• iyi ki yapmışım denen şey.

    california'dan wisconsin'e tasinacaktim. arabayi transfere vermektense, 10 gunde geze geze giderim diye dusundum. daha once gerek turkiye'de gerekse amerika'da bircok kez road trip yapmistim ama ilk kez bu kadar yolu tek basima aldim. hem de gecen hafta!

    san diego'dan yola cikarken mevsim yazdi. oyle ki askili bir bluz, sort ve terlikle koltuga oturdum. sirasiyla nevada, arizona ve utah eyaletlerine ugradim. isil isil oteller sehri las vegas'tan, arizona collerinden gectim. yolumda ilerlerken, hava sicakligi ile birlikte, mevsim de, bitki ortusu de degismeye basladi. utah'a asik oldum, adeta gorsel bir solen; ucsuz bucaksiz kanyonlar, goz alabildigince kirmizi ve kirmizinin binbir farkli tonu... ilerleyen zamanlarda sadece burasi icin en az bir hafta surecek bir trip daha planlayacagim.

    utah'ta ilerledikce, hava sertlesmeye basladi. once siddetli yagmur, sonra lapa lapa kar karsiladi beni. valizden kislik montumu, botumu, beremi ve eldivenimi cikarip, sortuma ve terliklerime veda ettim. zamanla kar dindi, hava yumusadi. derken colorado'ya vardim. adeta bob ross tuvallerinden firlamis muhtesem manzalardan gectim; karla kapli daglar, gurul gurul akan irmaklar, selaleler, her yer alabildigine yesil ve beyaz. bir ara daglarin arasinda giderken, aniden sis indi ve 10 cm ilerisini bile goremedigim bir yolda neredeyse bir saatten fazla yol almaya mecbur kaldim. dursam nerede durayim bilmiyorum, arkadan gelen carpar mi, carpsa nereye ucarim, kafamda milyonlarca senaryo yazdim. hayatimda hic bu kadar korktugumu hatirlamiyorum. telefon cekmiyor, radyoda cizirtidan baska bir sey yok, kalbim sanki agzimda atiyor...

    sis dagilmaya baslayinca, yol kenarinda bir pizzaci tabelasi gordum. kendimi oraya nasil attim bilmiyorum. mekandan ciktigimda, inanilmaz tatli bir kasabada oldugumu farkettim, biraz dolastim ve burada konaklamaya karar verdim. bir pizzaci tabelasinin beni bu kadar mutlu edecegini, bu yola cikmadan bilemezdim.

    colorado'dan sonra nebraska'ya, oradan da iowa'ya gectim. her iki eyalette de sonsuzluga uzanan tarlalar, minik goller, at ciftlikleri, otlayan buyukbas ve kucukbas hayvan gruplari radarima girmeye basladi. sanki, yolculugumda sakin doneme girmis gibiydim. yagmur yagmaya devam ediyor, zaman zaman siddetini artiriyordu. yavas yavas wisconsin'e yaklasirken, gordugum guzellikler ve yasadigim korku dolu anlar zihnimde tekrar canlaniyordu.

    6 gunun sonunda, 8 eyalette yaklasik 5000 km yol alarak yasayacagim yeni sehre ulastim. hava sartlari sebebiyle yolculugumu dusundugumden daha kisa tutmak zorunda kaldim.su ana kadar hatri sayilir miktarda ulkede ve sehirde bulundum ama hicbir yolculugum bu 6 gun kadar keyif vermedi. dunya ne kadar tuhaf ve mucizevi bir yer. doga ne kadar muhtesem ve korkutucu... san diego'dan ayrilmadan bir gun once arkadaslarla guneslenmek icin plaja gitmistik. simdi pencereden baktim da, arabamin ustu kar tutmus. umarim yeni yuvami severim.

    edit: fotoğraf soranlar oldu. araba kullanırken fotoğraf çekmeyi pek beceremiyorum. zaten çok az çektim. uzun süredir kar görmediğim için o ilginç gelmiş, daha çok kar manzaraları var. birkaç tane buraya da ekliyorum.

    colorado
    utah
    colorado
    colorado
    utah
    utah
    nebraska
    utah
    colorado
    arizona
    utah
    utah
    utah
  • road trip bir alip basini gitme cesididir. bazilari oturur yillar boyu ince ince planlar, "suradan yola cikacagim, suraya varacagim"dan, "ucuncu gunun oglen yemegini suradaki yol kenari mcdonaldsinda yiyecegim"e kadar. bazilari ise "ee, canim sikildi" der, direksiyonun basina oturur ve gaza basar, ruzgar ne yone eserse artik. bir gun suren day trip de olabilir, aylar suren bir devr-i alem de.

    kafa dinlemek, kendini dinlemek, icindeki cocukla muhabbet etmek, kendiyle barismak gibi tek kisilik amaclar pesinde olanlar bu isi yalniz yapar. arkadasligimizi test edelim*, kilometreler boyu geyik cevirelim, maceralar yasayalim, yeni yerler gorup yeni insanlarla tanisalim gibi cogul dertleri olanlar en az bir arkadas alir yanlarina yola cikarken. ilk gruptakilere iyi yolculuklar diliyor, arkadas canlisi road tripperlara yogunlasiyorum.

    zannimca en bir superi iki kisilik road triplerdir. uc kisilik road triplerden itina ile uzak durunuz, bakin "ben demistim" demekten hic hoslanmam ama bir gun "uc kisi yola ciktik, rezil oldu tatil, heves kaldi kursakta" diye karsima cikarsaniz hem sizden hem kendimden gecer "ben demistim" derim, o derece uzerine basarak soyluyorum. uc kisilik arkadas gruplarinin dengesi cok narindir, road trip gibi bir deneyim sirasinda bol sarsinti yasayacak bu dengenin yerinden oynamasi, bozulmasi kesindir. o uc kisiden ikisi biribirine kil olmaya baslayacak ve ucuncu de arada kalacaktir, bu boyledir. yapmayin etmeyin. dort kisilik road trip her ne kadar "nerde cokluk orda bokluk" felsefesine binaen burun kivirilasi olsa da elimizin tersiyle itmedigimiz, "neden olmasin?" diyebilecegimiz bir cesittir.

    iki kisilik road triplere geri donecek olursak: bunlardan en bir dadindan yinmeyecek olani sevdicekle cikilan versiyondur. simdi sevdicek derken, sevdicek demek istiyorum. devamli bik bik otup kafa sisiren veya tam tersi muhabbeti kit, miy miy miy her seyden sikayet eden, binbir igrencligi utanmadan sergileyebilen, muzik zevkinizi paylasmayan, israrla guldurmeyen/gulduremeyen bir espri anlayisi olan ama butun bunlara ragmen niyeyse hala sevgilim/esim/vs. diye ona bun takdim ettiginiz kisiden bahsetmiyorum. hem sevgili hem kanka bir zattan bahsediyorum, ki yol boyu bir kankayla da yapabileceginiz gibi super muhabbetler edilsin, eglenilsin, gulunsun, sarkilara eslik edilsin ve sevgili bonusu olarak da romantik (veya hayal gucunuze bagli olarak cesitli farkli sifatlar da yakistirabileceginiz) anlar yasanabilsin.

    gelip burada road trip bidi bidi bidi diye laf saymamin sebebi ise easy rider filmini izlemem neticesinde kafa dengi birini kafalayip kendimi yollara vurma konusunda asiri bir hevese kapilmam. cumle icinde kullaniyorum: "road tripim geldi!" daha onceden iki road trip deneyimim oldu, birisi san francisco-los angeles (i5 gidis, highway 1'dan kivrim kivrim okyanus manzarali donus), ikincisi de san francisco-cabo san lucas ve donus. (ikisinde de ucer kisi cikilan yolculukta diger iki kisinin arasi bozuldu ve arada kalmanin stresini yasadim, bosuna konusmuyoruz herhalde!) yani, oyle grand road tripler yapmis degilim, ama heves ettigim sey bizzat o. i want more diyorum, muhtemelen fazla romantize ettigim bir yolculuga heves ediyorum.

