• nezaket beklentisine kasıntı diyorlar. köylüler şehirleri işgal ettikçe böyle kültürünü de işgal ediyorlar işte.
  • bakın sayın comarlar. yeni tanıştığınız hiçbir insana " sen" diye hitap edemezsiniz. karşıdaki insanla bir samimiyet hissedildiğinde " sen " diye hitap etmemde sakinca var mı diye izin alırsınız, karşıdaki de izin verirse bu tür konusmalara geçersiniz.

    yeni tanıştığım kişinin comar olup olmadığını direkt böyle anliyorum. ilk buluşmada siz diye hitap etmeyip, yavsakca konuşan heriflere de siktiri basıyorum.
  • kasıntılıkla alakası yok bence. ilkokulda ya da ailenizden öğrenmediyseniz şaşırabilirsiniz ama doğrusu böyledir. tanımadığınız biriyle konuşurken siz diye hitap edilir. aynı şekilde çalıştığınız yerde de çalışma arkadaşlarınıza siz diye hitap etmelisiniz çok samimi değilseniz. benim siz diye hitap ettiğim biri bana sen diye hitap ederse ben de sen diye hitap ediyorum o kişiye orası ayrı.
  • tanımadığınız birine siz demek, az bilinen görgü kuralları içerisinde yer alır.
    okul hayatında başlar, iş hayatında devam eder. kasıntılık ile ilgisi olmamakla birlikte, mesafe ve saygıyı doğurur. samimiyet ilerledikçe de “sen” hitabına geçilir.
    ben “siz” demeye devam ediyorum. “size de” öneririm.
  • yaşça büyük birine direkt ismi ile hitap etmek kadar nezaketsiz bir hareket de tanımadığınız birine "sen" demektir. karşındakine eğer "siz" demek istemiyorsanız da kendinizi soruya katarak cümle kurabilirsiniz pekala. örnek: alabilir miyim? yapabilir miyim?

    ingiltere'de kral bile tebaasına "siz" dediği için ikinci tekil şahıs* arkaik olmuş, yurdumun nezaketten nasibini almamış, saygıdan bihaber insanı çıkmış buna takıntı diyor.
  • kendisi saygısız olduğu gibi, saygısızlığı geçer akçe yapmaya çalışanlara dert olan kaliteli insan.

    sosyal medyada çok denk geliyorum, genç bir kardeşimiz bir şeylerden, kötüye gidişten şikayet ederken, babası yaşında, hiç tanımadığı insana "müdür" gibi garip hitaplarda bulunuyor.

    kötü gidişin en önemli sebeplerinden biri, her alanda topluma yayılan saygısızlık.

    değişime kendimizden başlayalım.
  • fazla tevazunun sonu, allahın ayısından nasihat dinlemek olur böyle! şovmuş...

    sanki babamın oğlu pezevenk... evet, bir samimiyetimiz yoksa karşılıklı olarak birbirimize siz diyeceğiz.

    ne bu, gereksiz samimiyet!
  • benim bu. tanımadığım ve ilk kez konuşuyor olduğum insanlara siz şeklinde hitap ederim. sen dili yakınlık belirtisidir. hiç tanımadığım bir insan ile benim ne gibi bir yakınlığım olabilir? gereksiz laubaliliğin de önüne geçiyor. saygı da belirtiyor. win-win durumu.

    ama bana sen dili ile hitap eden birisine de direkt "neden?" gibi bir tepki göstermem. ben kendim siz dili ile hitap etmeye devam ederim. karşıdaki anlayıp düzeltirse kendisini ok, düzeltmezse de bir şey demem. sadece hoşuma gitmez o kadar.

    siz dili iyidir. safe space dir. siz diline güvenin.
  • benim bu tip, ama kendimde değil sadece, birisi garsona sen diye hitap edince bana bişeyler oluyor. ben sadece sürekli gittiğim beni tanıyan benimde merhabam olan yerde garsona senli benli konuşurum. çalışırken de çok karşılaşıyorum, beraber bot mu bağladık amk ne diye sen diyorsun diyesim geliyor karşımdakine, ilk defa gördün beni, ben siz diyorsam sende siz diyeceksin. nerde o görgü, ahlak… hiç de kasıntı bi insan değilim günlük hayatımda, sadece uyuz olduğum insanlara kasıntılık yapmayı tercih ediyorum.
  • ilk tanıştığı gün ‘sen’ diye hitap etmeye başlayan yavşak oğlu yavşak tipten on kat iyidir.
hesabın var mı? giriş yap