• süreleri şöyledir:

    --------- film ---------- siyah beyaz

    ----------------------------- 2:25
    -------- 2:48 -------------- 6:07
    -------- 6:42 -------------- 9:45
    ------- 10:36 ------------ 15:30
    ------- 16:14 ------------ 21:21
    ------- 21:57 ------------ 25:37
    ------- 27:18 ------------ 30:23
    ------- 31:13 ------------ 37:48
    ------- 38:33 ------------ 43:10
    ------- 44:09 ------------ 46:54
    ------- 47:21 ------------ 49:55
    ------- 50:08 ------------ 51:21
    ------- 51:32 ------------ 54:17
    ------- 55:07 ------------ 57:02
    ------- 57:41 ----------- 1:00:05
    ----- 1:02:15 ---------- 1:06:30
    ----- 1:07:04 ---------- 1:09:59
    ----- 1:10:23 ---------- 1:14:06
    ----- 1:14:39 ---------- 1:18:20
    ----- 1:19:06 ---------- 1:19:50
    ----- 1:20:12 ---------- 1:22:58
    ----- 1:26:25 ---------- 1:30:06

    gerçek sıralamayla izlemek istiyorsanız önce siyah beyazları aynen izleyin. 1:30'dan sonra 1:26'yı açıp geriye gidin.
  • krokus'un, "bak, üstüme gelme yoksa sana filmin başını söylerim" diyerek beni kopardığı film.
  • bu başyapıtın kurgulanma ve sahnelerin seyirciye izlettirilme sırası ile ilgili olarak yaşattığı tartışmalara bir nebze ışık tutmak isterim.

    --- spoiler ---

    film fiziksel olarak şu şekilde kurgulanmıştır:

    hikayeyi kronolojik olarak düzgün ilerleyen düz bir çizgide en baştan en sona doğru çektiğimizi düşünelim. sonra bu filmi atıyorum x parçaya bölelim. birinci parçasına 1, son parçasına x diyelim. sonra bu parçaları seyirciye şu sıra ile gösterelim: x, 1, x-1, 2, x-2, 3... bu şekilde kronolojik olarak sondan başa doğru ilerleyen renkli sahnelerden (x, x-1, x-2...) bir tane ve 1'den başlayıp ileriye doğru düzgün ilerleyen siyah beyaz sahnelerden (1, 2, 3...) bir tane göstermek suretiyle filmi kurguluyoruz. buradaki siyah beyaz sahneler nispeten daha kısa olan ve odada geçen sahnelerken, filmin büyük bir bölümünü anlatan renkli sahneler nispeten daha uzuncadır. bu şekilde bir sondan bir baştan bir parça gösterirken, filmin en sonunda ama kronolojik olarak olayların orta yerinde bu siyah beyaz ve renkli sahneler birleşmekte, zaten tam bu sırada ekrandaki görüntü de siyah beyazdan renkliye dönmekte, film de o sahne ile bitmektedir.

    filmin bu şekilde kurgulanmasının temel amacı ise "atraksiyon olsun, seyricinin kafası karışsın" değil, seyircinin kendisini filmin ana karakteri ile özdeşleştirebilmesine katkıda bulunmaktır. çünkü leonard kısa süreli hafızaya sahip bir insandır ve olayların öncesini hatırlamamaktadır. peki biz önce son parçayı, sonra bir önceki parçayı izleyince ne olmaktadır? olayların öncesini bilmediğimiz için aynen leonard gibi kısa süreli hafızalı olarak filmi izleriz. her bölüm başladığında bizim de hafızamız sıfırlanır ve öncesinde ne olduğunu hatırlayamadan leonard ile beraber "ne oluyor burada" diye olayları çözmeye çalışırız. kısacası bir kurgu tekniğinin fimin doğasına bu kadar iyi hizmet ettiği başka bir film bulmak zordur.

    --- spoiler ---
  • her olusumu ikiye ayirabiliriz ekolu dahilinde soyleyebilirim ki 2 tip film vardir. 1 kere izlememizin yetecegi, artacagi, fazla gelecegi filmler, bir kere izlenmesi filmin dehasina hakaret olarak kabul edilecek filmlerler.

    memeneto ikinci tip filmler arasinda mustesna bir yere sahip. simdi herhangi bir guzel filme ovguden bahsetmedigimiz, siradisi kelimesini ne kadar yutkuna yutkuna soylememiz gerektigini hatirlattiginda belirtmek isterim: oyle bir filmden oyle bir kurgudan, montajdan bahsediyoruz ki, pulp fictionin kurgusu bu filmin karmasikligina kiyasla(bkz: kiyasalama ekolu) aysecik bos besik gibi, usual suspects in sasirtmacali kumpasli senaryosu okkesin kinali kuzusu gibi kaliyor.