    mesela istiyorum ki pasifik kiyisindan baslasin, atlantik kiyisinda bitsin. filmde la'den cikip new orleans'a gidiyorlardi iki kafadar, guney rotasi yani. ben de guneyi tercih ederdim diyorum, midwestin dumduz misir tarlasi manzaralarindan payimi aldim ne de olsa. guneydeki insanlar daha bir ucuk, daha bir egzantrik oluyorlar (sadece filmin etkisiyle varmadim bu kaniya!). yola cikmadan yanimiza en sevdigimiz cdleri alalim mesela, iclerinde mutlaka bir californication olsun, bir recovering the sattelites olsun, bir de candan ercetin'den bir seyler olsun. abur cubur seyler olsun, hatta utanmayip ilk gun atistirmak icin borek yapayim ben, arabayla gidilen aile tatillerinde bizi borekler, kofteler ve daha neler nelerle besleyen annemin kulaklari cinlasin. haritalarimiz, lonely planet kitabimiz da elimizin altinda olsun. yola cikalim, sehir geride kalsin, issizlassin yolun kenarlari. yolda bizden baska bir tek sag serit isgalcisi insanin ustune ustune geliyormus gibi gelen korkunc tirlar ve greyhound otobusler olsun. seritler aksin da aksin. yoruldukca, benzin bittikce rastgele bir yerden cikalim, hatta cikmisken denny's mi olur, ihop mu olur, diger bildik fast foodcular mi olur oturup bol yagli bir seyler yiyelim ve yola tekrar koyuldugumuzda o yagli yagli yemegin ustune gozler agirlasmasin diye yanimiza kahve falan alalim. saatler boyu direksiyon sallayip sonra yol ustundeki bir sen de motel 6 ben diyeyim quality inn'e dalalim. olu gibi yataga serilelim, elimize kumandayi alip "bi bolum south park izleyelim" bile diyemeden uyuyakalalim. sabahin korunde motelin muffin, bagel, portakal suyu ve kahve'den olusan continental breakfastindan "ne de olsa fiyata dahil" diyerek birer bayat muffini yanimiza alip dogan gunese karsi yine yola koyulalim. yolda sacma sapan exitlerden cikip sacma sapan yerlere, allahin unuttugu -ama lonely planet'in pek de unutmadigi- kasabalara gidelim. "hayatimda yedigim en guzel tortillayi san ignacio'da salas bir ev-restoran'da yedim"e yeni arkadaslar edindireyim, boyle cumleler katabileyim hatiralar dagarcigima.

    gunler, haftalar boyu yaprak gibi oradan oraya savrulalim, darmadaginik suratimizda yorgun, bitkin bir gulumsemeyle "evim guzel evim" diyecegimiz gune kadar. yol boyunca en cok dinledigimiz sarki road trippin olsun:

    let's go get lost right here in the u.s.a.
    let's go get lost, let's go get lost...

    edit: turkiye versiyonunu da ece temelkuran yazmis http://www.milliyet.com.tr/…4/yazar/temelkuran.html

    yine edit: icimdeki road trip hevesi bir turlu dinmiyor. donup dolasip bu entrye geliyorum yine. (bkz: you can sleep while i drive) diyorum, alo, kime diyorum?
  • filmde rhonda karakterini canlandıran mia amber davis 2011 yılında dizinden geçirdiği operasyon sonrası hayatını kaybetmiş. rhonda, filmin vitaminsizi* ile birlikte olan zenci ablaydı. kendisi ayrıca big size model olarak çalışıyormuş. ölümü hakkında çeşitli spekülasyonlar olmuş. tartışmalı bir markanın ertesi gün hapını kullandığından tutun akciğer embolisine kadar çok farklı iddialar var. üzerinden 8 sene geçmiş olayı neden gelip burada anlatıyorsun derseniz, hiç bir cevabım yok. imdb de oyuncu kadrosuna bakarken edindiğim bu gereksiz bilgiyi buraya taşıyayım dedim.
  • "kız arkadaşınızı yatakta 2 kızla aldatırsanız, aldatma sayılmaz çünkü kızlar birbirini götürür/sadeleştirir (they cancel each other out)." tarzında süpper pratik zeka ürünü cümlenin geçtiği pek eğlenceli film.
  • arabanın dort tekerlegi birden aynı anda dingillerden nasıl kırılır merak ediyorsanız izleyin. boston not austin.
  • arabada kavga etme sonucu atılan trip.
  • vakt-i zamanında star'da öğleden sonra saat 3 ciwarında izlediğimin bir filmin neredeyse yeniden çevirimi, çalıntı fikir...
  • geyik muhabbeti diye oynami$ idi turkiye'de. super makara, ka ka ra, ki ki ri...
  • "her ikinizin alan kodları birbirinden farklıysa onu aldatıyor sayılmazsınız" gibisinden öğütler sunan film..
  • garfield den önce izlenmesi gerekilen film.
    zira breckin meyer ı görünce bu adamı nerde görmüştüm diye dakikalar geçebiliyor. *
hesabın var mı? giriş yap