• satın almaya karşı aşırı arzu; kişide ihtiyacı olmadığı şeyleri de satın alma eğilimi.
  • yunanca men$eyli bir tabir olup http://en.wikipedia.org/wiki/oniomania adresinden daha geni$ bilgi alinabilecek ali$veri$ hastaligi. tedavisi biraz pahali ama 12 taksit yapiyolarmi$.
  • bütün kompulsif davranışlarda olduğu gibi oniomaniadan muzdarip olanların da bağımlılıkla ilişkilendirilebilecek duygu artışları ve azalımları vardır. hastalar sıklıkla satın alma süreçleri sırasında tatmin duygusu yaşarlar(örneğin sipariş verirken/ürünleri incelerken), bu tatmin hayatlarına bir anlam verirken bir yandan da dertlerini bir süreliğine de olsa unutmalarını sağlar. satın almanın gerçekleştiği mekandan ayrılırken (alışveriş merkezi, internet sitesi vb) kendini ödüllendirme hissi de ortadan kalkar. bunu telafi edebilmek için bağımlı yeniden alışveriş yapar. zamanla kişide yaptığını gizleme dürtüsü ortaya çıkar. örneğin kişi alışverişe olan bağımlığından utandığı için satın aldığı ürünleri saklama ya da o ürünlere zarar verme eğiliminde olabilir bu şekilde bağımlılığını da gizleyebileceğini düşünür.

    hayatında birşeylerin eksik olduğunu hisseden insanlarda zamanla az ya da çok ortaya çıkabilecek bir durumdur önemli olan bunun kontrol edilebilir seviyede tutulup tutulamadığıdır. eğer kontrol edilemeyecek seviyede ve kişinin yaşam koşullarını olumsuz etkileyecek düzeydeyse o zaman mutlaka profesyonel destek alınmalı ve tedavi olunmalıdır.
  • kişilerin ihtiyaçları dışında pek çok gereksiz ürünü satın alma arzusu duyması durumu.
    bir çeşit bağımlılık, satın alma bozukluğu.

    öyle ki alışveriş yapmadığı durumlarda bu kişiler kendisini depresyondaymış gibi mutsuz, huzursuz ve rahatsız hissediyorlar.
    alışveriş yaptıkları anda kendilerini oldukça tatmin olmuş ve keyifli hissederken bu kısa hazzın devamında büyük bir pişmanlık, suçluluk duygusu içine giriyorlar çünkü aldıkları o şeye ihtiyaçları yok.

    kredi kartını son limitine kadar harcayıp yetmeyip üstüne daha fazla alışveriş için kredi çekenler bile olabiliyormuş, allahım sen bizi koru.

    içinde bulunduğumuz çağ bize daha ne tür bozukluklar kazandıracak merak ediyorum.

    sanırım ben de bu oniomania denen illete pandemi döneminden itibaren ucundan kıyısından bulaştım.

    öyle ki satın almasam bile sürekli alışveriş sitelerine girip aslında ihtiyacım olmayan pek çok şeyi favorilere atıp duruyordum.
    bi süre sonra favorilere attığım bu ürünleri çaktırmadan satın almaya başladığımı fark ettim.

    en büyük aydınlanmayı da sapasağlam ve kullanımı oldukça kolay bir elektrikli süpürgem olmasına rağmen internette kendimi kaybetmişçesine , hunharca akıllı robot süpürge araştırırken bulduğumda yaşadım.

    ben de akıllı robot süpürge almak istiyordum çünkü işyerindeki arkadaşlarımın büyük bir bölümü almıştı.
    her gün işyerinde süpürgelerinin ne kadar akıllı olduğu hakkında konuşup duruyorlardı* ve ben de bu gruba dahil olmak istiyordum.
    bu ne tüketim çılgınlığıymış arkadaş, ruhuma işlemiş resmen sinsice.

    çok şükür ki evi , arabayı ihtiyacım olmayan şeyleri satın almaya yatırmadan çaktım durumu sonunda *.

    bi haftadır adı herkes tarafından bilinen alışveriş sitelerine ve uygulamalarına hiç girmiyorum ve cok huzurluyum.

    ve her ne kadar kendisi akıllı olmasa da süpürgemle çok mutluyum.
    canım süpürgem.
  • psikiyatride obsesif davranış bozuklukları altında değerlendirilir. hastada dürtüsel olarak alışveriş hissi başlar, hissi bir türlü bastıramaz ve kişi kendini bir anda alışveriş yaparken bulur. alınca büyük bir haz duyar, rahatlar ama aradan yarım saat geçince kişide inanılmaz bir pişmanlık ile çökkünlük, mutsuzluk oluşur. her defasında bu kez hayır dese de dürtülerine hakim olamayıp almaya devam eder. bu kişilerin bankalarla, evlilerse eşleri yahut aileleri ile başları hep beladadır. doktora başvurmaları da borçlar dolayısı ile olur zaten. tedavisinde psikoterapi ve ssri grubu antidepresanlar tavsiye edilir.
  • son zamanlarda kendimi tanımladığım bir psikoloji.her şeyi almak istiyorum durmadan.umarım durdurabilirim.
  • muzdarip olduğum bir dert. online alışverişle sabah yattığımız yerden her şeyi dakikalar içinde satın alabiliyor oluşumuzun da bunu çok beslediği kanaatindeyim.