    montaj masasinin basina 100 ft lik footage ile bile oturanlar bileceklerdir ki, dandik bir ruya sekansi editlerken bile insanin duburunden rh pozitiv kan gelir. buradan bir tumdengelim yaparak bu filmi editleyen insanin iblis oldugu cikarimini yapabiliriz. ayrica yine bu montaj mucizesinden yola cikarak boyle pirlanta bir anlatim ayricaliginin sadece sinemaya has oldugunu idrak edip sinemaya saygida kusur etmemeye ozen gosteririz.

    bu ve benzeri filmler sayesinde anliyorum ki sinema ustune gik bile diyemeyecek bir ustunlugu elinde barindirarak, insan aklina guvercin takla attiracak yegane kaynak, membagdir.
  • birbirinin zeka seviyesinden en ufak bir şüphesi olmayan iki arkadas bu filmi, film hakkında en ufak bir bilgiye sahip olmadan kiralayıp gecenin geç bir vakti izlemeye başladık. ikimiz de anlamıyoruz filmden ama gururunu ayak altına alıp kimse anlamadığını itiraf edemıyor.

    --- spoiler ---
    derken bi zaman sonra arkadastan soyle bir ses geldi: "lan a..na koduğumun filmi tersten gidiyor!".
    --- spoiler ---
  • film onbeş dakikalık periyotlarla sondan başa doğru geldiği için filmi seyreden de ancak adamın hatırladığı kadarını bilebiliyor. yaratıcı düşünce böyle bir şey...
  • --- spoiler ---
    siyah beyaz sahnelerin birinden ilginç bir sahne:
    sammy jenkins karısının ölümünden sonra bakımevindedir. sandalyesinde otururken önünden geçenlere bakmaktadır. önünden 2.adam geçip sammy nin yüzünü kapatırken adam gittiğinde sammy nin yüzü lennard a dönüşür ve sahne hemen biter. başta göz yanılsaması sanmıştım ama tekrar seyrettiğimde...
    --- spoiler ---
  • yapımcıların resmen seyirciyle dalga gectigini dusunduren yapıt; hafızası dagılmıs,kopuk bi adam hakkında film yapmıslar ama seyrettigini anlamak icin hayvani bir hafızaya ihtiyac duyuyor insan
  • her ne kadar kendi içinde kurgusal bütünlüğü sağlam olsa da büyük bir mantık hatası barındıran film. şöyle ki: adamımız 10 dakikada bir hafızasını yitirmekte, kaza anındaki durumuna dönmektedir. karısının öldürüldüğünü unutmamak için vücuduna dövmeyle bunu yazdırmıştır. ve elde ettiği ipuçlarını not etmektedir. şimdik, bu arkadaşımız aynada dövmeleri görüp "bunlar ne ya?" diyerek okumaya başlıyacak, okudukça karısının öldürüldüğünü anlayarak dövmelerin nasıl peydahlandığı sorunsalını bir yana bırakacak, karısı öldürülmüş biri olarak tiribe girecek, intikam almaya karar verecek, o da ne cebinde bir takım notlar bulacak, bunların cinayete ilişkin ipuçları olduğunu anlıyacak, bunları kafasında birleştirip şimdi ne yapacağına karar verecek ve yola çıkacak... bunların hepsini her on dakikada bir en başından tekrarlaması gerekirken malesef filimde o sırada kurgu neyi gerektiriyorsa adamımız oradan itibaren hatırlamaktadır. arabasının hangisi olduğunu hatırlamamakta fakat bir arabası olup onu hatırlamadığı için resmini cebinde taşıdığını hatırlamaktadır... ayrıca on dakika içinde değil bunların hepsini yapmak, dövmeleri okumayı bitirebileceğini bile sanmıyorum.
  • filmde anlayamadığım, bana göre mantık hatası olan bir durum var:

    --- spoiler ---

    lenny'nin hafızası, karısının öldüğü veya öldürüldüğü günden beri her 10-15 dakikada bir siliniyor; karısının ölümünden itibaren hiç yeni hatırası olmuyor, kafasına darbe aldığı için. [bu kesin bilgi]. iyi de lenny 10-15 dakikalık geçici hafızası silinir silinmez nasıl oluyor da omzunda sürekli asılı duran fotoğraf makinesine hiç şaşırmıyor; "lan japon turistler gibi ne skime yanımda taşıyorum bunu." demiyor da; o an karşısında kim varsa fotoğrafını çekip, fotoğrafın altına not almayı aklına getirebiliyor?

    --- spoiler ---
hesabın var mı? giriş yap