• sabitlenmiş entry
    merhaba,

    yaşananlar ve yansıtılanlar üzerine oluşan kanaat neticesinde açıklama yapmak isteriz. londonphile nick'li yazarın uçurulma sebebi moderasyon tarihçesidir. daha önce nefret söylemi sebebiyle çaylak edilen yazar, sonrasında da nefret söylemine devam etmiş fakat bu sebeple tekrar silinen entry'sine yönelik olması gereken uçurulma işleminin uygulanmadığı fark edilmiştir. ayrıca, yazar kendi tercihiyle hesabındaki entry’leri silip tek entry’sini bırakarak hesabını "yetersiz entry profili" haline getirmiştir. bu doğrultuda, hesabı iddia edildiği üzere kişisel sebeplerle değil yetersiz entry profili ve tarihçe sebebiyle kapatılmıştır.

    torpille yazar alımı olarak ifade edilen konu ise ekşi sözlük'e emek vermiş kişilerce referans verilen, bildiğimiz ve tanıdığımız kişilerin yazarlığa kabulü 2004 yılından bu yana var olan bir durumdan ibaret.

    ekşi sözlük, her kesimin düşüncelerini özgürce dile getirdiği bir oluşum ve biz de bunu koruyabilmek adına çok dikkatli çalışmaya gayret ediyoruz. bu sorumluluğun her zaman bilincinde hareket ettiğimizi paylaşmak isteriz.
    • 13 ekim 2020 editi:

      "çaylaklık süreci bir olgunlaşma süreci değil, yazarlık çaylak olarak bekledikçe hak edilen bir şey değil. çaylaklık durumu, yazarların oluşturduğu ortalama moderasyon yüklerinin moderasyonel kapasitemizi aşması nedeniyle uzayabiliyor çünkü yazar alımlarını bu sebeple yavaşlatabiliyor hatta durdurabiliyoruz. kimi zaman da günde binden fazla kişiyi alabiliyoruz. moderasyonel kapasitemiz arttıkça alımı hızlandırıyor, kalabalıklaştıkça da alımları yavaşlatıyoruz. durum bundan ibaret."

      (bkz: #114029926)

      ve:

      "henüz yazarlığı onaylanmamış çaylakların yazar olması laneti bitenlerin otomatik çaylaklıktan çıkarılmasına dair yapılan bir değişiklikteki hatadan kaynaklanmıştır. her ne kadar ekşi sözlük'te herkesin yıllarca beklemeden, onaylama gibi aşamalardan geçmeden yazmasını istesek de içerik kalitesini belli bir seviye üzerinde koruyacak değişiklikleri yapana kadar onay sistemiyle ilerlememiz gerekecek. anlayışınıza teşekkürler."

      (bkz: #42345484)

      sakin bir dille, gerçekten haklıymış gibi güzel güzel açıklamak sıvamayı başarıya ulaştırmıyor. çaylak arkadaş s.'ye uyarı için teşekkürler.

      7 ekim editi: tberk adlı yazar aşağıdaki eklentiyi sunduğu için uçuruldu. kendi entry'mizi silmek isterken bile keyfî yönetimden zarar görüyoruz.

      https://chrome.google.com/…femlkoibogenkdijibpdjnpi

      (bkz: ekşi sözlük entry silici)

      6 ekim editi: yazdığım entry'ye sansür uygulandığı, entry'nin tarayıcıdan girişte gizlendiği söyleniyor.

      ön edit: boykotun nedeni (bkz: kanzuk'un eşini torpille yazar yapması)

      (bkz: yolun açık olsun paşam)

      an itibarıyla başlattığım boykot.

      londonphile kendisinden özür dilenerek sözlüğe geri alınana ve alexandraarzat tekrar çaylak yapılana kadar sözlüğe yeni bir şey yazmıyorum.

      torpil yetmemiş, bir de keyfî yönetim devreye sokulmuş. benden şimdilik bu kadar.

      edit: sözlüğe hiç yazılmaması değil de sadece bu konu ile ilgili başlıklara yazılması şeklinde bir boykot önerenler var. o da olumlu. ama ben bu mide bulandırıcı durum karşısında hiçbir başlığa yazmamayı tercih ediyorum.

