• sinemasından müziğine pazarlama ve akıllı pazarlık meselesidir. sinema ayağını şöyle anlatayım:

    holivud'un her zaman 'tutacak' hadiseyi keşfetme, bulma ve ona yatırım yapma mecburiyeti vardır. niye var? çünkü endüstri abicim bu. para kazanmak için oradalar, işleri o, dertleri o. tutacak ki satacak, satacak ki tutacak. standart izleyici denen yaratı ve mevcut'a iş üretmek, tutacak bulmak çok zor değil. tutma yerleri, şusu busu belli. ama o yerleri bilen adam lazım. o adamı da işe alacak yönetici lazım. bak şimdi biraz problemleşti iş. stüdyo denen organizasyon, kar amaçlı kuruluş bu tip yönetim ve uygulama konularında bir takım referanslara sahip olabilir. bildiğin parayı bastırır, kimse o dönem piyasanın nabzını tutan kişiler, kimse gündemi dayatan kurumlar hepsine verir parasını, bulur 'kalite'liyi. olmadı zaten tutmuş ve hep tutan formüller vardır, onları dünyanın en ayı adamı dahi bilir, zira dünyanın en ayı adamı olarak dahi ciddi bir demografiği temsil etmektedir, söz hakkı vardır. ve fakat bu tip ücretli dolaylamalar ve yöneticilerin şahsi zevk ve çevresinin belirleyici olduğu ilişkiler sebebiyle de, onlar için de, onlara rağmen de beklenmedik haller olur. o durumda stüdyo der ki, bu 'tutacak' iş hadisesini öyle bir şekilde belirleyelim ki bizim para mara vermemiz gerekmesin. iş halihazırda hem pazarlanmış, hem pazarlanmaya hazır, hem de tutmuş olsun, tuttuğunu da görelim, parayı da onun dağıtımına yatıralım. dahası, işi de mümkünse biz yapmayalım, birileri yapsın, biz onların yapamadığı dağıtım ve tanıtım kısmında devreye girelim, dayayalım kurumsal prestij şemsiyesini ve prestijini, alalım aslan payını, 'piyasa böyle' diyerek ücretlerini de istediğimiz gibi düşük tutabildiğimiz piyasa dışı bu adamlarla çalışarak hem bizim hem de çevremizin uzağında kaldığı bir demografiği de tatmin edelim, müşteriye ve üreticiye dönüştürelim, hem de sadece isim işleterek paraya para, üne ün, prestije prestij katalım. oldu olacak bir de izlenmeye değer filmler de izleyelim.

    işte bu güzel çözümün vardığı yer indi sinema, müzik ve onları var eden sinema okulları, diy gelenekleri, 7000 dolara uzun metraj çektim, neorealist takıldım, ailemi oynattım, bacımı siktirttim gibi cengaverlikler ve satılabilir hikayeler ile çevrili indi dünyası olagelmiştir. indi'nin kalitesiz ya da kaliteli ürün üretip üretmemesinden bağımsız olarak, içeriğine pek de dokunmadan kurgusunda hakim olan mekanizma budur. bazısına göre bu 'piyasa'nın gücü, kaliteyi yaratma yetisi, iktidarına örnektir, süperdir. onlara hadi ordan diyorum. bana göre bu basbayağı kendi emeğimizle, kendi cebimizden ödeyerek yapıp, kendi aldığımız şeye ortakçı sokmak, 'senin gibi yüzlercesi var, piyasa böyle' söylemlerinden 'öyle' olan bir piyasa yaratıp, mahkum olmaktır.

    içerik meselesine de geleceğim de, önce bir uyuyayım.
  • bu kavram için müzik türü diyenleri şöyle ıslağından güzel bir meşe odunuyla veya kızılcık sopasıyla kovalamak gerekir. indie bir kısaltmadır, independent demektir, türü değil, tavrı sergiler (evet attitude), gidip major firmalardan albüm çıkartıp, televizyonlarda boy gösterip dev festivallerde headliner olup sonra ne tür müzik yapıyorsunuz sorusuna indie diyen grupları da filhakika voyvoda misali kazığa oturtmak şarttır.

    eskiden, 90'larda falan alternatif vardı, herkes alternatif rock, alternatif kıl yün ve tüy yapar dinlerdi, kime neye alternatifse artık...şimdi modası geçince indie'yi koyuverdiler anlaşılan.
  • ana görüşten etkilenmeden yapılan işlere verilen addır. müzikte bu akımın en iyi örnekleri the cure, sonic youth, fugazi ve black flag gibi gruplar olmuşlardır. bağımsız müzik anlayışının en yaygın alt dalları ise indie rock ve indie pop'tur. bunların yanı sıra indie dance gibi bir çok alt dalı daha bulunmaktadır.
  • müzikteki kullanımı son derece saçma hatta çoğu zaman şekilcilik amaçlı bi kavramdır.

    esasen indie müzik terimi 4 büyük (bkz: big four) majör plak firması (şu an için; sony music, emi, warner, universal) ve o 4 firmanın yan plak şirketleri (bkz: sub-label) dışında kalan plak şirketleri ile çalışan müzisyenler ve yaptıkları müzikler için kullanılan bi terim.

    ama son yıllarda alternative pop/rock, brit rock vs gibi müzik türleri için de kullanılmaya başlanmıştır. hatta müzik türü olmaktan çıkıp, yaşam tarzı, giyim kuşam, şekilcilik etiketi olmuştur.

    80'lerden, 90'lardan beri 4 büyük majör müzik şirketi ve yan şirketleri dışında başka şirketlerden albüm çıkartan, onca underground elektronik müzik alt türünü icra eden adamlar ve onları dinleyen kitle neden acaba "biz şöyle indie'yiz", "majör firmalara kafam girsin", "bizim tavrımız bu" diye triplere girmemiş, böyle saçma salak etiketlere gerek duymadan müziğini yapmaya/dinlemeye devam etmiştir acaba?

    cevap basit. rock metal ve alt türevlerini dinleyenlerin çoğunda görülen kendini bi kalıplara sokma tribinden kaynaklıdır. "rock bi yaşam tarzıdır baba", "sex, drugs & rock' roll yeaahhh", "death metal siker rööaağhhhhhhh", "indie bir tavırdır, yaşam tarzıdır". rock, punk, alernative pop/rock, brit pop/brit rock dinliyosunuz ya hemen kendinizi belli kalıplara, yaşam tarzına, zartına zurtuna sokacaksınız illa.
  • ks. independent.
    genelde muzik turunu belirmek amaciyla ve yine genelde ingilizler tarafindan kullanilan bir kelime.
  • 90'ların başlarında zevk,bilgi,kültür,etc...fakiri sınıf arkadaşlarımın"ne tür müzik seversin?"sorusuna cevap olarak verdiimde tekrar tekrar "ne hindi mi,ha ha" türü cevaplar almamama ve takip eden yıllarda bu soruya cevap vermemeyi tercih etmeme yol açan,aslında punk'ın d.i.y. etiğinin büyük ve ticari bazlı plak şirketlerini tü kaka görüp,kendine alternatif bi üretim ve dağıtım yolu olarak independent plak şirketlerini seçmesiyle başlayıp sonradan bi müzik türünü(bence daha çok tavrını)tanımlar hale gelen kısaltma
  • kendi dinledigim gruplara indie derim ben. gerisine de karismam haci!
  • indie muzik olarak baktığımızda üç beş teen bebenin mutlu tontiş bir şarkı eşliğinde üç beş kaşher ablamızla öpüşmesi ve bunlar olurken ortamın retro olmasıdır.indieci abilerimiz ablalarımız tiki hippie ve son olarak old school emo karması insanlardır bu türün ülkemizdeki temsilcisi olan abilerimiz ablalarımız genellikle kendilerine bir resim sitesi açarlar(kendileri mutlaka ve mutlaka fotoğrafçılığa sararlar) oraya resimlerini yüklerler bir blog açarlar bloglarıda genellikle şu şekilde olur memesizkarpuz.blog.com civcivhayası.blog.com bu şekilde ne kaadaaaaaaaaaarda çılgın olduklarını göstermeye çalışırlar mutlakaki twitter kullanıp saçma sapan şeyler yazıp komik olduklarını zannederler falan kısacası indie sucks!
  • agustos , eylul ve ekim 2009 da cikacak (listedekilerin cogu bu kategoriye bi yerinden sokulabilir) albumlerle insani heyecanlandiran turdur.. insanin bu kadar hoslastigi grup ayn 3 ay icinde album cikarinca insan ister istemez "su mubarek 3 aylarda" konseptini diline pezevenk ediyor..

