163 entry daha
  • ali püsküllüoğlu, “başkalarına karşı incelikli ve saygılı davranma, incelik, naziklik. (bir durum veya iş için) dikkatli, özenli davranmayı gerektirme, önemli olma, önemlilik.” diye tanımlamış.
    ferit devellioğlu, “naziklik, zariflik, incelik, terbiye, edeb, ehemmiyet.” diye tanımlamış.
    sevan nişanyan’ın örneğini yazmayayım dedim.

    “kendimce”sini anlatayım ben bir de. ikiyüzlülük, samimiyetsizlik, korkaklık gibi değerlendirenler olmuş. nezaket doğru bildiğini söylemeyip muhatabın duymak istediğini söylemek değil ki. nezaket, doğru bildiğini -ya da hadi gerçek düşünceni diyeyim- illa ki söylemek zorundaysan terbiye ile söylemektir. lambur lumbur söyleyince sana “dobra” değil, “nobran” diyorlar haberin ola genç insan.

    sana kapı tutana, yol verene, herhangi bir nazik davranışta bulunana kibarca karşılık vermek değil nezaket sadece. mahallenin kedisine, köpeğine selam vermek, kuşlara el sallamak, tependen geçen uçağa bakıp “uçak babama selam söyle” demek de nezaket. kocaman bir ağaç gördüğünde gövdesini sevip de “ah cânım ağaç kaç zamandır buradasın?” diye sormak asıl nezaket. kaç kişi hâlini hatrını sormuştur ki gölgesinde dinleniverdiği bir ağacın? “aman allah’ım bu ne çirkinlik?” demek yerine her “sence çirkin”de bir güzellik bulabilmek asıl nezaket.

    insanların yarasının “nerede” olduğunu, “kimin” ya da “neyin” elinden olduğunu bilemezsin. bunu unutma. “kalp kırmak kabe’yi yıkmaya eş değer” derler, inancın her ne olursa olsun bunu da unutma.

    daha en az altmış tane örnek sıralanabilir, gerek yok. nezaketten dem vurup, hassaslıktan başka bir şey konuşmayıp uygulamaya gelince nobranlaşan yüreklere acil şifalar dilerim*.
127 entry daha
hesabın var mı? giriş yap