• kök/gök, tengri ve gökyüzü anlamlarının yanı sıra türk yazıtlarında en çok kullanılan renk adlarından biridir. bazı kullanımlarda mavi bazılarında da gri yerine geçer.

    “türklerin kendilerine taktıkları kök türk (mavi türkler) adı, bir ongun hayvanı olan gri/mavi kurdun (kök börünün) varlığı ve gökyüzünü nitelendirmek için gök/kök sözcüğünün kullanılmış olması, göğün maviliğine verilen değerin kanıtıdır zaten…
    (bkz: türk mitolojisinde renkler/@ay hatun)

    "unutmayalım ki türkler yeşile bile gök/kök derlerdi.

    (gök kelimesi de türk mitolojisinde aynı rengi göstermiyordu. mavi rengin bir çok tonu vardı. bu rengin kutsal düşüncede anlamı, daha da değişirdi. mesela gök yeleli kurt demek, masmavi yeleli bir kurt demek değildi. bu daha çok, saçların aklığını yani tecrübeyi ve bilgeliği ifade ederdi)"
    (bkz: yaşıl/@ay hatun)

    bahaeddin ögel hoca gök tengri tanıtmasının zaman içinde köke/göğe dönüştüğünü söyler.

    “üze kök tengri asra yağız yer kılındukda ikin ara kişi oglı kılınmış./üstte kök tengri altta yağız yer yaratıldığında ikisi arasında insanoğulları yaratılmış.”
    (orhun yazıtları – bilge kağan abidesi)

    ayrıca türklerde gök tanrı/tengri değildi. tengri gökte olduğu için gök kutsaldı.

    "eski türkler görebildikleri, kuşların uçuştuğu gökyüzüne tengri demiyor. tengri, yukarda, gökyüzünün ötesinde; görülmez, ulaşılmaz bir varlık onlar için. gökyüzünü ise çark veya teker (oz damgası/@ay hatun) gibi algılıyorlar. ayın, güneşin, bulutların sabit durmamasından böyle bir çıkarıma vardılar muhtemelen"
    (bkz: mavi/@ay hatun)

    demir gibi kutsal kabul edilen metaller için de kullanılmış kök kelimesi ki burada demirden gökten indirilmiş bir metal olduğunu vurguluyor.

    “temür: ‘kök temur keru turmas’ savında dahi gelmiştir ‘gök demir boş durmaz’ (dokunduğu şeyi yaralar) demektir.”
    (divanü lugati’t-türk, 1.cilt, s. 362)

    “sarı altınlarını, beyaz gümüşlerini, kenarlı ipek kumaşlarını, kokulu ipeklilerini, has atlarını, aygırlarını, kara samurlarını … gök sincaplarını türküme halkıma kazanıverdim”
    (orhun yazıtları, bilge kağan)

    "şaman inanışına göre evren 3 bölümden oluşuyordu:

    gök, aydınlık olandı. tam anlamıyla cennet (uçmağ) demekti. iyi ruhlar orada oturuyordu.

    yeryüzü, insanların yaşadığı yerdi.

    yeraltı, karanlık olandı. bu nedenle cehennem (tamu) demekti. erlik ve ona bağlı ruhlar yer altında otururdu."
    (bkz: şamanizm/@ay hatun)

    göklü yağızlı/göklü yerli ifadesi ise bu alemin varlıkları için kullanılan bir ifadeydi...

    okuma yapılan ve yararlanılan kaynaklar:
    bahaeddin ögel - türk mitolojisi
  • cok cok sevdigim guzel ismimin daha da cok sevdigim kisaltmasi. telaffuzu kolay, anlami guzel..
  • anadolu turkcesinde, yoruklerin hala kullandigi oz turkce ifadesinin icini dolduran bir kelimedir. gok, anladigim kadariyla henuz yesilligini koruyan taze bitki (ozellikle sebze) rengine verilen ad oluyor. bunu destekleyen uc kullanim sekli verelim:

    1) "yigit iken olenlere gok ekini bicmis gibi" (yunus'un bir siirinden)

    2) gok fasulye (taze fasulye anlaminda)

    3) gok gozlu (ilginctir ki mavi degil, yesil gozlu anlaminda bu)
  • meyveler için kullanıldığında olgunlaşmamış anlamına gelir.

    - bu elma daha gök, yenmez.

    gibi.
  • hayallerimizin yüzdüğü deniz.

    orada öyle bir gök asılı duruyorken, başını önüne eğipte yürümen, yahut kendini dört duvara hapsetmen ne de büyük bir felakettir ah bilsen...
  • öztürkçede doğu yönünü karşılayan kelime.
  • "o gökler ağaçların tulumba gibi
    çalışan özsu boruları "

    cahit zarifoğlu/ ve çocuğun uyanışı böyle başladı
  • balkan turkcesinde mor
  • çocuk ağızıyla ''yok'' anlamında da kullanılabilen kellime.

    -hanimiş amca?
    -amca gok! ditmiş.....gibi
  • "denizler göğe dönüktür, gök desem şehirlerin üstüne
    o kadar dönüktür ki, içinde insanlar olan
    bir sorunun en akıl almaz örtüsüdür"*
hesabın var mı? giriş yap