      3. edit: çok sayıda mesaj geliyor, hepsine cevap yazamadığım için özür dilerim.

      entry silme fikrine çok sıcak bakmıyorum çünkü yazdıklarımız aynı zamanda bizim kişisel hafızamız.

      adblock (reklam engelleyici) kullanabilirsiniz. belki bilmeyenler vardır diye androidde chrome için şunları bırakıyorum:

      https://play.google.com/…spaceship.netprotect&hl=tr
      https://play.google.com/…freeadblockerbrowser&hl=tr

      ayrıca chrome yerine deebrowser kullanıyorum, öneririm. reklam engelleme özelliği var.

      yazar arkadaşlar ublock origin, adguard ile nano adblocker'ın çok iyi olduğunu söyledi.

      ayarlar kısmından entrilerinizin ekşi şeyler ve pena'da kullanılmasını engelleyebilirsiniz.

      selam bebeksi sözlüğe uygulama üzerinden değil de tarayıcı ile girmenin daha iyi olacağını söyledi.

      eleştirel beyanlarda bulunan `@s2min3u`'ın uçurulduğu söylendi. konu ile ilgili bilgim yok.

      son edit: başka yazarların da uçurulduğu bilgisi geldi.

      genel bir iki şey söylemek istiyorum:

      arkadaşlar, bazılarınızın söylediği gibi sözlüğe gereğinden fazla anlam yüklemiyoruz. adalet duygusunun yer ve zamana göre değişen bir yapısı yok. ülke yönetimi ve küçük bir çocuk oyununda karşılaşılan haksızlık aynı duyguları uyandırır.

      "benim şirketim benim kararım" düşüncesine sahip olabilirler. bu, onların tercihi. yazarlar olarak bizim (en azından bazılarımız) aksi yönde düşüncelerimiz var. kişisel olarak, keyfî yönetime tahammül edemiyorum. keyfî yönetimi umursamayanları da saygıyla karşılıyorum, bu da özgür bir tercih.

      bugünkü son keyfî debe lisesinden sonra dünkü kararımı değiştirdim. entry'lerimi silmeye başlayacağım. bunun için özel yapılmış entry silici botlar varmış. ama ben ara ara sözlüğe girip öyle sileceğim, malum, dakikada 1 entry silmeye izin veriliyor.

      benim açtığım başlıkta ilk sıraya kendi entry'sini koymuş kanzuk :) kimden izin aldın?
    • katıldığım boykottur. siktirtmeyin sözlüğünüzü, bir tirandan kaçarken ötekinin kucağına mı oturacağız?
    • önemli edit: (bkz: #114029926) @kanzuk açıklama yapmış, hala bana yetmedi, devam. la vittoria sara nostra!

      aklımı tamamen bulandıran bir cümle kurmuş kendisi.

      "bu entry silindiği halde uçurulmamış olması, bu yaptırımın unutulmuş olması moderasyonumuzun hatası"

      daha önce silinmiş olan bir entry için mi uçurulmuş londonphile? yani bu ne demek? basbayağı uçurmak için hesabını incelemiş ve bahane bulmuşsunuz demek değil mi?

      üst edit: açıklama gelmiş kendileri tarafından. bir yazarın daha önceki hatalarını, kanzuk beyin eşine olan eleştirisinden sonra araştırıp, dur bakalım bir açığını yakalayabilecek miyiz gibi bir düşünce ile incelendiğini anlıyoruz. bu bizim için yeterli bir açıklama değil! boykota devam, direnişe selam!

      not: entry silme olayına sonuna kadar karşıyım! bunca emek heba olmamalı diye düşünenlerdenim. gerçek anlamda bir açıklama yapılmaz ise entrylerimi silmeye başlayacağım.

      edit: boykota edit ile ara verip tekrar devam edeceğim. 5 ekim tarihinde çokça yazar arkadaş 4 kasım tarihine kadar çaylak yapılmış, bu tarihte çaylak yapılan arkadaşlar bana ulaşırsa buradan paylaşacağım. artık iyice sansüre döndü olay, buradan boykota katılmayan arkadaşlara duyurulur! o başlığa entry girerek, boykota katılan yazar ve çaylak arkadaşlarımı küçümseyenler de haksız bir şekilde çaylak yapılırlar ise bana ulaşsınlar.

      burası babanızın çiftliği ise söyleyin biz de ona göre davranalım, yok burası demokratik bir alan ise, alexandraarzat'ın uçurulup, londonphile ve haksız şekilde uçurulan diğer yazarların özür dilenip tekrar yazar yapılmasını istiyor ve isteklerimiz yerine getirilene kadar başka bir entry girmeyerek bu kampanyaya destek veriyorum.
    • boykota gerek yok, ekşi sözlük köy haline geleli çok oldu, kanzuk da sataram köyü ha diye dolaşıyor.

      sözlüğün miadi zaten doldu, çöp ortam oldu, twitter'ın gökkuşağı bayraklı beyinsiz çarlarının profili bile buradan daha kaliteli.

      bunu bilerek takıldığınızda hiç bir sıkıntı kalmıyor. kafaya takmıyorsunuz.

      sözlük oynaktır. iktidar ve trendlere göre değişir. yarın iktidar değiştiğinde liyakat trendi başlayınca buralarda da kalite trendi başlayacak. favla bu entryi al kenarı, olacakları seyret...

      yalnız yengenin verdiği cevapla şunu görüyoruz ki kadın her yerde kadın... kezban diye türk kadınlarını boş yere harcamışız... kocişkoma akşam yemeği fotosu eksik bi tek.

      tabi mutluluğunuz daim olsun ama işte format falan vardı ya bi ara, insanlar o yüzden şaabıyo kanzukçum. senin bilmediğin işler biliyorum kanka... takma o yüzden kafana boşver.
      köy senin...

      entryi yazdıktan sonra olan bitene biraz daha baktım da, özgür ortam falan denmiş. lan olm ne özgür ortamı. sözlükte o hiç bir zaman yoktu. sözlüğün ilk beş yılında bile yönetimin biçtiği yazarlar oldu? ne özgür ortamı? sözlükte pelikan trolleri fink atıp keyfine göre yazar uçurtuyor? ne özgürlüğü amq.

      daha komiği, bekleyin akp'den sonra burası cumhuriyetçi kaynayacak, götünüzle güleceksiniz. lan dün akp hdp trolleri kaynıyordu diyeceksiniz...
    • bir iş seyahatine gittik geldik, millet düğün yapmış, first lady değişmiş, olaylar olmuş ve daha bir sürü şey. şaka yapsan çok yapılır da, ortada komik bir olay yok. nerden tutsan elinde kalan saçma sapan bir durumlar yumağı var. zaten genelde belli yazarları okumak için giriyordum. çok uzun bir süre bu başlık dışında bir başlığa yazacağımı da düşünmüyorum.

      tavır çirkin, uygulama çirkin, sessizlik hepsinden çirkin. bir sözüm de (bkz: burası özel şirket) diyen mal değneklerine. bak kardeşim, özel bir şirket de olsan, paydaşlarına bir ticari yol haritası üzerinden güven verir, yol gösterirsin. isteyen seninle yürür, müşterin olur (bkz: bizim gibi), isteyen bunu beğenmez ve başka bir şirketin müşterisi olur.

      sen maç devam ederken adam ya da kadın kayırmak için politikanı değiştiriyorsan, insanların da buna ses yükseltme hakkı vardır kusura bakmayacaksın. bu düzeni alkışlıyorsan zaten senin de bu zayıf karakterle bir meriç olmaktan öteye gitme şansın yoktur. ezcümle, bizim gibi yaşlı kurtların midesinin almayacağı işler bunlar.

      aynen ismi geçen yazarı eşiniz rahatsız oldu diye uçurduğunuz gibi, birgün yazılanlar bir muktedirin eşini rahatsız eder ve o da kocişine komple sözlüğü kapattırırsa ağlamaycaksınız o zaman. siz bu mecrayı var eden insanların tüm değerlerine tek bir hareketle küfrederseniz sadece nefretle anılırsınız.

      evli evine, köylü köyüne.
    • dahil olduğum boykottur. haklının yanında olmak bunu gerektirir. birtakım gold digger'ların bitmek bilmeyen istekleri uğruna koca sözlük'ü ayaklar altına alan embesiller* utansın. umarım kafanızı, utançtan gömdüğünüz topraktan çıkarabilirsiniz. ya da çıkaramazsınız çünkü umrumda bile değilsiniz.

      ekşi sözlük'ün ölüm fermanı birkaç ay öncesine dayanıyor aslında. sansürcü kafanın sisteme entegre edildiği döneme. yapılan eleştirilerin birer birer silindiği ve yazarların uçurulduğu zamanlara. polis devletinde şaşırtmayan dürümcü eylemleri sonucu ortaya çıkmış boykottur.

      biraz aklınızı kullansanıza? sizin burada yazarları ya da entry'lerini yok etmeniz realite'de neyi değiştirebilir? günün sonunda çeşitli hitaplarla insanlar arkanızdan bir güzel sövecek ve ruhunuz bile duymayacak. sözlük'te meydana gelen bir şeyin unutulacağını beklemeniz ise asıl ahmaklık.

      edit: 3.5 yıl çaylak olarak beklemiş, 2 yıldır da yazan biri olarak naçizane düşüncelerim bunlardır. 48 saat içinde bu yanlıştan dönülmezse tüm entry'lerimi silip tabiri caizse siktir olup gideceğim. mesele benim için, yıllarca bekletilen çaylaklar ve haksız yere uçurulan yazarlar adına bir onur savaşına döndü. madem sözlük senin malın ve istediğini yazar yapıp istediğini uçurabiliyorsun, al başına çal birader.

      edit2: yedeğimi aldım, alternatifin yok sanma ekşi. böyle böyle azalarak bitecek, popülariteni yitireceksin. burası son yıllarda türlü manipülasyonların ve bilgi dezenformasyonlarının döndüğü mide bulandırıcı bir yere evrildi, kanzuk ve arkadaşları yüzünden. sizi bilmem ama ben bu kendini bilmezlere 1 kuruş bile kazandırmayacağım. yıllardır eleştirdiğimiz hükümetten ve güç sahiplerinden ne farkları var? bir allah varsa dilerim hepsinin misliyle belasını verir.

      edit3: boykotumu sonlandırmaya karar verdim, saçma salak sebeplerden insanın kendini üzmesi gerçekten anlamsız geldi. şu mecrayı kimi zaman gündemdeki olaylara ilişkin fikirlerimizi paylaşmak, kimi zamansa başlıklara tanım girmek için kullanıyoruz. sonuçta bir araç, bundan fazlası değil.
    • sozluk ile lisede tanistim, yirmi yildir okuyorum, bir o kadar yakin da yaziyorum. dergisinde yazmisligim, zirvesine katilmisligim var. sozlugun yasayan bir organizma oldugunu, degisip donusecegini seneler once kabul ettim. moderasyon ve kanzuk'a yapilan ithamlari ise, "karsi tarafi da dinlemek" lazim diye gormezden geldim. gormezden geldigimiz herseyin bir gun kapimizi calmasi gibi bir durum var hayatta, o gun bugunmus.

      eksisozluk tarafindan yapilan aciklama, en hafif tabir ile dalga gecmektir. yok daha onceden nefret soylemi, yok vesaire... kalibina uydurmak, punduna getirmek dedigimiz seyler bunlar. yoksa kral ciplak, olani biteni hepimiz goruyoruz. iktidar stratejik de birsey tabii ki, ticari itibar putincik'lige ustun cikmis. sonuc olarak kanzuk'un bize durustluk borcu yok. bir sebep uydurur, ol der ve oldurur.

      cok genc yasta tanistim sozluk ile, uzerimde etkisi ve emegi coktur. sonra ulkeden ayrildim, burasi ulkeyle bag surdurmenin bir yolu oldu benim icin. troller cogaldi, nefret soylemi normallesti, mesela sikayet etmeme ragmen hala ermenilere soven bir baslik ve bir entry'i kaldirmadilar (hos, alexandra hanim ermeni oldugu icin belki bundan sonra ermeniler daha az nefret soylemine maruz kalacaktir, umuyorum), ben yine de burada kaldim. twitter'da echo chamber dedigimiz seye tikili kaliyoruz, burasi biraz cesitlilik gormeme yariyordu. bir de arada bir aldigim, seneler once yazdigim bir entrynin nasil etkili, yardimci olduguna dair mesajlar...her yazar, okunmak ve duyulmak icin yaziyor neticede, burasi da duyulmayi mumkun kiliyordu. butun bu saydiklarim, artilari eksilere ustun kildirdi.

      ta ki son iki gunde yasananlara kadar.

      bu "padisahlik sovvvv", "erkeklik performansss", "iktidarimi tadiinnn" tatmininin daha fazla bir parcasi olamayacagima karar verdim. tanidiklarin yazar yapilmasi degil mesele, bunu daha once de gorduk. ama mudure yazilan ask mektubu ile dalga gecme sebebiyle yazar ucurma meselesi tam bir iktidar zehirlenmesi belirtisi. naziklik, incelik, hicbir zaman bir kriter olmadi sozlukte. bana yuh artik dedirten nice soylemin degirmenine, kanzuk beyler ifade ozgurlugu altinda su tasidilar. hal boyleyken sorunun londonphile'de degil kanzuk'ta oldugunu gormek gerek. tahakkum, kanzuk beyin, alexandra hanim'in ve pek cok sozluk kullanicisinin hosuna giden, parcasi olmaktan haz aldigi birsey olabilir, ama benim degil. yasadigimiz dunyada zaten fazlasiyla maruz kaldiklarimi, bir de kanzukistan'da yasamak istemiyorum acikcasi.

      bu sebeple, 2000'den beri okudugum sozlukte artik yazmama karari aldim. hesabimi kapatmiyorum, isterim ki yazdiklarimi okuyanlar yine bana ulasabilsin, bir sey soran arkadaslara bir yardimim olabilsin. (hos, ben yakin zamanda keyfen veya bir punduna getirip atilacagimi dusunuyorum, kismet). ama bundan sonra entry yazmayacagim. ha bu kanzuk beyin veya diger sozlukculerin umrunda olacak mi? tabii ki degil, tavsan daga kusmus dagin haberi olmamis.

      bunca sene ogrendiklerim, dusunduklerim, hissettiklerim icin herkese tesekkur ederim. buraya kadar.

      tanim: katildigim boykottur.

      angie.
    • benim için hoş olmayan tarafı ağır basan bir durum bu.

      küçük bir hikaye ile başlayayım.

      kriz süreci yönetememe olayını daha birkaç hafta önce ak interactive isimli modelcilik ürünü üreten bir ispanyol şirketi yaptı. facebook sayfalarına yeni çıkardıkları condemnation isimli kitabın birkaç tanıtım videosunu koydular. kitap modelcilikle ilgili aykırı işlerin örneklerinin olduğu bir kitap. içinde gaz odası modeli nasıl yapılır, uyuşturucu çeken figürlerin modeli nasıl boyanır, toplu mezara gömülecek kurbanların dioraması nasıl yapılır gibi kimsenin daha önce bulaşmak istemediği bazı konularla alakalı içerikler var. bu adamlar bu kitabı tanıtırken facebook'a ekledikleri videolara buldozerle mezarlara itilen toplama kampı kurbanlarını, katledilen insan görüntüleri falan sansürsüz koydular. ayrıca kitabın tanıtım metninde hoş olmayan bazı ifadeler yazdılar ve kitabı satışa çıkardıklarında kitabın yanında yahudi soykırımını hatırlatıcı bazı promosyon ürünlerini de kitapla birlikte paket olarak satışa sundular. elbette bunu gören herkes ayaklandı, şirkete soykırım ve cinayetler üzerinde para kazanma suçlaması yapıldı ve resmi bir özür dilenip tüm bu kampanyanın durdurulması istendi. şirketin facebook sayfası mesaj bombardımanına tutuldu. peki şirket ne yaptı, elbette krizi yönetemeyip konuyla ilgili yazılan yüzlerce mesajı sildi. üzerine komedi gibi bir açıklama yazıp; "asıl fikri kaçırıyorsunuz, anlatmaya çalıştığımızı göremiyorsunuz. bu kampanya kitabın içeriği ile ilgili çarpıcı bir kampanyadır. haklıyız ve bizim fikrimiz sizin kafanızı çalıştırmanız." anlamına gelen berbat bir açıklama yaptılar. bu mesaj silme artı üzerine yapılan bu açıklama sonucu millet daha da çıldırıp gene yüzlerce mesaj attı ama bunları yine sildiler. insanlar da ikinci mesaj silme furyasından sonra şirket ürünlerine komple boykot çağrılarına başladı, sipariş iptalleri geldi. neticede çok geçmeden şirket tüm yaşananlar için özür diledi, mesaj silmelerinin ve o açıklamayı yapmalarının hata olduğunu belirtti. neticede olay tatlıya bağlandı bitti gitti.

      memleketin okumuş etmiş tayfasının kültürel ve sosyal hayatı son yıllarda hoyrat bir anlayışla ve gıdım gıdım köşelere süpürülürken, paramparça edilip yokedilirken ama aynı zamanda bu kesimin de hababam plazalarda, fabrikalarda, işyerlerinde, okullarda mesai, kariyer, eğitim artık adına ne derseniz deyin ağa vs. ırgat mantığında sömürülmesi ve türlü haksızlıklara maruz bırakılmasının tam gaz devam etmesi gayet sıkıcı bir hal aldı. şu platformda hakkında yığınla entry girilen, şikayetlere konu olan en büyük mevzu haksızlık. bunu illa ki süslü kanuni tabirlerle anlatmaya gerek yok. neticede haksızlık mikro ya da makro bir şekilde hayatımıza giriyorsa o iş can sıkıcı olmaya başlıyor.

      ben 1999'dan beri burasını okurum. arada farklı isimde bir hesabım da oldu ki bu hesabımı sözlükteki bazı haksızlıklara tepki göstermek için kendim kapattım. öyle ya da böyle burasının bu hale gelmesinde ufak da olsa bir payım var. payım var da elbette sitenin sahibi falan değilim, burasını sahiplenme gibi bir hissiyatım da yok. hayatım burası değil. "yönetiminde söz sahibi olacağım, yapılacaklar illa bana da sorulsun!" gibi hülyalara girmiyorum. bu yaşanılan veya başka yaşanılmış farklı bir olay ekseninde de fanatikçe: "hesap verin kardeşim nedir bu yahu!" da demiyorum.

      ve fakat bunları demediğim halde afedersiniz herşeyi kolayca kabullenecek de değilim. neticede bu site ben ve benim gibi birçok kişinin vakit ayırıp iyisiyle kötüsüyle yazdıkları sayesinde yükselen ve dikkate alınan bir mecra ise kullanıcı ve içerik oluşturucu olarak bana bir parça saygı duyulmasını beklemek en doğal hakkım.

      şimdi yukarıdaki sabitlenmiş metni yazan kardeşe sesleneyim;

      sayın metin yazarı, öncelikle size daha birkaç hafta önce yaşanan bir olayı doğrudan örnek oluşturması için yazdım. içerikler elbette farklı ama davranış şekliniz bence aynı. krizi yönetemiyorsunuz hiç kusura bakmayın. ayrıca bir kullanıcı kurala aykırı davranırsa o davranışın cezasını verirsin, süreci yarıda bırakmazsın ve hatta gerekirse o kişiye permabanı "o anda" patlatırsın. "biz ceza verecektik ama unuttuk. neyse hazır denk gelmiş, dur yapıştıralım" diyerek o kullanıcıya olaydan bilmem kaç zaman sonra uçurma veremezsin. özellikle hassas bir mevzunun hemen ardından yapamazsın çünkü tepki geleceğini hesaplaman gerekir. profesyonel bir yaklaşım değil bu...

      ben sizin yerinizde olsam bu metni sabitten kaldırır, "kusura bakmayın hoş olmayan bir olay oldu, o olayın sıcaklığı ile bir hata daha ettik ama anladık ki yanlış yapmışız. süreçlerimize daha dikkat edeceğiz." içerikli bir metin girer olayı bitiririm. elbette hala toksik mesajlara, fanatik yaklaşıma devam eden olacaktır ama en azından çoğunluk sakinleşir. özür dilemek, hatayı kabullenmek, sorumluluk almak neden bu kadar zor geliyor çok merak ediyorum. ben evde küçük oğluma yaptıklarının sorumluluğunu, sonucu iyi veya kötü olup olmaması farketmeksizin almasını öğrettim. şu anda kötü birşey yaptığında dahi çocuk gelip kendine güvenerek "ben yaptım" diyebiliyor ve sonucuna katlanırken ses etmiyor ama koca koca insanlar neden "dükkan benim, ister benzin döker yakarım ister hepinizi kovarım gönderirim, ben hep haklıyım...!" kafasından bir türlü kurtulamıyor?!

      bir sözüm de "ya ne büyüttünüz yea, site sizin mi yea, adam istediğini yapar yea" kafasındakilere. sevgili romalılar, o zaman bilmemne.com sitesi size ürün satarken kafasına göre siparişinizi iptal ederse burada şikayet başlığı açıp veya reel hayatta tüketici hakem heyeti peşinde ağlamayın, sonuçta mal adamın satar satmaz. tuttuğunuz futbol takımı gidip avrupalı yaşı geçmişleri toplayıp topçu diye önünüze "alın izleyin" diye attığında ağlamayın sonuçta kulübün sahibi siz değilsiniz. sevdiğiniz lahmacuncu lahmacunun kıymasını at etinden çekip yaparsa sakın zırlamayın adam sonuçta dükkan sahibi, farklı bir füzyon denemiş hem atalarımız at eti de yermiş değil mi! veya her türlü şartını sağladığınız, farklı sınav,mülakat kademelerinden geçtiğiniz ve neredeyse işe başlamak üzere olduğunu bir şirket son anda sizi arayıp "kusura bakmayın bizim patronun yeğeni almanya'dan gelmiş, sizin yerinize onu alacağız hadi baaay" dediğinde de alınmayın. neticede patron ne derse o, değil mi?...

      mesele saygı meselesi canlarım benim saygı. hani elin ecnebisi "respect" diyor ya hah ondan işte...

      bu arada elbette biliyorum umurunuzda falan da olmayacak da ben bundan sonra burada içerik falan oluşturmam. haydi hayırlı forumlar...

      ekleme: şunu yazmayı unuttuğumu farkettim. bu olayda odaklanmamız gereken husus kesinlikle olaydaki kişiler değil, buraya hakim olan yönetilememe sorunu. sözlüğün herhangi bir misyon yüklenmesine gerek var mı, mevcut politik iklimde hak ve özgürlük bağlamında sözlüğün rolü, gücü nedir gibi konular çok farklı şeyler ve hukukçular, sosyolaglar vb. bilim dalları düzeyinde tartışılması gereken bir mesele bu. ancak nihayetinde, siz ne kadar isteniz de istemeseniz de, elimizde ekşi sözlük gibi kamuya malolmuş bir mecra var ve buranın da içeriğini oluşturan kullanıcılara saygı duyularak ama belli bir dengenin de korunarak yürütülmesi ve aynı zamanda yaşatılması için gerekli maddi kaynağın yaratılması sözkonusu. terazide kullanıcı/içerik oluşturucu aleyhine her hareket elbette etki-tepki yasası gereği bir reaksiyon görecektir. ancak bizlerin sorun yaşadığı asıl mesele de sözlükte yaşanılan çoğu hadisenin nedense sürekli kullanıcı aleyhine işlemesi. halbuki yapmanız gereken süreçleri okumak bu kadar basit. kimse sizden halk kahramanı olmanızı, bir inkilap başlatmanızı, türkiye'nin sorunlarına çözüm bulmanızı falan beklemiyor. sadece en azından yapabileceğiniz konularda kullanıcı lehinde, kullanıcı gibi düşünmenizi istiyor. örneğin burada insanlar yıllardır basit bir android uygulamasından şikayet edip durdular. kaç hafta önce "nihayet", "o konuya da bakacağız" diye bir mesaj atıldı ama bu mevzu üzerinden kaç hafta geçti fakat tık yok. bu artık kullanıcıya saygısızlık falan değil bildiğin boşvermişlik. ayrıca beni çok üzen başka bir durumda kafasına her esenin burada başlık sildirebilmesi. yani bunu benim aklım havsalam almıyor. tamam hakaret içeren şeyler, haksız ithamlar silinsin de komple başlık kapanıyor ve ben daha bugüne dek bu başlık sildirme hadisesine sözlükçe itiraz edilip de itirazın haklı bulunması sonucu o başlığın eski haline döndüğünü görmedim. yani ayıptır, günahtır tüm giden başlıklar %100 sorunlu mu hukuksal açıdan? hiç mi ekşi'nin haklı olduğu bir başlık yok. hem özgürlük hem demokrasi diyeceksiniz hem de bunu savunmayacaksınız? belki de savunuyorsunuz ama olmuyor orasını bilemem, adliye adliye gezecek halimiz yok ama en azından kullanıcılara onları savunduğunuzu hissettirin. yoksa tepeye açıklama yapıştırıp yok şu nedenle uçurma oluyor yok referansla yazar olunuyor diye yazmayın. bu arada başta da yazdım 1999'den beri buradayım referansla yazar yapılmayı hiç duymadım. ha kendi aranızda bir muhabbettir bilemem orasını...
    • 5 ekim 2020 boykota katılmayanlar olarak açılıp, parlatılan (ince gör) başlık altındaki içeriklerde komik bir mantık hatası var.

      boykot, kanzuğun eşini torpille yazar yapması nedeniyle değil, bu durumu eleştiren bir yazarın uçurulması nedeniyle bu boyuta vardı.

      +1'imle destekliyorum.
    • hiç yazmayarak değil sadece bu rezillik için açılmış başlıklara entry girip gündemde tutarak gerçekleştirilmesi gereken boykottur.
    hesabın var mı? giriş yap