tori amos
-
güzel ve naif olan her şey gibi travmatik bir maziye sahip olduğu için şarkıları otobiyografiktir. gerçi mezkur yargı her sanatçı için iddia edilebilir, ama tori amos için bu fazlasıyla gerçektir. çünkü yaşadığı tecavüz vakası küllerinden yeni bir sanatçı yaratabilmiştir. bir nevi acılarının üstüne kurguladığı müzik evreni kalbinin ve bilinçaltının karanlık bölgelerinde bir seyahat gibidir.
edit: imla -
şarkılarını yazan, besteleyen, kayıt aşamasında birebir söz sahibi olan; kısacası müzik yaşamının her alanında üretici/yaratıcı pozisyonunda çalışan müzisyen.
şarkıları ansızın bıçakla kesilir gibi nihayete erer. sanki keskin vurgulamalarıyla ölümün kesinliğini vurgulamak ister gibidir.
bazı sözcükleri bilinçli biçimde uzatması sözcüklerin arkaplanına olan derin inancıyla ilgilidir. sanki gelip geçiciliğin elinden bir şeyler koparmak ister gibidir.
edit: imla -
biri bu kadına gidip töre cinayetlerinden bahsetse, bunun üzerine değil bir şarkı, oturur bir albüm yapar ki, dinlerken geberene kadar ağlarız. yeminle bak.
-
"if there is a way to find you, i will find you." yedi bitirdi omrumu bu kadin..
-
kadın oluşunu ön plana koymadan kadınlığı en iyi anlatan iki kadından biri. diğeri için
(bkz: ursula k. le guin)
ikisi de insanlık hikayeleri anlatırlar ama kadın gözünden anlatırlar, ikisinin de hayal gücü geniştir, ikisi de duygularını ve fikirlerini eserlerine yansıtma konusunda aşmışlardır ve ikisinin de "motto"su yalınlıktır. göz boyamaktan, belli bir kesime hitap etmekten ziyade amaçları tüm insanlığa seslenmektir ve tori amos bunu bir piyano, güzel şarkı sözleri ve güzeller güzeli sesiyle yaparken ursula k. le guin de edebi yeteneğiyle yapar.
neil gaiman'la aralarındaki sansasyonel dostluk dikkat çekmeyecek gibi değildir, pek çok şarkısında referans verdiği gaiman eserlerinin yanısıra bu özel dostunun ismini de şarkılarında anmaktan çekinmez.
bence bu kadının müzik dünyasındaki yeri hak ettiğinden çok daha geridedir, sadece "female vocal" veya "singer-songwriter" olarak nitelendirilmesi haksızlık, tori amos çok iyi bir şair, iyi bir piyanist ve çok iyi bir vokaldir. -
bugune kadar hic fark etmemistim basligin ilk entrysini otisabi yazmis ve boyle buyurmus; 'bazen bende de tecavüze uğrasam bu kadar iyi müzik yapabilir miyim diye düşündüren kişi'
kusura bakma otis seni istedigin kadar sikelim senden bir cacik olmaz. -
"kadınlar diğer insanlar gibi sükunet içinde yaşlanmamalı, kırışmamalı, onun yerine estetik ameliyatlarımızla birbirine benzeyen tuhaf yaratıklar kabilesinin bir üyesine dönüşmeli" acımasızlığının kurbanı olup o güzelim düşük göz kapaklarının daha da düşmesine vahşice engel olarak üzmüş cornflake girl. *
-
yillarca takip edildikten sonra, hakkinda uzun bir entry girilmesi ilhamini veren, hayatlari etkileyen müzik kadini.
doksanlarin en baslarinda daha star televizyonlari emekleme evresindeyken, günde birkaç kez dönen klipler vardi. grease megamix bunlardan biriydi. boy george’un bir sarkisi vardi, su an adi bu hafizada mevcut olmayan. bir de turuncu-kizil saçli bir kadinin piyano basinda sarki söyledigi bir klip.. kutular içinde yuvarlaniyordu. beyazlar önünde parandeler atiyordu. sarkisi öyle böyle değil, çok güzeldi. büyük ihtimalle paket halinde gelen bir klip kasedinden yayinliyorlardi aralari doldurmak için ve bu sayede türk izleyicileri silent all these years’la her gün bulusuyordu. 80’lerde y kant tori read ile tanisma zevkine nail olmayan genis bir kitlenin radarina giriverdi tori amos. ama yine de o zamanki çocuk ben, little earthquakes’i buralarda arayip bulamadi. neyse ki video kasede kaydedilmis silent all these years dönüp durabiliyordu istenildigi zaman.