    august 2009

    adrienne pierce - oh deer
    amber rubarth - good mystery (aug 21)
    chasing pandora - time (aug 3)
    dolores o’riordan – no baggage (aug 24)
    imogen heap - ellipse (aug 24)
    ingrid michaelson - everybody (aug 25)
    kate earl - kate earl (aug 18)
    kate walsh - light and dark (aug 30)
    leeland - love is on the move (aug 25)
    leslie mendelson - swan feathers (aug 30)
    lightning dust - infinite light (aug 3)
    mindy smith - stupid love (aug 11)
    múm - sing along to songs you don’t know (aug 24)
    mute math - armistice (aug 18)
    noah and the whale - first days of spring (aug 31)
    the postmarks - memoirs at the end of the world (aug 25)
    sally shapiro - my guilty pleasure (aug 24)
    sam & ruby - the here and the now (aug 11)

    september 2009

    a fine frenzy - bomb in a birdcage (sep 8)
    amy millan - masters of the burial (sep 14)
    astrid swan - better than wages
    barlowgirl - love & war (sep 8)
    bethany dillon - stop & listen (sep 8)
    brandi shearer - love don't make you juliet (sep 1)
    chantal kreviazuk - plain jane (sep 21)
    cocoon - back to panda mountains (sep 7)
    colbie caillat - breakthrough (sep 14)
    gemma ray - lights out zoltar! (sep 7)
    joshua james - build me this (sep 5)
    kings of convenience - tbc
    lady & bird - la ballade de lady & bird (sep 1)
    marié digby - breathing underwater (sep 8)
    meja - urban gypsy
    mika - we are golden (sep 21)
    nerina pallot - the graduate (sep 28)
    paramore - brand new eyes (sep 29)
    peggy sue - tbc
    pete yorn & scarlett johansson - break up (sep 7)
    port o'brien - threadbare (sep 28)
    remi nicole - cupid shoot me (sep 7)
    rose melberg - homemade ship (sep 21)
    ruth notman - the life of lilly (sep 21)
    shannon wright - honeybee girls (sep 21)
    spiral beach - the only really thing (sep 22)
    taken by trees - east of eden (sep 8)
    the swell season - strict joy (sep 29)
    switchfoot - hello hurricane
    vampire weekend - contra (sep 29)
    vivian girls - everything goes wrong (sep 8)
    wallis bird - new boots

    october 2009

    ariana gillis - tbc
    brandi carlile - give up the ghost (oct 6)
    charlotte hatherley - new worlds (oct 19)
    clare and the reasons - arrow (oct 2) -new-
    natalie imbruglia - come to life (oct 5)
    nat johnson and the figureheads - roman radio (oct 19)
    tegan and sara - sainthood (oct 26)
    the clientele - bonfires on the heath
    the school - tbc

    kaynak (bkz: gotum)

    saka lan saka..

    http://letmelikeit.blogspot.com/…ated-releases.html
  • indie veya independent muzik veya sirketlerin basindaki indie onlarin oyle yaratici, oyle enteresan vs olduklarini simgelemez, sadece bu muziklerin veya plak sirketlerinin cok sirketli gruplara ait (dependent) olmadiklarini gosterir (ornek universal, bmg, warner, sony, emi). bir cok independent grup vardir ki hic orjinal olmayan gayet siradan pop sarkilari yapmaktadirlar ama buyuk sirketler bunlarin albumunu cikarmadigi icin veya kendileri buyuk sirketleri tercih etmedikleri icin independent plak sirketlerini tercih etmektedirler. enteresan, degisik muzikler buyuk plak sirketleri icin riskli oldugundan, bu sirketler bu tarz gruplara ilgi gostermezler, bu gruplar da cogu zaman mecburen, kimi zaman da ideolojik sebeplerle, albumlerini independent plak sirketlerinden cikarirlar. sirf bu tarz sanatci/ muzisyen/ yapimcilara yonelmis plak sirketleri de vardir, bunlar "indie" kelimesinin bir muzik turu seklinde algilanmasina neden olan sirketlerdir...
hesabın var mı? giriş yap