• ayni zamanda son nesil bir suser
  • aynı zamanda doğum günü çocuğu kocaman adam. nice senelere be.
  • (bkz: #21661918) entry'si ile yaran, meslektaş suser.

    (bkz: anlıyorum ama konuşamıyorum)
  • kısa bir süre sonra amca olmak tecrübesini yaşayacağı için hevesle günlerin geçmesini beklemektedir bu yazar.

    aslında o kadar da önemli değil amca, dayı ya da baba olmak kısmı belki de. önemli olan, bir insanın en saf ve en temiz haliyle kucağında yatacak olmasıdır onun için ; bizim rodion romanovic raskolnikov kişisinin artık dayanamadığı, bazen vazgeçtiği ya da vazgeçme planı yaptığı, bazen kabuğuna sımsıkı tutunmasını sağlayan insancıkların hayatından sonra aradığı da buydu sanırım, daha hiçbir şey öğrenmeden sizin sevginizi hissedecek iki göz, sizi -en azından belirli bir süre için- sırf kendi basit çıkarları veya küçük aptal zevkleri için aldatmaya çalışmayacak bir kalp ve size sarıldığında gerçekten, bunu istediği için, arkasında başka bir şeyler saklamadan, yalanları dolanları kıvırıp cebine saklamadan size sarılan iki küçük el.

    işte bu küçük insan yüzünden mutludur bu günlerde kendisi, onun gelmesini beklemektedir, geleceği günü hesaplamaktadır, normal insanların en iç cebine sakladığı iyi duygularını en azından belirli bir yaşa gelene kadar saklayacak bir insanı hayatına beklemektedir, bazı günler sırf onun için yolları çekecek, eve -en sevdiği kabuğuna- geç gelecektir, onu uyurken izleyip, belki de insanları sevme çabalarına ilişkin bir parça fazla umudu barındıracaktır. sizin şiirler, şarkılar armağan ettiğiniz, uğruna kelimeleri harcadığınız insanların kelimeleri kirletmenize, şarkıları lekelemenize sebep olduğunu gördükten sonra; artık tek beklentisine yönelmiştir; tüm güzel bakışlarını, güzel sözlerini şimdilik -sadece şimdilik- ona saklamaktadır.

    zaten eninde sonunda hepimiz güzel şeyleri lekeleyecek birini bulup, sonra pişman olmuyor muyduk ki?
  • (bkz: #22732295) entry'sinde alex de souza kompleksleri nedeniyle adeta entry sıçan bir kısım ayar yeme hastası suser'e istediklerini vermiş yazardır. buradan teşekkürlerimi sunuyorum kendisine. ama tabi bir alex değildir.
  • hayatının belirli dönemlerden oluştuğuna inanır, hani değişiklik yaptığımız dönemler. kimi insanlar, bu geçiş dönemlerini minimum kayıpla atlatmaya çalışırlar ve zamanla cümlelerini "görüşelim canım ya"lara çevirirler. yani kaybettiklerini kabul etmezler. oysa ki dönüşümün başladığı yerde, kayıpların telafisi yoktur. bir şeyi koruduğunuza kendinizi ne kadar inandırırsanız inandırın, bu geçişlerde bir sürü değerinizi, hayatınızdaki önemli insanı kaybediyorsunuz aslında.

    rodion romanovic raskolnikov ise hayatının her bir dönemini kendi içinde farklı sınıflara ayırır. bozkırkurdu dönemi, yeni başlangıçlar dönemi, yükselen ilişkiler dönemi ve kopan bağlar dönemi. her bir döneme, kendi özüne dönme amaçlı, insanlara kendini kapayan bir şekilde başlar. ama ne yazık ki kendisi bu bozkırkurdu rolünün hakkını verememekte ve yeni ilişkilere karşı direniş gösterememektedir. çünkü ne kadar savaşırsa savaşsın, yalnızlığını ne kadar severse sevsin, kendini ne kadar beğenirse beğensin; başka insanlara çok ihtiyacı vardır, her ne kadar kendisi kabul etmek istemese de içinde bir yaşama isteği vardır. sonuçta, yeni arkadaşlıklar kurulur, yeni değerler kazanılır, yeni kırılganlıkların ve beklentilerin karşılanamayışının öncesindeki sahnedir bu. daha mutlu müzikler dinlenir, kendini önemli hisseder, organizasyonlar kurmak, kaynaşmak, anlatmak, anlatmak, anlatmak, dinlemek, dinlemek, dinlemek ve ne yazık ki anlaşılmak ister. bu dönemlerin ilk kısmındaki inanışına tamamen aykırıdır bu, çünkü o dönemlerde -ve aslında diğer dönemlerde de- iki insanın birbirini tam olarak anlamasının imkansızlığına kuvvetle sarılır kendisi. "anlıyorum" demekle anlaşılmıyordur ama kendisi de bu cevabı sıklıkla kullanıyordur ne yazık ki. birbirini dinlemeyen insanlar, birbirini anlamayan insanlar, yoğun insanlar ve bunların getirdiği mutsuzluklar; onu rahatsız etmeye başlamıştır. çünkü bir dönemin sonuna geliniyordur. ne tesadüftür ki, bu dönemlerin sonunda anlamaya başlar bunları hep. aslında okuyucunun da bildiği gibi, bu bir tesadüften çok daha fazlasıdır, rodion romanovic raskolnikov anlaşılmak istemektedir ve başka insanlar olmadığı zamanlarda kendisinin anlaşıldığını düşünüp, kendini bir güzel kandırmaktadır. yani kendisine küçük çaplı bir oyun oynamaktadır.

    ortaokul bitince ortaokul arkadaşlarıyla, lise bitince lise arkadaşlarıyla yolu nasıl kesilmişse, üniversite bitince olacak son da benzer şekildedir. eskiden rahatsız etmeyen özellikler, bir toplu iğnenin beynine batırılması gibi rahatsız etmektedir. kabuk, onu beklemektedir, onun kabuğuna sımsıkı tutunduğu bu günlerde, bu durumu destekleyecek şarkılar seçer kendine. der ki "zaten pek de sevmem insanları". "well,we're all float on, all right" dediği günlerin arkasından şarkılar değişmektedir. rüyalarını özler, rüyalarındaki o başıboşluğu, o alakasız şeylerin peşinde koşmayı... buralarda sözcükler biraz güçten kuvvetten kesilmiş gözükür ona ve yarıda keser. sadece özler, uykunun dışında mutsuzdur diyemeyiz kendisine fakat uykusuz dışında mutlu olamamaktadır.

    bir dönem biter, bir dönem başlar. kabuğuna sımsıkı tutunan biridir o, bir bozkırkurdu hayatı beğenmemektedir, nefret etmektedir. alışkanlıklara, burjuva hayatına, hep aynı isyanlara karşıdır. ve ne yazık ki "hep aynı insanlara" da karşı olacaktır ve ilişkilerini birer birer bitirecektir.

    kimse suçlanmayacaktır, kendisi "bir ara görüşelim, ne zamandır görüşemedik" demek yerine; bazen sessizce bazen de yeri gelen kavgalarla bu durumu ateşler.

    bir dönem bitmiştir, bir dönem başlayacaktır. bir süre daha kabuğuna tutunacak, sonra aynı senaryoyu tekrarlayacaktır. insanlardan çok şey beklediğini düşünüp kendisiyle konuşacaktır. uzun uzun, onu dinleyen biri olduğunu bilerek bu sefer. daha dün uzun uzun, sayfalar dolusu şeyler anlattığı kişilere anlattıkları; boşa gitmiş gibi gelecek, bir kez daha bunun için üzülecektir. ağır ağır, yavaş yavaş sayfayı çevirecek ama ilk sayfalarına sadece yalnızlığını yazacaktır. "insanlar yalnızdır" diye fısıldayacaktır kendine, tıpkı bir önceki dönemin başlangıcında yaptığı gibi.
    "oturmuşum yatağa, ben beni düşünürüm"

    hep eski hayali tekrarlayacak, hikayeler yazmak isteyecek, içinde kalan sözler aklında dönüp dolaşacak ama kağıda asla aktarılamayacaktır. çünkü yine geç kalacaktır.

    o hep var olan savaşında, kiminle savaştığını hiçbir zaman tam olarak anlayamasa da bir şekilde o savaşı sürdürecektir işte. birileri ona "seni anlamıyorum" diyecektir ilk dönemlerinde, yeni döneminin ilerleyen kısımlarında "anlıyorum..." diyen kişilere yerlerini devretmeden önce.
  • bir entry aracılığıyla yaptığım bir yardım isteğime ışık hızıyla cevap verip yorulmadan üşenmeden çok kral yardım etmiş yardımsever yazar. tekrar teşekkür ediyorum kendisine.
  • içindeki trollüğün yarısını entry'lere dökse genç kızların sevgilisi entellektüel bir tatlı çocuk olacakken kendisi bu sevgiyi her sabah ofiste bana göstermeyi tercih ediyor. ben de severim keratayı tabii.

    özetle, tam bir sanat aşığı kadıköy bebesidir*.
hesabın var mı? giriş yap