mtv uk bizde de yayinlanmaya basladi sonra. sanki o zaman daha az abuk subuk seyler gösteriyorlardi ya da belki ingilizler 90’larin ortasinda, ticari müzik yapmayan müzisyenlere daha çok firsat taniyorlardi. cornflake girl müthis bir sansasyondu çiktigi zaman, listelerde gayet iyi is yapmisti. under the pink’in (1994) kasedi buralara da geldi ve hatta little earthquakes (1992) bile daha kolay bulunabilir oldu. bir girl olsun, precious things olsun; bir past the mission, bir icicle olsun, doyulmaz sarkilara, aglanilasi sözlere ev sahibiydi ikisi de. sonradan ögrenildi ki, ugradigi tecavüz hakkinda yazdigi me and a gun hakinda çok konusulmustu vaktiyle.
yine under the pink’in çiktigi yil, q dergisi tori, björk ve pj harvey’i bulusturan bir kapak yaparak ciltlenip kütüphanede saklanilmasi, gelecek nesillere aktarilmasi gereken bir esere imza atti. aradan 10 yil geçtigine inanmak zor. god’in klibinde farelerle oynasip bacagini tras etmesinin üzerinden de..
boys for pele (1996) ise belki ilk dinleyiste yabanci gelebilecek bir basyapitti. harpsichordun piyanoyla essiz bir uyumda dans ettigi, her biri kulaklara kazinilasi enfes sarkilarla doluydu. albümü tam olarak temsil etmeyebilecek ama yine de duyuldugu gibi piste firlattiran professional widow’un remiksi liste baslarina oturdu, üst üste dinlenilen hey jupiter aglattirdi, caught a lite sneeze gelmis geçmis en güzel sarkilardan biri olarak geçti tarihe.
from the choirgirl hotel (1998), yine öncekilere benzemeyen bir tori albümüydü. düsük yapmis bir anne adayinin, iieee gibi hisli oldugu kadar isyankar sarkilarinin yani sira, “o aslinda kocam” benzeri seyler söyledigi en iyi kiz arkadasi hakkinda yazdigi raspberry swirl gibi çosturan, playboy mommy gibi hüzünden hüzüne sokan sarkilari barindiriyordu.
ayni yil, great expectations’in soundtrack’inde bulunan, piyanodan çikabilecek en essiz melodilerden birine sahip olan siren ile yine yuh dedirtti.
bu siralar devreye giren ve gittikçe popülerlesen internet vasitasiyla, (benim gibi) bilmeyenler ögrendi ki, bu kadin ayni zamanda bir b-side hazinesiydi. mp3 paylasimi siklasmadan önce, angie, lovesong gibi cover versiyonlarla, take to the sky, here in my head gibi sarkilarla dolu sürüsüne bereket toplama bootleg piyasaya sürülmüstü bunlardan. hele bir de sugar vardi ki.. yildizlarin altinda tek basina yatarken cir cir böcekleri esliginde söylenmis gibi, al beni allahim yanina dedirtecek güzellikte sarki üstü birsey iste..
çift cd’lik to venus and back (1999), nispeten daha sert ama ilginç bir sekilde ambient bile olabilecek bir tori sound’una sahipti. “these tears i've cried, i've cried a thousand oceans” gibi had safhada kalpten vurucu bir girisi olan 1000 oceans, müzigiyle alip götüren datura ve bu satirlarin yazarinin degerini sonradan anladigi josephine gibi takdir edilesi güzelliklere sahipti. ikinci cd’de bulunan türlü sarkilarin canli versiyonlariysa, tori’nin neden en iyi konser veren müzisyenlerden oldugunu esekler gibi kanitliyordu.
aslen erkekler tarafindan yazilmis sarkilarin “kadin” versiyonlarini coverladigi strange little girls (2001), enteresan bir proje olmasina ragmen pek ragbet görmedi. bunda, o aralar plak sirketi degistirmesinin ve haliyle eski plak sirketinin albümün promosyonunu yeterince yapmamasinin etkisi oldugu gibi, sarkilarin tori’den beklenenin nispeten altinda güzellikte olmasinin etkisi de mevcuttur muhtemelen.
