bir odada..

    yattığım yerden gün doğumunu gördüm, fonda annemin hıçkırıkları... kardeşim arada gelip, çılgın gözlerle bakıyor bana.. dedim ki içimden: sonsuriel, hakkın yok buna.. gidersen şimdi, arkanda bir kaç intihar vakası, bir kaç deli bırakacaksın. üstelik bu belki de son kez gördüğün gün, o canından çok sevdiklerinin üzerine doğacak ama hep ışıksız.. bunu ne onlara ne kendine yapmaya hakkın var.

    o tuvalete gidemeyen kız, koltuktan doğruldu. kendi başına. mutfağa tutunarak gitti. ekmek peynir çıkardı. tost yapmak için.. annem o sırada koridordan geçerken, kelimenin tam anlamı ile ruh görmüş gibi bir çığlık attı.. kendini toparlayıp, çaktırmadan tost yapmama yardım etti. yoruldum. yiyemeden uyudum. ertesi sabah başka bir tost geldi sıcacık başıma. ondan ısırdım bir tane derken geldi geçti 10 yıl. şimdi çok ama çok güzelim.

    bilmem ne kadar paralar, vakitler, takatler, umutlar tükendi. bilmem kaç tane doktor, psikolog, ilaç, psikiyatrist.. hiç biri bir annenin göz yaşında kırılan güneş ışığını bir daha görememe ihtimalini hissetmek kadar etkili olmadı.. fonda hıçkırık.

    seni seviyorum anne!

    edit: imla
922 entry daha
hesabın var mı? giriş yap