    çok saçma bir şekilde ürünün kendisi değil, beğenme, seçme ve satın alma edimleri haz veriyor. yoksun kalınan maddeye kavuşmuş gibi bir serotonin patlaması, alınan şeylerle nerelerde neler yapacağını hayal etme, kendini zihninde o giysinin içinde görme ve hoooopp, bitti. sonrasında satın alınan şeye kavuşulduğunda ve hayal edildiği gibi o pantolon, ayakkabı, tişört… işte artık her neyse, alınan şeyle arzu edilen deneyim gerçek hayata taşındığında hiç de alırken beklendiği kadar büyük bir haz, özgüven, mutluluk filan getirmediğini görme, pişmanlık…
    takribi altı ayda bir dolup taşan gardropta bir sürü şey bazen hiç giyilmeden giysi kumbaralarına gittiği halde aynı döngüyü hep tekrarlama eğiliminde oluyorum.
    haz mekanizmasında bir sorun olduğu o kadar açık ki!
    epeydir kendimi ve bu durumun kimyasını bildiğim için bu konu üzerinde çalışıyorum. bir dönem paramın çok az olmasının bende bir açlığa sebep olduğunu ve istediklerimi çoğunlukla alamadığım için elime her para geçtiğinde bu yoksunlukla saçmaladığımı düşünüyordum. beğendiğim şeyleri hemen o anda alabilsem tahminen sürekli satın alma arzusu içinde olmam diye düşünüyordum. sonra iyi para kazanmaya başladım ve beğendiğim pek çok şeyi bazen fiyatına bile bakmadan alabilecek duruma geldim. açlık bitmeliydi kendi teorime göre, bitmedi! gereksiz gereksiz şeyleri alırken “ayy ama o rengi yok bende, her dolapta olması lazım, ayy o babetler klasik, siyah zaten alınır da bej de olmalı, ayy ama lazım, şunun kalıbı mükemmel, iki tane daha alayım” gibi rasyonalize etme telkinleriyle yine yiyordum aynı haltı ve üstelik durumun bir davranış bozukluğu olduğunu da eşşekler gibi bildiğim halde!
    genellikle giyim kuşam konusunda bu durumun esiri olduğumu anlatırken evden çalışan bir çevirmen olduğumu, ortalama ayda bir dışarı çıktığımı, çıkarken de elimin hep üç dört senedir giymekte olduğum basic parçalara ve emektar spor ayakkabılarıma gittiğini ayrıca belirtmek isterim. yani “ayyy lazım ama yaaa” diye aldığım vakko elbiseyi giyecek bir ortamım da yok anasını satayım!
    işte sonunda bu hastalığın satın alınan ürünlerle hiçbir alakası olmadığını keşfedince iyileşmeye epey yaklaştım. yaklaştım diyorum, çünkü hala dönem dönem aynı hastalıklı telkinlerle gözüm dönmüş gibi olmadık şeyler alabiliyorum, akabinde ya birkaç saat içinde siparişi iptal ediyorum, ya da geldiğinde ürünü iade ediyorum. çünkü biliyorum ki on dakika uğraşsam kendimi akıllı saatimin bir üst modelini, kırmızı eteğimin yeşilini ve de grisini, kahve makinemin tam otomatiğini, bir parfümün diğer üç flanker'ını, o gördüğüm bikinilerden dört beş tanesini… almaya ikna edebilecek olmamın bunlara ihtiyacımın olmasıyla zerre alakası yok.

    böyle bir sorununuz varsa “bunu neden almak istiyorum?” sorusuna “rengi çok güzeeell”, “ama çok şııkkk” “ama bu modelde pembe kasa var” “çünkü tam benlik” gibi cevaplarla kendinizi kandırmayın. bu bir tür duygusal obezite, derinlerde bir yerde takdir görme ihtiyacı, örselenmiş özgüven, fark edilme arzusu, özsaygı problemi olabilir; şifa nesnelere para harcamaktan değil farkındalığınızdan gelecektir kuvvetle muhtemel. terapiye para vereceğime o ceketi alırım diyorsanız terapiye para verme zamanı gelmiş olabiliyor*
  • (bkz: yiğit özgür / karikatür)
  • bukowskinin psikologa verecegim parayı at yarışına veririm demesi gibi bu hastalıga yakalanan kişilerin deli gömlegi giydirilip hastaneye konulmazlarsa eger kendi istekleriyle muayanehane yolunu tutmayacakları açıktır çünkü seansı ortalama 200 ytlden başlayan viziteler yerine kişi kendine 12 seans çarpı 200 eşittir haha harvey nichols yolları.tıpkı bir oniomaniak bakınızında oldugu gibi
    (bkz: psikologa verecegim parayı bir çift manolo blahnik ayakkabıya feda ederim)
  • (bkz: onanizm)
hesabın var mı? giriş yap