scarlet’s walk (2002) ile scarlet karakterine amerika’yi bastan sona kat ettirip; utah’ta küçük bir barda canlanmis gibi duran crazy, kizilderililerce yazilmis 44 saniyelik bir dua hissi veren muhtesem wampum prayer, “ben sarki besteliyorum” diyenlere parmak isirtan your cloud gibi enfes sarkilar söylettirdi. 11 eylül olaylarindan esinlenen i can’t see new york, gold dust gibi sarkilar büyük ihtimalle olaydan etkilenenleri daha çok vurmus olsa da, duygusalliklari son derece çarpiciydi. kendi sarkilarinin bir özeti olabilecek virginia ise anca tori’den çikabilecek güzellikteydi.
en son, a tori amos collection tales of a librarian (2003) ile enteresan güzellikte bir toplamaya imza atan alev saçli ilahe, “ears with feet” diye adlandirdigi biz hayranlarini mest etmesi son derece muhtemel yeni albümünün hazirliklariyla mesgulmus su aralar. hatta albümde birlikte çalistigi matt chamberlain, yenisinin simdiye kadarki en güzel tori albümü olacagini söylemis. çogu zaman anca üstünde düsünülünce anlasilan katmanli sarki sözleri, kendine has melodileri ve nefes kesen sesi ile yine neler yaptigi elli bin gözle beklenmekte.. -
diğer coverları için:
(bkz: a case of you)
(bkz: after all)
(bkz: aint no sunshine)
(bkz: a mighty fortress is our god)
(bkz: amazing grace)
(bkz: american pie)
(bkz: angie)
(bkz: bad company)
(bkz: band on the run)
(bkz: both sides now)
(bkz: boys in the trees)
(bkz: candle in the wind)
(bkz: daniel)
(bkz: danny boy)
(bkz: day by day)
(bkz: do it again)
(bkz: down by the seaside)
(bkz: for emily wherever i may find her)
(bkz: growing up)
(bkz: happiness is a warm gun)
(bkz: have yourself a merry little christmas)
(bkz: heart and soul)
(bkz: heart of gold)
(bkz: here there and everywhere)
(bkz: home on the range)
(bkz: house of the rising sun)
(bkz: hurt)
(bkz: hyper ballad)
(bkz: i dont like mondeys)
(bkz: im not in love)
(bkz: im on fire)
(bkz: i will always love you)
(bkz: if 6 was 9)
(bkz: imagine)
(bkz: killing me softly)
(bkz: kumbaya)
(bkz: landslide)
(bkz: let it be)
(bkz: little drummer boy)
(bkz: like a virgin)
(bkz: live to tell)
(bkz: london girls)
(bkz: new age)
(bkz: ohio)
(bkz: old macdonald had a farm)
(bkz: old man)
(bkz: on saturday afternoons in 1963)
(bkz: one tin soldier)
(bkz: only women bleed)
(bkz: onward christian soldiers)
(bkz: over the rainbow)
(bkz: philadelphia)
(bkz: please come to boston)
(bkz: purple rain)
(bkz: raining blood)
(bkz: rattlesnakes)
(bkz: real men)
(bkz: ring my bell)
(bkz: river)
(bkz: rock on)
(bkz: running up that hill)
(bkz: sentimental journey)
(bkz: shes leaving home)
(bkz: something)
(bkz: songbird)
(bkz: spoonful of sugar)
(bkz: strange fruit)
(bkz: strange little girl)
(bkz: summertime)
(bkz: surrey with the fringe on top)
(bkz: sweet home alabama)
(bkz: thank you)
(bkz: thats what i like)
(bkz: the needle and the damage done)
(bkz: this old man)
(bkz: thunder road)
(bkz: time)
(bkz: tiny dancer)
(bkz: when sonny gets blue)
(bkz: whole lotta love)
(bkz: windows of the world)
(bkz: with a little help from my friends)
(bkz: wrapped around your finger)
(bkz: you make me feel brand new) *
ayrıca inanmayacaksınız ama ilgili bir bakınız da şöyledir ki;
(bkz: tori amosun coverlamadigi sarkilar) -
bi arkadaşım bir yerde okumuşmuş yada o ortamda tribe girmiş kendini printer sanıyorda(bkz: kendini printer sanmak) olabilir.pj harvey e sormuşlar tori amos piyano çalarken orgazm oluyorum demiş siz ne düşünüyorsunuz diye.pj harveyde oturduğu sandelyeden olsa gerek diye yanıt vermiş.
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap